Nurettin Topçu ve Mehmet Kaplan özelinde maarif davamız
Follow @dusuncemektebi2
Bu yazımızda maarifin şahsiyet üzerine etkisini milletimizin yetiştirdiği iki güzide fikir insanından, Mehmet Kaplan ve Nurettin Topçu üzerinden irdelemeye çalışacağız.
Maarif, ya da günümüzde kullanılan ÅŸekliyle eÄŸitimin karşılığı olarak ‘çocukların ve gençlerin toplum yaÅŸayışında yerlerini alabilmeleri için gerekli bilgi, beceri ve anlayışlarını elde etmelerine, kiÅŸiliklerini geliÅŸtirmelerine, okul içinde veya dışında doÄŸrudan ya da dolaylı ÅŸekilde yardım etme’ ibaresi yer almaktadır.1
Tanımdan da anlaşılacağı gibi maarif, bireylere hem toplum yaÅŸamında gerekli olacak bilgileri kazandırmakta, hem de kiÅŸiliklerini geliÅŸtirmelerine aracılık etmektedir. Mevcut durumumuzu incelediÄŸimizde ise eÄŸitim kurumları birinci adımı nispeten gerçekleÅŸtirseler de ikinci adımda, yani kiÅŸilik geliÅŸtirmek noktasında karneleri pek de iyi deÄŸildir. Bu yazımızda maarifin ÅŸahsiyet üzerine etkisini milletimizin yetiÅŸtirdiÄŸi iki güzide fikir insanından, Mehmet Kaplan ve Nurettin Topçu üzerinden irdelemeye çalışacağız.
Mehmet Kaplan Hoca Büyük Türkiye Rüyasıadlı eserinde ilk önce maarifin gayesini amaçlar. Kaplan’a göre maarifin gayesi, Tanrı’nın yegâne olarak yarattığı her ferdin kabiliyetlerini geliÅŸtirerek yaratıcı ÅŸahsiyetler haline getirmektir.2
Kaplan Hoca devamında ise maarifimizin aksayan yönünü, ilköÄŸretimden yüksek öÄŸretime kadar öÄŸretmene ve öÄŸretim üyesine yeterince önem verilmemesine baÄŸlamaktadır.3 Maarif sisteminin merkezine öÄŸretmeni koymaktadır. ÖÄŸretmene yeterince kıymet vermeyen veya bir mânada onu devre dışı bırakan sistemlerin ÅŸahsiyet deÄŸil robot yetiÅŸtireceÄŸine vurgu yapmaktadır. Bu robotlar kendi ÅŸahsiyetlerinin bilincinden uzak ÅŸekilde zihinlerine kodlanan bilgileri tekrar edip dururlar.
Günümüzde eÄŸitim kurumlarında ne yazık ki öÄŸrenciler ilgi ve yeteneklerine göre ayrılmadan tek bir müfredattan geçirilmekte, yüksek öÄŸretim kurumlarına giriÅŸ sınavları da ilgi ve yetenekleri ölçmekten çok öÄŸretilen bilgiyi test etmektedir. Yine üzülerek belirtmek gerekir ki ülkemizde eÄŸitimle ilgili yükseköÄŸretim düzeyinde eÄŸitim veren kurumlar yeterli cazibeye sahip deÄŸildir. Bu noktada OECD’nin yıllık raporlarına göre en baÅŸarılı eÄŸitim sistemine sahip olan ülkelere inceleyecek olursak bu ülkelerde öÄŸretmenlik en itibarlı meslekler arasında yer almaktadır. ÖrneÄŸin Finlandiya’da eÄŸitimle ilgili yükseköÄŸretim programlarına yapılan her on baÅŸvurudan yalnızca biri kabul edilmektedir. Aynı ÅŸekilde 1970’den itibaren de eÄŸitimle ilgili yükseköÄŸretim programlarının yüzde sekseni kapatılmış, geriye sadece iyi eÄŸitim veren kurumlar kalmıştır.
