Libya'yı bekleyen kader, ikinci bir Suriye olmak mı?
Follow @dusuncemektebi2
Berlin Konferansı'ndan barış lehine olmlu bir sonuç çıkmayacaktır. Libya, ikinci bir Suriye olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Libya’da savaşı sonlandırmaya yönelik 2015 yılında yapılan Süheyrat AntlaÅŸması'ndan bu yana ikinci büyük barış konferansı Berlin’de yapıldı.
Åžimdiye kadar Libya’da taraflar arasında çatışmayı sonlandırmak için yapılan Abu Dabi, Paris, Palermo ve Roma toplantıları sonuçsuz kalmıştır.
Libya konusunda ÅŸimdiye kadar sergilenen diplomatik baÅŸarısızlık, Berlin Konferansı'ndan da barış gibi büyük bir ÅŸeyin çıkmayacağı algısını pekiÅŸtirmiÅŸtir.
Berlin Konferansı'nda Libyalıların dışında herkes vardı. Fransa, Mısır, Rusya, Ä°talya, Almanya ve Türkiye baÅŸta olmak üzere Libya’daki savaşın büyük aktörleri, en üst düzeyde konferansa katıldılar.
Libya savaşının devamını saÄŸlayan, baÅŸka bir ifade ile savaÅŸ tekerleklerini çeviren güçler, dış aktörlerdir.
Berlin Konferansı'nı düzenleyen Almanya, ustalıklı bir çalışmanın sonucunda önemli bir diplomatik giriÅŸimi gerçekleÅŸtirmeyi saÄŸladı.
Almanya, Libya konusunda bütün taraflar arasında güvenilir arabulucu imajı vermiÅŸtir.
Alman DışiÅŸleri Bakanı’nın Libya’ya gidip Halife Hafter’i Berlin’deki toplantıya katılmaya ikna etmesi ayrıca not edilmelidir.
Berlin Konferansı'ndan çıkan en önemli sonuç, uluslararası aktörleri siyasal çözüm etrafında bir araya getirmek ve Libya’yı dışarıdan yapılacak silahlı ve askeri müdahalelere kapatmaktır.
Berlin Konferansı'na katılan bütün aktörler, Libya savaşına kendi adlarına savaÅŸan vekalet güçleriyle katılmaktadırlar.
Avrupa BirliÄŸi, Afrika BirliÄŸi ve Arap Ligi’nin en üst düzey temsilcileri konferansa katılmışlardır.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterrez, konferansa baştan sona katılmıştır. Libya savaşının Afrika, Avrupa, Arap ve uluslararası nitelikte bir problem olduğu Berlin Konferansı'nda tescil edilmiştir.
Libya, özel ÅŸirketlere ait silahlı grupların, devletlere baÄŸlı özel silahlı ve istihbarat güçlerinin alanı olmuÅŸ durumdadır.
Siyasal çözümün tek yol olduÄŸuna ve hiçbir tarafın silah yoluyla bir sonuç elde edemeyeceÄŸine tarafları ikna etmeye çalışan Berlin Konferansı'nda katılımcılar, kağıt üstünde bu konuda anlaÅŸmış bir görüntü vermiÅŸlerdir.
Taraflar siyasal barışçıl bir çözümü benimsediklerini söylemelerine raÄŸmen, arkada askeri yola inançlarını hiç yitirmemiÅŸlerdir.
Ä°talya, Fransa, Mısır, Rusya, BirleÅŸik Arap Emirlikleri baÅŸta olmak üzere birçok devlet Libya’daki askeri ve silahlı operasyonlarını devam ettireceklerdir.
Libya, fiilen ortada olmayan bir devlettir. Uluslararası düzeyde tanınan Sarrac liderliÄŸindeki Trablusgarb hükümeti, ülkede bütünlüÄŸü saÄŸlamaktan çok uzaktır.
Türkiye’nin askeri, siyasal ve ekonomik desteÄŸiyle ayakta kalan Trablusgarb hükümeti, Berlin Konferansı'nda varlığını güçlü bir ÅŸekilde ortaya koyamamıştır.
Trablusgarb hükümetiyle savaÅŸan Hafter güçleri, Libya’nın büyük bölümünü, özellikle petrol sahalarını kontrol etmektedir. Berlin Konferansı'nda Halife Hafter, sürekli gündemde kalmayı baÅŸarmıştır.
