Bulanık zihinlerle kat kat katla eğlenceyi
Follow @dusuncemektebi2
Bu yalancıktan eğlenme hali bizi bağlamımızdan koparıyor ve gerçeği algılamamızı zorlaştırıyor. Gerçekliği ortaya çıkaran şey bağlamıdır. Ama bu şartlarda bize ya da sisteme özgü doğrular gerçekler haline geliyor.
EÄŸleniyor muyuz sorgusu garip bir sorgu. EÄŸleniyorsam hatırlamaya, gözden geçirmeye gerek duymam. EÄŸlen ama tamam mı! diye devam eder aslında despotik soru. Hissedilir bir eÄŸlen baskısı bir davranış standardı gibi her gün karşımıza çıkıyor. EÄŸlendiÄŸimizi hissederken neyi hafızamızdan sildiklerini zannediyorlar acaba ya da doyum odaklı mutlulukla hangi kadim baÄŸlardan kopmamızı umuyorlar?
Sevgi temel ihtiyaç da, eÄŸlenmek sevgiye mi dâhil? Onu aşıyorsa baÅŸka bir ihtiyaç mı? Sonuç durumundaki eÄŸlence nasıl oldu da her ÅŸeyin önüne geçip doÄŸal sıralamayı bozdu. GeçmiÅŸ hafızam da hep iç içe; sevgi, coÅŸku ve eÄŸlence. EÄŸlenmek hep sevgiye dâhilken ÅŸimdilerde sevgiyi yok sayan bu ihtiyacın karakteri sorguyu hak ediyor bence. Sevgi ve eÄŸlence arasındaki bağın kopuÅŸu eÅŸelendikçe altından anlamsızlık, sorumsuzluk gibi derin sorunlar ortaya çıkıyor. Bu sebeple üzerinde fazlaca durmayı hak ediyor.
Gereksiz eÄŸlencelerle bizi niye oyalar ki birileri?. Bütün gün vasatlığa teslim ettiÄŸimiz ruhun çıkmazı mıdır tüm bu gereksiz eÄŸlence dayatmaları? Umutsuzluk halinin hazza yönelik talebi artırdığı kesin. Çözümsüz, baÅŸ edilemez gibi duran her ÅŸey, bireyi kendi hazzına yönlendirir. Rahatla, gevÅŸe, anı yakala hatta ‘an’ da kal! Sanki hakim olabileceÄŸimiz tek ÅŸey anmış gibi. Sıradan bizlere küçük hedefler…
EÄŸlence kutsalı dediÄŸimizde kulaÄŸa çok kötü gelmiyor ama en az diÄŸer kutsallar kadar tehlikeli. Bu yalancıktan eÄŸlenme hali bizi baÄŸlamımızdan koparıyor ve gerçeÄŸi algılamamızı zorlaÅŸtırıyor. GerçekliÄŸi ortaya çıkaran ÅŸey baÄŸlamıdır. Ama bu ÅŸartlarda bize ya da sisteme özgü doÄŸrular gerçekler haline geliyor.
EÄŸlenmenin özünde bir bencillik var zaten. EÄŸlencem kimseye deÄŸmiyor. Bana özgü gibi ve ben de kalıyor. Hatta baÅŸkalarının anlamsızlığına destek veriyor. Ondan alıyorum o da baÅŸkasından. CoÅŸku alışveriÅŸi sürerken yıpranan iliÅŸkiler, tükenen duygular oluyor. Anlamadan kendi duygularımızla ve ihtiyaçlarımızla yargılıyoruz herkesi. Ve baÄŸlar giderek zayıflıyor.
Bu haliyle hiçbir ÅŸeyi gerçekten var edemiyoruz. Kaçmak deÄŸil de kurtulmak gibi bir eÄŸlence anlayışı hüküm sürüyor. KurtulduÄŸumuz da yok. Aynı eksende anlamsız bir dönüÅŸ hali. Bir bulanıklık tüm evrenimiz. YaÅŸanmışlıklarımız yok aslında bir tarihimizde yok. Yanından geçip gitme hali olan biten. Dolduramıyoruz hiçbir alanı tam anlamıyla.
Huxley’in “Cesur Yeni Dünya” distopyasında eÄŸlence ile kontrol altında tutulan, sorgulama ve farkındalık algıları bozulmuÅŸ, standartlaÅŸmış bir insanlık durumundan bahsedilir. Akıl aracılığıyla hazlara yönelen bir diktatörlük vardır. Söz konusu hazlar olduÄŸunda hayal sandığımız bu dünya, gerçek bir kâbustur. Mutluluk bir ilaç formunda sunulur ve her gün uygun dozlarda alınır. MutluluÄŸu duyduÄŸumuzda bir ütopya olabilir mi diye düÅŸünürken mutluluÄŸun bedelini fark ettiÄŸimizde bunun insanlığın sonu, mekanikleÅŸmenin kendisi olduÄŸunu anlıyoruz. Ruhların olmadığı anlamsız bir yaÅŸamda, eÄŸlence karşıtının yani diktatörlüÄŸün oyuncağı oluyor. Bir denek ÅŸöyle söyler “ Burada hiçbir ÅŸeyin bedeli yeterince ödenmiyor.” Elbet insanlığımız dışında… Bu artık bizim de gerçeÄŸimiz; bedelini ödediÄŸimiz sevgiler, bedelini ödemediÄŸimiz hazlara dönüÅŸtü.
EÄŸlendiÄŸimiz takdirde bazen saçma olan bile makbuldür. Bilgisayar oyunları, diziler, dini ve mistik hikayeler her biri birer kontrol mekanizması gibi kullanılan toplumun afyonlarıdır. Etkisi çabuk gittiÄŸinden çok yaygındırlar. Evlere hatta ceplere kadar tüm yaÅŸam alanımızda oyalayıcı uygulamaları rahatlıkla kullanabiliriz. Teknolojik geliÅŸmelerin yönü çoÄŸunlukla hayatımızın her anında bizi eÄŸlendiren araçların üretimine göre ÅŸekillenmektedir. Ä°nsan mekanikleÅŸtikçe eÄŸlenceli mekanik güdümleme de kolaylaşır. Oyalanmak bu tehlikeli kutsalın esasıdır.
DüÅŸünmeye yönlendiren her ÅŸey ince bir baskı altındayken sınırsız eÄŸlence ya da cinselliÄŸe dair her ÅŸey abartılmakta. Bu abartıdan rahatsız olmamak ne mümkün! Özgürlük algımız bile bir yanılgıya dönüÅŸmektedir. KoÅŸulsuz eÄŸlence deneyimi özgür olduÄŸumuzu hissettirir, rahatlatır. EÄŸleniyorsanız daha ne isteyebilirsiniz ki… algısı yaratır. Gerçek ihtiyaçlarımızı algılayamadığımız bu zeminde yabancılaÅŸma yeÅŸerir. Özgürlük bencilce bir deneyim deÄŸildir ve geçici ya da dar bir talep de olamaz. Özgürlük kazanılan bir ÅŸeydir risk ve acı içerir. Oysa haz talebi bir alışveriÅŸ iliÅŸkisidir ve son kertede boyun eÄŸmeye dönüÅŸür.
Tehlikeli bir eÅŸik elbet.
Müellif: Hediye Çınar Ekinci / Kaynak:Dünyalılar
Henüz yorum yapılmamış.