Özel / Analiz Haber
Osmanlı Devleti’ni Çöküşe Götüren, Tarihin İlk Modern Savaşı: Kırım Harbi
Follow @dusuncemektebi2
Kırım Harbi; Osmanlı, İngiltere ve Fransa ile Rusya arasında 1853’den 1856’ya kadar üç yıl sürmüş ve Geç Avrupa Tarihi’nde I. Dünya Savaşı’na kadar ki en büyük savaş olmuştur. Aynı zamanda kullanılan araç ve gereçler, haberleşme ağları ve fotoğraf teknolojisinden dolayı da tarihteki ilk modern savaş olarak kabul edilmiştir.
Bu savaÅŸ için yüz binlerce asker ve zırhlı savaÅŸ gemileri Kırım’a gelmiÅŸ, askeri demiryolları inÅŸa edilmiÅŸ ve telgraf hatları çekilmiÅŸtir. Kırım Savaşı Osmanlı ve müttefiklerinin zaferiyle sonuçlanmasına raÄŸmen, bu savaÅŸ uzun vadede Osmanlı ekonomisine büyük bir darbe indirmiÅŸ ve Osmanlı’yı çöküÅŸe götürmüÅŸtür.
SavaÅŸ Öncesi Durum
1853’den itibaren Rusya, kutsal yerler sorununu bahane ederek Osmanlı Devleti’nin ortadan kaldırma ve bu bölgelerin hâkimiyetini ele geçirme politikası izlemeye baÅŸlamıştı. Bu sırada Katoliklerin koruyuculuÄŸunu yapan Fransa ve Ortodoksların koruyuculuÄŸunu yapan Rusya arasında da anlaÅŸmazlıklar baÅŸlamıştı.
Rus Çarı I. Nikola, 9 Ocak 1853’te Ä°ngiltere Büyükelçisi Hamilton Seymour’a Osmanlı Devleti’nin durumundan bahseder: “Kollarımızda hasta bir adam var, çok hasta bir adam; ÅŸu günlerde kollarımızdan kayıp gidiverirse çok büyük bahtsızlık olur, hele ki gerekli bütün önlemler alınmadan önce… Osmanlı yavaÅŸ yavaÅŸ öyle bir çöküÅŸ içine girdi ki, her an ölebilir ve kollarımızda kalabilir. EÄŸer Osmanlı düÅŸerse, bir daha kalkmamak üzere düÅŸecektir” diyerek büyükelçiye Osmanlı’yı paylaÅŸma teklifinde bulundu. Ancak Ä°ngiltere kendi çıkarları gereÄŸi Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüÄŸünün korunmasından yana olduÄŸundan ve Rusya'nın geniÅŸlemesini istemediÄŸinden bu teklifi reddetti. Ä°ngiltere’nin tekliflerini reddetmesinin ardından bu kez de Osmanlı’ya bir teklifte bulunan Rusya, Osmanlı sınırları içinde yaÅŸayan Ortodoksların koruyuculuÄŸunun kendilerine bırakılmasını istedi. Ä°ngiltere’nin desteÄŸine güvenen Osmanlı ise Rusya’nın bu teklifini kabul etmedi. Ocak 1855'te Sardinya-Piyemonte Krallığı ordusu Türkiye, Ä°ngiltere ve Fransa'yı, Rusya'ya karşı destekledi.
Savaşın görünen en önemli nedeni, Osmanlı Devleti’nin bir parçası olan Kutsal Topraklardaki Hıristiyan azınlıkların haklarını içeriyordu. Fransa, Roma KatolikliÄŸinin haklarını, Rusya ise DoÄŸu Ortodoks Kilisesi'nin haklarını destekliyordu.
Kiliseler aralarındaki farklılıkları bir statüko üzerinden çözmeye çalışıyordu ancak Rus Çarı I. Nikola ve Fransız Ä°mparatoru III. Napolyon geri adım atmayı reddediyordu. Nikola, Osmanlı’ya ültimatom vererek Ortodoks tebaasının Rusların korumasına verilmesini istiyordu.
Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu bu dönemde zaten zayıflamış durumdaydı ve diÄŸer ülkeler bunun farkındaydı. Bu savaşın dini sebeplere dayandığı söyleniyordu ancak, bu sadece bir bahaneydi. Fransa ve Ä°ngiltere, Rusya'nın soÄŸuk sularla çevrili olması nedeniyle sıcak sulara ulaÅŸma arzusundan dolayı Ä°stanbul’u ele geçirmesinden çekiniyordu. EÄŸer Rusya istediÄŸini elde ederse bu durum aynı zamanda Rusya için OrtadoÄŸu’ya bir kapı açmak demekti. Aslında bütün büyük güçler, çökmekte olan Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun yıkılması pahasına ya bunu yapmaya çalışıyorlardı ya da rakiplerinin bunu yapmasını engellemeye çalışıyorlardı.
