Sosyal Medya

Çini Sanatının Doruk Noktası: Şâh-ı Zinde Türbesi

Şehrin kuzeyinde Efrâsiyâb tepesi diye bilinen yükseltinin güney yamaçları mahallî çevrede kutsal bir mevki olarak kabul edilmiş, bu alanın önemi bölgede İslâmiyet’in yayıldığı tarihlerden başlayıp yüzyıllarca sürmüştür. Bunun sebebi, Hz. Peygamber’in amcasının oğlu Kusem b. Abbas’ın İslâm dinini yaymak üzere bölgeye gelerek burada şehid olmasıdır.



Hazret-i Fatıma’yı ayrı tutarsak Efendimize çok benzeyen 6 sahabe vardır. Hasen bin Ali, Musab bin Umeyr, Cafer bin Ebu Talip, Ebu Süfyan bin Haris, Saib bin Ubed (Ä°mam Åžafii’nin dedesi) ve Kusem bin Abbâs. 
 
Kusem bin el-Abbâs bin Abdülmüttalib el-HâÅŸimî, adı üzerinde Hazret-i Abbâs’ın oÄŸlu, Abdülmuttalib’in torunudur. Efendimiz ile amcaoÄŸullarıdırlar. Annesi Ümmü’l-Fazl Lübâbe bint Hâris el-Hilâliyye, hazret-i Hatice’den sonra Müslüman olan ilk kadın olup Resûl-i ekremin hanımlarından Meymûne’nin kız kardeÅŸidir. 
 
Kusem bin Abbas hazret-i Hüseyin ile aynı yaÅŸlardadır, sütkardeÅŸidir ayrıca. 
 
Efendimizin cenazesi yıkanırken yardım edenlerden biri de odur, Server-i kâinatın nurlu kabrine iner ve kabirden en son o çıkar. Resûl-i ekreme yeryüzünde dokunan son kiÅŸi olarak tanınır Ä°slâm âleminde. 
 
Efresiyap Tepeleri denilen mıntıkada, ibadet ederken baskına uÄŸrar, ÅŸehadet ÅŸerbetini içer. Aradan dört asır geçtikten sonra üzerine türbe yapılır. Müminler kabrini ziyaret eder, ona “Åžah-ı zinde” (yaÅŸayan ÅŸah) derler. 
 
Kur’an-ı Kerimin “Allah yolunda ölenlere ölüdür demeyiniz” hükmü gereÄŸince (Bakara, 154. âyet, Al-i îmran, 168. âyet) Semerkand’lılar Hazreti Peygamber’in bu yakın akrabasının daima canlı olduÄŸunu kabul ederek ona “Åžah-ı Zinde” demiÅŸlerdir. “Kıyamet gününde üç zümreye ÅŸefaat edilir: Peygamberler, âlimler, ÅŸehîdler.” ve “Ölülerinizi iyi kimselerin arasına defnediniz” hadis hükümleri gereÄŸince de “Åžah-ı Zinde” nin çevresinde XIV. ve  XV.yy’dan itibaren büyük bir kabristan teÅŸekkül etmiÅŸtir.
 
UluÄŸ beyin yaptırdığı ihtiÅŸamlı kapıdan girilince geniÅŸ basamaklı merdivenlerle önce mescide ulaÅŸmaktadır. Daha sonra, iki tarafında münhasıran hanımlar için etüt ve inÅŸa edildiÄŸi hemen belli olan fevkalade zarif türbeleri bulunan dar gölgeli, bazen merdivenli taÅŸ döÅŸeli sokaklarla bu muazzam külliye devam etmektedir.
 
Åžahı zinde türbesi
 
En tepedeki eski birkaç türbe Timur devrinden öncedir. DiÄŸer türbeler “Emir Timur”un ailesine aittir.
 
Yol üstündeki ilk türbe Emir Hüseyin’e aittir. Tarz ve üslup olarak diÄŸer türbelerden farklıdır. Onun hemen yanında Halil Sultan’ın  ve Timur’un kız kardeÅŸi Åžirin Bike Aka’nın türbesi yer almaktadır. Yolun sol tarafında yer alan ve uzun boynu ile enteresan bir kitle etkisi bırakan türbe Ä°znikli Kadızade Rumi’ye aittir. Onun niyazda bulunur ÅŸekilde ondan biraz daha da hemen yanında Timur’un hanımı “Tüman Aka” dinlenmektedir. Onu takiben türbe Koca Ahmet PaÅŸa’nın türbesi ve kabridir.
 
Kutluk Türkan Aka’nın (1371) türbesini. ondan 9 yıl sona vefat eden Emirzade’nin (Emir Burunduk) türbesi takip eder. Kapısını iri mukarnasların bezediÄŸi Türkan Ahirim türbesi, bu türbeler bahçenin en güzel, kompozisyonu mükemmel yapılardan biridir. Türbelerde plan ÅŸeması sadece köÅŸe adetlerini deÄŸiÅŸtirerek aynı kalırken mimari düzenleme daima farklı tutulmuÅŸtur.
 
Aynı çaÄŸda fakat farklı tarihlerde yapılan  türbelerin cephe tanzimlerinde ısrarla birbirine benzememeye gösterilen gayret, bugün de pek geçerli olan hanımlar arasındaki, ‘benimki kimseninkine benzemesin’ iddiasından kaynaklanabilir.
 
