Yol ayrımındaki ülke: İran
Follow @dusuncemektebi2
ABD hedeflerine saldırı istihbaratı alındığı bahanesiyle İran’ın en önemli iki saha adamını öldüren Trump’ın, İran’ın ciddi bir karşılığı durumunda bahsettiği 52 hedefi vuracağından Tahran’da kimsenin şüphesi kalmamış durumda.
ABD-Ä°ran iliÅŸkilerinin son iki yıl içinde hızlı bir ÅŸekilde gerildiÄŸi ve özellikle 2019 yılının son yarısından itibaren bu gerginliÄŸin politik ve ekonomik düzlemden askeri düzleme kaymaya baÅŸladığı açıkça belli olmuÅŸtu. Söz konusu süreç içinde ilginç bir ÅŸekilde gerginliÄŸi kontrollü ve milimetrik olarak tırmandırmaya çalışan taraf Tahran yönetimi olurken, Trump kendisinden beklenmeyen ÅŸekilde soÄŸukkanlılığını korumayı baÅŸarmış ve hatta ABD ordusuna ait geliÅŸmiÅŸ bir gözlem Ä°HA’sı Ä°ran sınırlarına yakın bir noktada düÅŸürüldüÄŸünde bile Ä°ran’a askeri bir cevap vermekten kaçınmıştı. Trump’ın tavrı kendisine verdiÄŸi destekle tanınan Lindsay Graham gibi etkili Cumhuriyetçi senatörler tarafından “bu durum Tahran’da hükümetinizin zaafı olarak görülebilir” ÅŸeklindeki ifadelerle eleÅŸtirilmiÅŸti. Yine Trump’ın benzer ÅŸekilde her fırsatta Ä°ran’a saldırı seçeneÄŸini gündeme getiren Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ı Eylül ayında baÅŸta Fransa CumhurbaÅŸkanı Macron’un çabaları olmak üzere uluslararası arabuluculuk giriÅŸimlerinin hız kazandığı bir dönemde görevden alması, Ä°ran’a olumlu bir sinyal olarak deÄŸerlendirilmiÅŸti. Zira Ä°ran’da DışiÅŸleri Bakanı Cevad Zarif gibi “ılımlı” yetkililer her fırsatta Trump ile anlaÅŸmanın mümkün olabileceÄŸini ancak “B Takımı” olarak adlandırdıkları Bolton, Bibi (Netenyahu), Bin Zayed ve Bin Selman’ın bunu imkânsız hale getirdiÄŸini ileri sürüyorlardı.
GerginliÄŸin geçmiÅŸi
KuÅŸkusuz ABD-Ä°ran gerginliÄŸi yeni bir durum deÄŸil. Devrimden sonraki 40 yıl boyunca iki ülke iliÅŸkileri iniÅŸli-çıkışlı bir seyir izledi. Seksenli yıllarda Ä°ran’ın birçok taciz eylemine sessiz kalmayı yeÄŸleyen Amerika’nın bu tavrının arkasındaki en önemli faktör henüz tam anlamıyla yerleÅŸmemiÅŸ devrimci sistemin DoÄŸu Blokuna meyletmesi ya da tamamen Sovyetler BirliÄŸinin kontrolü altına geçmesi endiÅŸesiydi. Nitekim bu sebepten ötürü gerek Tahran’daki elçiliÄŸin Kasım 1980’de basılarak 52 Amerikalı diplomatın rehin alınması gerekse de 1983 yılında Ä°ran’ın Lübnan’daki vekil güçleri tarafından ABD üssüne yapılan saldırıda 250 civarında Amerikan deniz piyadesinin öldürülmesine sessiz kalınmasındaki en büyük etken buydu. Yine o yıllarda Ä°ran’la savaÅŸ halindeki Irak’ın Sovyetlere yakın tutumu da Washington’daki bu tutumu destekler nitelikteydi. Doksanlı yılların başında Sovyetler BirliÄŸi'nin çöküÅŸünün ardından ABD-Ä°ran hesaplaÅŸması için uygun bir ortam ortaya çıktıysa da Saddam Hüseyin’in dengesiz tavırları ve Kuveyt’i iÅŸgal etmesi, Ä°ran’ın ABD gündeminde ikinci sıraya yerleÅŸmesine yol açtı. Ä°ran uluslararası ortamda en rahat on yılını bu dönemde yaÅŸadı ve baÅŸta Suudi Arabistan olmak üzere bölgesel ülkelerle iliÅŸkilerini büyük oranda düzeltti. Yine de ABD devletinin hedefinde kalmaya devam etti ve özellikle Bill Clinton döneminde Irak’ın yanında “Çifte KuÅŸatma Stratejisine” maruz kaldı ve D’Amato yasası gibi kararlarla yaptırımlar daha etkili hale gelmeye baÅŸladı.
