Özel / Analiz Haber
Barış Planı ekseninde Suud ve Arap Emirliklerinin değişen siyaseti
Follow @dusuncemektebi2
Körfez’in diğer ülkeleri ve Arap halkları nezdinde hiçbir geçerliliği olmayan plan dahilinde Suudi Arabistan ve BAE’nin konuya ilişkin hedeflerine ulaşamaması kuvvetle muhtemeldir. Dahası, şimdiye kadar Filistin ile ilgili skandallar bahsi geçen Körfez ülkelerinin, Ortadoğu ve İslam ülkeleri nezdinde prestij kaybetmelerine neden olmuştur.
ABD BaÅŸkanı Donald Trump ve Ä°srail BaÅŸbakanı Binyamin Netanyahu, 20 Ocak 2020 tarihinde Washington’daki Beyaz Saray’da barış önerisi adı altında öne sürülen planı nihayet kamuoyuna açıkladılar. Üç yıl içerisinde tamamlandığı ifade edilen “Yüzyılın AnlaÅŸması” planı Ä°srail, Filistin KurtuluÅŸ Örgütü (FKÖ) ile Hamas arasında imzalanacak üçlü bir anlaÅŸmayı; böylelikle iÅŸgal altındaki Batı Åžeria'da yer alan Yahudi yerleÅŸim birimleri dışındaki topraklar ile Gazze Åžeridi'nde çeÅŸitli ülkelerin mali desteÄŸi ile "Yeni Filistin" adında kurulacak bir Filistin devletini içermektedir. Fakat plan, muhtevasından ve Filistin için taşıdığı anlamdan ziyade, özellikle Körfez ülkeleri Suudi Arabistan ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Filistin meselesine yaklaşımını iyiden iyiye gün yüzüne çıkarmıştır. Söz konusu plan ile ilgili mali desteÄŸi ABD’nin yanı sıra Avrupa BirliÄŸi (AB) ve Körfez ülkelerinin saÄŸlayacağı ifade edilmiÅŸtir. BaÅŸta Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere Körfez ülkelerinin plana destek vererek fonun %70’lik kısmını karşılayacak olmaları, geçmiÅŸte Ä°srail – Filistin meselesinin bir “Arap davası” olarak benimsenmesi hususunu büyük oranda zedelemiÅŸ ve Suudi Arabistan ile BAE’nin ABD ve Ä°srail ile aynı çizgide konumladığını gün yüzüne çıkarmıştır.
Suudi Arabistan ve BAE’nin ABD’ye Eklemlenen Filistin Tahayyülleri
Suudi Arabistan ve BAE’nin, Trump’ın 2017 yılında ABD baÅŸkanlığı görevini devralmasından bu yana ABD ve Ä°srail ile stratejik iÅŸbirliklerini artırmaya yönelik çabaları hız kazanmıştır. Suudi Arabistan ve BAE tarafından Ä°ran’ın bölgede ciddi bir tehdit olarak görülmesi, yaÅŸanan Arap Baharı gibi hususlar ise bahsi geçen ortak çıkarların önünü açmıştır. Filistin davası, özellikle Suudi Arabistan ve BAE’nin resmi anlamda diplomatik iliÅŸkilerinin olmadığı Ä°srail ile iÅŸbirliÄŸi geliÅŸtirilmesinde en büyük engel iken, bu durumun önemini kaybettiÄŸi görülmektedir.
