İhsan Fazlıoğlu: Türklerin geleceği nasıl olacak?
Follow @dusuncemektebi2
Batılılar, bu milletin geçmişini dikkate almadan, kısaca "Türkler'in geçmişi ne olacak' sorusuna cevap vermeden "Türkler'in geleceği ne olacak" sorusuna cevap verilemeyeceğini gördüler. Peki tüm bunlar olurken Türkler ne yapıyor? Zor bir soru.
Dünya, Roma'nın düÅŸüÅŸünden ve Barbarların istilalarından bu yana, barbarlığın ve cehaletin kol gezdiÄŸi binlerce yıllık bir uykuya daldı. Ancak 1453'den beri medeniyet yeniden dirilmeye baÅŸladı; çünkü Türkler medeniyet yolunda hem kendileri büyük ilerlemeler gerçekleÅŸtirdiler hem de gerçekleÅŸmesine neden oldular. Batı Avrupa'da bu tarihten itibaren coÄŸrafi keÅŸifler yapıldı, deÄŸiÅŸik icatlar gerçekleÅŸtirildi ve bilgi hayatı büyük atılımlar içerisine girdi. Ve bu süreç hala devam ediyor. Ama...
Bu düÅŸünceleri, çağının genel kabullerine uyarak dile getiren ünlü bilgin Kepler bir yandan ortaya çıkan durumu olumluyor, öte yandan Türklerin merkezinde yer aldığı ve belirleyici konumda olduÄŸu bir dünyada yaÅŸamaktan ÅŸikayet ediyor. Nitekim "Ama..." diye baÅŸlayan cümlenin devamı ise ÅŸöyle: "Türklerin geleceÄŸi ne olacak?". BaÅŸka bir deyiÅŸle gelecekteki dünyada Türkler'in yeri, konumu ve etkisi ne olacak?
Modern felsefe-bilim tarihinin, özellikle modern astronomi tarihinin önemli adların birisi olan Kepler'in bu soruya nasıl cevap vermeye çalıştığını, ne tür araçları ve yöntemleri kullandığını incelemek oldukça ilginç. Çünkü ünlü bilgin, pozitif bilim tarihi kitaplarının hikaye ettiÄŸi kadar 'pozitif' deÄŸil. Büyük oranda animistik ve mekanik-olmayan bir dünya resmine sahip bilgin bu soruya astrolojiden hareket ederek bir cevap bulmaya çalışır da ondan.
Annesi büyü sanatlarını icra etmekle suçlanan bir 'cadı' olan ve astronomi bilimini "ilahi vahiy" olarak gören Kepler, bir çok kitapta astrolojiyi olumsuzlayan bir kiÅŸi olarak takdim edilir. Ancak Kepler'in eleÅŸtirdiÄŸi ve eski-astroloji dediÄŸi büyük oranda Ä°slam medeniyetinden tevarüs edilen astrolojidir. Ona göre, eski-astrolojinin en büyük yanlışı dini ve siyasi olayları yıldız-astrolojisiyle tespit etmeye çalışmaktı; bu açıdan eski-astroloji yanlıştır. Çünkü dini ve siyasi büyük tarihi deÄŸiÅŸiklikler, ancak ve ancak kuyrukluyıldızlar ile yeni keÅŸfedilen yıldızlara dayanılarak yapılan yeni-astroloji tarafından öngörülebilir.
Kadim medeniyetlerde astroloji bir askeri bilim olarak kendisi için üretildiÄŸi misyon sahibi kiÅŸiye Varlık'ın, özellikle ay-üstü kosmos'un projesini desteklediÄŸini gösterir. Bu ilahi destek ve eylemin kosmik karşılığı kiÅŸiye büyük bir moral destek ve güç verir. Zemininde bulunan kosmolojik ilkelere baÄŸlı, astronomi ile matematik bilimlerin kombinazyonundan oluÅŸan astroloji geleceÄŸe iliÅŸkin mümkün olayların tespiti konusunda insan zihnini diri tuttuÄŸu gibi, kamuoyuna mistik bir moral aşılar. Bu nedenlerle astroloji tarih boyunca proje sahibi ve kendisine misyon biçen tüm insanların ve toplumların dikkate aldığı bir disiplin olmuÅŸtur.
