Özel / Analiz Haber
Kara kıtanın Fransa sömürgesi kabusu-I: Tarihsel arka plan
Follow @dusuncemektebi2
Bugün Afrika Kıtası, sömürge ideolojisi, sömürge sınırları ve sömürge dillerine göre bölünmüş bir durumdadır. Bugünkü sınırlar da büyük oranda 1884-1885 Berlin Konferansı sonrasındaki paylaşıma göre ortaya çıkmıştır.
Fransa’nın Afrika kıtasındaki varlığının tarihî bir geçmiÅŸi, kıtanın bugününü ÅŸekillendiren jakoben ve asimilasyoncu çalışmalarının ekonomik, dinî, sosyal ve siyasi sebepleri vardır. Bundan dolayı Fransa’nın özellikle Afrika’daki sömürgeci geçmiÅŸine kısaca göz atmak yararlı olacaktır. EÄŸer bu dönem atlanarak, Fransa’nın yaptıkları sadece bugünkü duruma göre bir deÄŸerlendirilmeye tabi tutulursa durum anlaşılamayacaktır. Bağımsızlık döneminin baÅŸlamasıyla devlet yönetimleri, sömürge döneminde Fransız parlamentosunda milletvekili olan, sömürge idaresi için çalışan idareciler veya sömürgesi oldukları ülkelerde eÄŸitim almış olan kiÅŸilere devredilmiÅŸtir. Bu durum ise Fransız sömürgeciliÄŸinin devamını saÄŸlamıştır.
Fransız sömürgeciliÄŸinin tarihi serüveni
Fransa’nın Afrika üzerindeki hâkimiyetinin 17. yüzyıla uzanan bir geçmiÅŸi vardır. Fransa kıta üzerindeki iÅŸgal ve sömürü hareketinin tohumlarını 1624 yılında Senegal’de ticaret merkezleri kurarak atmıştır. 1664 yılında Fransız DoÄŸu Hindistan Åžirketi’nin kurulmasıyla sömürgecilik daha sistematik hale gelmiÅŸtir. 1670’lerde 3,5 milyon kilometrekarelik bir alanı bulunan Fransız Sömürge Ä°mparatorluÄŸu, 1920’lere gelindiÄŸinde 11,5 milyon kilometrekareye ulaÅŸmıştır.
525 yılında Pavia meydan muharebesinde Roma-Germen Ä°mparatoru V. Åžarlken’e esir düÅŸen Fransa Kralı I. Fransuva’nın Kanuni Sultan Süleyman’dan istediÄŸi yardımın gönderilmesine ve böylece Fransa ile iyi iliÅŸkiler kurulmuÅŸ olmasına ve hatta varlığını Osmanlı’ya borçlu olmasına raÄŸmen, Fransa güçlendikten sonra Osmanlı’ya karşı saldırıya geçmiÅŸtir. 1799’da Napolyon Mısır ve Åžam’ın kontrolünü ele geçirmek için Akkâ’ya saldırmış ve ilk yenilgisini yaÅŸamıştır. Napolyon “Akkâ’da durdurulmasaydım bütün DoÄŸu’yu ele geçirebilirdim” demiÅŸtir. Bu da gösteriyor ki Akkâ’da Osmanlı devleti Fransa’yı durdurmasaydı Ä°slam dünyası ve hatta Asya kıtasından UzakdoÄŸu’ya kadar birçok ülke, Afrika’da olduÄŸu gibi, birer Fransız sömürgesi haline gelecekti.
Osmanlı devleti gücünü kaybetmeye baÅŸlayınca, 1830 yılında Fransa Cezayir’i iÅŸgal etti. Bu iÅŸgal Fransa’nın Kuzey Afrika’daki iÅŸgallerinin baÅŸlangıcıydı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransız ordusunda 1 milyon Afrikalı asker savaÅŸtı.
Modern dönem Fransız Batı Afrika Sömürgesinin kurucusu, Ä°talyan kökenli Fransız vatandaşı Pierra Savorgnan de Brazza isimli sömürgeci bir kâÅŸiftir. Kongo Cumhuriyeti’nin baÅŸkenti Brazzaville de onun adını taşımaktadır.
