Sosyal Medya

Süleymani'nin ölümüyle müslüman dünyasındaki duygu kırılması

İran halkının büyük kesimlerinin ‘Haci Qaasım’ diye gururla benimsediği, sevdiği Serdar (General) Suleymanî’nin Amerikan emperyalizminin Bağdâd’daki saldırısıyla, beraberindeki önemli komutanlarla birlikte öldürülmesi karşısında, Müslüman toplumlarda ortaya çıkan tepkiler arasında çok derin uçurumlar olduğu acı bir gerçek...



Ä°ran halkının büyük kesimlerinin ‘Haci Qaasım’ diye gururla benimsediÄŸi, sevdiÄŸi Serdar (General) Suleymanî’nin Amerikan emperyalizminin BaÄŸdâd’daki saldırısıyla, beraberindeki önemli komutanlarla birlikte öldürülmesi karşısında, Müslüman toplumlarda ortaya çıkan tepkiler arasında çok derin uçurumlar olduÄŸu acı bir gerçek...
 
Bir taraf, ‘Suleymanî öldürüldü..’ diye haliyle derin bir üzüntü içinde gözyaşı dökerken; karşı taraf, sokaklara dökülüp raksetti, caddelerde yoldan geçenlere lokum, baklava vs. sundu.
 
Benzer bir durum, Saddam idâm edildiÄŸi zaman da yaÅŸandı.. Özellikle, kendi ülkelerine 8 yıl korkunç ÅŸekilde saldıran ve yarım milyona yakın yavrularını katleden Saddam’ın, Amerikan emperyalizminin eliyle de olsa idâmından dolayı Ä°ran halkı da sevinç gösterileri yapmıştı.
 
‘Fakir’ ise, Saddam’ı korkunç bir zâlim olarak bilse de, onun Müslümanlar eliyle deÄŸil de, emperyalistler eliyle cezalandırılmasından acı çekmiÅŸ ve ‘En’âm Sûresi, 129’daki, ‘… günahları sebebiyle, zalimlarin bir kısmına, diÄŸer bir kısmını musallat ederiz..’ meâlindeki mânâya sığınmıştı.
 
Gönül isterdi ki, benzer durumu bazı Müslümanlar, Süleymanî için de düÅŸünmesinlerdi. Ama, düÅŸünmek zorunda kaldılar. Bunu keÅŸke Süleymanî ve onun için bugün yürekleri daÄŸlanan milyonlarca ÅŸiî Müslüman da düÅŸünseydi.
 
Özellikle, -üstelik de- Ä°ran’la arasında bir de Irak ülkesi olduÄŸu halde Suriye’deki iç avaşın tehlikelerinden Ä°ran’ı savunmak gerekçesiyle; gerçekte ise, bir mezhebî hedefi gerçekleÅŸtirmek adına, 50 yıllık bir Baas diktatörlüÄŸünü ve yine 50 yıllık (Baba-OÄŸul, Hâfız ve BeÅŸÅŸâr) Esed Hanedanı’nı ayakta tutmak için, Ä°ran askerî siyasetinin baÅŸmimârı konumunda olan Süleymanî ve bugün ona gözyaşı dökenler, evlerinden, ÅŸehirlerinden, ülkelerinden kaçmak zorunda kalıp, yazın kavurucu sıcağında veya kışta- kıyamette en zor ve çetin ÅŸartlar altında, bilmedikleri diyarlara doÄŸru yola çıkan on milyonların acısını, ızdırabını, periÅŸanlığını, yıkılmışlıklarının derdini de, ‘Ben Müslümanım..’ diyen herkes gibi duyabilselerdi.
 
Evet, bugün, Suriye rejimiyle Ä°ran ve Rusya güçlerinin bombardımanlardan kurtulmaya çalışanlardan kadın, çocuk ve savunmasız ve erkeklerden oluÅŸan milyonlarca sivil insanın da hâlen Ä°dlib’de Türkiye sınırlarında çaresizce beklediklerinin acısı hissedilseydi. Ä°nsanın tahammül gücünü aÅŸan o periÅŸanlıkları ve acıları, bugün Suleymanî için aÄŸlayan milyonların da hissetmelerini insan yüreÄŸi taşıyan herkes istemez mi?
 
