9. senesinde Mısır Devrimi üzerine konuşmak
Follow @dusuncemektebi2
Mısır'da 25 Ocak 2011'deki devrimin en büyük kazanımı halkın iradesini hür bir şekilde ortaya koyup bir yönetim değişikliğini sağlamasıdır.
Mısır kadim bir medeniyetin üzerinde yükselen Orta DoÄŸu ve Afrika’nın en önemli ülkelerinden biri olmakla birlikte Arap dünyası ve Ä°slam dünyasının da merkez ülkelerinden biri. Mısırlılar geçmiÅŸlerine baktıklarında zengin kültürleri ve köklü tarihleriyle övünmekteler. Bugün ise yaÅŸadıkları zaman diliminde komÅŸu ülkelerin içine düÅŸtüÄŸü iç savaÅŸ ve bölünme tehditlerini izale etmiÅŸ olsalar da gelecekleri için daha umutlu olmayı arzu ediyorlar.
Mısırlılar halen yaÅŸadıkları ekonomik ve sosyal problemler ve hak etmedikleri anti-demokratik rejimden dolayı kaygılı olmakla birlikte, geleceklerini inÅŸa etme konusunda her zaman olduÄŸu gibi umutlarını koruyorlar. Zira, Mısır halkı 25 Ocak devrimiyle kendi iradesini ortaya koyan cesur bir halk olduÄŸunu göstermiÅŸtir. Devrim sürecinde bağımsız iradesiyle bir anayasa yapmayı da baÅŸarmıştır.
17 Aralık 2010’da baÅŸlayan Tunus halk hareketinin ardından Mısır’da da bir halk hareketi baÅŸladı. 25 Ocak 2011’de Tahrir Meydanı’nda baÅŸlayan gösteriler, 11 Åžubat 2011’de yaklaşık 30 yıl iktidarda kalan Mübarek’i istifa etmeye zorlayarak bir halk devrimine dönüÅŸtü. Devrim, Mübarek’in ÅŸahsında otoriterleÅŸen ve halk üzerinde siyasal baskısını sürdüren rejim karşısında yoksulluk ve yolsuzluktan bıkan halkın genciyle yaÅŸlısıyla kadınıyla erkeÄŸiyle, iÅŸçisiyle memuruyla topyekûn tepki göstermesiyle gerçekleÅŸti. Fakat Mübarek’in generalleri devrimi halkın elinden aldılar. Mısır’da Hüsnü Mübarek devrini aratan bir süreci baÅŸlattılar.
Mısır'daki iktidar yapısı
Mısır’da üç örgütlü kurum ve topluluktan bahsedilebilir: Askeri elitler, Ezher Üniversitesi ve Müslüman KardeÅŸler. Mısır’da söz konusu üç kuvvetten ikisi yan yana gelmeden siyasi otoriteyi saÄŸlamak kolay deÄŸildir. Mısır’da 1928’de kurulan Müslüman KardeÅŸler, önlerine ilk defa gelen iktidar koltuÄŸunu ellerinde tutmayı baÅŸaramadı.
Bu süreçte, Müslüman KardeÅŸler iktidara geldiÄŸi andan itibaren darbe planları yapan odaklara mukabil, teÅŸkilatın, Mısır toplumunda saygı duyulan kadim kurumlarla saÄŸlıklı bir iliÅŸki kurup iktidarlarına ortak yapmakta yetersiz kaldığı da ifade edilebilir. Nitekim Mısır’da Fransızların 1798 ve Ä°ngilizlerin 1882’deki iÅŸgaline karşı en ciddi tepkiyi gösteren Ezher camiası ve Mısır ordusu, ardından Ä°srail’le yapılan savaÅŸlarda da en önde pozisyon alan kadim müttefikler olarak bugün de birlikte hareket etmekteler. Bu iki kurumun toplum nezdindeki en önemli meÅŸruiyet referansı da tarihi rollerinden geliyor. Ayrıca, Mısır’da bugünkü düzenin sahipleri olan askerler Ä°ngiliz iÅŸgal yönetiminin kurduÄŸu düzeneÄŸi sürdüren elit askeri kadrolardır. Cemal Abdünnasır, Ä°ngiliz askeri yapısını Sovyetler ve DoÄŸu BloÄŸu ülkeleriyle kurduÄŸu iliÅŸkiler baÄŸlamında dönüÅŸtürmeye çalışsa da baÅŸarılı olamadı. Ülkenin yegâne sahibi olarak kendisini gören Mısır’ın askeri bürokrasisi, meÅŸruiyetine her zaman gerek siyasi tutumlarıyla gerekse de fetvalarıyla destek veren Ezher’i de yanında tutmakta.
