Sosyal Medya

Taha Akyol: Adalet kanunu mu, vicdanı mı referans alır?

Berfin Özek güzel bir genç kızdı. Yüzüne asit fırlattılar, bir gözünü kaybetti, yüzü tanınmaz hale geldi.



Hâlâ tebessüm etmeye çalışsa da bu gencecik kız ne büyük bir ıstırap içindedir, tahmin etmek zor deÄŸil.
 
Mahkeme saldırgana 12 yıl 18 ay hapis cezası verdi; kanun böyle.
 
Elbette ailesi ve bizler daha ağır ceza verilmesi gerektiÄŸini düÅŸünebiliriz.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tepkiyi dile getirdi:
 
“Ben kanundan bahsetmiyorum, ben haktan, hukuktan, adaletten bahsediyorum. Siz burada hakkı hukuku arayacaksınız. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiÅŸ olsa orada bu olayı nasıl deÄŸerlendirirsin? Kanunlara mı bakacaksın? Yoksa böyle bir hak olur mu böyle bir adalet olur mu buna bakacaksın...”
 
Erdoğan yargıya da seslendi:
 
“Buradan tüm yargı dünyasına sesleniyorum, bu kanunların sayfaları arasındaki maddelere deÄŸil vicdanınıza kulak verin…” (9 Ocak)
 
CEVDET PAÅžA’DAN BUGÜNE
 
Fakat bütün hukuk sistemlerinde ve özellikle modern hukukta objektif kurallar, sübjektif “vicdan”dan önce gelir.
 
“Kanunsuz suç ve ceza olmaz” prensibi hukukun evrensel ilkelerinden biridir.
 
Ä°nsanlık hükümdarların sübjektif emirleriyle uygulanan yargılama ve cezalardan, suçun da cezanın da “kanun”la belirlendiÄŸi modern çaÄŸlara evrimleÅŸmiÅŸtir. Bizde de böyledir.
 
En büyük hukukçularımızdan Mecelle yazarı Cevdet PaÅŸa Ocak 1872’de hükümete sunduÄŸu “Islahat lahiyası”nda, devletin uzun zamandır içine düÅŸtüÄŸü “intizamsızlığı” anlatıyor, adli ıslahat bölümünde devletin kesin kurallara ihtiyacının olduÄŸunu belirterek aynen ÅŸunları yazıyordu, bugünkü Türkçeyle:
 
“Hakimler önlerine gelen olayları araÅŸtırarak ve kanunu uygulayarak ihtilafı çözmekle görevlidir. Hakimler kendi vicdani muhakemelerine müracaat ile hüküm veremezler…” (Bkz. Tezakir, Tetimme, s. 99-101)
 
Bu mesele fevkalade önemlidir: DeÄŸiÅŸik fetvalara göre mahkemelerden deÄŸiÅŸik hükümler çıkması hukuki belirsizliÄŸe yol açıyordu. Üstelik bu sistem “ihtiyacat-ı asra”, çağın ihtiyaçlarına da cevap veremiyordu. Osmanlı’nın en büyük sorunlarından biriydi bu.
 
Cevdet PaÅŸa aynı layihada Osmanlı’nın “devlet-i muntazama” (düzenli devlet) haline gelmesi için kuralların “mazbut ve müdevven” yani yazılı ve kanunlaÅŸtırılmış olması gerektiÄŸini anlatıyordu.
 
Mesele kapitülasyonlarla da ilgiliydi.
 
Cevdet PaÅŸa’dan elli sene sonra Lozan’da kapitülasyonlara karşı verilen mücadelede de en büyük tartışmalardan biri Türkiye’de hukukun “mazbut ve müdevven” olup olmamasıydı.
 
MODERN ANAYASALAR
 
Modern anayasalarda hakimlerin uyacağı normlar hiyerarşisi belirtilmiştir:
 
“Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.” (Madde 138)
 
Dikkat ederseniz “hukuk” kavramı “kanun”dan sonra geliyor. Çünkü uygulanması gereken, “kanun”dur. Hukuk ise yargıçlara doktrin ve içtihatlarla kanunun yorumlanmasında yol gösterir.
 
Anayasa ve kanunlarla baÄŸlı olmaksızın hatta ikincil kaynak sayarak “vicdani kanaat”le hüküm vermek ihtilal mahkemelerinde, divan-ı harplerde, bizde Ä°stiklal mahkemelerde görülmüÅŸtür.
 
Vicdan ancak kanunun yorumunda söz konusu olabilir. Dahası modern hukukta “vicdan”, yargıçların baÅŸka etki altında kalmadan yani bağımsız, tarafsız ve hukuk ÅŸuuruyla karar vermeleri anlamına gelmektedir.
 
Hele de siyasi davalarda tarafların “vicdan”ı farklı olacağı için, “vicdan” kavramından objektif ve âdil bir hukuk düzeni çıkmaz!
 
ESTETÄ°K AMELÄ°YAT
 
Olayımıza dönersek, bir hukuk devletinde hakimler “kanunların sayfaları arasındaki maddelere” bakarak karar verirler; bunun dışına çıkamazlar.
 
Peki, kanunlar yanlış, yetersiz hatta zalimane yazılmış olamaz mı?
 
Elbette olabilir. Zaten hukuk devleti kavramının evrim tarihi; yanlış, eksik ve zalimane kanunlara karşı temel hak ve hürriyetleri üstün tutan kanunlar için verilen mücadelelerin tarihidir.
 
CumhurbaÅŸkanı’nın sözleri maÄŸdur ailesini teselli etmiÅŸ, pek çok kimsenin de hissiyatına tercüman olmuÅŸtur.
 
Ancak yapılacak ÅŸey kanunların dışında “vicdan” aramak deÄŸildir. Geriye yürümemek ÅŸartıyla kanun deÄŸiÅŸtirilebilir. Belki insani bakımdan en uygunu, sevgili kızımız Berfin’in en iyi ellerde estetik ameliyat olmasını devletin üstlenmesidir.
 
Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.