Gerçeklik gösterilerde aranınca aranan gerçeklik de göstermelik oluyor. Gösteriler bir ÅŸeyin sahtesini varmışçasına bir ‘anlık’ durumken, gerçek, anlardan oluÅŸmuÅŸ durumların yaÅŸanmış sertliÄŸindedir. O yüzden gösteriler gerçeklikten kopmadan var olmaz. Gerçeklikten koptuktan sonra ise kendi amacında inandırıcılık sorunu yaÅŸaması kaçınılmazdır. Verilen verilerle olanlar arasında uçurum vardır. O uçuruma ne konursa konsun gerçek olmadığından hep bir naylonu parlatmak zorunluluÄŸu doÄŸar. Naylon her ne kadar parlasa da gerçeÄŸin gerçekliÄŸini saÄŸlayamaz. Çünkü gerçek olmayan boÅŸluk boÅŸ bile deÄŸildir. Dışarıdan taşınan su içerideki susuzluÄŸu gidermez. Alttaki dizilimsel gösteri her ne kadar elbirliÄŸiyle doldurulmaya çalışılsa da sonunda gösteri, gösteri olarak kalır. Kalmaya mahkûm çünkü gösteri gerçek deÄŸildir. Gerçek ise gösteriye gerek duymaz.
Kaldırımdaki aÄŸaç aÄŸaçtır. Gösteri deÄŸil. Bir insanın yoksulluÄŸundan dolayı suskunluÄŸu gerçektir. Suskunluk için suskun olsaydı gerçek olmazdı. Veriler kökeninden koparılmış olurdu. Kökeninden kopmuÅŸ her ÅŸey gösteri kuyusuna girmek zorundadır. Oysa gerçek bir kökenle tezahür eder. Kökenin saçaklı kökleri kopmayı engelleyerek gerçeklikten çıkılmasını imkânsız kılar. Gösterinin köksüzlüÄŸü gerçek dışılığını ispatlamaya yeter de artar bile. Bir ÅŸeyin sadır olması için birikmiÅŸ olması kökün varlığına dalalettir. Birikmeden, köksüz bir ÅŸekilde hemen olan birikerek gelmiÅŸ olan kadar gerçek olabilir mi. Bir gösteriyle bütün gerçeÄŸi altüst edeceÄŸini sanmak gerçeklikten kopmaktır. OlmuÅŸ, oturmuÅŸ bir ÅŸey daha yeni yola çıkmış kadar köksüz olmaz. Åžöyle; olmuÅŸ oturmuÅŸ olan daha yeni yola çıkmış olana göre daha gerçektir. Henüz çıktığı bir yol var mı yok mu daha o bile belli olmayanın uzunca bir yol kat etmiÅŸ olan kadar kökü olmaz.
Hayaller iyidir temenniler güzeldir ama gerçek deÄŸil. Gerçek olmayınca güzel veya iyi sadece bir makyajdan ibaret olmaz mı. Makyajı ne kadar yaparsanız yapın gerçeÄŸin yerini tutar mı tutmaz. Makyaj bir hayaldir. Gerçek makyajsızdır. Hiç kimsenin naylonuna gerek duymaz gerçek. Kendi köküyle vardır. Saçaklıdır kökü. Diplere doÄŸru inmiÅŸtir. Makyajcıların masalları onu yerinden edemez. Makyajcılar zaten yanlarında hep uyku tulumuyla gezerler. Parlattıkları hayalleri ayakta uyutmak için lazımdır ne de olsa. Çünkü uyuttuklarının gerçekliÄŸi görmesini istemez. Görürse bir anlık varlığının gerçekte yokluÄŸunu gördüÄŸünden uyuyanın uyuması uyutana da iyi gelmez. Uyuyanlar gösteri budalasıdır. Budalalar gerçekle yüzleÅŸtiÄŸinde ne kadar budala olduklarını göreceklerinden gösteriyle uyumayı tercih eder. Tercih eder derken bir bilinçlilik gibi anlaşılmasın. Gerçekte var olmadıklarını bildikleri için gerçekten kaçmak onları bir nebze rahatlatır. Parlayan bir ÅŸeyin ani çekiciliÄŸi gibi. Makyajcıların masallarını gerçek sanmak uykularına iyi gelir.
Peki, kim toplar parsayı? Elbette makyajcı masalcı. Makyajlayarak parlattıklarından fazlasıyla nemalanacağı için kârı büyük. Aslına bakılırsa bu kâr da kâr deÄŸil ha. Makyajcının kârı da naylondur. Her ÅŸey gösteri için olduÄŸundan kârın gerçekliÄŸi yok. Makyajcı kendisi daha fazla cilalanmak için boyuyor. Ver boyayı al parsayı. Gerçek nerede peki? Ä°nsan kalbi gerçek olmayanı nasıl kaldırabilir. Makyajcı masalcı hayallere dalmış olabilir. Hayal satıyor sevenlerine. Ä°yi kazanıyor mu acaba? Kazancı gösteridir. Gösteri gerçek deÄŸil. Gerçek sapasaÄŸlam ayakta. Kim yıkabilir. Nefes olarak içe çekilen havayı kim ortadan kaldırabilir. Gerçek içe çekilen nefes kadar ortada, doÄŸal bir ÅŸekilde. Makyajcı masalcının aklında bile.
Müellif: Cafer Keklikçi / Milli Gazete
Henüz yorum yapılmamış.