1890 Fransız-Ä°ngiliz AntlaÅŸması’yla Cezayir hinterlandını geniÅŸleten Fransa, Çad Havzası bölgesi ile Fransız Afrika topraklarının birleÅŸtiÄŸi bir bölge haline gelmiÅŸtir. 30 Ekim 1890 tarihli notayla Osmanlı devleti de Türk sahrasının sınırlarını çizmiÅŸtir. Bugünlerde de gündemde olan Libya, aslında o dönem de Fransız-Osmanlı mücadelesinin merkezindedir. Osmanlı’nın Libya hinterlandı 30 Ekim 1890 tarihli Türk notasına göre Libya, Sudan, Mısır, Çad, Etiyopya’nın batısı, Güney Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kamerun’un kuzeyi, Nijerya’nın kuzeyi ve doÄŸusu ile Nijer’in yarısının içinde olduÄŸu bir bölgedir. Fransa’nın saldırgan tutumlarına karşı Osmanlı devleti, 1885’te Kongo’nun kuzeyi ve Nijer’in doÄŸusu ile ilgili haklarını mahfuz tutmuÅŸtur. 12 Mart 1902 tarihinde Fransa’ya verilen nota da bu durumu teyit eder. Osmanlı verdiÄŸi bütün mücadeleye raÄŸmen Fransa’nın Afrika kıtasındaki sömürgecilik faaliyetlerini ilânihaye engelleyememiÅŸtir.
Transatlantik köle ticareti sırasında Senegambiya, Batı ve Orta Afrikalı yaklaşık 5 milyon 300 bin Afrikalı köleleÅŸtirilerek Fransız gemileriyle Karayiplere, Haiti’ye, yani yeni dünyadaki Fransız sömürgelerine götürüldü. Sömürgeci güçler kendi aralarında mücadele etmemek üzerine anlaÅŸmışlardı. Dahası, bir sömürgeci güçten kurtulan, diÄŸer sömürgeci gücün eline düÅŸsün diye çalışmışlardı. Mesela eski Fransız sömürgelerinde Ä°ngilizce, Ä°ngiliz sömürgelerinde de Fransızca orta dereceli okullarda okutulsun diye, sömürdükleri ülkeleri zorlamışlardı. Bu durum bugün de devam etmektedir. ÖrneÄŸin Fransızcadan kurtulmaya yönelik adımlar atmakta olan Ruanda yerine hangi dili getirmektedir? Yine bir sömürge dili olan Ä°ngilizceyi...
Afrika’da Fransız sömürgeciliÄŸi ve soykırımları
Fransızlar Batı ve Orta Afrika’nın büyük bölümünü yüzyıllarca sömürdüler. Fransa sömürge döneminde doÄŸrudan yönetim biçimleri kurmuÅŸ, kendi kültür ve deÄŸerler sistemini yerleÅŸtirmeye çalışarak asimilasyon politikaları izlemiÅŸtir. Sömürgelerin Batı Afrika’da olanlarını “Fransız Batı Afrikası”, Orta Afrika’da olanları ise “Fransız Ekvator Afrikası” olarak yapılandırmıştır. Fransa Afrika’daki sömürgelerini daha kolay yönetebilmek için kabileleri birbirine düÅŸürme stratejisi izlemiÅŸtir. Üstelik halkların direniÅŸini kırmak için, Fransız Kongo’sunun bayrağında olduÄŸu gibi, Osmanlı bayrağına benzeyen, “hilal ve yıldız” olan bir bayrak kullanmıştır.
Fransız eski sömürgelerinde yetiÅŸmiÅŸ olan Afrikalı elitler sömürgeciliÄŸin iyi olduÄŸunu ve bağımsız olmamaları gerektiÄŸini savunuyorlardı. Sömürgecilik Afrikalıların iliklerine kadar öyle iÅŸlemiÅŸti ki bağımsızlığa karşı çıkan “AvroAfrikacılık” ortaya çıkmıştır. Bu kavram 1927’de “Afrika: Avrupa’nın Yayılma Alanı” adlı kitabın yazarı Guernier adlı bir Fransız tarafından ortaya atılmıştır.
1919 yılında ilk PanAfrikanizm Kongresinin BaÅŸkanı ve Fransız Ulusal Meclisi’nde Senegal Milletvekili olan Blaise Diagne “Biz Fransız yerlileri Fransız kalmak istiyoruz. Çünkü Fransa bize her türlü özgürlüÄŸü vermiÅŸ, hiç ayırt etmeden bize kendi çocukları gibi muamele etmiÅŸtir. Hiçbirimiz, bazılarının istediÄŸi gibi, Fransız Afrikası’nın sadece Afrikalılara bırakılmasını istemiyoruz. Fransa yerli eliti, herkesin güvenliÄŸi için ÅŸart olan sükûn ve düzenin yerine karışıklık getirecek olan ayrılma ve bağımsızlık isteyen devrimci teorilere izin vermeyecektir” diyordu. 1960-1980 arasında Senegal cumhurbaÅŸkanlığı yapan Leopold Sedar Senghor da ülkesi için en uygun ve arzulanan yolun, Fransız Ä°mparatorluÄŸu içinde bir birlik olduÄŸunu ve sömürge sorununun bir taÅŸra sorunu olduÄŸunu söylüyordu. Afrikalı elitlerden Fransız Ulusal Meclisi’nde de görev yapanlar vardı.