XVI. yüzyılın ikinci ve XVII. yüzyılın ilk yarılarında Batı Avrupa'da dini, siyasi, iktisadi ve ictimai sahalarda meydana çıkan bunalımlar ile Türk hakimiyeti ve baskısı Batı Avrupalı aydın ve bilginleri, sonuçları tarihte gözlemlenebilen deÄŸiÅŸik arayışlara itti. Örnek olarak Machiavelli'nin Prens adlı yapıtında çizdiÄŸi çerçeve Osmanlı Devleti'nin Batı Avrupa'ya yönelik 'hile' kavramına dayalı geliÅŸtirdiÄŸi dış politikanın bir anlatımıdır. Machiavelli bu politikayı Avrupalı yöneticilere genel siyasi yaklaşım olarak takdim eder. Ä°ÅŸte Kepler de bu arayışların çerçevesinde mensubu olduÄŸu kamuoyunu diri tutmak ve mistik moral aÅŸalımak için astrolojiden istimdad etmiÅŸtir.
Kepler'e göre 1604'de keÅŸfedilen yeni yıldız, sanıldığı gibi tesadüf ya da doÄŸanın zorunluÄŸundan kaynaklanan bir sonuç deÄŸil; tersine Tanrı'nın ilahi takdiri ve kaçınılmaz bir planıdır. Bu yıldızın görünmesiyle Dünya'da büyük bir hareketlenme 'tetiklenmiÅŸ'tir. Astrolojideki "tetiklenmenin doÄŸal etkisi" teorisinden hareket eden Kepler ÅŸu öngörülerde bulunur: Avrupalı krallar güç için savaÅŸacak; yeni görüÅŸ ve bu görüÅŸleri savunan yeni gruplar ortaya çıkacak; ama en önemlisi Türkler düÅŸürülecek, devrilecek ve yıkılacak. Zamanında Ä°slam dinine yönelik Batı Avrupa hakları nezdinde ortaya çıkan teveccühden rahatsız olan Kepler, tespit ettiÄŸi ÅŸu bilimsel (!) sonucu da kamuoyuna duyurur: "Ä°slam'ı benimsemek için hiç bir 'doÄŸal' neden yoktur". Ancak Kepler'in astrolojik öngörülerinde en önemli nokta, sık sık vurguladığı, eserinin son bölümünde vardığı sonuç ve verdiÄŸi tarihtir: Hristiyanlar Türkleri yenecekler; baÅŸka bir deyiÅŸle Türklere karşı çığır açıcı bir zafer kazanacaklar". Bu astrolojik öngörüleri Nova'nın zuhuru ile Saturn'un hareketlerinden yola çıkarak pekiÅŸtiren Kepler son olarak ÅŸunu ekler: "Tüm bu olaylar 60 yıl sonra yani 1664'den sonra gerçekleÅŸecek". Tarihi bilgilerimize geri döndüÄŸümüzde bu 'kehanetin' gerçekleÅŸtiÄŸi bile söylenebilir: 'Viyana bozgunu'.
Batı 1071'den bu yana daima Türkler'in geleceÄŸiyle ilgilendi. Türklerin geleceÄŸini yok etmek için siyaset, teknik, iktisat, vb. bir çok araç geliÅŸtirdi. Niyetleri KurtuluÅŸ Savaşı'yla kursaklarında kalan Batılılar hala Türkler'in geleceÄŸiyle ilgilenlenmeye devam ediyorlar. Ancak bir farkla: Bu milletin geçmiÅŸini dikkate almadan, kısaca "Türkler'in geçmiÅŸi ne olacak' sorusuna cevap vermeden "Türkler'in geleceÄŸi ne olacak" sorusuna cevap verilemeyeceÄŸini gördüler. Çünkü bir milletin tarihine iliÅŸkin 'kavram-çanak'ını nasıl tanımlarsanız o milletin geleceÄŸine istediÄŸiniz gibi yön verebilirsiniz. Bu ilkeden hareket eden içerdekiler ve dışardakiler Türkleri tarihleriyle muhatab kılmamak için tüm bilimsel (!) teknikleri kullanıyorlar; Türklerin hem geçmiÅŸe iliÅŸkin 'tarihlerini' hem de geleceÄŸe iliÅŸkin 'niyetlerini' tırnak içerisine almaya çalışıyorlar. Neden? Çünkü Türkleri hem bir daha içlerinden bir 'Gazi' çıkartamayacak ÅŸekilde anlam-dünyalarından yani tarihlerinden hem de bir daha "KurtuluÅŸ Savaşı' yapamayacak ÅŸekilde ümitlerinden tecrid etmek ÅŸart da ondan. Peki tüm bunlar olurken Türkler ne yapıyor? Zor bir soru. Ancak ne yaparsak yapalım ÅŸu ilkeyi dikkate almadan hileyi bozmak zor: GeçmiÅŸ, geleceÄŸine iliÅŸkin bir niyeti, gelecek ise geçmiÅŸine iliÅŸkin hissi ve fikri bir ünsiyeti bulunan milletler için anlamlıdır.
Kaynak :Anlayış Dergisi (Sayı 3), Haziran 2003
Henüz yorum yapılmamış.