Sosyal Medya

Abdurrahman Dilipak: Başa bela sarışınlar

25-01-2020 10:36

Bu iki sarışından sonra göreve kim gelecek ve bunların görevi ne zaman sona erecek? 2025’e kadar bu süreç tamamlanabilecek mi? Faşizm ve komünizminden sonra çökmekte olan kapitalizm ve cici demokrasinin yerine nasıl bir düzen getirilecek!?



ABD 11 Eylül öncesi günlere geri döndü. Muhalefet “azil süreci”ni baÅŸlatırken, Trump bunun “azil” deÄŸil, darbe olduÄŸunu söylüyor ve açıkça tehdit ediyor: “ABD’yi globalistlere bırakmayacağım” diyor.
 
Hep söyleyip duruyorum: Bu kriz sadece ABD’nin deÄŸil, kapitalizmin ve ona dayanan Siyonizmin krizidir. Bu kriz MatruÅŸka gibi, onun içinde teolojik bir kriz vardır. Evanjelik krizi. Onun içinde namı diÄŸer yüzyılın projesi iken, BOP yerine ikame edilmeye çalışılan “yüz yılın projesi krizi”nin bir parçası olan “Dahlan projesi” vardır. Netanyahu için de bu durum hayallerini erteleme zamanı geldiÄŸini gösteriyor.
 
Öyle anlaşılıyor ki, Trump denen adam Evanjelik filan da deÄŸil. Ateist de olabilir. Ya da Agnostik. ÇaÄŸdaÅŸ bir putperest. Para ve güç putuna tapıyor sanki. Evanjelikleri ve Siyonistleri, Ä°srail’i de Arapları kullanmak istediÄŸi gibi kullanıyor yani.
 
Ä°ngiltere liberal demokrasinin beÅŸiÄŸi idi deÄŸil mi?Batının ilk temel insan hakları belgesi olarak Magna Carta, kıralın derebeylerle yaptığı anlaÅŸma kabul edilir..Dünya derin devletinin en önemli merkezlerinden biri de Ä°ngiltere’dir. MasonluÄŸun iki merkezinden biri buradadır. Ä°ngiliz demokrasisi, hep dünyaya örnek gösterilir. Ya da laik Fransa. Modern Avrupa’nın doÄŸuÅŸunda en önemli milad deÄŸil mi idi Fransız devrimi!. Boris Johnson ve Macron’a kaldı ise Avrupa, vay onlara..
 
ABD’nin ne kadar demokrat bir ülke olduÄŸunu en son Mısır’da gördük. Solcu Tony Blair gitti askeri darbe yapan, Mursi’nin katiline danışman oldu. Onu engellemedi, batı ile iliÅŸkilerinde aracılık yaptı. Daha önce de Nobel barış ödülü verdikleri Baradey’i askeri bir cunta liderine danışman yapmışlardı, hatırlarsanız.
 
Son olarak Kıraliçenin parlamentonun bazı yetkilerini nasıl askıya aldığını gördük. Trump’ın Ä°ngiliz versiyonu Boris Johnson iÅŸbaşı yaptı. Trump Evanjelik, bu Anglikan. Ä°ki sarışın bomba bakalım ne yapacaklar!.
 
Boris Johnson’ın ilk icraatlarından biri kendi partisindeki 21 muhalif milletvekilini partisinin meclis grubundan ihraç etmesi oldu. Muhalefetle hareket eden 21 milletvekilini bir hamlede ihraç etti. Ä°hraç edilenler arasında iki eski maliye bakanı ile Winston Churchill’in torunu da var! 21 milletvekiline ihraç kararı telefonla bildirildi. Trump olsa SMS atardı. Ardından bir milletvekilinin Liberal Demokrat Parti’ye geçmesiyle hükümet çoÄŸunluÄŸunu kaybeden Johnson, parlamentoda iyice zayıfladı. 
 
Demokrasi her zaman çözüm üretmiyor. Hani Demirel öyle derdi: “Demokraside çözüm tükenmez” diye. Tükeniyor bazen. Özellikle Türk tipi demokraside 10 yılda bir “Demokrasiye balans ayarı” yapıyordu askerler. Adına da “Post modern darbe” diyorlardı.
 
 Ä°ngiltere’de kriz daha da derinleÅŸecek olursa ülkede baÅŸka ÅŸeyler de olabilir.. Hali hazır durum kimseyi tatmin etmiyor. Avam Kamarası’nda, parlamento gündemini belirleme yetkisini hükümetten alıp milletvekillerine veren teklif, 301’e karşı 328 oyla kabul edilmiÅŸti. 
 
Johnson “Deli Dumrul” gibi. 9 Eylül-14 Ekim tarihlerinde parlamentoyu 5 hafta tatil kararı almıştı. Bu karar parlamento iradesine karşı bir “darbe” olarak nitelendirildi ve Ä°ngiltere›de 30›dan fazla kentte protesto gösterilerine sebeb oldu. Boris Johnson’ın kararı aynı zamanda yargıya taşındı.
 
