Bugünün sefil tanrıları
Follow @dusuncemektebi2
Bu dünyanın gerçek zenginleri iman eden ve yaşamlarını istikamet üzere sürdürebilenlerdir. Bu dünyanın gerçek zenginleri inanan ve inandıkları gibi yaşamayı başarabilenlerdir.
Adam başını yukarı doÄŸru çevirmiÅŸ konuÅŸuyor… Adam; aldığı ödüllerden, edindiÄŸi baÅŸarılardan, kazandığı paralardan, gezip tozduÄŸu ülkelerden, tanıştığı kiÅŸilerden bahsediyor… Adam ne kadar muktedir olduÄŸundan, oldu olası etrafına pozitif enerji saçtığından, çok beÄŸenildiÄŸinden, hastalıklara karşı dayanıklı olduÄŸundan bahsediyor ve kimsenin kendisine soru sormasına fırsat vermiyor. Adam kendini ölümlü dünyanın ebedi sakinlerinden zannediyor ve insanları gözünde küçültüyor, onları varlığını onaylayacak edilgen nesneler olarak görüyor. Adam kendini dev aynasında görüyor, kibrinden insanların yüzüne dahi bakmıyor. Adam konuÅŸuyor, kimseye söz hakkı vermiyor. Fakat ne olduysa dinleyenlerden biri ayaÄŸa kalkıyor ve o da kendinden bahsetmek istiyor. Ama mümkün olmuyor, adam hemen atılıyor ve tanışıp çay içtiÄŸi siyasetçilerden, ÅŸarkıcı ve oyunculardan, aldığı büyük iltifatlardan, çevresinde oluÅŸan hayran kitlesinden bahsetmeye ve dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.
Adamı bir süre dinledikten sonra gayr-i ihtiyari başımı avuçlarımın arasına aldım ve düÅŸünmeye baÅŸladım. Koskoca bir evren, gökyüzü, bulutlar, toprak, dev okyanuslar, doÄŸa… Ve evrende küçücük bir alanda varlık göstermeye çalışan insan… Kum taneleri gibi serpilmiÅŸ insan kalabalığının içinde bir zerre, bir nokta… Bedeni bir kıvılcımla, bir virüsle, bir mikropla küçük bir darpla sarsılacak kadar zayıf iken ruhu bütün dünyaya hükmedecek kadar büyük olan insan... Ancak onun evrendeki bu etkin konumunu sürdürebilmesi için hakikat ipine sımsıkı tutunması ve ayaklarını bu çizgide sabitlemesi gerekir. Ä°nsan istikametten uzaklaÅŸtığı anda insanlıkta noksanlaÅŸmaya ve yoksullaÅŸmaya baÅŸlıyor. Bu durumda insan bir caniye, ÅŸiddet saçan bir canavara dönüÅŸüyor. Yeryüzüne fitne ve fesat ekiyor, masumları katlediyor, doÄŸayı tahrip ediyor ve evrenin ahengini bütünüyle bozuyor. Ä°nsan hakikat çizgisinden uzaklaÅŸtığında kendisini insan kılacak bütün deÄŸerleri katlediyor ve yoksullaşıyor. Ä°man, evrende bir zerre olan insanı piÅŸiriyor, olgunlaÅŸtırıyor en etkin varlığa dönüÅŸtürüyor. Ä°man, beÅŸeri insanlaÅŸtırıyor ve onu özel bir konumla ayrıcalıklı kılıyor. Gücünü imandan alan kiÅŸi zenginleÅŸirken, kaba kuvveti güç zanneden beÅŸer yoksullaÅŸtıkça yoksullaşıyor.
Gücünü, para ve mevkiden, dünyevi baÅŸarılardan geçici unvanlardan, yalancı övgülerden alan ve kendine özel bir paye biçen kiÅŸi aslında saman çöpünden daha da zayıftır. Zira tutunduÄŸu para ve ÅŸatafatlı yaÅŸam imkânı elinden alındığında bu kiÅŸi rüzgârın önünde savrulan bir yapraÄŸa dönecek ve ne kadar yoksul olduÄŸunun farkına varacaktır. Fakat rüzgâr henüz esmemiÅŸ ve adam yoksulluÄŸunun farkında deÄŸil. Adam Allah’ın kendisine bahÅŸettiÄŸi imkânlar üzerinden ahkâm kesiyor, insanlar üzerinde tahakküm kurmaya kalkıyor. Adam ne kadar yoksul olduÄŸunun, ne kadar mahrum olduÄŸunun ne kadar çaresiz olduÄŸunun farkında deÄŸil. Ä°nsan Allah’ın yeryüzünde özel bir konumla görevlendirdiÄŸi seçkin bir varlıktır. Ancak o bedeni ile topraÄŸa baÄŸlıdır, toprağın oÄŸludur. EÄŸer evrendeki konumunun farkına varır ve yaÅŸamını istikamet üzere sürdürebilirse onun için hiçbir korku, hiçbir mahrumiyet, hiçbir güçlük yoktur.
Ä°nsan Allah’ın yeryüzünde adaletin tesisini saÄŸlamak üzere görevlendirdiÄŸi bir varlıktır. Fakat sorumluluÄŸunu unutup, sahip olduÄŸu dünyevi imkânları putlaÅŸtırır ve Allah’ın kendisine bahÅŸettiÄŸi bu sorumluluktan uzaklaşırsa o vakit bütün korkular bütün engeller karşısına çıkacak ve insanlıktan yavaÅŸ yavaÅŸ uzaklaÅŸmaya baÅŸlayacaktır.
Dünyayı putlaÅŸtıran ve nefislerini kılavuz edinen cahil, taklitçi ve ahmaklar tıpkı yukarıdaki adam gibi yanılgıya kapılır ve kendilerini külhanbeyi zannederler. Oysa bu dünyanın gerçek zenginleri iman eden ve yaÅŸamlarını istikamet üzere sürdürebilenlerdir. Bu dünyanın gerçek zenginleri inanan ve inandıkları gibi yaÅŸamayı baÅŸarabilenlerdir.
Müellif: Fatma Tuncer / Milli Gazete
Henüz yorum yapılmamış.