Askeri bürokrasinin üniformalı baÅŸkan ısrarı
Aradan dokuz yıl geçtikten sonra Mısır Devrimi üzerinde daha soÄŸukkanlı analizler yapmak gerekiyor. Bu baÄŸlamda, devrimin baÅŸarıları kadar baÅŸarısızlıkları da söz konusu.
Devrimin en büyük kazanımı halkın iradesini hür bir ÅŸekilde ortaya koyup bir yönetim deÄŸiÅŸikliÄŸini saÄŸlamasıdır. 25 Ocak 2011’de baÅŸlayan gösteriler neticesinde, ilk defa Mısır’da devlet baÅŸkanı deÄŸiÅŸmesine yol açan bir devrim gerçekleÅŸmiÅŸ oldu. Mısır’da daha önce de kitlesel halk eylemlerine ÅŸahit olunmuÅŸtu. 1882’de Ä°ngiliz iÅŸgaline karşı Urâbî PaÅŸa ayaklandı, 1948’de Filistin’de bir Ä°srail devleti kurulmasına karşı halk protestoları oldu. 1967 savaşından yenilgi ile çıkılınca Nasır istifa etti ancak halk büyük gösteriler yaparak Nasır’ı kararından vazgeçirdi. Nasır öldükten sonra yardımcısı Enver Sedat seçildi. Sedat bir suikast sonucu ölünce yerine yardımcısı Hüsnü Mübarek geçti. Hüsnü Mübarek 30 yılı aÅŸan iktidarını kendi iradesiyle bırakmaya yanaÅŸmayınca Mübarek’in generalleri yolsuzluktan ve yoksulluktan kurtulmaya çalışan halkın tepkisini kendi çıkarlarına kullanma yoluna gittiler.
Generaller halkın desteÄŸi ile devrim yapıp yeniden cumhurbaÅŸkanı olmak veya oÄŸlu Cemal Mübarek’i yerine geçirmek isteyen Hüsnü Mübarek’i devreden çıkararak baÅŸlarına yeni bir general getirmeyi amaçladılar. 17 Aralık 2010 tarihinde Tunus’ta baÅŸlayan halk hareketinin verdiÄŸi ilhamla Mısır halkı Mübarek rejimine karşı demokratik deÄŸerler etrafında birleÅŸerek tepkisini ortaya koydu. Tahrir Meydanı'nı dolduran milyonlar, 11 Åžubat 2011’de Hüsnü Mübarek’in görevinden istifa etmesiyle devrimin ilk baÅŸarılı neticesini aldı. Ancak, Mısır’daki müesses nizamın kurucuları ve bekçileri olan askeri bürokrasi Mısır CumhurbaÅŸkanlığı makamında bir sivil yerine askeri üniformasıyla içlerinden birini getirmek istiyordu. 2012 yılında Mursi’nin iktidara gelmesine engel olamayınca 2013 yılında sivil cumhurbaÅŸkanına darbe yapıp içlerinden bir generali devlet baÅŸkanı yapmayı baÅŸardılar. Trump’ın “favori diktatörüm” diye seslendiÄŸi General Abdülfettah Sisi, bu ÅŸekilde göreve geldi.
