Çağını aşan dahi Leonardo da Vinci hakkında 101 bilgi kitabı
Follow @dusuncemektebi2
Orenda Yayınevi etiketiyle okuma fırsatı bulduğumuz “Da Vinci Hakkında Bilmediğiniz 101 Şey” kitabı Cyhthia Phillips tarafından yazılmış. Kitap da sayısız tasarımı, icadı ve eseri bulunan mimar,ressam ve sanatçı olan Da Vinci kadar hayret uyandırıcı diyebiliriz.
Rönesansın olmazsa olmaz isimlerinden biri olarak kabul edilen Leonardo Da Vinci, çalıştığı alanlarda zirveye ulaşmıştır. Resim ve mimari ile öylesine ilgilenmiştir ki ortaya koyduğu eserler bugün bile hâlâ rakipsizdir. Sadece sanatla değil aynı zaman da matematik, icatlar, mühendislik ve inşaat alanlarında da uzman kabul ediliyordu. “Da Vinci Hakkında Bilmediğiniz 101 Şey” gelmiş geçmiş en muhteşem insanlardan birinin başarıları arasında gezinti yapmanıza imkân sağlıyor.
Leonardo da Vinci’yi hepimiz duymuşuzdur. Meşhur “Mona Lisa” tablosunu yapmıştı. İlk Rönesans aydınıydı. Ancak Leonardo da Vinci de bundan çok daha fazlası var. Onun ayrıntılı anatomik çizimler yapan ilk kişilerden biri olduğunu ya da ilk robotlardan birini tasarladığını biliyor muydunuz? O, inanılmaz bir sanatçı, yetenekli bir bilim insanı ve müzisyendi. Her alanda başarılıydı. Başarısız olduğu alan yok gibiydi, elbette başladıklarını bitirmeme sorununu saymazsak… Leonardo da Vinci’nin aile geçmişi de sıra dışı. 1452 yılında İtalya’nın Toskana bölgesinde, bir çiftin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya geldi. Hem annesi hem de babası başka kişilerle evliydi. Bu yüzden Leonardo’nun on yedi kardeşi daha vardı. Resmi olarak adının Leonardo di Ser Pierro da Vinci yani Vincili Ser Pierro’nun oğlu Leonardo olması gerekiyordu. Ama o babasının adını kullanmadı. Leonardo babasının yanında yetişmesine rağmen gayrimeşru çocuğu olması nedeniyle onunla kulüplere bile gidemiyordu.
Leonardo on altı yaşına geldiğinde sanatsal yetenekleri kendini göstermeye başladı. Babası onu Floransa’da meşhur bir sanatçının yanına çırak olarak verdi. Leonardo, ustasının çalıştığı tablolardan birine küçük bir melek resmi yaptığında öyle güzel bir iş çıkarmıştı ki söylenenlere göre ustası bir daha resim yapmamaya yemin etti. Leonardo, sadece ressam değildi, korkunç şöhretli Cesare Borgia’nın yanında dehasını savaş makineleri inşa etmek için kullanıp askeri mühendis olarak yolculuklar yaptı. Daha barışçıl dönemlerde matematiksel keşifler yapmaya, insan bedeninin gizemlerini araştırmaya ve paraşütler icat etmeye bayılıyordu. Helikopter, mekanik dokuma tezgâhı, araba, bisiklet ve çok namlulu silah tasarımları geliştirdi.
Yaşadığı çağın çok ilerisinde
Tasarımlarının çoğu onun döneminde yapılabilseydi toplumu kökten değiştirirlerdi. Kuşkusuz Leonardo yaşadığı çağın çok ilerisindeydi. Rönesans döneminin kısıtlı kaynakları ile yapılabilmesi imkânsız olan icatları modern çağda kusursuz biçimde çalışmışlardır. Toskana’nın güzel kırsallarında büyüyen Leonardo, dağ manzaralarını inceleyerek resim çizmeyi öğrenmişti. Aldığı resmî eğitim ilkokul seviyesinin ötesine geçmemiş olmasına rağmen arkadaşlarının ve akrabalarının kütüphanelerinden faydalanıyordu. Büyükbabasının yanına taşındıktan sonra muhtemelen matematik, fen ve okuma-yazma konusunda evde eğitim aldı. Hayret verici biçimde fizik ve anatomiyi kendi kendine öğrendi.