Berlin Konferansı, isyancı general olarak bilinen Hafter’in meÅŸruiyetini arttırdığı bir platform iÅŸlevi görmüÅŸtür.
Libya’da belirleyici hakim gücün kendisi olduÄŸu mesajını dünyaya vermek için Hafter, konferans öncesi petrol vanalarını kapatmıştır.
Berlin Konferansı'nı Berlin Süreci olarak deÄŸerlendirmek anlamlı olacaktır.
Berlin Konferansı, dış güçlerin Libya’da savaÅŸan taraflara askeri desteÄŸini durdurmayı ve Libya sahasına dış müdahalelerin yapılmasını engellemeyi amaçlamaktadır.
Başka bir ifade ile Berlin Konferansı, dışarıya hitap eden bir girişimdir.
Libyalılar, kendi aralarında barışı saÄŸlamak ve bir araya gelmek konusunda güçlü bir irade ortaya koyamamaktadırlar.
Libya’da çatışan tarafların her biri, deÄŸiÅŸik dış güçlerin kontrol ve yönlendirmesindedir.
Libyalılar, kendi aralarında çatıştıkları sürece Libya sorunu var olmaya devam edecektir.
Berlin Konferansı'nda üzerinde anlaşılan maddelerin uygulanmasını uluslararası bir komitenin izleyeceÄŸi karara baÄŸlanmıştır.
Hafter ve Trablus yönetimleri aynı derecede meÅŸru kabul edilmiÅŸ ve kurulacak komisyonda her iki tarafın ayrı ayrı beÅŸer kiÅŸiyle temsil edilmesine karar verilmiÅŸtir.
Berlin Konferansı, Hafter tarafını uluslararası düzeyde meÅŸru güç haline getirmiÅŸtir. Bundan sonraki süreçte Halife Hafter, Libya sorununda güçlü ve meÅŸru taraf pozisyonuna sahip olmuÅŸtur.
Berlin Konferansı kararları, önümüzdeki süreçte BirleÅŸmiÅŸ Milletler'e ulaÅŸtırılacaktır.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler’in, Berlin Konferansı'nda üzerinde anlaÅŸmaya varılan maddeleri karara dönüÅŸtürmesi halinde Berlin süreci çok ciddi bir etki doÄŸuracaktır.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler tarafından bir karar haline getirilmediÄŸi takdirde Berlin Konferansı anlaÅŸması da Süheyrat AntlaÅŸması gibi kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur.
Libya, bağımsızlığını ve bütünlüÄŸünü saÄŸlama, iç barışını ve uzlaÅŸmasını gerçekleÅŸtirme durumundan çok uzaktır.
Berlin Konferansı’nın Libya’daki barış için önemli bir adım olduÄŸunu söylemek için çok erkendir.
Berlin Konferansı, Libya’da uluslararası güçlerin oynadığı oyunun sonu deÄŸildir. Berlin Konferansı'nı Libya oyununda yeni bir aÅŸama olarak deÄŸerlendirebiliriz.
Ülke içindeki silahlı güçlerin ve onları destekleyen dış güçlerin, barış yerine savaÅŸa yatırım yapmaya devam edeceklerini öngörebiliriz.
Libya’daki mevcut askeri, siyasal ve ekonomik durum, barışı deÄŸil, yeni çatışma dalgalarının oluÅŸmasına hizmet edecek bir tablo sunmaktadır.
Berlin Konferansı'nda ortaya çıkan fotoÄŸraf, dış güçlerin petrol, doÄŸal gaz ve Akdeniz konularındaki hakimiyet politikalarının sonu gelmeyeceÄŸini göstermektedir.
Bütün dış güçler, Libya’da barışın deÄŸil, kendi paylarına düÅŸen ganimetin derdindedirler.
Berlin Konferansı'ndan barış lehine olmlu bir sonuç çıkmayacaktır. Libya, ikinci bir Suriye olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Maalesef Libya’yı çatışmalarla ve savaÅŸla dolu bir kaos dönemi beklemektedir.
Müellif: Prof. Dr. Bilal Sambur (Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi) / Kaynak: The Independent Türkçe
Henüz yorum yapılmamış.