Suriye'de çıkış yolu Putin ve Esad'ı memnun etmekten geçmiyor
Follow @dusuncemektebi2
Türkiye için Rusya ve İran’la daha sıkı askeri ve siyasi ilişkiler öngörenlerin, Esed rejimiyle derhal masaya oturup iş birliği ve dostluk anlaşması imzalanması gerektiğini ölümüne savunanların Türkiye’deki askeri vesayet ve darbe sevdalıları olduğunu da unutmayalım.
Suriye’de iÅŸlenen kıyım ve yıkımları türküler ve oyun havaları eÅŸliÄŸinde keyifle izleyen çevreler Ä°dlib’e intikal eden TSK birliklerine yönelik öldürücü saldırılar karşısında da hiç istiflerini bozmadılar. Hatta mesele Moskova’nın engin müsamahası, Putin ve Esed’in maÄŸlup edilemez stratejik dehaları karşısında Tayyip ErdoÄŸan’ın tükenmeye mahkûm inatçılığı ÅŸeklinde tasvir ediliyor hâlâ. MeÄŸer “Türkiye için Rusya’yla iÅŸ birliÄŸini bozmanın maliyeti çok yüksek”miÅŸ. Kimsenin yanlış anlamaması için üst perdeden ÅŸu tür ikazlar yapılıyor; “Moskova, Türkiye’yi ABD’nin yanına itmemek için meseleyi zamana bıraktı.” Evet, yanlış anlamadınız, bölgesel ya da küresel düzeyde her mesele Rusya cephesine göre, Rusya’nın önceliklerine göre tarif ve tasvir ediliyor.
Suriye’nin bütününde olduÄŸu gibi Ä°dlib’de de sorun terör sorunu olarak tanımlanınca ve terörle mücadele denilince de akan sular durduÄŸuna göre Rusya ve Ä°ran’a sonuna kadar meÅŸruiyet kazandırmak, Türkiye’yi ise niyetinden baÅŸlamak üzere her ÅŸeyiyle gayrimeÅŸru ilan etmek çok kolay oluyor. Güya analiz adı altında yapılan propagandalar çerçevesinde Moskova ve Tahran’ın talebi son derece mantıklı ve haklı bir zeminde tanımlanıyor: “Esed rejiminin terörle mücadelesine destek olmak ve egemenliÄŸini saÄŸlamak.” Peki, buna karşın Türkiye’nin pozisyonu nasıl tarif ediliyor: “Terör gruplarını Ä°dlib’de tutabilmek için sivilleri bahane ediyor.” Bu tanım ve tasvirler sadece Baas cephesine Åžebbiha olarak yazılan Maocu veya Stalinist kökenden gelen sol-sosyalist kiÅŸi ve örgütlere ait deÄŸil ne yazık ki.
Rusya ve Ä°ran Cephesindeki Kemalistler
Bir dönem Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanmış, 28 Åžubat darbe sürecinde en kirli icraatlara imza attıktan sonra ÅŸimdilerde “güvenlik uzmanı” sıfatıyla ekranlarda görüÅŸ bildiren Kemalist generaller de aynı jargon ve perspektifle kamuoyu oluÅŸturmaya giriÅŸiyorlar. Ä°smail Hakkı Pekin’den Naim BabüroÄŸlu’na deÄŸin emekli generallerin DoÄŸu Perinçek-Aydınlık formatında serdettikleri görüÅŸler sadece askeri ve siyasi açıdan deÄŸil ahlaki ve hukuki açıdan da yüz kızartacak düzeyde. Genelkurmay Ä°stihbarat Daire BaÅŸkanlığı da yapmış Ä°smail Hakkı Pekin’in takılıp kalmış bir plak gibi ekranlarda Ä°dlib’i “bütün terör örgütlerinin toplandığı bölge” olarak tanımladıktan sonra “Rusya ve Esed bölgeyi terörden temizlemeyi hedefliyor” baÄŸlaması hiç kimsenin dikkatini çekmiyor herhalde.
Benzer örnekler çok ama kamuoyunun en çok tanıdığı isimlerden bir diÄŸerine, Naim BabüroÄŸlu’na da bakmakta fayda var. Naim BabüroÄŸlu’nun her gün kamuoyunun üzerine fışkıran çocuk ve kadınların cesetlerine hiç aldırış etmediÄŸi gibi TSK’nın saldırıya uÄŸrayıp hayatını kaybeden askerlerini de hiç umursamadan kurduÄŸu bir cümle ÅŸöyle: “Ä°dlib birkaç yıldır Türkiye için terör üreten coÄŸrafyaya, küçük Afganistan’a dönüÅŸmüÅŸ durumda. Ä°dlib’in kontrolünün büyük bölümünü El Kaide terör örgütü kontrol altına almış durumda. Rusya oradaki teröristleri biz etkisiz hale getireceÄŸiz diyor.” Ä°ÅŸte kafa bu, ahlak ve hukuk anlayışı bu; emperyalist ve despotik iktidarların literatürüne göre yapılan deÄŸerlendirmeleri analiz diye pazarlıyorlar.
