Sosyal Medya

Libya'da ateşkes çağrısına rağmen Hafter cenahının savaş telaşı

İki tarafa ateşi kesin demek yerine aslında saldıran tarafa, saldırganlığı bırakmayı emredecek güçlü bir ihtar çekmek çok daha münasip. Çünkü saldıran tarafa karşı Trablus yönetiminin yaptığı kendini savunmaktan başka bir şey değil



Ä°stanbul’da TürkAkım açılış töreni için bir araya gelen CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ile Rusya Devlet BaÅŸkanı Vladimir Putin Suriye ve Libya konularını da gündemlerine aldılar. Bu görüÅŸmelerin en önemli ve beklenen sonuçlarından birisi Libya’da Türkiye ve Rusya’nın diyalog ve iÅŸbirliÄŸi içinde olmasının önemine yapılan vurgu, daha somut sonucu ise Libya’da 12 Ocak’tan baÅŸlamak üzere taraflara yapılan ateÅŸkes çaÄŸrısıydı.
 
Bu çaÄŸrının Türkiye ve Rusya tarafından dile getirilmesi iki ülkenin iyi niyetini göstermesi açısından kuÅŸkusuz deÄŸerliydi ancak çaÄŸrı sahadaki gerçek duruma bakıldığında bir tuhaflık barındırıyordu. Çünkü ortada birbiriyle savaÅŸan, birbirlerine saldıran iki simetrik taraf yok. Bilakis Libya halkını meÅŸru prosedürlerle temsil etmek üzere, seçimlerle iÅŸbaşına gelmiÅŸ ve uluslararası toplumun tanıdığı bir yönetime karşı bir darbe yoluyla eline geçirdiÄŸi hava saldırı silahları ile ordan burdan topladığı yabancı lejyonerleriyle bu meÅŸru yönetimi asimetrik bir güçle yıkmak için mütemadiyen saldırı halinde bir saldırgan var.
 
Trablus’taki meÅŸru yönetim ise kendini savunmakla, darbeci general emeklisi Hafter’in ülkesini iÅŸgaline karşı direnmekle meÅŸgul.
 
Ä°ki tarafa ateÅŸi kesin demek yerine aslında saldıran tarafa, saldırganlığı bırakmayı emredecek güçlü bir ihtar çekmek çok daha münasip. Çünkü saldıran tarafa karşı Trablus yönetiminin yaptığı kendini savunmaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil ki. Onu da tam olarak yapamadığı için önce BM’den, sonra Ä°talya’dan ve Türkiye’den yardım talep etti. Ne BM’den ne de Ä°talya’dan beklenen yardım gelmedi ama Türkiye Libya’da baÅŸtan uluslararası toplumla birlikte tanımakta ve iliÅŸkilerini sürdürmekte olduÄŸu meÅŸru yönetimin bu talebine olumlu cevap verdi.
 
Hafter’in sahnedeki varlığı… Neresinde bakarsanız tam bir suçlu. Ä°nsanlık suçlusu, savaÅŸ suçlusu, Libya’nın kaynaklarını baÅŸkaları adına çalıp kendi payını almaya çalışan bir savaÅŸ aÄŸası. Libya halkı nezdinde hiçbir desteÄŸi yok. Libya’da kontrol ettiÄŸi söylenen haritaya bakıldığında meÅŸru yönetime nazaran neredeyse Libya’nın yüzde doksanına hakim görünüyor ama o bölgelerin yüzde 95’i meskun bölgeler deÄŸil zaten. Dolayısıyla oraların kontrolü sadece bir hava saldırı gücüne bakar.
 
Hafter elindeki saldırgan iÅŸgalci gücünü de BAE’nin saÄŸladığı maddi destek ve Mısır’ın saÄŸladığı lojistik ve askeri destekle temin ediyor. BAE’nin finansal ve entrika desteÄŸi ile Afrika’nın birçok yerinden topladığı lejyonerlerle Libya halkını katleden Hafter’in Libya halkı nezdinde en ufak bir karşılığı yok. Zaten Çad’da kaybettiÄŸi ve esir düÅŸtüÄŸü bir çatışma neticesinde soluÄŸu ABD’de aldıktan sonra ömrünün 20 yılını orada geçirmiÅŸ bir ABD vatandaşı.
 
