Sosyal Medya

Savaştan uzak duracağız diyerek savaşa koşar adım sürüklenmek

İran ve Amerikan emperyalizmi arasında savaş eşiğine kadar varan son sıcak ve sür’atli gelişmeler içinde, ‘Ülkeyi asla savaşa sürüklemeyeceğiz!’ sözü, İran’ın ‘itiqadî lideri’ Seyyid Ali Khameneî’ye de aid..



Ä°ran’da dışsiyaseti de belirleyen en üst makamdadır, o.. Ve arkasından ekliyor: ‘Ama, eÄŸer bize saldırırlarsa cevabını elbette veririz..’ Khameneî’nin bu sözü, ‘Ä°ran halkının ülkenin yeni bir savaÅŸa sürüklenmesi’ ihtimalinden duyduÄŸu endiÅŸeye karşı, bir ön savunma çabasını da yansıtıyor. Ama bir saldırı olursa kendilerini savunacakları da açıklanıyor.
 
Bu sözde bir yanlışlık var denilebilir mi?
 
Öyle ya, son derece barışçı ve amma saldırı olursa, ona da derhal karşılık verilecek!
 
Amma nasıl? Amerika saldırırsa ve ona karşılık verilirse, bu, savaşı sürükleyenin kim olacağını gösterir?
 
Osmanlı’da ‘ibtikar-ı amel’ dedikleri, (fransızca) ‘inisiyatif’ kelimesini taşıdığı mânâya da dikkat edilmesi gerekiyor -ki, ediliyor-. Çünkü, savaÅŸta inisiyatifi, karar ve hareket kontrolünü elinde bulunduran taraf, maça 1-0 üstünlükle baÅŸlamış olur. Bunun için, aslolan, savaşın, hasmın istediÄŸi zaman, mekân ve silâhlarla deÄŸil, onların hiç istemedikleri zaman, mekânlarda ve bilinmeyen tahmin edilmeyen silahlarla yapılmasıdır.
 
Ä°ran Ä°nkılab Muhafızları Ordusu sözcüleri, Amerika’nın 50 küsur hassas noktasını belirlediklerini açıklıyor; Amerika diken üstünde.. Amerikan Dışbakanı Pompeo da, bir Ä°ran saldırısı halinde Ä°ran’ın ilk vurulacak 52 hassas noktasının belirlendiÄŸini söylüyor. Bu 52 sayısının, Kasım-1979’da Tahran’daki Amerikan ElçiliÄŸi’nin Ä°ranlı Üniversite öÄŸrencilerince iÅŸgal edilmesi sırasında rehine alınan 52 diplomatın sayısına iÅŸaret olduÄŸunu; yani, bir tarihî rövanÅŸ olacağını da hatırlatarak..
 
Amerikan baÅŸkanı Trump, ‘Ä°ran’ın tehdit dolu açıklamalardan artık el çekmesini, aksi halde ağır bedel ödeyeceÄŸini’ söylüyor. Trump, ‘EÄŸer bir saldırıyla karşı karşıya kalırsak, karşılığını çok sert veririz. Dünyanın herhangi bir yerinde Amerika’ya aid bir hedef vurulacak olursa, nasıl bir karşılık vereceÄŸimiz görülecektir’ diye de ekliyor.
 
Ama, Ä°ran Gen. Kur. BaÅŸkanı da dün, ‘Amerika’nın savaşı baÅŸlatacak cesaretinin olmadığını, korkak olduÄŸunu’ söylüyordu. Bununla, Amerika’yı kendi belirledikleri bir noktaya çekmek istedikleri de düÅŸünülebilir, elbette..
 
Ama, Ä°ran’daki anlayışa göre resmî kiÅŸilerden sadece 3 kiÅŸinin sözü, ‘Ä°nkılâb Rehberi, CumhurbaÅŸkanı ve DışiÅŸleri Bakanı’nın beyanları Ä°ran’ı uluslararası planda da baÄŸlar; diÄŸerlerinin sözlerinin, sadece ÅŸahsî görüÅŸlerini yansıttığı ileri sürülür. Bu da, sorumluluÄŸun paylaşılmasından çok, sorumluların gizlenmesi taktiÄŸine uygundur ama, diplomatik görüÅŸmelerde ve uluslararası planda inandırıcı bulunmamaktadır.
 
Yalnız, unutulmaması gereken bir önemli nokta, bugünkü savaÅŸların teknolojik savaÅŸlar olduÄŸu gerçeÄŸidir. Keza, iletiÅŸim teknolojisinin eriÅŸtiÄŸi noktada, bugün ulaşılamayacak nokta neredeyse yok gibidir; bütün teknik imkânlardan uzak yaÅŸayanlar hariç.. Nitekim, Suleymanî o kadar gizli hareket etmeye dikkat gösterdiÄŸi halde, dronelerle, Ä°HA ve SÄ°HA’larla vurulmuÅŸtur.
 
Bu arada, Pentagon Sözcüsü’nün yaptığı 4 Ocak günü yaptığı açıklamaya göre, (OÄŸul) Bush ve Obama zamanında da Suleymanî’nin öldürülmesine imkânına ramak kaldıklarını ve amma bu yoldaki yapılacak bir operasyona, o BaÅŸkan’ların izin vermediklerini açıkladı. Trump ise, ‘Ben emir verdim’ diyor. Böylece, aynı zamanda seçim atmosferinden kendi kamuoyuna güçlülük ve kararlılık göstersinde bulunuyor. Öte yandan, Amerika Irak’taki 5 bin kiÅŸilik mevcud askerî gücüne 3-4 bin asker daha eklemiÅŸ ve ayrıca savaÅŸ gemilerini de Körfez’e göndermiÅŸ bulunuyor.
 
Ama, ilginç olan ÅŸu ki, Amerikan emperyalizminin ÅŸefi Trump, yeni bir ilkel zorbalık anlayışına harika bir kılıf geçiriyor ve hattâ Suleymanî’yi ‘barış için öldürdüklerini’ söylüyor. Yarınlarda birileri de, Amerikalı yetkilileri veya baÅŸkalarını, sırf, ‘Dünya barışını garanti altına almak için öldürmek’ ÅŸeklindeki düz mantıkla hareket ederlerse, n’olacak?
 
***
 
NOT: Benim aslî inanç temelimi oluÅŸturan aqîdeye göre, ‘Ehl-i Kıble olanlar tekfir edilemez..’ Kusurlu, yanlışlar içinde veya günahkâr olsa bile, ‘Ehl-i Kıble’ olanlar, Müslümandırlar. ‘Ben Müslümanım’ diyenleri hemen pîr-u pâk kabul edecek kadar safdil ve hatalı, günahkâr olanlarını da zındık, kâfir diye niteleyecek kadar seng-dil (taÅŸ yürekli, duyarsız) kabul edecek kadar katı olup olmamak, herkesin kendi bileceÄŸi iÅŸtir.
 
Bu açıklamayı, ÅŸu son günlerdeki yazılarımda, birileri gibi mezhebî çığırtkanlık yapanlar misâli davranmadığım için mesajlarında eleÅŸtiri mesajları gönderenlere yapıyorum.. Bu gibiler, kalemlerini, zamanlarını, güçlerini boÅŸ yere harcamasınlar. ‘Fakir’, doÄŸru olduÄŸuna inandığı müddetçe, kendi yolunda sonuna kadar yürümek kararlılığındadır, inÅŸaallah..
 
 
Müellif: Selahattin E. Çakırgil / Star

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.