Ama, bütün bunlara raÄŸmen, bugün, kendilerine o felâketleri hazırlayan en sorumlu kiÅŸilerden birisi olarak bilinen bir ünlü komutanının öldürülmesi karşısında burukluk yaÅŸayan insanların Ä°raaan halkı kadar üzülmemesi de anlaşılmalıdır. Ama, bu aynı zamanda, aradaki uçurumun derinliÄŸini de göstermelidir bize.. Çünkü, bir taraf böyle söylerken; karşı taraf ise, Ä°slâm’ın tek doÄŸru yorumunun kendi mezhebleri olduÄŸuna inanarak, o inanca dayalı bir dünya kurmak ideali için herÅŸeyi göze alarak hareket ederken, milyonlarca sivil ve silahsız, savunmasız insanların yaÅŸadıklarını göremiyorlar.
 
Beklenirdi ki, Ä°ran’da Süleymanî için göz yaşı döken, yürekleri yanan milyonlar da, Suriye’de yarım yüzyıldır Baas diktatörlüÄŸünün kanlı iktidarı altında ezilen, hele de son 9 yıldır da, halkın ayaklanmasını bastırmak için, yüzbinleri öldüren BeÅŸÅŸar Esed ve onun arkasındaki güçlerin pençesi altında ezilen Suriyelilerin yerine kendilerini koysunlardı. Ki, Ä°ran halkı, Åžah’ın tankları altında yüzbini aÅŸkın kurban vererek mücadele ederken, dünyanın basiretleri açık Müslümanları, var güçleriyle Ä°ran Müslümanlarının yanında yer almışlardı. Ama, yazık ki, Ä°ran Müslümanları, baÅŸka Müslüman toplumların acısını hissetmekte aynı hassasiyeti sergileyemediler, en azından liderlik seviyesinde..
 
Åžimdilerde ‘empati’ deniliyor ya; o davranış ÅŸeklini, Hz. Peygamber (S), 14 asır önce, ‘Bir söz veya davranışın muhatabınız üzerindeki etkisini anlamak isterseniz, kendinizi onun yerine koyunuz..’ meâlindeki bir tavsiyesinde dile getirmiÅŸti.
 
Evet, bu faziletli ve duyarlı tavır herkese de yarışır; ama, bunu acaba kendimiz gösterebiliyor muyuz?
 
Ä°nancına sadakat ve asabiyetle baÄŸlı bir ÅŸiî Müslüman olan Suleymanî’nin emperyalist kafirler eliyle öldürülmesinden elem duyarız da, onun mezhebinden olmayan baÅŸka Müslümanların Suleymanî’nin yürüttüÄŸü proÄŸram çerçevesinde öldürülmesine ne diyeceÄŸiz?
 
Evet, Müslüman isek, bunu ÅŸiîsiyle-sünnîsiyle veya baÅŸka grubuyla, hepimiz düÅŸünmek zorundayız. Yoksa, emperyalistlerin- ÅŸeytanî güçlerin bu oyunları karşısında daha böyle çoook yeni düÅŸmanlık ve ayrılık acıları başımıza getirilir. Emperyalist- ÅŸeytanî güçler bizim hep gülünecek durumda olmamızı isterler, ama, kendimiz de bu role pek teÅŸne gözüküyoruz.
 
Serdar Süleymanî, evet, gözünü inandığı, baÄŸlısı olduÄŸu ve Ä°slâmîn tek doÄŸru yorumu olarak gördüÄŸü kendi mezhebinin hedeflerine dikmiÅŸ, kendi dâvasının bir fedaîsiydi. Ama, bugün onun ölümü karşısında Müslüman dünyasında yaÅŸanan duygu kırılmaları ve derin uçurumlar üzerinde de ciddiyetle durmalıyız. Yoksa, Müslümanların, ümmet’in birliÄŸi ve dirliÄŸi, Ä°slâm Milleti’nin aydınlık yarınlara yürüdüÄŸü iddiaları hayal olur ve bu görüntüden de ancak, emperial güçler faydalanır ve zevk alır.
 
Ormana içinden bakanlar ormanı deÄŸil, tek tek aÄŸaçları görürler; ormanın tamamını görmek için dışından bakmak gerekir.
 
 
 
Müellif: Selahattin E. Çakırgil / Star

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.