Aynı kabilenin mensupları, sömürge devletlerinin kurdukları suni sınırlara sahip farklı devletler arasında kaldılar. Bu durum bağımsızlık sonrasında da birçok Afrika ülkesi arasında çatışmalara sebep oldu. Bundan dolayı Frantz Fanon’un (1925-1961) “sahte bağımsızlıklar” diye tanımladığı Fransız BirliÄŸi içinde bir bağımsızlığı Ahmed Sekou Toure dışında diÄŸer liderler kabul etmiÅŸti.
Ä°kinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan yeni kapitalist dünyanın bir gereÄŸi olarak, Fransa sömürgeleri için sadece ÅŸartlı “kâğıt üzerinde bir bağımsızlık” kabul etti. Åžartlı bağımsızlığı Gine reddetti; diÄŸer Afrika ülkeleri ise kabul ettiler. Fakat Fransa Afrika ülkeleriyle iliÅŸkilerini saÄŸlama alıp, özellikle Fransa sömürge para birimi (Afrika Frangı), Fransız eÄŸitim sistemi, askeri ve ticari iliÅŸkilerin çerçevesi konusunda baÄŸlayıcı “Ä°ÅŸbirliÄŸi AnlaÅŸmaları” imzaladı. Dahası yeni “bağımsız” ülkelere, sömürgecilik döneminde Fransa tarafından ülkede inÅŸa edilen altyapı için ödeme yapmalarını ÅŸart koÅŸtu. Fransız eski sömürgesi 14 Afrika ülkesi, bağımsızlıklarından beri Fransa’ya sömürge vergisi ödemeye devam ediyorlar. Fransa Afrika’dan yaÄŸmaladığı zenginlikler, köleleÅŸtirdiÄŸi veya öldürdüÄŸü milyonlarca insan, sebep olduÄŸu sonu gelmez toplumsal kaos ve yaptığı soykırımlardan dolayı en hafifinden özür dilemesi gerekirken, bir de bu yaptıklarından dolayı hâlâ vergi alıyor.
Fransa Afrika kıtasındaki birçok soykırımda bilfiil rol almış, silah saÄŸlamış veya soykırımı gerçekleÅŸtiren güçlerle iÅŸbirliÄŸi yapmıştır. Fransa Cezayir’de 1830 yılından itibaren 132 yıl süren sömürü ve iÅŸgal döneminde, dolaylı olarak tehcirle, doÄŸrudan ise kurÅŸuna dizerek veya kireç fırınlarında yakarak milyonlarca Cezayirliyi katletmiÅŸtir. Sadece 1945 yılından bağımsızlık kazanılıncaya kadar geçen sürede 1 milyonun üzerinde insan katletmiÅŸtir.
1994 tarihinde Ruanda’da Hutuların Tutsilere karşı yürüttüÄŸü soykırım sırasında “insani yardım(!) operasyonlarına” katılan Fransız askeri birimleri soykırıma doÄŸrudan destek vermiÅŸtir. Ayrıca Fransa soykırımcılara silah, istihbarat, strateji, askeri eÄŸitim desteÄŸi saÄŸlamış, “öldürülecek kiÅŸilerin listesini” belirlemiÅŸtir. Katliamlar 1 milyona yakın insanın ölümüyle sonuçlanmıştır.
Tunus, Senegal, Nijer, Moritanya, Kamerun, Burkina Faso, Gabon, Gine ve Benin’de katledilenlerin sayısı ise hâlâ bilinmemektedir.
Fransızlar, diÄŸer sömürgeci güçler gibi, topluma yön veren önder kiÅŸileri ve âlimleri hedef almışlardır. Sadece Çad’da 1917 yılında bir sempozyum sırasında 400 Ä°slâm âlimini katletmiÅŸlerdir.
Müellif: Mustafa Efe [Afrika Stratejik AraÅŸtırmalar Merkezi (AFSAM) baÅŸkanı] / Kaynak: Anadolu Ajansı-Analiz
Henüz yorum yapılmamış.