EÄŸer büyük güçlerden herhangi birisi böyle bir bölgenin kontrolünü ele geçirecek olsa, bu önemli bir güç elde ettikleri anlamına gelirdi ki, bu da 1815 Viyana Kongresi’nde kurulan güçler dengesinin bozulmasına yol açardı.
Fransa bu savaşı uluslararası alanda prestijini artırmak için bir fırsat olarak görüyordu. Ä°ngiltere ise Rusya'nın Avrupa’da hâkimiyet alanını geniÅŸletmesini ve güçler dengesini bozmasını istemiyordu.
Haziran 1853'te Rusya, Tuna eyaletlerine asker göndererek Eflak ve BoÄŸdan’ı iÅŸgale baÅŸladı. Osmanlı Devleti’ni, Asya'da Rus gücünün geniÅŸlemesine karşı bir siper olarak kullanmak isteyen Ä°ngiltere ve Fransa ise, Çanakkale BoÄŸazı'na donanma gönderdiler.
Rusya, Eflak ve BoÄŸdan’ın iÅŸgalini güvenlik amaçlı yaptıklarını ve bunun bir savaÅŸ sebebi olarak görülmemesini istedi. Ancak Rusya’ya bir nota verilerek bu bölgeleri boÅŸaltması istendi. Rusya’nın bu notayı kabul etmemesi ve Tuna eyaletlerinden çekilmemesi üzerine savaÅŸ fiilen baÅŸladı.
Rusya bu savaÅŸa girmeden Avusturya’nın da kendi saflarında yer alacağını düÅŸünüyordu. Çünkü Rusya 1848 yılında Avusturya’ya karşı yapılan Macar ayaklanmasının bastırılmasına yardımcı olmuÅŸtu. Yaptığı bu yardımdan dolayı Rusya, Avusturya’dan minnettarlık bekliyordu ve gerektiÄŸinde kendilerine yardım edeceklerini düÅŸünüyordu. Osmanlı’ya karşı girdikleri bu mücadelede de Avusturya’dan yardım geleceÄŸini umuyorlardı. Ancak iÅŸler Rusya’nın beklediÄŸi gibi olmadı ve Avusturya bu savaÅŸta Rusya’yı desteklemedi.
Kırım Savaşı
30 Kasım 1853’te Rus savaÅŸ gemileri, Sinop limanında demirlemiÅŸ olan Osmanlı donanmasına bir baskın düzenleyerek donanmayı yok ettiler ve bu baskında yaklaşık iki bin Osmanlı askeri ÅŸehit düÅŸtü.
Bu deniz muharebesi, özel patlayıcı deniz toplarının kullanıldığı ilk muharebe olduÄŸu için dikkat çekicidir. Sinop’taki bu baskından sonra, hem Fransa hem de Ä°ngiltere, Rusya'nın Türklere karşı kolay bir zafer kazanmalarından korktular ve Rusya'ya ültimatom vererek bir teklifte bulundular. Bu teklife göre Rusya geri çekilmesinin yanı sıra, Tuna eyaletleri üzerindeki himayesinden feragat edecek ve Ortodoksların koruyuculuÄŸu iddiasından vazgeçecek, Tuna dış ticarete açılacak ve Rusya’ya Osmanlı iç iÅŸlerine karışma hakkı veren her türlü iddiadan da vazgeçecekti. Ancak Rusya’nın bu ültimatomu görmezden gelmesiyle 28 Mart 1854'te Ä°ngiltere ve Fransa, Rusya’ya savaÅŸ ilan etti.
Rusya'nın büyük bir ordusu vardı ama Rusya’da serf sistemi olduÄŸundan ve soylular kölelere silah vermek istemediÄŸinden dolayı ordunun sayısı sınırlı kalıyordu. AÄŸustos 1854’de Ruslar Tuna Nehri'ni geçerek Bulgaristan'ı iÅŸgal ettiler. Ancak Avusturya Rusya'nın geniÅŸlemesini protesto ederek Rusları geri çekilmeye zorladı. Rusya’nın bölgeden çekilmesiyle bu kez Avusturya bu toprakları kendisi iÅŸgal etti. Rusya bu durum karşısında büyük ÅŸaÅŸkınlığa uÄŸramıştı çünkü Avusturya eski müttefikleriydi ve geçmiÅŸte birçok kez onlara yardım etmiÅŸlerdi bu yüzden Rusya onlardan böyle bir davranış beklemiyordu. Avusturya’nın bu tutumundan dolayı ileride gerçekleÅŸecek olan Avusturya-Prusya savaÅŸlarında, Rusya kendilerine yardım etmeyi reddedecek ve bu da Avusturya’ya pahalıya mâl olacaktı.