Leonardo’nun ressamlığın teknik araçlarıyla ilk karşılaşması büyük olasılıkla Andrea Del Verrochio’nun yanındaki çıraklığı sırasında gerçekleşti. On beşinci yüzyılda ressamlar, boyalarını kendileri yapmak zorundaydı. Yağlı boyalar, tempera tekniğinde pek mümkün olmayan ince renk çeşitliliklerine imkân verdiği için Leonardo çoğunlukla yağlı boyayı tercih ediyordu. Yağlı boyaları karıştırma ilmi uçsuz bucaksızdır. Basit bir beceri değildir. Boyanın renklendirilmesi ve ayrıca boyanan yüzeye düzgünce yapışması gerekiyordu. Boya bir tür emülsiyondur. Renk tek başına boya elde etmek için yeterli değildir. Onu rengi taşıyıp birlikte kuruyabileceği yağ ya da su gibi aracı bir maddeyle karıştırmanız gerekir. Leonardo, pigmentleri ezip kıvamlı bir macun hâline getirdikten sonra boya hemen kullanmak üzere rengi ve diğer gerekli maddeleri ekler ya da daha sonra kullanmak üzere muhafaza ederdi.
Leonardo, ressamlığın yanı sıra tebeşir yapımını ve tebeşirle çizimi öğrendi. Leonardo’nun yeteneklerinin ilk ayak sesleri, “İsa’nın Vaftizi” adlı tabloda çalıştığı sırada gelmeye başladı. Bu çalışmada sorumlu ressam Verrochio’ydu ancak Leonardo’da da görev almıştı. “İsa’nın Vaftizi”nin başarısıyla birlikte Leonardo’nun özgüveni de zirveye çıktı. Eseri dört bir yanda tanınır olmuştu ve bu tanınırlık onun Verrochio’nun yanından ayrılıp kendi yoluna gitmesine imkân sağladı. Leonardo 1472 yılında ressamlar cemiyetine katıldı. Cemiyette 5 yıl geçirdikten sonra Floransa’da kendi stüdyosunu açtı.
Resim üzerine bir inceleme
Yıllar içerisinde Leonardo’nun meslek kolları da çeşitlenmişti. 1506-1513 yılları arasında XII. Louis için saray ressamı, mühendis, mimar ve çok yönlü sanatçı olarak görev yaptı. 1516’dan 1519’da ölümüne kadar Fransa Kralı I. Francis’in sarayında çalıştı. Çoğunlukla Rönesans’ın ilk gerçek kralı olarak kabul edilen Francis’in dönemin sanat eserleri ile büyülendiği ve Leonardo’yu sarayda kalmaya ikna ettiği söylenir. Leonardo ömrünün sonlarına doğru zamanının büyük bölümünü eskiz çizimlerine ayırdı. Gürül gürül akan ve girdap şeklinde dönen ilk su eskizlerini bu dönemde geliştirdi. Öyle ki ilerleyen zamanlarda girdaplar üzerinde araştırma yapan bilim insanları onun bu çizimlerini incelemiştir. Leonardo aynı zamanda dalış kıyafetleri, hareketli köprüler, su altı araçları ve çok sayıda aletin ön tasarımlarını çizmiştir. Hiçbir zaman resmi bir okul ya da atölye kurmamasına rağmen çok sayıda öğrenci eğitmiştir. Hatta bu öğrenciler için özel eğitim talimatları bile hazırladı. Bu notlar daha sonra “Resim Üzerine Bir İnceleme” adıyla kitap hâline getirildi.
