Özel / Analiz Haber
ABD-İran çatışmasının Arap dünyasına etkileri
Follow @dusuncemektebi2
ABD, Süleymani suikastına benzer suikastlara devam ederek, İran’ı caydırmayı, söz dinlemesini ve müzakere masasına oturmasını sağlamayı hedefliyor. Bu müzakere masasında İran’dan zarar gören birçok Arap ülkesinin de yer alması öngörülüyor.
OrtadoÄŸu’yu yakından takip eden gözlemciler, Amerika BirleÅŸik Devletleri’nin Irak’taki iki saldırısının sonuçları hakkında görüÅŸ ayrılıkları yaşıyor. Ä°yimser gözlemcilere göre; ABD’nin bu operasyonları, Saddam Irakı’na karşı uygulanan plana benzer bir ÅŸekilde, Ä°ran’a karşı savaşın zirvesini temsil ediyor. BilindiÄŸi üzere ABD Irak’a on yılı aÅŸkın bir süre ambargo uygulamış, daha sonra askeri olarak saldırarak rejimini devirmiÅŸti. Bu görüÅŸü savunanlar planın aynı olduÄŸunu, yani abluka, zayıflatma ve askeri operasyonu içerdiÄŸini söylüyor. Aradaki tek farkın; George W. Bush’un Saddam rejimini devirmeyi hedeflemesi, Donald Trump yönetiminin ise, Ä°ran rejimini; nükleer silah çalışmalarından vazgeçirmek, balistik füzelerini kontrol altına almak ve Arap bölgesini istikrarsızlaÅŸtırmaya yönelik politikalarını deÄŸiÅŸtirmeye zorlaması olduÄŸunu düÅŸünüyorlar.
General Kasım Süleymani, Afganistan’da Taliban Hareketi’ni, Kafkasya, Pakistan ve Orta Asya’daki bazı ABD muhalifi örgütleri destekliyordu. Dolayısıyla ABD, Süleymani suikastına benzer suikastlara devam ederek, Ä°ran’ı caydırmayı, söz dinlemesini ve müzakere masasına oturmasını saÄŸlamayı hedefliyor. Bu müzakere masasında Ä°ran’dan zarar gören birçok Arap ülkesinin de yer alması öngörülüyor.
DiÄŸer bir bakış açısı ise kötümser, ya da kendine göre son derece gerçekçi. Bu görüÅŸtekilerin karamsarlığının dayanağı tarihtir.
ABD ile Ä°ran, 1979'dan beri çatışma halindedir. Bu uzun çatışma sürecinde Ä°ran, her rauntta ayaÄŸa kalkmayı baÅŸardı, maçı uzattı ve bazı rauntları kazandı.
Ä°ran’ın halihazırda çoÄŸu Sünni ülkesi olan Arap ülkelerinde onlarca milis örgütü faaliyet gösteriyor. Mesela Trump dönemini ele alalım; hatırlanacağı üzere Trump yönetimi Ä°ran ile P5+1 (ABD, Fransa, Ä°ngiltere, Almanya, Çin ve Rusya) ülkelerinin 2015'te vardığı nükleer anlaÅŸmadan çekilmiÅŸti. Ä°ran’ın petrol ihracatını ve genel olarak ticaretini sınırlamak için dünya ülkelerine baskıyı arttırmış, Ä°ranlı yöneticilerinin hareket alanını kısıtlamıştı.
Ä°ran, ekonomik, mali ve prestij açısından ciddi zararlar görmesine raÄŸmen, Arap ülkelerindeki örgütleri aynı kararlılıkla desteklemeye devam etti. Hatta daha da ileri giderek ABD’nin denizdeki çıkarlarını tehlikeye atmayı baÅŸardı.
ABD’nin Körfez ülkelerindeki müttefiklerini milis güçleriyle ve belki de doÄŸrudan Devrim Muhafızları aracılığıyla tehdit eder hale geldi. Ayrıca ambargo beklendiÄŸi gibi sıkı tutulamamış olacak ki, Ä°ran öneminin bilincinde olan dostlarını kaybetmedi. Avrupalılar, Ruslar ve Çinliler nükleer anlaÅŸmayı kurtarmak istiyor. Ä°ran’ın stratejik müttefiklerine dönüÅŸen Rusya ve Çin, ABD’nin Süleymani saldırısından önce Ä°ran’la ortak deniz tatbikatı düzenliyordu. Ayrıca 30 yıldır Ä°ran’dan zarar gören ABD’nin bölgedeki müttefikleri, abluka stratejisinin mahiyeti hakkında ÅŸüpheliler.
Trump neredeyse her hafta, OrtadoÄŸu’dan, özellikle Irak ve Suriye'den çekileceÄŸini söylüyor. Dahası, son aylardaki Ä°ran tacizine tepki vermeye kararlı olup olmadığı da bilinmiyor.
Söylenenlere bakılırsa Trump, bir savaÅŸ ihtimaliyle ülkesindeki devlet baÅŸkanlığı seçimini riske etmek istemediÄŸi için Ä°ran’a karşı yumuÅŸak tutumunu sürdürecek.
Bununla birlikte kötümserler, Trump'ın ani bir kararla yıldırım hızıyla gerçekleÅŸtirdiÄŸi bu saldırılar sebebiyle ÅŸaşırdıklarını itiraf ediyor. Süleymani’nin öldürülmesinin çok önemli olduÄŸunu düÅŸünmekle birlikte, asıl önemli olayın Irak Hizbullah’ının merkezine düzenlenen saldırı olduÄŸunu söylüyorlar.
