Zekeriya Kurşun: Kasım Süleymani ve Amerika
Follow @dusuncemektebi2
Zor zamanlardan değil, ateş çemberinin içinden geçiyoruz. Hatta sadece geçmiyoruz ateş çemberinde yaşıyoruz. Üstelik bizim yakmadığımız ama yanmasına katkı verdiğimiz, söndürmek için su yerine benzin taşıdığımız bir çember.
Son birkaç gün içinde coÄŸrafyamızda yaÅŸananlara bakın ne dediÄŸimi anlayacaksınız. Bu anormal durum, bakışımızı, duruÅŸumuzu ve söylemimizi etkilemekte; üzülmekte ya da anlamsız sevinç naraları atmaktayız.
1980’lerden beri sahada olan ama 1998’dan itibaren Afganistan’dan Yemen’e operasyon yapabilen bir gücün komutanı Kasım Süleymani yatağında ölseydi ne düÅŸünürdük, nasıl tepki verirdik? Özellikle bu soruyu düÅŸünmeden Süleymani’nin ölümü üzerine bölge tasarımcılığına soyunan akıl-dânelere sormak istiyorum. Evet, Süleymani adi bir ölümle ölseydi ne düÅŸünür ve ne konuÅŸurdunuz?
Bence koca bir hiç..
Peki soruyu baÅŸka bir ÅŸekilde soralım. KimliÄŸi ve kiÅŸiliÄŸi, mezhebi, duruÅŸu ve yaptıklarından bağımsız olarak; ABD’nin bir devletin vatandaşına baÅŸka bir ülkede operasyon yapmasına nasıl bakarsınız? Bu soruya acı tebessümle cevap verseniz bile; yapılanın kaosu, zulmü, istikrarsızlığı ve savaşı bitirmeyi amaçlayan bir saldırı olduÄŸuna inanır mısınız? Bu operasyon, Batılıyı DoÄŸuluya; DoÄŸuluyu Batılıya; Åžii’yi Sünni’ye, Sünni’yi Åžii’ye; özetle insanı insana karşı daha kindar yapmayacak mı?
Öyleyse neye seviniyorsunuz?
Süleymani’nin ardından ağıt yakmıyorum ama düÅŸünüyorum. Dünyada ve bölgemizde eli kanlı bunca insanı görmeyen hatta destekleyen ABD’nin Süleymani’yi ortadan kaldırmasını coÄŸrafyamıza bir iyilik olarak deÄŸerlendirmek mümkün mü? Taliban’ın ortadan kaldırılması, Bin Laden’in; BaÄŸdadi’nin öldürülmelerinden sonraki vaatleri ve beklentilerinizi bir kere daha hatırlayın ve cevap verin. Süleymani’yi ortaya çıkaran ÅŸartları hazırlayan ABD’nin bu giriÅŸimi, uluslararası sisteme, kör-topal da olsa yürüyen dünya düzenine ve meÅŸruiyete indirilen bir darbe deÄŸil mı?
Öyleyse niye üzülmüyorsunuz?
Bu operasyon, ABD’nin klasik taktiklerinden biridir. Ancak saldırı, iÅŸgal ve cinayetlerden medet uman, celladına âşık grup veya fertlerin gürültüsüyle hakikat gizlenmektedir. Süleymani’nin Ä°slâm dünyasındaki kötü ÅŸöhretini, Mehdi adına kan dökmesini ve sebep olduÄŸu diÄŸer olayları unutmayalım elbette. Ama Türkiye’yi tehdit eden, ülkemize yönelik terör makinesi PYD/YPG’yi kim besliyor? Yüzbinlerce insanın hayatına mal olan Suriye meselesinin müsebbiplerini kimler ayakta tutuyor? Yemen’de on binlerin ölümüne sebep olan savaşın arakasında kim duruyor? Libya’da BM’nin tanıdığı resmi hükümeti ortadan kaldırmaya çalışan ve kendi halkından onlar ile dayanışma içinde olanlardan intikam alma yeminleri yapan Hafter, gücünü nereden alıyor? Sizin gibi benim de aklıma yüzlerce soru geliyor. Hepsi bir yana, ama her türlü önyargılardan uzaklaşıp cevabını aramamız gereken son bir soru daha var: Kaşıkçı cinayeti ile Süleymani’nin öldürülmesi arasında ne fark vardır?
2003 yılının baÅŸlarında, soÄŸuk bir kış günü, ABD’nin Ä°ran karşısında parlatıp büyüttüÄŸü Saddam’ı devirme planları yapılan bir toplantıya çaÄŸrılmıştım. Kimler yoktu ki? Åžii’si, Sünni’si, Kürdü, Türkmen’i, Arap’ı, Asurisi, Keldani’si, Yezidi’si.. Hülasa kendi baÅŸlarına kaldıklarında birlikte yaÅŸayabilen ama aralarına çomak sokulduÄŸunda birbirinin katili olan herkes. Tabii, -yıllar sonra Kaddafi’ye karşı toplanan Libya muhalefet toplantısında gördüÄŸüm gibi-, çomakçıbaşı ABD’nin temsilcisi de orada.
Herkes konuÅŸtu, ben de konuÅŸtum. Saddam’ı devirme heyecanı ile yanıp tutuÅŸanlara ve bunu da gâh sırıtarak, gâh da emme-basma tulumba gibi baÅŸ hareketleriyle onaylayan ABD temsilcisine ÅŸunu sordum:
“Saddam’ı hiçbirimiz sevmiyoruz. Ama onun devrilmesinden en çok kim istifade edecek. Üstelik bir diktatörü devirdiÄŸimizde yerine daha beterinin gelmeyeceÄŸini kim garanti edecektir?” Herkes ABD temsilcisine bakarken, Irak’ın eski Londra büyükelçisi Türkmen Necdet Safvet bir fıkrayla havayı yumuÅŸatmaya kalktı. Aslında o gün fıkra olarak anlattıkları bugünü de açıklıyordu:
Irak’ta yaÅŸayan Yezidilere “Allah dururken Åžeytan’a neden ibadet ettikleri” sorulduÄŸunda ÅŸu cevabı verirlermiÅŸ:
-Allah’ın rahmet ve maÄŸfireti geniÅŸtir. Åžeytan ise acımasızdır. Allah sizi de bizi de affeder ama ÅŸeytan asla. Bu yüzden ibadetimizle onu razı etmeye çalışıyoruz.
Necdet Safvet’in fıkrası, ABD temsilcisinin yüzüne tokat gibi indi. Tabii olarak, havayı yumuÅŸatmadı aksine onun salonu terk etmesine sebep oldu. Peki, sonra ne mi oldu? Birkaç ay içinde, o heveslilerin onayıyla baÅŸlayan iÅŸgal, Saddam’ı devirdi, ama milyonların da hayatına mal oldu. Dahası, Kasım Süleymani’nin sahaya çıkmasını saÄŸladı ve tıpkı Saddam gibi zamanı gelince öldürüldü.
Büyük bir gelecek kurma umuduyla o salonda toplananlar ÅŸimdi ne düÅŸünüyordur acaba?
Ve bir soru daha: Sonuç deÄŸiÅŸmeyecekse bu korku niye?
YeniÅŸafak
Henüz yorum yapılmamış.