Süleymani suikastı mezhep savaşının kapısını aralar mı?
Follow @dusuncemektebi2
İranlı General Kasım Süleymani ve İran destekli Haşdi Şabi örgütünün Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el Mühendis, 3 Ocak’ta Bağdat’ta yapılan bir operasyonla öldürüldü. Bu suikasttan sonra hem Türk basınında hem de dünya basınında çeşitli analizler yapıldı.
Kimi yazarlar, suikastı, ABD’nin, Ä°ran’ın Irak’taki etkinliÄŸinden rahatsız olmasına baÄŸlıyor, kimileri ise Ä°ran’ın en güçlü ikinci adamının Ä°ran siyasetindeki gücünden rahatsız olanların suflesi ile ABD tarafından öldürüldüÄŸünü düÅŸünüyor.
Kasım Süleymani, Ä°ran güvenlik bürokrasisi içinde, Zülfikar niÅŸanını alan ilk ve tek askeri figürdür. Afganistan’dan Yemen’e, Irak’tan Lübnan’a kadar birçok ülkede paramiliter Åžii örgütlerin sevk ve idaresinden sorumlu idi. Afganistan’da ve IŞİD’le mücadele ABD görevlileriyle görüÅŸtüÄŸü hatta iÅŸbirliÄŸi yaptığı iddialar arasında… Böylesine güçlü bir askeri figürün, öldürülmesinin siyasi ve askeri bazı amaçlara hizmet etmesi gerekir. Yani Süleymani suikastı bir amaca matuf olmak zorundadır. ABD’den yapılan açıklamada, Irak’ta Amerikan büyükelçiliÄŸinin basılmasının sorumlusu olduÄŸu, bundan dolayı emrin bizzat baÅŸkan Trump tarafından verildiÄŸi, birinci ağızdan açıklandı. Bu açıklama temel alındığında, iç kamuoyunda sıkışan Trump’ın koz elde etmek için böyle bir operasyona onay verdiÄŸi analizlerini haklı çıkarabilir. Ama bu olay sadece, Amerikan iç siyasi dengeleriyle alakalı olmayabilir. Analizler, somut olaylara dayanmak zorundadır. Yapılan açıklamalar temel alındığında çıkan bu sonuçlar gerçeÄŸin bir versiyonunu yansıtabilir. Ancak böylesine önemli bir olayda, devletler bütün gerçekleri ÅŸeffaf bir ÅŸekilde kamuoyu ile paylaÅŸmadığı için doÄŸru fotoÄŸrafı ortaya koymak genellikle zordur. Bundan dolayı bu tip olaylarda beyin fırtınası tekniÄŸi ile farklı tecrübelere sahip uzman görüÅŸlerinden istifade etmek gerekir.
Trump yönetiminin bu saldırıyla neyi hedeflediÄŸi ve suikast neticesinde bölgede yaÅŸanabilecek kaosu düÅŸünüp düÅŸünmediÄŸi konusuna Saddam’ı sorgulayan CIA liderlik analisti John Nixon ÅŸu cevabı veriyor: “Trump yönetiminin Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra uzun vadede ne olacağına dair sonuçları düÅŸündüÄŸünden emin deÄŸilim. Bu eylemin, ABD yönetiminin sıkça dile getirdiÄŸi Ä°ran’da rejim deÄŸiÅŸikliÄŸi hedefine hizmet edeceÄŸini düÅŸünmüyorum. Trump yönetiminin, bölgedeki ABD ordusu ve müttefiklerimize yönelik bir dizi saldırıdan endiÅŸe duyduÄŸunu ve Ä°ran’ı agresif bir model ülke olarak görmeye baÅŸladığını düÅŸünüyorum. Son 10 yılda Süleymani, Ä°ran’ın geniÅŸlemesi ve bölgesel maceracılığın yüzü -ve belki de itici gücü- haline geldi. BaÅŸkan Trump’ın açısından bakıldığında ABD, Ä°ran yönetimine durmaları gerektiÄŸine dair çok keskin bir uyarı gönderdi. ABD’nin eski angajman kuralları deÄŸiÅŸecek ve daha önceki yönetimlerin belirli durumlarda attığı veya atamadığı adımların ötesine geçeceÄŸini düÅŸünüyorum. Washington, Süleymani’nin peÅŸine düÅŸerek, Ä°ran-ABD iliÅŸkilerinin son derece kötü durumunun daha da kötüleÅŸme ihtimalinin olmadığı düÅŸünüyor. Çünkü Ä°ran- ABD iliÅŸkileri en dip noktada…”
Güvenlik uzmanı Dr. Erhan CanikoÄŸlu ise bu suikastın amacı ve Ä°ran’ın olası tutumuyla ilgili ÅŸunu söylüyor: “ABD bu eylemi öncelikle küresel ve bölgesel çıkarlarına zarar vereceÄŸini deÄŸerlendirdiÄŸi bir hedefe karşı gerçekleÅŸtirdi. Bu saldırı, ülkesinde siyaseten sıkışan Trump’ı kahraman gösterebilir. Ä°ran bu eyleme bir veya birkaç yerde Amerikan hedeflerini vurarak karşılık verebilir. Daha büyük bir ÅŸey olmaz. Zira Ä°ran’da ekonomik sorunlar, siyasi sıkıntılar mevcut. Ülkenin kuzeybatısında rejimle etnik ve siyaseten ayrılan milyonlar var. Ä°ran daha büyük bir savaşı göze alamaz.”