Mursi’nin iktidara gelmesiyle Mısır, kendi halkının bağımsız iradesiyle milli bir anayasa yapmayı baÅŸardı. Fakat daha sonra yapılan bazı deÄŸiÅŸikliklerle yeni anayasanın ruhuna aykırı bir ÅŸekilde ülkede diktatoryal bir yapının yerleÅŸmesine imkân verildi. Hüsnü Mübarek 25 Ocak devrimi öncesinde geçerli olan 1971 anayasasında 2005 yılında bir deÄŸiÅŸiklik yaparak cumhurbaÅŸkanlığı seçiminin halk oyu yerine Meclis’te yapılmasını saÄŸladı. Meclis’in seçimi demek, Mübarek’in etkisinin ilerleyen yaşına raÄŸmen sürmesi demekti. Hatta Mübarek hanedanlığının kurulması anlamına gelmesi demekti. 2012 Anayasası’nı yapmayı baÅŸaran devrim hareketi, askeri bir darbe ile devrilen Mursi iktidarı sonrasında eskiye döndü. CumhurbaÅŸkanlığı süresi dört yılla sınırlandırıldı. Bir kiÅŸi iki dönemden fazla cumhurbaÅŸkanı olamaz kuralı kaldırıldı. Sisi’nin ömür boyu devlet baÅŸkanı olmasının önü açıldı. Devrik CumhurbaÅŸkanı Mursi’nin mahkemede yargılanırken saÄŸlık sorunları yaÅŸaması ve akabinde vefat etmesi kadim medeniyet ve devlet geleneÄŸi olan Mısır açısından utanç verici bir durum olarak tarihe geçti.
Devrim, halkın siyasi katılım ve protesto kültürünü geliÅŸtirdi
Ä°kinci olarak, “olaÄŸanüstü hâl ilanı” konusunda yönetimin yetkileri kısıtlandı. Oysa olaÄŸanüstü hâl, geçmiÅŸ dönemlerde adeta “olaÄŸan hâl” gibi uygulanmıştı: Mısır'da ilk olarak Haziran 1967'de Ä°srail ile girilen savaÅŸta alınan yenilginin ardından eski CumhurbaÅŸkanı Cemal Abdünnasır tarafından ilan edilen olaÄŸanüstü hal, halefi Enver Sedat döneminde de devam etmiÅŸti. Sedat'ın 1981'de uÄŸradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesinin ardından cumhurbaÅŸkanlığı koltuÄŸuna oturan Hüsnü Mübarek de ülkeyi otuz yıl boyunca olaÄŸanüstü hâl kanunları ile yönetmiÅŸti.
Üçüncü olarak, Mısır yönetimi yoksul kesimin taleplerini dikkate alan ekonomik düzenlemeler yaptı. Bu baÄŸlamda, asgari ücret arttı. Ama fakirlik ve hayat pahalılığı da arttığı için geniÅŸ kesimler asgari ücretin artışından kaynaklanan ücretlerdeki iyileÅŸmeyi tam olarak hissedemedi. Ülkenin ihracat ve ithalat sistemi baÅŸarılı bir ÅŸekilde iyileÅŸtirildi. Ülke ekonomisi kendi kendine yetecek düzeyde milli üretime teÅŸvik edildi. Lüks tüketim mallarının ithalatına yüksek gümrük vergileri uygulanarak kontrol altına alındı. Böylece genel olarak ithalat özel olarak lüks tüketim en düÅŸük düzeye çekildi.
Dördüncü olarak, halkın siyasete katılımı devrimin ilk yıllarında çok yükseldi. Åžimdi aynı ÅŸeyi söylemek mümkün olmasa da Mısır halkı, protesto hakkı ve fikir hürriyetinin ne demek olduÄŸunu artık daha iyi biliyor. Mısır halkı hür iradesini kullanmak konusunda cesurca davranışlar sergilemeye devam etmekte. ÖrneÄŸin Tîrân BoÄŸazı’ndaki adaların Suudi Arabistan’a devri konusunda yapılan anlaÅŸmayı protesto eden Mısır halkı ulusal çıkarlarını takip etmekten çekinmemiÅŸtir.
