Sosyal Medya

Ortadoğu'yu anlamak için yirmi tez

Taha Kılınç kitabı ‘Ortadoğu’ya Dair Yirmi Tez’de -yaygın kanaatin aksine- bölgede etkin gücün ABD değil de İngiltere olduğunu vurguluyor.



OrtadoÄŸu’nun 20. yüzyılda dünyanın merkezi olduÄŸunu söylemek yanlış olmaz sanırım. 1897’de Yahudilerin Ä°sviçre’de aldıkları karar sonrası Filistin’de bir Yahudi devleti kurma çabası, 20. yüzyıl başında petrolün varlığının anlaşılması ve önceki yüzyıllarda kapitalist devletlerin sömürge yolları üzerinde bulunması nedeniyle OrtadoÄŸu, her daim dünya siyasetinin gözde bölgelerinden biri olmuÅŸtur. Bu önemini korumaya devam edecek gibi görünmektedir. Bu öneme binaen OrtadoÄŸu ile ilgili çok ÅŸey yazılıp, çizildi; filmler çekildi. Ülkemizde de OrtadoÄŸu ile ilgili çok sayıda kaynak basılmaya baÅŸlandı. Bu kaynakların önemli bir kısmı dış menÅŸeili. Bu sebeple okur olarak bu metinleri okurken satır aralarına daha da dikkat etmek gerekir, diye düÅŸünüyorum.
 
Kısa bir zaman önce içeriden bir ses, OrtadoÄŸu coÄŸrafyasına dair düÅŸüncelerini paylaÅŸtı bizimle: Taha Kılınç. Kılınç’ı köÅŸe yazılarından, özellikle yukarıda zikrettiÄŸimiz coÄŸrafyaya dair geliÅŸmeleri bize aktarmasından tanıyoruz. Bölgeyi iyi bilen ve bölgenin dillerine hâkim bir yazardan bahsediyorum. Bu sebeple Kılınç’ın düÅŸünceleri sadece içeriden bir ses olarak kalmıyor, aynı zamanda dışarıda neler olduÄŸunu, onları iyi bilen birisi olarak mahalledeki arkadaÅŸlarına aktarılması adına önemlidir.
 
Taha Kılınç’ın kitabı, OrtadoÄŸu’ya Dair Yirmi Tez baÅŸlığını taşıyor. Kitap, Ketebe Yayınları arasından çıktı.
 
Yazar kitabında sunduÄŸu yirmi tez ile geçmiÅŸten günümüze OrtadoÄŸu ile ilgili meseleleri okurla tartışıyor, onlara yol gösterip rehberlik yapıyor. Kılınç bunu derli toplu yapıyor. ÖnemsediÄŸim bir nokta, OrtadoÄŸu ile ilgili detaylara girmek isteyen okurların, yola bu kitapla çıkmasıdır. Zira bu kitap, araÅŸtırmacılara bir yol haritası çıkaracak ve onların OrtadoÄŸu labirentlerinde kaybolmamasını saÄŸlayacak önemde.
 
OrtadoÄŸu kavramı literatüre ne zaman girdi
 
OrtadoÄŸu kavramını literatüre kazandıran kiÅŸinin Amerikalı denizci ve stratejist Alfred Thayer Mahan olduÄŸunu hatırlatıyor, bize Kılınç. Mahan, 1902’de yazdığı makalesiyle OrtadoÄŸu’nun sınırlarını belirlemiÅŸ yeniden. Kılınç,  20. yüzyılda daha da ön plana çıkan bu coÄŸrafyanın günümüz aktörlerinin görünüÅŸte ABD, Rusya ve Çin olduÄŸunu belirtiyor. Bölgede dış güçlerin belirleyici bir rol üstlenmiÅŸ görünmelerine raÄŸmen, bölge dinamiklerini hem tarihsel hem de dini nedenlerden dolayı Türkiye, Ä°ran, Suudi Arabistan ve Mısır olduÄŸunu tartışıyor yazar. Batılı devletlerin askeri, siyasi ve kullandığı dini argümanların OrtadoÄŸu toplumlarında, günümüzde ne yazık ki karşılığı bulunmamaktadır. Dönemsel etkileri olmakla beraber, OrtadoÄŸu halklarının mezhepsel dinamikleri ve siyasi algıları Kılınç’ın bu konudaki söylemini haklı çıkarıyor. Kılınç bu duruma dikkat çekerken, ÅŸu satırlara da yer veriyor: “Türkiye’nin Arap coÄŸrafyasında ve Ä°ran’ın etki sahasında tesiri oldukça sınırlıdır. Türkiye’ye yönelik ÅŸahit olunan sempati gösterileri ya yüzeyseldir ya da halk tabanının gidiÅŸata yön verme kabiliyetinden yoksun kesimlerin samimi sevgisidir ya da dönemsel ve konjonktüreldir.” (S.66) Bu sebeple Türkiye’nin bölgesel politikalarının tutarlı ve uzun soluklu olması gerektiÄŸini belirtiyor.
 
