Sosyal Medya

Muhtemel bir depreme tedbirimiz var mı?

Dünya hayatı türlü türlü imtihanlara gebe. Karşımıza ne zaman neyin çıkacağını kestiremeyiz o nedenle elimizden geleni yapıp Allah’a tevekkül etmek zorundayız. Fakat gerçekten siyasi, toplumsal ya da ferdi olarak depremden korunmak için elimizden geleni yaptık mı? Elbette hayır. Bu saatten sonra üzerinde durulması geren husus budur.



Büyüklerimizin, “Deveni saÄŸlam kazığa baÄŸla, gerisini Allah’a bırak” sözü muhtemel tehlikelere karşı önceden önlem almanın önemini özetler mahiyettedir. Peki, uzmanlar depremle ilgili uyarılarını yapıp alınabilecek önlemler hakkında bilgi verirken devlet ricali kayda deÄŸer bir önlem alabildi mi? Devletin ilgili birimleri olası depreme karşı insanları nasıl koruyabiliriz diye kafa yordular mı? Hayır.
 
Deprem gündemimizden hiç düÅŸmeyen bir gerçek. Hatırlayacağınız üzere daha yakın tarihlerde onlarca insan yıkıntılar altında can verdi, enkaz çalışmaları sırasında çok sayıda çocuk kaçırıldı, yuvalar dağıldı toplum olarak ruhsal travmaya maruz kaldık. Bu büyük felaketten sonra ilgili uzmanlar ekranlara çıkıp uyarıda bulunmaya ve alınabilecek önlemler hakkında bilgi vermeye devam ettiler. Fakat devlet bazında kayda deÄŸer bir önlem alınmadı, siyasiler sadece iyimserlik mesajı vermekle yetindiler. Ä°nsanları suçlayıp, madem deprem bölgesinde yaşıyorsunuz neden önlem almadınız diyenler var. Allah aÅŸkına açlık sınırında yaÅŸayan ve ağır koÅŸullarda çalışarak çocuklarına ekmek parası götürmeye çalışan insanlar ne yapabilir, nasıl bir önlem alabilirler? Bu görev devlete ait deÄŸil mi?
 
Ä°stanbul’da halk deprem tedirginliÄŸi ile yaÅŸarken afet Elazığ’da meydana geldi. Çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybettiÄŸi onlarca kiÅŸinin yaralandığı deprem, afetin sanıldığından daha da yakınımızda olduÄŸunu gösterdi. Depremin açtığı yarayı sarabilmek için harekete geçen insanlarımız maÄŸdurların yanında yer alabilmek için çaba gösterdiler. Sosyal medya üzerinden duygularını paylaÅŸan yardımseverler, terapistler, saÄŸlık görevlileri bölgeye giderek maÄŸdurların yanında yer aldılar.
 
Depremde gösterilen hassasiyet ve dayanışma ruhu bize acının müÅŸterek bir dilinin olduÄŸunu gösterdi. Enkaz altından Suriyeli bir genç tarafından çıkarılan genç bir bayanın ifadeleri ise oldukça ilginçti. Depremzede kadın, “Biz Suriyelilere taÅŸ atıyoruz ya Mahmut isimli Suriyeli bir çocuk tırnaklarıyla toprağı kazıya kazıya beni çıkardı çocuÄŸun elleri paramparça oldu” dedi.  SavaÅŸ ya da doÄŸal afetlerle yüz yüze geldiÄŸimizde sahip olduÄŸumuz etnik yapının, coÄŸrafi ve kültürel öÄŸelerin hiçbir önemi kalmıyor. Ä°nsanlıkta birleÅŸiyor ve birbirimizin elinden tutmaya çalışıyoruz öyle de olmalıyız. Savaşın acı yüzünü bütün çıplaklığıyla gören ve yaÅŸayan Suriyeliler her ne kadar ülkemizde dışlanmış olsalar da darda kaldığımızda bizden biri olduklarını gösteriyorlar, sanırım ırkçı faÅŸistler bu fotoÄŸraftan paylarına düÅŸeni almışlardır.
 
Uzmanlar depremin insan üzerinde kalıcı etkiler bırakabileceÄŸini ifade ediyorlar. Zira depremin etkilerini yaÅŸayan kiÅŸiler aynı olayları tekrar tekrar yaÅŸar ve aynı ÅŸeyin tekrar baÅŸlarına gelecekmiÅŸ vehmine kapılırlar. Olayın etkilerini uzun süre taşıyan depremzedeler normal yaÅŸamlarına devam etmekte güçlü çekerler. Depremi daha önce yaÅŸayanların travmaları zaman zaman tetiklenir ve kiÅŸi olayın etkisinden kurtulabilmek için çaba gösterir. O nedenle yaÅŸanan kaygı kronik hale gelmeden gerekli desteÄŸin saÄŸlanması gerekir.  
 
Dünya hayatı türlü türlü imtihanlara gebe. Karşımıza ne zaman neyin çıkacağını kestiremeyiz o nedenle elimizden geleni yapıp Allah’a tevekkül etmek zorundayız. Fakat gerçekten siyasi, toplumsal ya da ferdi olarak depremden korunmak için elimizden geleni yaptık mı? Elbette hayır. Bu saatten sonra üzerinde durulması geren husus budur.
 
İnsanı yakınlaştıran acı, neşe ve ideallerdir.
 
 
Fatma Tuncer / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.