Mısır-Yunanistan anlaşmasına tepkiler
Kızıldeniz’in Akabe Körfezi’ne açılan denizyolunda yer alan Tîrân BoÄŸazı’nın iki yakası iki Arap devleti tarafından tutulmakta. BoÄŸazın jeopolitik önemi Ä°srail ve Ürdün’ün güney denizlerine biricik çıkış yolu olmasından kaynaklanıyor. Akabe Körfezi’nde yer alan Ä°srail’in Eliat Limanı, Güney Kore, Japonya, Hindistan ve Çin gibi Asya devletleriyle ticaret imkanın odaklandığı bir noktadır.
Muhammed Mursi’nin darbeyle devrilmesinden bu yana Mısır’a mali destek veren Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in Nisan 2016’da Kahire’yi ziyareti ile iki ülke arasında imzalanan anlaÅŸma uyarınca yüzölçümü yaklaşık 80 kilometrekare olan Tîrân ve 33 kilometrekare olan Sanâfîr adaları Suudi Arabistan’a geçmiÅŸti. Mısır halkı, durumu protesto edince 2017 yılında adaların Suudi Arabistan’a devri Mısır Yüksek Ä°dare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Mahkemenin gerekçesi hükümetin, adaların Suudi Arabistan’a ait olduÄŸunu kanıtlayamaması idi. Ä°srail bu iki adayı 1956 ve 1967 savaÅŸlarında iÅŸgal etmiÅŸ, fakat 1979 Camp David anlaÅŸmasıyla Mısır’a iade etmiÅŸti. Adaların devri bir anlamda Camp David anlaÅŸmasına aykırı idi. 1956 SüveyÅŸ Krizi ve 1967 Mısır-Ä°srail Savaşı’nda, Ä°srail’in tepkisi Mısır’ın Tîrân BoÄŸazı’nı kapatması idi. Tîrân BoÄŸazı’ndaki istikrarın bozulmasını savaÅŸ gerekçesi yapan Ä°srail, iki adanın Suudi Arabistan’a devrine ses çıkarmadı. Ama Mısır halkı, haklarının takipçisi oldu ve anlaÅŸmayı geçersiz kılan bir mahkeme kararının çıkmasını saÄŸladı. Bu süreçte alınan netice, bir anlamda, Mısır halkının ve 25 Ocak 2011 devrimin baÅŸarısıdır.
Son olarak, Türkiye’nin Libya ile imzalamış olduÄŸu “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması AnlaÅŸması” DoÄŸu Akdeniz’deki dengeleri altüst etti. Arap basınında çıkan belgelerde Mısır’ın Yunanistan ile yaptığı anlaÅŸmaya göre Kahire yönetimi Akdeniz’deki deniz yetki alanından 7 bin kilometrekareyi Atina lehine terk etmiÅŸ bulunuyor. Mısır yönetimini güç duruma düÅŸüren söz konusu anlaÅŸma, Türkiye-Libya AnlaÅŸması ile Mısır kamuoyunda cesaretle yeniden tartışılmakta. Yunanistan lehine yapılan anlaÅŸmanın iptal süreci baÅŸlamış durumda. Bütün bu geliÅŸmeler, 25 Ocak Devrimi ile haklarına sahip çıkmaya daha fazla önem veren Mısır halkının kazanımları olarak deÄŸerlendirilebilir.
Netice olarak köklü bir medeniyet ve devlet geleneÄŸi bulunan ve Orta DoÄŸu'da tarih boyunca baÅŸlıca aktörlerden biri olan Mısır'ın, devrimin kazanımlarına sahip çıkması, dış etkiler yerine milli ve bölgesel çıkarları önceleyen bir dış politika çizgisine yönelmesi, özellikle mahkemelerdeki yargılamalarda evrensel ilkeler çerçevesinde hareket etmesi, uluslararası kamuoyunda kaybettiÄŸi itibarı tekrar kazanabilmesinin baÅŸlıca yolları olarak görünüyor.
Müellif: Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öÄŸretim üyesi)
Kaynak: anadolu Ajansı-Analiz
Henüz yorum yapılmamış.