Bu saldırının Irak dışındaki Ä°ran'ın uzantıları olan örgütlere yapılabilecek operasyonlara da iÅŸaret ettiÄŸi görüÅŸündeler. Ancak genel kanaat, bu saldırıların sınırlı ve kısa vadeli olacağı yönünde.
Nihayetinde ABD bölgeyi terk edecek ve Ä°ran tutku ve hırslarıyla bölgede kalmaya devam edecek.
Dolayısıyla Arap ülkeleri aşırıya kaçmamalı, Rusya ve Çin ile iyi iliÅŸkiler geliÅŸtirmelidir, zira bu ülkeler Ä°ran’la arabulucu rolünü üstlenebilir ve zor zaman dostu olabilirler.
KuÅŸkusuz Araplar, Ä°ran’ın saldırgan politikalarından, "Siyonist Varlık" da dahil dünyanın tüm ülkelerinden daha fazla zarar görüyor.
Ä°ran’a baÄŸlı milisler yıllardır dört Arap ülkesinde aleni bir ÅŸekilde saldırgan tahrip edici eylemlerde bulunuyor. Toplum ve devlet yapısını deÄŸiÅŸtirerek, mezhepçi bir dönüÅŸüm hedefliyorlar. DiÄŸer Arap ülkelerinde ise, bireylere, yöneticilere ve önemli tesislere karşı tehlike oluÅŸturuyorlar.
Dolayısıyla Arap ülkeleri, henüz tamamen sona ermeyen El-Kaide ve İŞİD terörünün yanı sıra, Ä°ran’ın Devrim Muhafızları ve milis güçlerine karşı sürekli güvenlik açısından alarm halinde olmak zorunda kalıyor.
Kimse Ä°ran'ın zarar verdiÄŸi Arap ülkelerinin, güvenlik ve istikrarlarını korumak ya da Arap kardeÅŸlerine yardım etmek için Ä°ran’la savaÅŸmayı göze aldığını söyleyemez. Arap ülkeleri her zaman ya doÄŸrudan müzakere ederek ya da arabulucular üzerinden dolaylı olarak diyalogu tercih etmiÅŸtir.
Hafız Esed ve oÄŸlu BeÅŸÅŸar Esed yirmi yıl boyunca Arap ülkelerini, Ä°ran’la iyi iliÅŸkilerine dayanarak kışkırttı. BaÅŸkan Hüsnü Mübarek’in deyimiyle; Esed rejimi ile Ä°ran karşılıklı çıkar iliÅŸkisi içindeydi.
Uluslararası ve OrtadoÄŸu medya organlarında, uzun yıllar Ä°ran’dan zarar gören Arapların ABD BaÅŸkanı Donald Trump’u Ä°ran’a müdahale etme noktasında ikna ettiÄŸini yazıyor. Söylenenlere bakılırsa Obama’yı ikna edememiÅŸler ancak Trump ikna olmuÅŸ. ABD gibi büyük bir devletin, baÅŸkalarının çıkarları uÄŸruna savaÅŸmayacağını bilmeleri gerekir.
Ne yani George W Bush’u Irak’a müdahale etmeye Ahmed Çelebi mi ikna etmiÅŸtir. Åžii bir siyasetçi olan Ahmet Çelebi, Saddam Hüseyin'in iktidarda olduÄŸu yıllarda uzun süre ABD'de sürgünde yaÅŸamıştı.
Rusların ve Çinlilerin Ä°ran’ın yanında durmaları nedeniyle ABD’nin Ä°ran’la yüzleÅŸmesi kaçınılmazdır.
Bizler yani Araplar her ne kadar ÅŸu anda Ä°ran’ın nükleer programını tehdit olarak hissetmesek de, balistik füzeleri ve milis örgütleri bizim için doÄŸrudan tehdittir.
Dolayısıyla Ä°ran’ın milis güçlerinin zayıflatılması bizim çıkarımıza olacaktır. Irak’ta öldürülenlere gelirsek, unutmamalıyız ki; Ä°ranlı ya da Iraklı olsunlar, halkımızı öldürdüler, göçe zorladılar ve bununla gurur duyduklarını açıkça ilan ettiler.
Bir kez daha ifade etmekte fayda var, Amerikalılar salt bizim çıkarımız için bu operasyonları yapmış deÄŸil. Ä°ran’ın mükerrer tacizlerinden, büyükelçilik baskını ve uçaklarının düÅŸürülmesinden dolayı imajlarının sarsıldığını düÅŸündüler ve bu yüzden bu operasyonları gerçekleÅŸtirdiler.
Ä°ran tacizlerini sürdürürse neler yaÅŸanır?
Karşılıklı saldırılar olacaktır.
Kapsamlı bir savaş olur mu?
Bu uzak bir ihtimal, çünkü Ä°ranlıların buna gücü yetmez, Amerikalılar da bunu istemez.
Biz Araplar ise korkmamalıyız, felaket tellalları ölüm korkusu yüzünden ölür.
Müellif: Rıdvan Seyyid (Lübnanlı akademisyen, siyasetçi- yazar Lübnan Üniversitesi'nde Ä°slami ilimler profersörü)
Kaynak: Åžarkul Avsat
Henüz yorum yapılmamış.