Rusya’nın yapılan son teklifi de reddetmesiyle müttefik devletler harekete geçti. Ruslara karşı yapılan ana saldırı Eylül 1854'te, müttefiklerin Sivastopol'ü ele geçirmek için Kırım'a inmeleriyle baÅŸladı. Müttefiklerin Kırım’a inmesi; Rusya'nın Karadeniz ticaretini tehdit etmelerine, Rus filosunu ortadan kaldırmalarına ve büyük Rus ÅŸehirlerini kuÅŸatmalarına olanak saÄŸlarken aynı zamanda Balkanlar üzerinden Osmanlı’ya yakınlığıyla da lojistik açıdan önemliydi. Ancak Fransız ve Ä°ngiliz donanması Kırım'a geldiklerinde nereye ineceklerini bilmiyorlardı. Kırım’a inmeleri yaklaşık beÅŸ gün sürdü ve ardından nispeten saldırıya açık bir sahile indiler. Müttefik kuvvetlerin bu hatalı hamlesinin ardından, Rus komutan Alexander Mençikof'un müttefik kuvvetleri tamamen yok etmek için bu önemli fırsatı deÄŸerlendirememesi, onun yeteneksiz bir komutan olarak görülmesine sebep oldu. Müttefik kuvvetlerin Kırım’a iniÅŸinin engellenememesi ve müttefiklerin Ruslardan daha uzun menzile sahip silahlar kullanması hem Alma’yı hem de Sivastopol'ü ele geçirmelerini saÄŸladı.
Olaylar müttefiklerin lehine ilerliyordu ancak bütün bunların yanında bazı kötü koÅŸullar da hastalıkların yayılmasına neden oluyordu. Özellikle kolera, savaÅŸtan çok daha fazla askerin ölmesine sebep olmuÅŸtu. Florence Nightingale, bu savaÅŸta ordunun tıbbi uygulamalarında reformlar yapılmasında etkili olmuÅŸ ve onun çabaları sonucunda ölenlerin sayısında önemli bir azalma olmuÅŸtu. Modern hemÅŸireliÄŸin kurucusu olarak kabul edilen Florence Nightingale, gece gündüz demeden elinde lambayla sürekli yaralılarla ve hastalarla ilgilendiÄŸi için kendisine “Lambalı Kadın” denmiÅŸtir.
Rusya, savaÅŸ sırasında müttefiklerin mevzilerine birden fazla saldırı düzenledi. Bu saldırıların en ünlüsü, kuÅŸatmayı kırabilmek için Balaklava'yı yeniden ele geçirme giriÅŸimleriydi. Balaklava Muharebesi, Hafif Süvari Tugayı'nın ünlü hücumuna ve Ä°ngiliz süvarilerinin tamamen katledilmesine sahne olmuÅŸtur.
Ä°ngilizler ve Fransızlar, Rus ticaretini engellemek ve Kırım’a daha fazla takviye yapılmasını önlemek için Baltık Denizi'nde saldırılar baÅŸlattılar. SavaÅŸ devam ederken 1855 yılında Rus Çarı I. Nikolay öldü ve yerine II. Aleksandr baÅŸa geçti. Aleksandr saldırıları bir süre daha devam ettirdi. Sivastopol kuÅŸatmasını durdurabilmek için birkaç kez giriÅŸimde bulundu. Kafkasya üzerinden Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu'nu iÅŸgal etmeye çalıştı ama bu giriÅŸimlerin hepsi baÅŸarısız oldu.
Bütün bu baÅŸarısızlıkların ardından Aleksandr barış istemek zorunda kaldı. Barış ÅŸartları bir ültimatomla kendisine bildirildi ve Rusya barış teklifini kabul etti. Daha sonra Rusya; Osmanlı Devleti, Ä°ngiltere ve Fransa ile 30 Mart 1856’da Paris AntlaÅŸması’nı imzaladı.