11 Eylül’den sonra deÄŸiÅŸen dengeler, ABD-Ä°ran iliÅŸkilerini yeni bir merhaleye soktu. Afganistan ve Irak’ın iÅŸgali, Ä°ran’ın “ÅŸer ekseni üyesi” ilan edilmesi ve birçok ABD’li isim tarafından “bir sonraki hedef” olarak tanımlanması Tahran’ın iç ve dış politikasında ciddi deÄŸiÅŸikliklere neden oldu. 2005-2007 arasında Irak’taki Mehdi Ordusu gibi Ä°ran’ın desteklediÄŸi milislerin ABD’ye saldırılarını yoÄŸunlaÅŸtırması, 2006 yazındaki 33 günlük Hizbullah-Ä°srail arasındaki savaÅŸ Ä°ran’ın vekil güçler üzerinden kendisini koruma stratejisine dayanıyordu. Nitekim Hasan Nasrallah 11 Ocak’ta yaptığı Süleymani’yi anma konuÅŸmasında Ä°ranlı generalin bu savaÅŸtaki rolüne dair ayrıntılara da yer verdi.
Obama’nın 2009’da baÅŸkan olmasıyla ABD-Ä°ran iliÅŸkilerinde yeni bir sayfa açıldı. Rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi peÅŸinde olmadığını, Ä°ran’a askeri saldırı planlamadığını, Ä°ran tarih ve kültürüne büyük bir saygı duyduÄŸunu belirten Obama, iyi niyetini göstermek amacıyla Ä°ran’da milyonlarca kiÅŸinin sokaÄŸa döküldüÄŸü seçim protestolarını dahi görmezden geldi. Her ne kadar Obama’nın Hamaney’e yazdığı mektuplar Ä°ran liderini yumuÅŸatmadıysa da 2011 yılından itibaren ciddi ÅŸekilde ağırlaÅŸtırdığı yaptırımlar Ä°ran ekonomisini iki yıl içinde iflasın eÅŸiÄŸine getirdi ve Nükleer AnlaÅŸma gerçekleÅŸebildi. Ä°ran tarafının ikna edilmesinde kuÅŸkusuz Obama’nın Ä°ran’ın Suriye dahil bölgesel politikalarına göz yummasının ve uranyum zenginleÅŸtirilmesi gibi kritik nükleer aÅŸamanın ABD tarafından kabulünün de büyük etkisi olmuÅŸtu.
Hesapta olmayan aktör: Trump
Donald Trump’ın baÅŸkan seçilmesiyle birlikte Ä°ran için yeni bir dönemin baÅŸladığı belli olmuÅŸtu. Öngörülemez olduÄŸu yönündeki düÅŸüncelere raÄŸmen Trump’ın en azından Ä°ran konusundaki politikaları baÅŸlangıçtan itibaren son derece tutarlı olageldi. Trump’ın Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra bile müzakere vurgusu yapması bu açıdan önemli. Bu durumun çok önemli bir istisnası Ä°ran’ın Irak’taki tahliye edilmiÅŸ üslere yönelik füze saldırısı sonrasında oldu. Generallerle birlikte açıklama yapan Trump’ın NATO vurgusunda bulunması Ä°ran’ın bu aÅŸamadan sonra çok daha dikkatli hareket etmesi gerektiÄŸini göstermiÅŸtir. Nitekim ÅŸu ana kadar Ä°ran ya da vekillerinden ABD’ye yönelik herhangi bir saldırı gerçekleÅŸmedi ve gerçekleÅŸmesi de beklenmiyor. Zira bir Amerikalı sivil elçilik görevlisinin öldürülmesi ya da ABD hedeflerine saldırı istihbaratı alındığı bahanesiyle Ä°ran’ın en önemli iki saha adamını öldüren Trump’ın, Ä°ran’ın ciddi bir karşılık vermesi durumunda bahsettiÄŸi 52 hedefi vuracağından Tahran’da kimsenin ÅŸüphesi kalmamış durumda. Böyle bir ortamda Ä°ran’ın artık boÅŸ üslere saldırı seçeneÄŸi olmayacaktır. Ä°ran ya bu saldırıya eÅŸ deÄŸer bir karşılık vererek yüzyıl geriye gidecek ÅŸekilde ağır bir tahribata uÄŸrayacağı bir sarmala girecek ya da bunu göze alamayarak beyaz bayrak çekecektir ki her iki olasılık da rejimin mutlak sonu anlamına gelecektir.
Kötü kriz yönetimi
Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis’in ölümüne yol açan saldırıları “Ä°ran’ın 11 Eylül’ü” olarak nitelendirmek abartılı deÄŸildir. Ä°ran’ın son 40 yıllık dış politika kazanımlarını simgeleyen, iç politikada tarafsız görüntü vermeye çalışan, ismi cumhurbaÅŸkanlığı adaylığı için anılan, antik Ä°ran efsanelerindeki figürlerle karşılaÅŸtırılan, hatta ölümünden sonra Åžahlık rejimi yetkilileri tarafından bile övgü ile anılan bir isimdi. Ä°ran’a dair güç projeksiyonlarında adı merkezde yer alan, kendi tabiriyle “ABD’nin her an öldürebileceÄŸi ancak sonrasında yaÅŸanacakları bildiÄŸi için bunun gerçekleÅŸmeyeceÄŸini” düÅŸünen bir isimdi. Dolayısıyla böyle sembolik yükü fazla bir ismin ansızın öldürülmesinin doÄŸurduÄŸu ÅŸok, krizin aşırı kötü bir ÅŸekilde yönetilmesine sebep oldu. Tahran’da ve ülke çapında on binlerce ilan panosunun “zorlu intikam” sloganlarıyla süslenmesine raÄŸmen misilleme saldırılarında, hiçbir ABD’liye zarar gelmemesi, aksine cenaze törenleri esnasında onlarca Ä°ranlının daha hayatını kaybetmesi dikkat çekiciydi.