Leonardo, insan vücudu hakkında daha fazla bilgi edinmeye uğraşmaktan hiç vazgeçmedi. Bu sebeple ona sanatın ilk adli bilim uzmanı bile diyebilirsiniz. Bedeni dışardan göründüğü gibi resmetmekle yetinmiyor, insan şeklini içten anlamak için de çabalıyordu. Peki, bu bilgisini geliştirmek için ne kadar ileri gitti biliyor musunuz? O zamanlar kabul edilebilir ya da yasal olanın çok daha ötesine. Daha doğru resmetmek için kadavraları kesti, organları ve iskelet yapılarını inceledi. Kan dolaşımı ve kalbi incelemek için daha derine dalarak ilk olarak 1490’larda çok detaylı bir çizim yaptı. Kalp, bileğinizde hissedebildiğiniz nabızla bağlantılı dört odacıklı bir kastı. Leonardo arterlerin aşırı dolmasının hastalığa hatta ölüme yol açabileceğini buldu.
Çoğu sanatçı acayiplikleri ile tanınır. Yaratıcı akıl her zaman genel eğilimi takip etmez ve toplum, sanatçılara işleri kendi bildikleri gibi yapabilmeleri için âdeta bir muafiyet verme eğilimindedir. Neyse ki Rönesans dönemindeki işverenleri de aynı şekilde hoşgörülü davrandılar ve Leonardo gerek tavırlarında gerekse sanat çalışmalarında, hiçbiri şöhretinden veya popülaritesinden eksiltmeyen birçok tuhaflıklar sergiledi. Yazılarını, ayna tarzında bir tür ters yazıyla yazmıştı. Leonardo’nun bu yazı türüne dair birkaç teori vardır. Bazıları bunun bir tür şifre olduğunu düşünmektedir. Fikirleri konusunda çok koruyucuydu, çağdaş sanatçıların icatlarını çalmalarını veya eskizlerini kopyalamalarını istemiyordu. Ayrıca solak olduğu için geriye doğru yazmak daha kolaydı. Birçok solak, başka bir nedeni olmasa bile sadece mürekkep lekesinden kurtulmak için sağdan sola yazmayı daha kolay bulur.
Leonardo’nun bulmacaları
Leonardo’nun acayiplikleri el yazısı stilinin de ötesine uzanıyordu. Resimlerinde geleneksel sanatçıların kaçınabileceği derecede özgürdü. O, kendi alanında riske giren biriydi. Düşünme ve çalışma tarzı hem Rönesans dönemindeki hem de günümüzdeki insanlardan farklıydı. Zeka artı akıl: Sanatsal bir gizem ağı oluşturmak için daha iyi başka bir kombinasyon mu olur? Bunu, Leonardo’nun mizah ve gizlilik tutkusuna eklediğinizde, gizli anlamlarla dolu, bilmeceli-şifreli sanatının tüm malzemeleri artık elinizde. Peki, Leonardo’nun bulmacalarının cevapları ne? Eserlerine gömülü bilmeceler, sahneye bir nesnenin yerleştirilmesinden, gizli kodlanmış mesajlara kadar uzanıyor. Mesele, bu kodlardan kaç tanesinin gerçekten de mevcut olup olmadığı ya da kaçının aşırı abartılı sanat eleştirmenlerinin kurgusal icadı olduğu? Karar sizin…
Leonardo, kelime oyunlarını çok seviyordu ve resimlerinin birçoğunda, arka planda ya da diğer öğelerde resmedilen kişinin adıyla ilgili kelime oyunları yer almaktaydı. Bilinen en eski tablolardan biri olan “Ginevra de Benci”, büyük ihtimalle evliliğinin anısına yapılmış bir kadın portresidir. Kadın, bir iffet sembolü olan büyük bir ardıç bitkisinin önünde poz vermiştir. İtalyancada “Ardıç” kelimesinin karşılığı ginevradır yani resimdeki bitki, aynı zamanda genç kadının ismine de atıf yapılmaktadır. Leonardo’nun eserlerinde sembolizm yaygındı. Karanfil ya da kuzu gibi bazı nesneler, altta yatan dini önemi bilmedikçe size alelade gelebilir. Örneğin, Leonardo’nun ilk çalışmalarından Meryem’in kucağında İsa’ya bir karanfil uzattığı “Karanfilli Meryem”i ele alalım. Karanfil aslında İsa’nın çilesinin bir sembolü olduğundan resme eklenmesi mükemmel bir anlam ifade eder.