Devasa bir ağı yöneten üst düzey generalin, böyle bir suikasta hedef olması düÅŸündürücüdür. OrtadoÄŸu’nun birçok bölgesinde boy göstermiÅŸ isimin, nasıl hedef olduÄŸu hususu, konunun teknik olarak irdelenmesini zorunlu kılıyor. Bu hususta John Nixon; “CIA ile ilgili konular, kaynaklar ve yöntemler hakkında çok fazla teknik detaylara girmek istemiyorum. Açık kaynaklardan öÄŸrendiÄŸim kadarıyla Süleymani Beyrut’tan BaÄŸdat’a gitti. Bana öyle geliyor ki, güvenliÄŸi olması gerektiÄŸi kadar sıkı deÄŸildi. Süleymani’nin, kendini dokunulmaz olarak görmek hatasını yaptığına inanıyorum ama Trump, onun dokunulmaz olmadığını kanıtladı.”
Dr. CanikoÄŸlu ise olayın ciddi bir istihbarat çalışması neticesinde gerçekleÅŸtiÄŸini düÅŸünüyor: “Ä°stihbarat ve güvenlik servisleri, hedef kiÅŸi ve kuruluÅŸları çok önceden belirlerler ve bu hedeflere dönük ihtiyaç duyulan her türlü bilgiyi önceden toplamaya baÅŸlarlar. Bu çalışmalar teknik, elektronik, görüntü ve en önemlisi insan istihbaratı yoluyla gerçekleÅŸtirilir. ABD’nin ve Ä°srail’in bugüne kadar benzer ÅŸekilde çeÅŸitli hedef kiÅŸileri vurduÄŸunu gözlemledik. Kasım Süleymani’nin Trump’ın uyarı twitlerinin hemen ardından kısa bir sürede öldürülmesi, Amerikan Merkezi Haber Alma (CIA) ve NSA’in Süleymani’nin çok yakınına teknik ya da insan kaynakları vasıtasıyla önceden sızmış olduÄŸunu göstermektedir. BaÄŸdat’taki ABD BüyükelçiliÄŸi’ne yönelik saldırıların ardından Süleymani’ye yönelik operasyon talimatı verilmiÅŸ olması mümkün. ABD’nin SÄ°HA adını verdiÄŸimiz tarzda bir saldırısı için, bu saldırıyı gerçekleÅŸtirebileceÄŸi bir alanda ve hedefin açık bir alanda ya da araç içinde seyahati beklenmiÅŸtir. Medyada Süleymani’nin Åžam’dan BaÄŸdat’a geldiÄŸi belirtilmektedir.
Bu bilgi doÄŸruysa ABD’nin Süleymani’nin BaÄŸdat’a ineceÄŸini önceden öÄŸrenmiÅŸ olması kuvvetle muhtemeldir. Bunu da Åžam’da ya da BaÄŸdat’ta kaynaklardan veya hedef kiÅŸinin kullandığı haberleÅŸme araçları ya da ulaşım vasıtalarının teknik takibiyle önceden öÄŸrenmiÅŸ olmaları kuvvetle muhtemeldir. Bu tür saldırıları Ä°srail’in de geçmiÅŸte sıklıkla yaptığını biliyoruz. Ancak ABD’de gerek Afganistan’da gerek Pakistan’da gerekse Irak’ta SÄ°HA tarzı araçlarla hava saldırısı yapmaktadır. ABD’nin teknik kabiliyeti oldukça yüksektir. Bununla birlikte Suriye ve Irak’ta rejim muhalifi ya da rejimle iÅŸbirliÄŸi yapan çeÅŸitli yerel unsurlarla yakın çalışmaktadır. Dolayısıyla çeÅŸitli bilgileri yerel unsurlardan ya da üçüncü ülke istihbarat servislerinden temin etmiÅŸ olabilir.”