Bölgede Ä°ran’ın rol model olmasının sebebini ise ÅŸöyle deÄŸerlendiriyor Kılınç, “Ä°ran’ın Ä°slam dünyasının ciddi bir kesiminin hala rol model ve ütopik ülke olarak görülmesinde, benimsediÄŸi ABD ve Ä°srail karşıtı söylemin büyük etkisi vardır.” (S.67)
 
OrtadoÄŸu’da istikrar mümkün mü?
 
Kılınç’ın dikkat çektiÄŸi ve tartışmaya deÄŸer bulduÄŸum birkaç konu var. Bunlardan birisi Ä°slam coÄŸrafyasında “istikrar” kavramının varlığı. Malumdur kavim kültürü sebebiyle bu coÄŸrafyada birlik ve beraberlik çok hayat bulmamış, peygamberimizin hayatını kaybetmesinin hemen ardından ayrılık hareketleri, Ä°slam’ın sıcaklığına raÄŸmen devam etmiÅŸtir. “Hatta Ä°slam tarihi boyunca kâfirlerle savaşırken ölen Müslümanların sayısını, Müslümanların birbirleriyle savaÅŸları sırasında ölenlerin sayısıyla kıyaslarsak, ortaya çıkacak netice epey mahcup edici olabilir.” (S.95)
 
Kılınç’ın paylaÅŸtığı nokta bu coÄŸrafyada istikrarın ancak kudretli bir hükümdarın varlığını halka her anlamda hissettirmesi ile mümkün olmuÅŸtur. O zaman burada Batı’nın bölgeye demokrasi götürme çabası ile bunu nasıl açıklayabiliriz? Åžunu çok iyi biliyoruz ki birçok Batılı devletler zamanında bölgeye demokrasiyi götüreceÄŸim diye OrtadoÄŸu topraklarını iÅŸgal etti.
 
Kılınç, tarihi hakikatleri okura sunmakta devam ediyor, ona göre, Ä°slam coÄŸrafyası tarih boyunca güçlü liderler ile ayakta durmuÅŸtur. “Batı’nın Ä°slam dünyasına ihraç ve ithal etmeye çalıştığı “mutlak ve ideal demokrasi” kavramı Müslümanların bedenine olmayacak bir elbisedir.” (S.89)
 
Yazarın önemli tezlerinden birisi yaygın kanaatin tersine bölgede esas etkin devletin ABD deÄŸil, Ä°ngiltere olduÄŸudur. Yazara göre OrtadoÄŸu ülkeleri teker teker incelendiÄŸinde devletlerin kılcal damarlarında Ä°ngiliz kültürünün kendini gösterdiÄŸini belirtiyor. “ABD, zücaciye dükkânına girmiÅŸ sakar bir fil gibi hareket ederken, Ä°ngiliz adımları planlı ve uzun vadelidir. Bu nedenle ABD ile bölge ülkelerinin kurduÄŸu baÄŸ dönemsel ve geçici, Ä°ngiltere’yle irtibat ise derinden ve kalıcıdır.” (S.114)
 
Taha Kılınç’ın yazmış olduÄŸu OrtadoÄŸu’ya Dair Yirmi Tez baÅŸlıklı kitabı, bölgeyi merak edenler, ezber bozarak bölge ile ilgili metin okumak isteyenler için önemli bir kitap.
 
Taha Kılınç, OrtadoÄŸu’ya Dair Yirmi Tez, Ketebe Yayınları.
 
Müellif: Sedat Palut 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.