Selçuklu türbelerinde görülen iki katlı uygulama bu türbelerde genellikle terkedilmiÅŸtir. Alt katta bulunan cenazelik kısmı üst kattaki yön belirleyici mihrap girintisi, türbelerin çoÄŸunda yoktur. Daha önce türbenin içinde bulunan çini sandukalar ÅŸu anda yerlerinde deÄŸildir. Çini bezemelerdeki çeÅŸitlilik zengindir. Türkân Akanın giriÅŸindeki iri mukarnaslar, Selçuklu yapılarındaki mukarnaslı niÅŸleri hatırlatmaktadır. Bu türbelerin en etkileyici tarafları bezemelerindeki detaya inen, fakat bütünlüÄŸü kaybetmeyen, farklı yüzey ve deÄŸerdeki çizgi, desen ve renklerin bütünlük fikrini güçlendiren durumlarıdır.
 
 
Åžöyle ki, Türkân Aka türbesi cephesinde konturları meydana getiren karşılıklı eÄŸri ve düzler, birbirleriyle zıtlaÅŸarak bütün üzerinde dengeleyici bir etki yapmaktadır. Net ve belirgin dış konturların kenarındaki koniklik, bu yüzeylerin aldığı ışık-gölge ile cepheye derinlik saÄŸlamakta ve güneÅŸin seyrine göre  cepheye bir günde üç-beÅŸ farklı görüntü kazandırmaktadır. Bu özellik; motiflerin plastik etkisini arttırmakta ve mimari ahenkle birlikte hareket ederek kütleye seyrine doyulmaz bir heykel boyutu kazandırmaktadır.
 
Türkistan Motifleri
 
 
Neredeyse her cephede kullanılan ve bulunduÄŸu cephelerde hareket kazandıran rozetlerin menÅŸei gerilere gitmektedir. Türkistan sanatının Ä°slami devir öncesi kullandığı ve Ä°slami devirde de kullanmayı sürdürdüÄŸü motifler bu rozetlerde boyut kazanarak devam etmektedir. Kainatı oluÅŸturan ay-yıldız ve güneÅŸi anlatan bu semboller daima sonsuzluÄŸu çaÄŸrıştırmaktadır. Bu sebeple de daha çok dini yapılar da kullanılmaktadırlar. Cephe üzerinde farklı yükseklikte düzenlenmiÅŸ çini yüzeyler aldıkları ışık-gölge ile kütleye küçük kıpırtılar kazandırmaktadır. Bu küçük kıpırtılar manzume içinde bazen fevkalade etkileyici olabilmektedir.
 
Türbe cephelerini oluÅŸturan motiflerin istiflenmesinde uygun bir düzenleme dikkati çekmektedir. Genellikle kıvranan rumi motiflerin yer aldığı yüzeylerin (etrafını çevreleyen konturlar) düz ve sert çizgilerden oluÅŸmakta, meydana gelen zıtlaÅŸma, cephede plastik deÄŸeri yüksek alanlar ortaya çıkarmaktadır. BütünlüÄŸü saÄŸlayan ve karmaşıklığı önleyen unsur bu olmalıdır.
 
 
Türbelerin düzeni de rastgele yapılmamıştır. Ana merkez olarak Kussem bin Abbas’ın kabri alınmıştır. Arazinin tapografyası ile hiç oynanmadan ve ondan çıkan ışınlar doÄŸrultusunda geliÅŸen diÄŸer mekânlar boylere bir merkez oluÅŸturduktan sonra, ana yola doÄŸru bir sokak teÅŸekkül ettirmiÅŸtir. Türbelerdeki bu mimari çeÅŸitliliÄŸe ve bezemelerdeki olaÄŸanüstü zenginliÄŸe raÄŸmen, ortak bir anlayış, bir tema birliÄŸi dikkat çekecek seviyededir. Türbelerin hanımlar için düzenlendiÄŸi ve boyutlandırdığı, bezendiÄŸi hemen anlaşılmaktadır.Bu husus bir kültür zenginliÄŸidir rütbenin kime ait olduÄŸunu bilmeden bu cepheyi seyreden ve türbeden içeri giren kiÅŸi bu mekânın kim için düzenlendiÄŸini anlayabilmektedir.
 
Kusem bin Abbas sandukası
 
 
Köhne Ürgenç’teki Turabek Hatun türbesinden Ahltat’dâki Erzen  hanım türbesine, NiÄŸde’deki Hûdâvent Hatun türbesinden, Kayseri’deki Huand Hatun Külliyesine ve Karamandaki Hatuniye Medresesinin portalinden süslemesine kadar uzanan ÅŸaheserler Türk mimarisinde “türbe” ÅŸubesinin hanımlar için özel bir bölüm teÅŸekkül ettirildiÄŸini hissettirirler. “Åžah-ı Zinde”nin kabrinin birbirinin içinden geçilerek ulaşılan üç mekân halinde düzenlenmiÅŸtir. Ä°lk iki mekân iki küçük mescittir, “Ä°bn Abbas”ın sandukası üst üste konmuÅŸ üç mikâptan müteÅŸekkil ve firuze mavisi çinilerle kaplıdır.
 
 
Kaynak: Kelambaz Web Sitesi
 
 
 
İktibas yapılan yazılar
 
*Åžah-ı zinde dünyanın en zarif nekropolü, Kâmil UÄŸurlu
*Efendimize en son o dokundu, Kusem bin Abbâs, Türkiye Gazetesi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.