Süleymani suikastına bir çok noktadan bakmak
Follow @dusuncemektebi2
General Kasım Süleymani’nin öldürülmesi benzer suikastların aksine tüm dünyada geniş çaplı bir yankı uyandırdı. Doğrusu böylesi bir şeyi kimse öngörmemişti.
Süleymani’nin ailesinin verdiÄŸi tepki anlaşılabilir duygusallıkta ve biraz hamasiydi. Suikastın bölgesel ve uluslararası yansımalarında ise, özellikle Ä°ran dosyasıyla yakından ilgili olan ülkelerin açıklamalarında bu gibi durumlar için kullanılan yaygın ifadeler yer aldı.
“Olayların tırmandırılmaması ve tüm taraflardan kendine hâkim olmaları” yönünde çaÄŸrılar yapıldı.
ABD’nin ertesi gün, henüz Süleymani ve Mühendis’in cenazeleri topraÄŸa verilmemiÅŸken BaÄŸdat’ta düzenlediÄŸi operasyon, Trump yönetiminin ‘kendine hâkim olma’ çaÄŸrılarına kulak asmadığını gösterdi.
Trump yönetimi, ‘kendine hâkim olmaktan’ Ä°ran’la doÄŸrudan kapsamlı bir savaÅŸa girmemeyi anlıyor olabilir.
Öte yandan Trump’ın Ä°ran içinde hayati hedefleri vurabilecekleri açıklaması da, ABD yönetiminin, krizin tırmandırılmasında bir sakınca görmediÄŸini göz önüne serer nitelikteydi.
BaÅŸkan Donald Trump’ın da içinde yer aldığı ABD derin devleti, sürprizler yapmaya alışkındır. ABD’nin iç ve dış politikalarını yöneten resmi kurumlar, Trump’ın doÄŸrudan bir savaÅŸa yol açabilecek bu emrivaki kararlarını zımnen kabul etmiÅŸ oldu.
Trump’ın destekçileri, bilgi alma haklarından vazgeçmiÅŸ görünüyorlar, muhaliflerin ise Trump’ın kararlarını engelleyici hamleler yaptıkları söylenemez, daha çok; dozu iyi ayarlanmış ÅŸekilde kınama ve eleÅŸtiriyle yetiniyorlar.
ABD’liler baÅŸkanlarının karar alma ve uygulama yöntemlerine alışmış gibi görünüyor. ABD’nin müttefikleri de kendilerini bu yeni duruma alıştırsalar iyi ederler, en azından daha az ÅŸaşırırlar.
Trump yönetimi, Ä°ran’ı dizginlemek için savaÅŸ alanı olarak Irak’ı seçmiÅŸ gibi görünüyor. Bu tutum Iraklı yöneticileri ilk defa olmasa da epey zor durumda bırakıyor.
Bu ülkedeki yöneticilerin çoÄŸu manevi olarak ABD’ye borçlu hissediyorlar, zira ABD eski rejimi devirip kanatlarıyla onları yeni bir ülkeye taşımamış olsaydı birçoÄŸu bu ülkeye giriÅŸ bile yapamazdı.
Uygulamada Irak, iktidarda bir tür boÅŸluÄŸa yol açan iki milyon insanın protesto gösterileriyle sarsılıyor. Ülkede öne çıkan iki kesim var, Ä°ran yanlıları ile Ä°ran karşıtları.
KomÅŸu ülke Ä°ran’ın mutlak baÄŸlılıktan ödün vermediÄŸi, gösterilere dahi tahammül etmediÄŸi biliniyor. Dolayısıyla Irak’ın içinde bulunduÄŸu durumun en büyük sorumlusu da Ä°ran oluyor.
Irak’taki bu kargaÅŸa ve Ä°ran karşıtlığı Trump gibi bir adamı kışkırtıyor. Trump gösterileri de bahane ederek Irak’ı ateÅŸ çemberine atmaktan çekinmeyecektir.
Ä°ran tarafına gelirsek, General Kasım Süleymani’nin, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın kendini koruma yeteneklerinden istifade etmediÄŸi anlaşıldı.
Kudüs Gücü’nün Lübnan’daki muadilinin lideri Nasrallah uzun yıllardır Ä°srail suikast listesinin birinci sırasındaydı.