Uzmanların açık kaynaklardan ve basına yansıyan somut bilgiler ışığında yaptığı deÄŸerlendirmeler bu yönde; ancak bölgeyi çok iyi bilen bir kaynağım farklı bir görüÅŸü dile getiriyor… Kaynağıma göre, Kasım Süleymani suikastının MOSSAD ve Irak’taki Sünni unsurların operasyonu olduÄŸu; Süleymani’nin sekreterinin angaje edildiÄŸi, bu kaynak üzerinden her faaliyetinin izlendiÄŸi ve suikastın bu sayede gerçekleÅŸtiÄŸi ÅŸeklinde… Kuveyt gazetesi Al Jarida, Ä°srailli kaynaklara dayandırdığı 2018 tarihli haberde, 2015 yılında Ä°srail istihbaratının Åžam yakınlarında General Süleymani’ye suikast hazırlığında olduÄŸunu, Obama yönetimin bu suikast giriÅŸimini Ä°ranlı yetkililere bildirdiÄŸini yazdı. Haberin devamında, bu olaydan üç yıl sonra Trump yönetiminin, ortak düÅŸmanları olan Kasım Süleymani suikastına yeÅŸil ışık yaktığı ayrıntısı yer alıyor. Kuveyt gazetesinin 2018 tarihli haberi ile kaynağımın paylaÅŸtığı bilgiler örtüÅŸüyor. Acaba, Ä°srail istihbaratı bu operasyonu yapıp; Ä°srail’e desteÄŸi, kiÅŸisel ikbali için tek çıkış yolu olarak gören Trump yönetimi bu eylemi üstlendi mi?
MOSSAD bu operasyonda iÅŸbirlikçi olarak Irak’taki Sünni güçler iÅŸbirlikçi olarak kullanıldı ise bunun Ä°ran istihbaratı tarafından tespit edilmesi çok zor olmayacaktır. Ä°ran, ABD ve Ä°srail hedeflerine topyekûn bir savaÅŸ açması düÅŸük ihtimal olduÄŸuna göre, ABD ve Ä°srail’in taÅŸeronu olarak gördüÄŸü Sünni güçlere yönelik saldırıların yaÅŸanması muhtemeldir. Trump yönetimi iç siyasi gündemle bu operasyonu sahiplenmiÅŸ olabilir ama Ä°srail mezhep savaşının ateÅŸini körüklemek için sessizce faaliyetlerini yürütüyor olabilir.
Bu saldırının Türkiye’yi ve bölgeyi nasıl etkileyebileceÄŸi hususuna geniÅŸ perspektifen bakan emekli elçi Deniz Kılıçer ÅŸu hususlara dikkat çekiyor: “ABD eski DışiÅŸleri Bakanı Condolisa Rice’ın açıkladığı üzere Arap ve Ä°slam dünyasına demokrasiyi getirme olarak görünen, nedeni aslında Büyük OrtadoÄŸu Projesi ile bu ülkelerin parçalanması Arap Baharı ile gerçekleÅŸmiÅŸtir. Irak, Yemen, Libya, Suriye ve ÅŸimdi de Ä°ran’a dayanan bu parçalama politikası sonuç verirse sıranın nüfusu yüzde 98 oranında Müslüman olan ülkemize geleceÄŸi aÅŸikârdır. Bu nedenle hemen mezhepçi politikalardan vazgeçmek, ülkemizi askeri bakımdan ikinci bir cephe açarak zayıflatma amacına yönelik ABD destekli olduÄŸu tahmin edilen Libya macerasına girmemek ve Ä°ran’ın desteklenerek komÅŸumuzun parçalanma surecine girmemesini saÄŸlamaktır. Bu için diplomasi araçlarını kullanmanın yanı sıra mezhepsel dış politikadan hemen vazgeçilmesi, Mısır, Israil ve Suriye’ye büyükelçilerin atanması ile hassas dengelerdeki iç barışın saÄŸlanmasıdır. Aksi takdirde, sınırlarımızdaki bu karmaÅŸanın beÅŸ milyon Suriyeliyi barındırdığımız ülkemize sıçraması zor olmayacaktır. Türkiye’nin Arap dünyasında yine örnek olması için ayrıştırıcı mezhep politikalarından hemen vazgeçmesi gerekir.” Bu olaya ışık tuttuÄŸumuzda, böyle bir resim ortaya çıkıyor, siz ne dersiniz?
Müellif: Hasan Mesut Önder / Karar GörüÅŸ
Kapak FotoÄŸraf: Avrup'da mezhep savaÅŸlarının en yakıcı dönemini resmeden temsili tablo
Henüz yorum yapılmamış.