Nurettin Topçu, maarifi milletin ruhunu oluÅŸturan ana unsur olarak tarif etmiÅŸ, onu da oluÅŸturan parçaları ders, talebe, muallim ve mektep olarak belirlemiÅŸtir. Maarifi sadece okullarda öÄŸretilen bilgilerle sınırlandırmamış, cemiyetin düÅŸünüÅŸ tarzını, kültürünü ve ideallerini ÅŸekillendiren bir vasıta olarak tayin etmiÅŸtir. Maarifin bu fonksiyonunu Topçu, Türkiye’nin Maarif Davası adlı eserinde ÅŸöyle özetlemektedir:
‘’Maarif, cemiyetler içinde idealler doÄŸurur. Ä°deal, genç ruhların hayat sahnesinde tırmanmayı gaye edindiÄŸi ilim, sanat, ahlak ve din dünyasına ait zirvelerdir. Yani bir ilim cereyanın açılması, bir sanat eserine hazırlık veya bir estetik anlayışın belirmesi, bir ahlak iradesinin yayılması ve dini bir hayata seferberlik edilmesi idealin doÄŸması demektir.’’4
Nurettin Topçu’nun maarif sisteminde eleÅŸtirdiÄŸi hususlara bakacak olursak eÄŸitimin ulvi gayesinden uzaklaşıp mekaniÄŸe büründüÄŸünü görüyoruz. Bir baÅŸka deyiÅŸle ilimle alınacak yanlış nizamı düzeltme idraki, günlük hayatın realitesine heba edilmiÅŸtir. Ä°nsan, mânadan uzak bir biçimde madde olarak tanıtılmış, karakteri yok sayılarak adeta bir fabrikaya girip tek tip halini alacak hammadde muamelesi görmüÅŸtür.
Hem Mehmet Kaplan Hoca, hem de Nurettin Topçu’nun üzerinde önemle durduÄŸu hususlardan bir diÄŸeri de öÄŸretmenlik olmuÅŸtur. Mehmet Kaplan, Robotlar Sürüsü adlı makalesinde okuduÄŸu kitapların çoÄŸunu unuttuÄŸunu, öÄŸretmenlerini ise jest ve mimiklerine kadar canlandırabileceÄŸini ifade etmiÅŸtir.5Ayrıca Ziya Gökalp’in de lisede kompozisyonlarını okuyan öÄŸretmeni tarafından keÅŸfedildiÄŸini unutmamak gerekir.
Topçu ise nasıl bir demirci ustası kızgın demiri örs üzerinde iÅŸleyip ÅŸekil veriyorsa, öÄŸretmeni de genç ruhları iÅŸleyip ÅŸekil veren bir sanatkâra benzetmiÅŸtir. Hem Kaplan hem de Topçu’da gördüÄŸümüz üzere öÄŸretmen kalıp bilgileri nakleden bir nakledici deÄŸildir. Bu görev kitaplara aittir. ÖÄŸretmen yol göstericidir. ÖÄŸrenciye öÄŸrenme ve keÅŸfetme macerasında eÅŸlik eden rehberdir. Aynı zamanda öÄŸretmen öÄŸrencisine merhamet ve adalet duygularını da aşılamalıdır.
Yazının sonuna doÄŸru yaklaşırken fikir dünyamızın iki büyük isminin eÄŸitim üzerine görüÅŸlerinden hareketle ÅŸu özetlemeyi yapabiliriz:
Maarif davası bir milletin yükseliÅŸinde veya gerilemesinde amil faktördür. Milletlerin en deÄŸerli hazinesi iyi eÄŸitimli, aÅŸağılık duygusuna kapılmamış, milli ve manevi deÄŸerlerine baÄŸlı, üretken ve giriÅŸimci nesillerdir. Bu ise herkesi tek tip haline getirmeyen, kiÅŸinin karakterinin farkına varmasını saÄŸlayan, onu en verimli olacağı alanlara yönlendiren eÄŸitim sistemi ile mümkündür.
Müellif: Metehan Kaygı
KAYNAKLAR
1-Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük
2,3,5-Mehmet Kaplan, Büyük Türkiye Rüyası, Dergâh Yayınları, sf.42-43
4-Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Dâvası, Dergâh Yayınları
Henüz yorum yapılmamış.