Bundan da önemlisi Ukrayna yolcu uçağının Ä°ran tarafından düÅŸürüldüÄŸünün ısrarla reddedilmesi ve bu yönde yayın yapan yurtdışındaki Ä°ranlı gazetecilerin tehdit edilmesi, olayın sorumlusunun Devrim Muhafızları olduÄŸunun resmen itiraf edilmesinden sonra kamuoyunda büyük bir öfkeye neden olmuÅŸ durumda. “Ilımlı” Milletvekili Mahmud Sadıki’nin “Kasım ayındaki olaylarda kaç kiÅŸinin öldürüldüÄŸünü gizlediniz, uluslararası baskılar olmasa bunu da gizlerdiniz” demesi yalnızca ÅŸahsına ait bir görüÅŸ deÄŸil ve Ä°ran gazetecilerinin çoÄŸunun kara sayfalarla manÅŸetten verdiÄŸi gibi toplumsal bir tepkiye yol açmış durumda. Sanatçılardan sporculara ve kimi yetkililere kadar çok sayıda isim mümkün olan çeÅŸitli yöntemlerle eleÅŸtirilerini ortaya koyuyorlar. Özellikle, hayatını kaybedenlerin arasında çok sayıda baÅŸarılı genç öÄŸrencinin bulunması ve bunların insan hikayelerinin Ä°ran dışında faaliyet yapan Farsça medyada yoÄŸun olarak iÅŸlenmesi Ä°ran halkını duygusal açıdan çok daha keskin hale getiriyor.
Tahran’ın kader kararı
Gelinen noktada zaten meÅŸruiyet krizi yaÅŸayan ve sürekli farklı sebeplerle küçük çaplı ayaklanmalarla boÄŸuÅŸan ve ekonomik açıdan felç olmuÅŸ yönetimin sürekli tekrarladığı hamasi retoriklerine raÄŸmen misilleme olarak ancak boÅŸ üsleri vurabilmiÅŸ olması, kırk yıldır dillendirdiÄŸi meydan okumaların sınırlarını göstermiÅŸ oldu. Bu durum hem çekirdek tabanda hem de sıradan kitlelerde büyük bir hayal kırıklığına yol açıyor. Üstelik ABD’nin bunu teknik olarak çok küçük bir operasyonla baÅŸarması elitler arasında bir süredir devam eden tartışmaları hızlandırdı ki bunun ülke içinde ve diasporadaki temsilcileri üzerindeki etkisi ÅŸimdiden görülüyor. Kırk yıldır halkın önemli bir kısmı her türlü iç ve dış probleme raÄŸmen yukarıda Süleymani’den nakledilen ifadede olduÄŸu gibi ülkelerinin askerî açıdan ABD karşısında bile caydırıcılığa sahip olduÄŸunu düÅŸünüyordu. Bütün anlatısı yıkılma riskiyle karşı karşıya bulunan Ä°ran’da ÅŸu an devletin rasyonel kanadının Hamaney’i ve etrafında son yıllarda tahkim ettiÄŸi savaÅŸ yanlısı ekibi ikna faaliyetlerinde bulunduÄŸu gözlemleniyor. Ä°ran’ın önümüzdeki birkaç ay içinde ABD ile masaya oturmaması, aksine nükleer faaliyetlerinin boyutlarını artırması ya da vekil güçler üzerinden ABD askerlerini öldürmesi durumda Tahran’ın yakın tarihinin en kapsamlı meydan okumalarından birisiyle karşılaÅŸacağı söylenebilir. Rasyonel kesim bu gidiÅŸatı durdurmak için elinden geleni yapacaktır zira artık sloganların bir anlam ifade etmediÄŸi anlaşılmıştır ve Avrupa ülkelerinin “Ä°ran nükleer anlaÅŸması” olarak da bilinen Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) ile ilgili son kararı, Ä°ran’ın karar vermek için fazla zamanı kalmadığını göstermektedir. Bu açıdan Ayetullah Hamaney’in Cuma namazında vereceÄŸi mesajlar Ä°ran kadar tüm bölgeyi de yakından ilgilendirecektir.
Müellif: Dr. Hakkı Uygur (Ä°ran AraÅŸtırmaları Merkezi (Ä°RAM) baÅŸkan yardımcı)
Kaynak: Anadolu Ajansı
Henüz yorum yapılmamış.