Paris AntlaÅŸması’na göre her iki taraf da fethettikleri toprakları geri verecekti. Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti sayılacak ve toprak bütünlüÄŸü Avrupalı devletlerin garantisinde olacaktı. Karadeniz’deki tüm tersaneler yıkılacak, hiçbir devletin donanması bulunmayacak ve Karadeniz tarafsız olacaktı. Aynı zamanda büyük güçler, Osmanlı Devleti’nin bağımsızlığına ve toprak bütünlüÄŸüne saygı sözü verdiler.
Kırım Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti Islahat Fermanı’nı ilan etmiÅŸtir. Islahat Fermanı’nın asıl amacı Osmanlı içinde yaÅŸayan herkese eÅŸit haklar saÄŸlamaktı. Ancak bu ferman sayesinde Batı’daki liberal düÅŸünceler Osmanlı Devleti içine girmeye baÅŸlamıştı.
Osmanlı görünürde bu savaÅŸtan galip ayrılmıştı. Ancak Osmanlı Devleti Kırım Savaşı’nda iç ve dış borçlanma sebebiyle öyle bir girdap içine girdi ki, bunun külfetinden kurtulmak yaklaşık yüz yıl sürdü.
Osmanlı Devleti bu savaÅŸta girdiÄŸi maddi sıkıntıdan kurtulabilmek için tarihinde ilk kez dış borçlanmaya gitti. Ä°lk dış borcunu Ä°ngiltere’den alan Osmanlı, toplamda 7 milyon sterlin dış borç, Ä°stanbul’daki Galata Bankerlerinden de 5 milyon iç borç almış ve toplamda 11 milyon sterlin borcun altına girmiÅŸtir. Aldığı borçları ödeyemeyen, ödemek bir yana zamanla daha fazla dış borç almaya devam eden Osmanlı Devleti, bu borçların altından kalkamamış ve nihayetinde 1881 yılında II. Abdülhamit Dönemi’nde “Düyun-u Umumiye”yi kurarak Avrupalı devletlerin mali denetimi altına girmiÅŸ ve ekonomik bağımsızlığını kaybetmiÅŸtir.
Kırım Savaşı’nın masraflarını karşılayabilmek için alınan iç ve dış borçlanmaların ödenememesi ve bu süreçte verilen tavizlerin ardından Osmanlı Devleti; damga, alkollü içki, balık, tuz, tütün ve ipekten aldığı vergilerin tamamını iç ve dış borçlara ayırmak zorunda kaldı. Fransa 1881’de Tunus’u iÅŸgal etti. Ä°ngiltere 1882’de Mısır’ı iÅŸgal etti. Avusturya-Macaristan 1908’de Bosna-Hersek’i topraklarına kattı. 1908 yılında ise Girit Yunanistan’a katıldı ve Bulgaristan da bağımsızlığını ilan etti.
Sonuç olarak Osmanlı Devleti Kırım Savaşı’nı kazanmış olsa da herhangi bir toprak kazanamamıştır. Dahası savaÅŸ masraflarını karşılayabilmek için aldığı iç ve dış borçları ödeyememiÅŸ ve bu durum uzun vadede Osmanlı Devleti’ni çöküÅŸe götürmüÅŸtür. Osmanlı Devleti 1854’te aldığı dış borcun son taksitini tam yüz yıl sonra 1954 yılında ödeyebilmiÅŸtir.
Kırım Savaşı günümüz popüler kültüründe de kendine önemli bir yer edinmiÅŸtir. Kırım Savaşı’nda topçu subayı olarak savunmada yer alan Tolstoy, ünlü eseri “SavaÅŸ ve Barış”ı bu savaÅŸtan esinlenerek kaleme almış, aynı zamanda Sivastopol Skeçleri adıyla bir skeç derlemesi yazmıştır. Ä°ngiliz ÅŸair Alfred Tennyson, Kırım Savaşı sırasında gerçekleÅŸtirilen Hafif Süvari Tugayının ünlü hücumuna ithafen “The Charge of the Light Brigade”(Hafif Süvari Tugay’ın Taarruzu) adlı bir ÅŸiir yazmıştır. Ünlü Ä°ngiliz heavy metal grubu Iron Maiden “The Trooper” adlı ÅŸarkılarını yine bu savaÅŸtan esinlenerek yazmıştır. 1936 ve 1968 yıllarında da “The Charge of the Light Brigade” adlı iki adet film çekilmiÅŸtir.
Müellif: Muaz Vural / DüÅŸünce Mektebi
Henüz yorum yapılmamış.