Leonardo’nun en ünlü eseri “Mona Lisa” ise âdeta sembolizmle doludur. Kadının giydiği örtü, dulluğu sembolize ediyor olabilir. Aynı zamanda evli bir kadına yaraşır iffeti sembolize ediyor olması da mümkündür. Kadının arkasında arka planda gösterilen dolambaçlı yol, sözde erdem yolu Herkül’le ilgili bir efsaneye bağlanmış olabilir ve eğer öyleyse Lisa’nın metres değil büyük ihtimalle eş olduğu anlamına gelecektir. Ayrıca Mona Lisa’nın aslında Leonardo’nun kendisini bir kadın olarak resmettiği otoportresi olduğu da iddia edilmiştir. Leonardo’nun kodlara ve gizli mesajlara olan ilgisi, insanların onun eserlerini, özellikle de Mona Lisa’da herhangi bir gizli anlam izi bulabilmek için detaylı biçimde incelemelerine neden oldu. Örneğin Lisa’nın elbisesinde çok sayıda küçük detaylı ilmek bulunan yakası vardır ve bu ilmekler beyhude bir uğraşla herhangi bir gizli anlam işareti için araştırılmıştır. Tarihçiler ayrıca “Bir Müzisyenin Portresi”ndeki notaları da araştırmış ama bir sonuca varamamışlardır.
Leonardo’nun icatları
Sokrates, “İyi itibar kazanmanın yolu, görünmek istediğiniz şey olmaya gayret etmektir.” der. Leonardo bir Rönesans ünlüsüydü. Dönemindeki popülaritesi, günümüzün hepsi bir arada bir rock yıldızı, aktör ve en çok satan romancısı gibiydi. Leonardo, özellikle ressam olarak saygın biriydi. Not defterinde, kiminin öneminin henüz tam olarak anlaşılmadığı birçok icat vardır. Leonardo’nun namlulu top tasarımının yeniden icadı, modern zamanları bulmuştur. Helikopter tasarımı da on altıncı yüzyıl için oldukça yenilikçiydi. Bir paraşütçü 2000 yılında Leonardo’nun paraşütünü gerçekten de test edip mükemmel çalıştığını gördü. Maalesef, sadece Leonardo’nun döneminde bu icadın düzgün bir şekilde test edilebilmesi için gökyüzünde yeterince yükselmesi mümkün değildi. Altmış yedi yıl yaşayan Leonardo zamanın sağlık ortalamasının çok üzerindeydi. Sanatın sağlığa iyi geldiğini kim bilebilirdi… Leonardo’nun 1516’da son patronu Kral Francis’in emrinde çalışırken inme geçirdiğine inanılmaktadır. Leonardo, sağ tarafı felçli olmasına rağmen sol elini gayet iyi kullanıyor ve eskizler yapmaya devam ediyordu. Son günlerini vasiyetini yazdırarak, dini ve toplumsal gerekliliklerle ilgilenerek geçirmiştir.
Müellif: İkbal Çobanoğlu, “Bir Rönesans Aydını”, Kitabın Ortası dergisi, Ocak 2020, sayı 34
Henüz yorum yapılmamış.