Hasan Nasrallah, Ä°srail’in etki alanının birkaç metre ötesinde, Beyrut'un güney banliyölerinde Ä°srail sınırında yaÅŸamasına raÄŸmen, eylemlerini gizlilikle yönetmeyi becerdi ve Ä°srail’e asla hedef olma ÅŸansını vermedi.
Süleymani ve Nasrallah arasındaki fark, birincisinin kendi korumasını saÄŸlamak için önyargılara itimat etmesiydi. ABD’nin misilleme korkusuyla kendisini öldürme riskini göze alamayacağından emindi. Bu sebeple güvenliÄŸini ihmal etti.
Ä°kincisi ise (Nasrallah) tüm önyargıları kenara bırakıp, gerçekçi önlemlere baÅŸvurdu. DoÄŸrusu bu kıyaslama çok önemli deÄŸil, nitekim General Kasım Süleymani’nin ‘ÅŸehadet özlemi’ ile tutuÅŸtuÄŸu da bilinen bir gerçek.
ABD’nin, Ä°ran’ın gururunu zedeleyen bu saldırısının ardından, karşı tarafın yoÄŸun tehditlerinin dayanağı, ABD’nin bölgedeki çıkarlarının Ä°ran tarafından kuÅŸatılmış olduÄŸu varsayımına dayanıyor.
KuÅŸkusuz Ä°ran’ın tüm bölgeye uzanan kolları ABD’yi ciddi anlamda zayıflatma ya da çıkarlarını tehlikeye atma potansiyeli taşıyor, ancak ABD’nin gücünden çekinen Ä°ran, tehditlerini de adeta ölçülü bir ÅŸekilde savuruyor.
Ä°ran’ın tehditleri her ne kadar kendi kamuoyu için anlaşılabilir olsa da büyük bir savaÅŸa yol açabilecek hamlelerden çekinmeleri ve hesaplarını ona göre yapmaları da gayet anlaşılabilir.
Bu hesapları daha dikkatli yapmalarını gerekli kılan ÅŸey ise karşılarında ABD’nin olması.
Ä°ranlılardan beklenen ÅŸey; hazmedilemez ÅŸeyleri sindirmeleri ya da ABD’nin üstün gücü karşısında boyun eÄŸmeleri deÄŸildir. Ki sessiz kalmaları mümkün olmayacaktır, zira Humeyni’nin liderlik ettiÄŸi ‘devrimden’ bu yana Ä°ran’ın söylemleri Amerikan karşıtlığı üzerine kurulmuÅŸtur.
Ä°ran’ın yapması gereken ÅŸey, çatışma alanını dikkatle seçerek, dakik hesaplamalarla ölçülü bir karşılık vermesidir. Nitekim muhtemel çatışmanın boyutları iyi ayarlanamaz ve iÅŸler çığırından çıkar ve bir savaÅŸ yaÅŸanırsa, Ä°ran yanlıları ile karşıtları Amerikalılardan daha fazla zarar görecektir.
Ä°ran’ın bölgedeki enstrümanlarına da fazla bel baÄŸlamaması gerektiÄŸi de bir gerçekliktir. Zira Lübnan’daki Hizbullah ve Yemen’deki Husi hareketinin görece baÅŸarısı ABD ile doÄŸrudan bir çatışmadan kaçındıkları için mümkün olabilmiÅŸtir. Ciddi bir savaÅŸta dengeler deÄŸiÅŸecektir.
Süleymani suikastına müteakip ilk saatlerde en çok kullanılan ifade ‘bölgedeki yangın’ ifadesiydi. Bu kelimeler konuyla doÄŸrudan ilgisi olmayan Iraklıları tedirgin etse de asıl yankılarını, Ä°ran’ın karar mekanizmalarında buldu.
Uzun vadeli hesaplarıyla tanınan Ä°ranlılar, kendilerinin baÅŸlatmadığı bir ‘yangından’ tabi ki hoÅŸnut deÄŸillerdi ve ÅŸoka uÄŸradılar. Åžimdi herkesin ölçülü olma zamanı.
Müellif: Nebil Amr (Filistinli siyasetçi ve yazar) / Kaynak: Åžarku'l Avsat
Mütercim: Mustafa Yıldız / The Independent Türkçe
Henüz yorum yapılmamış.