Dolayısıyla ÅŸu anda Libya’da birbiriyle çatışan, ihtilaf ettiÄŸi için birbirlerine tezlerini kabul ettirmeye çalışan, Libya’yı birlikte paylaÅŸmaya çalışan iki Libyalı taraf yok. Libyalıların toprağını ellerinden almaya çalışan ve bunun için en iÄŸrenç ve acımasız iÅŸgal yöntemlerini kullanmaya çalışan, saldırgan, mütecaviz bir güç var ve kendilerini savunmaya çalışan, bunu da kendi imkânlarıyla baÅŸaramadığı için medeni dünyaya, modern, demokratik, insan haklarına pek saygılı uluslararası topluma imdat diyen bir Libya halkı var.
 
Manzara bu kadar net, denklem bu kadar basit.Türkiye bu manzara içinde yeri en ahlaki ve en mazlumdan, hakkı çiÄŸnenenden yana ve onun talebiyle bu denklemin içinde en etik ve en meÅŸru temelde yer alıyor. Bu manzarada kimsenin Türkiye’yi suçlayacak, hatta eleÅŸtirecek yüzü olmamalı. Ama dünya utanmazların dünyası maalesef. EÅŸkıya dünyaya hükümdar olma azminde.
 
Nitekim Libya’nın meÅŸru yönetimi, Trablus hükümeti Türkiye ve Rusya’nın ateÅŸkes çaÄŸrısına hemen olumlu cevap verirken, darbeci general Hafter ateÅŸkes çaÄŸrısını tanımadığını açıkladı. Åžaşılacak bir tepki deÄŸildi elbet. Çünkü gözünü Libya’yı ele geçirme hırsı bürümüÅŸ ve bunu yaparken suçlarına suç eklediÄŸinin farkında deÄŸil.
 
Onu destekleyen BAE, Fransa ve hatta Rusya da bu eÅŸkıyanın Libya’ya hakim olma hevesinden faydalanıyorlar. Aslında ona da Libya’yı yedirmeyeceklerdir. Onu sahaya bütün suçları irtikap edecek ÅŸekilde sürerken bir yandan da onun dosyalarını tutmayı ihmal etmiyorlar. Hafter de bütün tamahkar muhterislerin yaklaşımıyla Trablus’u bu ÅŸekilde ele geçirerek Libya’ya hakim olabileceÄŸini ve yönetebileceÄŸini zannediyor. Oysa baÅŸarsa bile ona Libya’yı yönettirmeyeceklerdir. Onun tek rolü Libya’nın kendi halkına dayanan yönetimini devre dışı bırakıp Libya’yı efendilerinin paylaşımına açmaktır.
 
Tabi efendisi bir deÄŸil, çok olan biri Hafter. Kendi halkına dayanmadığı için her türlü dış yardıma açık oluyor. Bu da onu aslında fena halde zayıf ve iradesiz kılıyor. AteÅŸkesi kabul etmemesi kendi iradesi deÄŸil, efendilerinin iradesi. Çünkü onlar yıllardır yapmış oldukları bir yatırımın son fazına gelmiÅŸken Ä°stanbul’dan yetiÅŸen bir çaÄŸrının iÅŸlerini berbat etmesini istemezler.
 
O yüzden Türkiye yetiÅŸmeden yapabileceÄŸini yapmanın telaşı sarmış durumda efendilerini. Ona bu telaÅŸ içine iÅŸletecekleri cürümlerden kendileri nasıl kurtulacaklar, yerlerinde olsam bunu düÅŸünmeye baÅŸlardım artık. Çünkü Türkiye’nin sahaya girmesiyle Hafter’i basan telaÅŸ onların yüzüne de vuruyor artık.
 
Bu sahnede emperyalist de, onun adına anıranlar ve havlayanlar da yeterince açık deÄŸil mi?
 
 
Müellif: Yasin Aktay / YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.