Cuma günü yayınlanan yazımızda “Suriye ve Filistin Üzerindeki Ä°potekler Nasıl Kaldırılacak?” sorusuna cevap arıyorduk. Mezkûr yazıda Türkiye’nin Ä°dlib etrafında TSK adına kurduÄŸu 12 Askeri Gözlem ve Kontrol Noktalarının aÅŸama aÅŸama kuÅŸatıldığını, Türkiye’nin garantörlüÄŸüne raÄŸmen Ä°dlib’e havadan ve karadan saldırıların Rusya ve Ä°ran tarafından tamamen kuÅŸatılan bir Türkiye getireceÄŸini de vurgulamıştık. Amerika ve Avrupa’yla rekabet ederken bütünüyle mantıksız ve tepeden tırnaÄŸa ahlaksız Avrasyacılık, Esedçilik, Ä°rancılık tezlerine sığınılmaması gerektiÄŸini tekraren hatırlatalım. Suriye’de Rusya ve Ä°ran’ın askeri baskılarına teslim olacak bir Türkiye’nin deÄŸil, Orta DoÄŸu’da, DoÄŸu Akdeniz’de, Libya ve Balkanlar’da kendi ülkesinde bile muktedir olabilmesine imkân ve ihtimal kalmayacaktır.
Türkiye, DireniÅŸi Güçlendirmeden Kazanamaz
Suriye’nin toprak bütünlüÄŸü adındaki modern puta yaslanarak Esed rejiminin bekası, Rusya ve Ä°ran’ın bölgedeki hegemonyasının derinleÅŸtirilmesi için yüz binlerce insan katledildi, ÅŸehirler yakılıp yıkılarak milyonlarcası tehcir edildi. Suriye halkını yok sayan, Esed rejimine baÅŸkaldıran, Rusya ve Ä°ran ordularıyla savaÅŸan direniÅŸ grupları asla terörist deÄŸil haysiyet ve ÅŸeref timsali kahramanlardır. Hem Türkiye’nin hem de direniÅŸ gruplarının Astana ve Soçi süreciyle birlikte eli ayağı baÄŸlanmıştır. Türkiye’nin önündeki tek seçenek Ä°dlib etrafındaki TSK’nın Gözlem ve Kontrol noktalarını derhal ve en güçlü bir biçimde takviye ederek yüksek caydırıcılık ifa edecek operasyonları planlayıp hayata geçirmesidir.
Rusya ve Ä°ran’ın Türkiye’ye biçtiÄŸi rol direniÅŸ gruplarını tasfiye etmesidir. Oysa Türkiye’nin direniÅŸ gruplarını tasfiye ederek deÄŸil en güçlü biçimde tahkim ederek hem kendi güvenliÄŸini hem de Suriye halkının güvenliÄŸini temin edebilir. Dokuz yıldır Amerika kadar Rusya ve Ä°ran da Esed rejimiyle birlikte direniÅŸi bitiremedi, bitiremeyecek de. Filistin ve Afganistan’a bir bakalım. Enkaza çevirebilirler, ceset tarlaları, yüz binlerden müteÅŸekkil mülteci konvoyları oluÅŸturabilirler elbette. Ancak hiçbir zaman kontrol altına alamazlar, istedikleri gibi bir düzen kuramazlar. Irak’ta yıkım yaptılar ama istikrar saÄŸlayamadılar.
Soçi ve Astana süreçlerinden hâlâ fayda uman, bunca geliÅŸmeye raÄŸmen Rusya ve Ä°ran’la Suriye’de çözüm üretilebileceÄŸine güvenen kesimleri dikkatle takip edelim tabii. Ancak Türkiye için Rusya ve Ä°ran’la daha sıkı askeri ve siyasi iliÅŸkiler öngörenlerin, Esed rejimiyle derhal masaya oturup iÅŸ birliÄŸi ve dostluk anlaÅŸması imzalanması gerektiÄŸini ölümüne savunanların Türkiye’deki askeri vesayet ve darbe sevdalıları olduÄŸunu da unutmayalım. Dün Ä°dlib’e intikal eden TSK’nın takviye birliklerine Rusya ve Ä°ran’ın desteÄŸiyle Esed rejimi tarafından yapılan yoÄŸun saldırılar neticesinde 5 askerin katledilmesi ve 7’sinin yaralanması karşısında bile hiç istiflerini bozmadıklarını gözden ırak tutmayalım.
Suriye ve Libya politikasını saÄŸlam ve cesur ancak muhakkak yüksek ahlaki ve hukuki deÄŸerler etrafında kamuoyuna izah etmek gerekiyor. Fakat Hükümet bu iÅŸleri yaparken futboldan ekonomiye, israftan ulusalcı söyleme deÄŸin kamuoyunu rahatsız eden her türlü söylem ve davranıştan da özenle uzak durmalıdır.
Kenan Alpay / Yeniakit
Henüz yorum yapılmamış.