Öncelikle, ABD BaÅŸkanı Trump, ilk yurtdışı seyahatini 20 Mayıs 2017 tarihinde Suudi Arabistan’a gerçekleÅŸtirmiÅŸ ve söz konusu ziyaretten 350 milyar dolarlık ikili anlaÅŸma ile dönmüÅŸtür. Akabinde babası Kral Selman bin Abdülaziz’in tasarrufu ile veliaht prens ilan edilen Muhammed bin Selman’ın, ülkede artık “ılımlı Ä°slam”ın benimsendiÄŸine iliÅŸkin açıklamalarını Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti BaÅŸkanı Abdülaziz Âl-i Åžeyh'in "Ä°srail'e karşı savaÅŸmanın caiz olmadığı ve Hamas'ın terör örgütü olduÄŸu" yönündeki fetvası takip etmiÅŸtir. Bunca zamandır süregelen Arap – Ä°srail mücadelesinin savunuculuÄŸunu Batılı ülkeler ile stratejik iÅŸbirliÄŸini kaybetmeme amacı ile reddetmeye baÅŸlayan Riyad yönetimi, Ä°srail ile ortaklığını toplumsal olarak meÅŸru bir zemine oturtmaya çalışmıştır. Bu noktada ABD – Ä°srail çizgisinde hareket etmeye baÅŸlayan Suudi Arabistan; BAE, Bahreyn ve Mısır ile birlikte, söz konusu ortaklığa karşı çıkan Dünya Müslüman Alimler BirliÄŸi ve Katar merkezli Dünya Ä°slam Konseyi ile bu yapılarda yer alan isimlerin bulunduÄŸu bir terörist listesi oluÅŸturmuÅŸtur. YaÅŸanan bu geliÅŸmeleri Haziran 2017 tarihinde Katar ablukası takip etmiÅŸ ve etkileri günümüze kadar devam eden Körfez Krizi, OrtadoÄŸu’nun gündemine oturmuÅŸtur.
Aralık 2017 tarihinde ise bahsi geçen Arap ülkelerinin temaslarını artırdığı Trump yönetimi, Kudüs'ü Ä°srail'in resmi baÅŸkenti olarak tanıdığını ve Tel Aviv'deki ABD BüyükelçiliÄŸi'nin Kudüs'e taşınacağını açıklayarak Filistin – Ä°srail mücadelesine iliÅŸkin sözde arabulucu rolünü bir kenara bırakmış; Ä°srail yanlısı tutumları ile geri dönüÅŸü olmayacak bir karara imza atmıştır. Öyle ki Kudüs ile ilgili yaÅŸanan krizi görüÅŸmek amacı ile Ocak 2018 tarihinde CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, Ä°stanbul’da Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı (Ä°Ä°T) olaÄŸanüstü toplantı çaÄŸrısında bulunmuÅŸ ancak; Ä°srail ile yakınlıklarını Ä°slam dünyasına deklare edercesine Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn zirveye düÅŸük düzeyli katılım göstermiÅŸtir. Dolayısıyla, Ä°srail’in bölgedeki önemli ülkeler olarak nitelendirilebilecek Suudi Arabistan ve BAE ile iyi iliÅŸkiler geliÅŸtirerek “kaleyi içten fethettiÄŸini” söylemek yanlış olmayacaktır. Üstelik sözde barış planının merkezinde Suudi Arabistan ve BAE’nin yer alması, Filistin’e iliÅŸkin Arap desteÄŸinin geldiÄŸi son noktayı acı bir biçimde ortaya koymaktadır.
Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid ve Veliaht Prens Selman’ın son dönemde Trump’ın danışmanı ve damadı Jared Kushner ile yakınlığı dikkatleri üzerinde çekmiÅŸtir. Veliaht Prens Selman, 2018 yılında Kushner tarafından hazırlanan plan ile ilgili olarak "Filistinliler ABD'nin teklifini kabul etmeli; mesele bizim için öncelikli deÄŸil, Filistinliler her fırsatı heba ettiler" ifadelerini kullanmıştır. Benzer ÅŸekilde Kushner’ın plan ile ilgili kamuoyu açıklaması sonrası ilhak planına iliÅŸkin 25 kitap okuduÄŸunu ve bölge ülkelerinin liderleri ile görüÅŸme saÄŸlayarak söz konusu planı 3 yılda hazırladığını dile getirmesi, durumun vahametini gözler önüne sermiÅŸtir. Büyük tepki toplayan Yüzyılın AnlaÅŸması planında oyun kurucuların öncelikle Kushner, Abud Dabi Veliaht Prensi Zayid ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman olması, bu argümanı destekler niteliktedir. Nitekim, Kushner’in bireysel temasları ve ABD’deki tabanı göz önüne alındığında, Veliaht Prensler Zayid ve Selman’ın bu planda Filistin’in çıkarlarını gözettiÄŸini savunmak oldukça zordur.