Boris Johnson, Ä°ngiltere’yi AB’den ayırmakta kararlı gözüküyor. Bu konu Ä°ngiltere’de siyasi partiler ve STK’lar nezdinde ciddi görüÅŸ ayrılıklarına sebeb olmuÅŸ durumda.
 
Bir yandan Ä°ngiltere ile AB ülkeleri arasında sorunlar yaÅŸanıyor, öte yandan; ABD ile Ä°ngiltere arasında sorunlar yaÅŸanıyor. Ä°ngiltere’nin Rusya ve Çin’le yakın iliÅŸkiler içinde olması baÅŸka bir sorun.
 
Bu arada Trump, Çin konusunda tehditin dozunu daha da artırdı. Bir bakıma “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle der gibi, “Tekrar seçilirsem, Çin ve ABD’nin çıkarlarını koruma konusunda daha sert olacağım” dedi. Çin’le tartışma konusu olan nükleer silahlar ve ticaret savaşı konusunda Çin geri adım atmıyor, ama öte yandan; Hong Kong’taki olaylar da durulmuyor. Göstericiler Hong Kong’da Ä°ngiliz bayrakları ile deÄŸil, Amerikan bayrakları ile Çin polisine karşı direniyor.
 
Trump Çin’e karşı adeta “Topyekûn bir savaÅŸ” açma hazırlığında ya da öyle bir görüntü vermek istiyor. “Ben yeniden baÅŸkan seçildiÄŸimde ne yapacağımı biliyorum.. Çin ile müzakerelerde daha kararlı ve sert davranacağım.. Bunun sonucu olarak Çin’in tedarik zinciri kırılacak, iÅŸletmeleri, iÅŸleri ve parası gidecek” diyor. Bir yandan da görüÅŸmeler devam ediyor.
 
Bize demokrasi konusunda örnek gösterilen iki büyük ülkenin hali pür melali ortada. 11 Eylül 2001’in 19. Yılına giriyoruz. Ä°kiz kulelerin ve Pentagon’un vurulması, Enron’un iflasının arkasındaki sır perdesi hâlâ aydınlatılmadı. O günden beri ABD’de iÅŸler yolunda gitmiyor. O bahane ile Irak iÅŸgal edildi. Üsame b. Laden üzerinden El Kaide’den bir DAEÅž ürettiler. Daha geçen yıl, Ä°kiz kulelerin faturasını Suudilere kestiler ve Suudilerin yüz milyarlarca dolarına el koydular.
 
Bu iki “sarışın”ı uluslararası sistem özellikle mi seçiyor aceba, diye düÅŸünmüyor deÄŸilim. Ne zaman, ne yapacakları belli olmayan iki politik aktör. Trump, ABD için bu anlamda baÅŸarılı olmuÅŸ olmalı ki, Ä°ngiltere de Trump’ın karşısında Boris Jonson’ı koydu. Hatırlarsanız Rusya da bir Boris Yeltsin vardı. Daha sonra Putin geldi. Oysa komünizmin yıkılış sürecinde Gorbaçov iÅŸbaşında idi. Soljenitsin’in Gulag takımadalarında temerküz kamplarında 1958-68 yılları arasında yaÅŸananları anlattığı kitabı 1973 yılında ilk baskısını yaptı ve bir anda tüm dünyada kitapçı vitrinlerinde yerini aldı. Afganistan’ın iÅŸgali, Ä°ran devrimi, 12 Eylül arkası arkasına geldi. 
 
Sovyetlerin dağılmasında en önemli dönemde kilit bir rol oynayan Gorbaçov nedense daha sonra hemen hemen geliÅŸmelerin perde arkası ile ilgili olarak hiç konuÅŸmadı. SoÄŸuk savaÅŸ sonrası da Rusya’da deÄŸil, Ä°sviçre’de yaÅŸamayı tercih etti.
 
Mihail Sergeviç Gorbaçov 1985’de göreve geldi ve 1991’e kadar görevde kaldı. 2 Mart 1931’de doÄŸan Gorbaçov bugün 88 yaşında. Bu dönemin de gerçek tarihi henüz yazılmadı.
 
Asıl soru ÅŸu: Bu iki sarışından sonra göreve kim gelecek ve bunların görevi ne zaman sona erecek? 2025’e kadar bu süreç tamamlanabilecek mi? FaÅŸizm ve komünizminden sonra çökmekte olan kapitalizm ve cici demokrasinin yerine nasıl bir düzen getirilecek!?
 
YaÅŸayıp göreceÄŸiz. Görmesine göreceÄŸiz de peki bu süreçte bizim ne yapmamız gerekiyor? Biz bir ÅŸey yapıyor muyuz!?. Kavram ve kurumları ile yeni bir dünya kurulurken, biz bu iÅŸin neresindeyiz!?. GeleceÄŸe dair söyleyecek bir sözümüz olmalı. 
 
Selâm ve dua ile.
 
Yeni Akit

Etiketler :

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.