Yasin Aktay: Libya'da da barışın anahtarı Türkiye
Follow @dusuncemektebi2
Dün Libya’da ateşkesin sağlanması ve siyasi çözüme katkı sunmak üzere Almanya’nın girişimiyle toplanan Berlin Konferansı beklendiği gibi tam katılımla gerçekleşti. Bu toplantının gerçekleşmesinin Türkiye sayesinde mümkün olduğu bir gerçek. Ancak Türkiye’nin çabasına rağmen böyle bir toplantının gerçeklemiş olmasının yine de çok zor olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Zira toplantıda bir araya gelen tarafların diyalogunu neredeyse imkansız kılan bir zemin var. Bir açıdan bakıldığında ne olursa olsun avını yemek isteyen bir kurt ile kuzunun diyaloÄŸu gibi gerçekleÅŸiyordiyalog. BAE, Fransa ve Mısır tarafından desteklenen Hafter Türkiye sahneye girmeden önce hiçbir ÅŸekilde diyaloga ihtiyaç duymadan Libya’nın tamamını kapmaya, yemeye çalışıyordu.
Uluslararası toplumun meÅŸru olarak kabul etmekte olduÄŸu Trablus yönetimine pazarlık için sunduÄŸu herhangi bir ÅŸart veya metin yoktu. Hava saldırılarıyla desteklenen ağır silahlı gücüyle adım adım Trablus yönetiminin kontrolündeki bölgeleri iÅŸgal ediyordu. Ä°stediÄŸi ÅŸey Libya’nın yüzde 95’inin deÄŸil tamamının kontrolü ve iÅŸgaliydi. Trablus tarafının kendini savunma gücü olmadığını düÅŸündüÄŸü için de Hafter ve arkasındaki güçler en ahlaksız tavırlarıyla zayıfı ezmeye, yok etmeye çalışıyorlardı.
O yüzden ateÅŸkes çaÄŸrıları aslında fiilen Hafter’e saldırılarını kesme çaÄŸrıları anlamına geliyordu, çünkü Trablus tarafı durduÄŸu yerde kendini bu acımasız saldırılara karşı savunma durumundaydı.
Kurt ile kuzunun diyaloÄŸu nasıl mümkün olabilir? Ancak öbür tarafın da kendini savunacak bir gücü olduÄŸu hissettirilebilirse mümkün olabilir. Türkiye bunu yaptı aslında. BM’nin kendi ilke ve kuralları gereÄŸi yapması gerekip yapmadığını Türkiye yaptı. Trablus yönetiminin arkasında olduÄŸunu ve bu saatten sonra Trablus’a yapılan saldırıları kendisine yapılmış sayacağını söylediÄŸi andan itibaren iÅŸtahla kuzuyu yemeye çalışan Hafter zoru gördü ve Berlin’deki masa ancak böyle getirilebildi.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan dün Berlin Konferansı için yola çıkarken “Türkiye barışın anahtarıdır” ÅŸeklinde bir ifade kullandı. Bu, aslında sadece Libya meselesinde deÄŸil, bölgemizdeki bütün anlaÅŸmazlıklarda Türkiye’nin sahneye giriÅŸ sebebi ve tarzıdır. Katar’ı yemek isteyen güçlü komÅŸularına karşı Türkiye devreye böyle girdi ve güçlülerin zayıfı ezmelerini, yok etmelerini engelledi.
Irak ve Suriye’de de Türkiye’nin rolü barış için anahtar olmaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. KardeÅŸler arasında bir savaÅŸ varsa üçüncü bir kardeÅŸ olarak aralarını bulmak esastır. Ancak bu anlaÅŸmazlık birinin tamahkarca ve zalimce baÅŸkalarına ağır saldırganlığıyla devam ediyorsa, mazlum olan tarafın hukukunu savunmak gayesiyle diÄŸerine karşı koymak da Ä°lahi düsturun emridir.
Barışın tesisi ancak saldırganın gerekirse güçlü kullanılarak engellenmesiyle mümkün olabilir. Türkiye Katar’da da, Suriye’de de bunu yaptı, ÅŸimdi Libya’da da aynı ÅŸeyi yapıyor. Talep ettiÄŸi ÅŸey barıştan ve haksızlığın giderilmesinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil.
Oysa Hafter’in ve onu tutanların ÅŸu anda Libya’da saldırganlıklarını sürdürmelerini haklı çıkarabilecek hiçbir neden veya argüman yok. Sahi BAE’nin Libya’da meÅŸru yönetime karşı Hafter’i destekleyerek saldırtmasının mantığı ne? Bilen, duyan var mı? Ä°ÅŸini gücünü bırakmış Ä°slam dünyasının her köÅŸesinde bin bir türlü fitne kovalayan MBZ’in bu dünyadaki derdi ne? Libya’da istikrar arayan bir konferansta ne iÅŸi var?
Trablus yönetimini “terörist” olmakla suçlama çamuruna yatıyorlar ki, bu kuzuyu yemeyi aklına takmış kurdun yokuÅŸ aÅŸağısındaki kuzuya “suyumu bulandırıyorsun” demesinden farksız. Bilakis ÅŸu anda terörist gruplarla içli dışlı olan, Afrika’nın bir çok ülkesinden yabancı savaÅŸçıları parayla tutup Libya topraklarında kendi halkına karşı savaÅŸtıran Hafter’in kendisi.
O yüzden aslında dün Libya için Berlin’de biraraya gelen liderlerin birbirleriyle asgari bir mantık temelinde konuÅŸabilmeleri de yine iki tarafın varlığını mümkün kılan Türkiye’nin giriÅŸimleri sayesinde mümkün olabilmiÅŸtir.
Neticede Türkiye Libya’ya asker gönderme tezkeresi çıkarmış olsa da bütün barış ihtimallerini tüketmeden bu askeri gücü kullanmayacağını göstererek samimiyetini de ortaya koymuÅŸ oluyor. Hafter’i destekleyen tarafta bir samimiyet aramak beyhude tabii. Onların istediÄŸi barış muhataplarını tamamen yok ettikten sonra temin edilmiÅŸ barış. Ä°ÅŸgal ve istibdat ile temin edilebilen kontrol barış deÄŸildir. Ne yazık ki en despot darbe yönetimiyle Hatfer’i destekleyen Mısır’ın da BAE’nin de barış stratejileri bundan ibaret.
Kendi darbe yönetimlerini Ä°slam dünyasının her yanına ihraç etmeyi yol edinmiÅŸ durumdalar. Bu yol ise kendi ülkelerini yaÅŸanamayacak açık hava hapishanelerine dönüÅŸtürüyor. Bu ÅŸartlar ise sadece kendi ülkelerinde deÄŸil, bütün Ä°slam dünyasında da hatta bütün dünyada da barışı dinamitleyen bir ortam oluÅŸturuyor.
Esasen, kendi halklarıyla barışık olmayanların dünyada herhangi bir çatışma bölgesine barış taşımaları ne mümkün?
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.