Filistinlilere Karşı Filistin Planı
BAE ve Suudi Arabistan’ın bölgesel tahayyülerinin çizdiÄŸi çerçevenin dışına çıkmamaya gayret eden Bahreyn de planın tamamlanıp kamuoyuna duyurulmasında etkisi olan Körfez ülkelerinden birisidir. Filistin halkına yaÅŸam ÅŸansı tanımayan ve Ä°srail’in ilhak ettiÄŸi toprakları meÅŸrulaÅŸtırmanın belgesi olacak Yüzyılın AnlaÅŸması ile ilgili paneller ilk olarak 25 – 26 Haziran 2019 tarihlerinde Bahreyn’in baÅŸkenti Manama’da düzenlenmiÅŸti. “Refah Ä°çin Barış” (Kalkınma Ä°çin Barış Çalıştay Atölyesi) baÅŸlığı altında gerçekleÅŸen çalıştay, planın ekonomik ayağının katılımcılara sunulmasını amaçlamıştı. Planın, Filistin halkının mücadelesine ihanet etmek suretiyle Ä°srail’in bölgesel-ulusal çıkarlarına hizmet ediyor olması; Bahreyn, Suudi Arabistan ve BAE gibi bölge ülkeleri için herhangi bir engel teÅŸkil etmemiÅŸ; dahası bu ülkeler ortaya atılan planı takdir ile karşılamışlardır.
Planın açıklandığı 20 Ocak tarihli toplantıya BAE, Bahreyn ve Umman'ın Washington büyükelçileri de katılmıştır. ABD BaÅŸkanı Trump ve Ä°srail BaÅŸbakanı Netanyahu tarafından hem katılıma hem de barış çabalarına (!) iliÅŸkin destekleri için söz konusu Arap ülkelerine teÅŸekkür edilmiÅŸtir. Filistin Devlet BaÅŸkanı Mahmud Abbas tarafından "yüzyılın ÅŸamarı" olarak nitelendirilen plan, Suudi Arabistan DışiÅŸleri Bakanlığı’ndan yapılan ÅŸu açıklama ile takdir edilmiÅŸtir: "Trump'ın Filistin-Ä°srail barışı için çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz." Aynı ÅŸekilde BAE ise geliÅŸmeleri “önemli bir baÅŸlangÄ±ç” olarak gündemine taşımış ve Filistin-Ä°srail anlaÅŸmasını saÄŸlamak için ABD'nin devam eden çabalarına iliÅŸkin memnuniyetini dile getirmiÅŸtir.
Sonuç olarak, ABD BaÅŸkanı Trump’ın güçlü bir Ä°srail lobisinin desteÄŸi sonucu ortaya attığı Yüzyılın AnlaÅŸması planının Körfez’deki muhatapları Suudi Arabistan ve BAE, plan dahilinde Filistin’in çıkarlarını gözetmekten uzak durmuÅŸ, Batılı ülkeler ile çeÅŸitli konularda iÅŸbirlikleri ve ortak çıkarlarına yönelik politikalar geliÅŸtirmeyi uygun görmüÅŸlerdir. Ancak, Körfez’in diÄŸer ülkeleri ve Arap halkları nezdinde hiçbir geçerliliÄŸi olmayan plan dahilinde Suudi Arabistan ve BAE’nin konuya iliÅŸkin hedeflerine ulaÅŸamaması kuvvetle muhtemeldir. Dahası, ÅŸimdiye kadar Filistin ile ilgili skandallar bahsi geçen Körfez ülkelerinin, OrtadoÄŸu ve Ä°slam ülkeleri nezdinde prestij kaybetmelerine neden olmuÅŸtur. Bundan sonra konuya iliÅŸkin yaÅŸanacak olumsuz her türlü geliÅŸme, özellikle bölgede baÅŸat aktör olma çabası güden Suudi Arabistan ve BAE’nin prestij kaybını fazlası ile derinleÅŸtirecektir.
Müellif: Nurbanu Akcan / Kaynak: ORSAM (OrtadoÄŸu AraÅŸtırmaları Merkezi)
Henüz yorum yapılmamış.