Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır

İnsanın uzun, ince, meşakkatli ve yorucu bir yolda adım adım ilerleyerek varmayı umduğu menzillere biz birkaç adımda erişelim istiyoruz. Her şeyi kolaylıkla, zorluklara katlanmamız gerekmeden elde etmeyi bekliyoruz.



Ä°stiyoruz ki her ÅŸey bir adım uzağımızda olsun, istediÄŸimiz zaman uzanıp alalım. Gerçek için bu böyle, mutluluk için böyle, aÅŸk için, baÅŸarı için, erdem için, bilgelik için, dostluk için, haklılık için bu hep böyle... Bütün bunların kendi miktarında birer servet olduÄŸunu ve bu kazancın ancak uÄŸraşıp didinerek, sabırla biriktirilerek elde edildiÄŸini görmeye yanaÅŸmıyoruz. Ä°nsanın uzun, ince, meÅŸakkatli ve yorucu bir yolda adım adım ilerleyerek varmayı umduÄŸu menzillere biz birkaç adımda eriÅŸelim istiyoruz. Her ÅŸeyi kolaylıkla, zorluklara katlanmamız gerekmeden elde etmeyi bekliyoruz.
 
Böyle kolayca elde ettiÄŸimiz ÅŸeyler yok mu, var! Elimizi uzatmakla sahip olabileceÄŸimiz pek çok ÅŸeyimiz var bugün. Ama hepsi geçici, hepsi uçucu, geldiÄŸi gibi gidiyor, elde eder etmez anlamsızlaşıyor, eskiyor, cazibesini tamamen kaybediyor. Tatminsizlik böyle bir ÅŸey, malum! Bir ÅŸeylere sahip olacaksınız ve onlar hevesinizi kesmeyecek, arzularınızı tatmin etmeyecek, bırakıp baÅŸkasını isteyeceksiniz, o da yetmeyecek, baÅŸkasını isteyeceksiniz! Doyurulamayan bir acıkma hali... Bir nevi heves obezliÄŸi... Tam olarak bu deÄŸil mi bugün yaÅŸadığımız? Kolay elde ediyor ve daha kolay vazgeçiyoruz. Gelen gidiyor, gelen gidiyor. Doyma noktası, tatmin duygusu bir türlü gelmiyor. Sıfıra sıfır, elde var sıfır!
 
“Zor olan, zorluÄŸu derinliÄŸinden kavramaktır. Çünkü sığlığından kavranınca, zorluk olarak kalır. Kökleriyle sökülüp çıkarılması gerekir; bu ÅŸeyler üzerinde yeni bir biçimde düÅŸünmeye baÅŸlamak gerek” diyor Ludwig Wittgenstein, ‘Yan DeÄŸiniler’ kitabında.
 
Hayatta kolay hiç bir ÅŸey yoktur; sadece kolay olduÄŸunu sandığımız ÅŸeyler vardır ki, aslında onlar da yoktur.
 
“Bana mutluluÄŸa giden kısa yolu gösterebilir misiniz?” dedi gülümseyerek muzip okuyucu. “Bildim bileli orada hep tadilat var!” diye cevapladı bu soruyu külyutmaz yazar.
 
Kitapevleri herhangi bir konuda bizi on adımda, yirmi adımda, elli adımda, yüz adımda baÅŸarıya götürmeyi teklif eden kitaplarla dolu. Nereye varmak istiyorsan ilgili kitabı seçiyorsun, sayılı adımları izliyorsun ve hedefe ulaşıyorsun. Bu kitapları alanlar, yani almaya ikna olanlar, baÅŸarıya gerçekten böyle çekirge sıçramalarıyla ulaşılabileceÄŸine inanıyor olmalı. Yine bu kitaplarla ilgili olarak beklenti içinde olan bir grup insan daha var; bu kitapları yazanlar ve basan yayıncılar... Onlar da bu kitapların kendilerine üç beÅŸ adımda para kazandırmasını umuyor. Görünen tabloda muhtemel ki, baÅŸarıya götüren sayılı adımı atıp da muradına erenler sadece onlar!
 
“Dünya hakkında ne kadar çok ÅŸey öÄŸrenirsek, bilgimizi ne kadar derinleÅŸtirirsek, neyi bilmediÄŸimiz konusundaki bilgimiz, yani bilgisizliÄŸe iliÅŸkin bilgimiz, daha bilinçli, daha açık ve daha saÄŸlam olacaktır. BilgisizliÄŸimizin temel kaynağı, bilgimizin sınırlı, bilgisizliÄŸimizin ise sınırsız olabileceÄŸi bilincidir” diyor ‘Daha Ä°yi Bir Dünya Arayışı’ isimli eserinde Karl R. Popper.
 
Ä°nsanı tahkim eden bir güç varsa, o da insanın neye gücünün yetmeyeceÄŸini bilmesidir.
 
Bir de ÅŸunu düÅŸünün; hedefinin sabit olmadığını yarı yolda hisseden bir ok ne hisseder?
 
“Hakikatten nasibi olmayan akıl” dedi meczup, “lafı bir ömür geveler durur!”
 
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.