Sosyal Medya

Gökhan Özcan: Kürsüye veda

Son iki ayım, yoğun bir tempoda oradan oraya koşturmak ve davet edildiğim neredeyse yirmiye yakın etkinliğe katılmakla geçti diyebilirim. Basit bir hesapla üç günde bir gibi epeyce yüksek bir orana denk geliyor. Hele benim gibi pek etkinliklerde gözükmediği düşünülen biri için...



Bu etkinliklerin kahir ekseriyetinde genellikle kendimle, yazdıklarımla, yapıp ettiÄŸim diÄŸer ÅŸeylerle ilgili muhtelif konuÅŸmalar yaptım ve katılımcılar tarafından yöneltilen sorulara cevaplar verdim. Bu aslında bir tür konuÅŸmaya veda turuydu benim için. Kafamda bir takvim yaptım ve iki ay boyunca gelen hiçbir daveti geri çevirmedim. Åžimdi, dünya yeni bir yılın ilk günlerini yaÅŸarken bendeniz de o takvimin sonuna gelmiÅŸ bulunuyorum. Sözünü daha önceden verdiÄŸim ve henüz gerçekleÅŸmemiÅŸ bir iki etkinlik dışında, bu yazının yayınlanma tarihinden itibaren artık içinde konuÅŸma olan herhangi bir etkinliÄŸe katılamayacağımı ve bunun nihai kararım olduÄŸunu buradan beyan ediyorum. Buna kürsüden, sahneden, ekranlardan, mikrofonlardan yapılan bütün konuÅŸma türleri ve dergi, gazete ve yayınlardan sözlü ya da yazılı biçimde gelen söyleÅŸi talepleri de dahil... Bunun sebebini defalarca uzun uzun izah etmeye çalışmak beni hem üzüyor hem de yoruyor, bu sebeple bu tür taleplerin bana hiç getirilmemesini bütün dostlardan rica ediyorum. Her gün çok sayıda etkinlik yapılıyor ve bu etkinliklerde konuÅŸan yeterli sayıda insanımız var, inanın bana, bir kiÅŸi eksik olması kesinlikle bir ÅŸey deÄŸiÅŸtirmeyecek.
 
Bu cümlelerimin çok üst perdeden söylenmiÅŸ, kendini aşırı ciddiye alan birinin sözleri gibi anlaşılmasını istemem. Tam aksine, bu sözleri topluluk önünde konuÅŸmakta sıkıntıları olan, esasen meramını anlatmayı denemek üzere daha en baÅŸtan yazmayı seçmiÅŸ ve herhangi bir konuda yazarak yapmaya çalıştığından daha fazlasını konuÅŸarak yapamayacağına inanan biri olarak sizlerle paylaşıyor ve anlayışla karşılanmayı ümit ediyorum.
 
Katıldığım etkinliklerde de ifade edildiÄŸi gibi ÅŸu son iki ay dikkate alınmazsa bu tür ortamlarda zaten çok fazla bulunan ve konuÅŸan biri olmadım hiçbir zaman. Yazarların çok fazla kamuoyu önünde olmamaları, okurlarını yazdıklarıyla baÅŸ baÅŸa bırakmaları gerektiÄŸine inanıyorum. Yazarlar, bin bir vesile ve araçla ikide bir yazdıklarıyla okurlar arasına girdiklerinde, bence yazının imkanlarını daraltıyor. Bunu yaparak ayrıca yazının iç dünyalarında teÅŸekkül etmesine imkan veren tenhalığı da kaybediyor, kendilerini kalabalıkların yıpratıcı ve dönüÅŸtürücü etkilerine açık hale getiriyorlar. Her imkanı fırsat bilerek sürekli kendilerini baÅŸkalarına anlatanlar, nihayetinde kendileriyle konuÅŸacak yeterli vakti de bulamaz hale geliyor. En azından benim kiÅŸisel tecrübem ve baÅŸkalarını baÄŸlamayabilecek kanaatim böyle.
 
GerçekleÅŸtirilen her etkinlik, tabiatı icabı bir kurgulama gerektiriyor. Yazara bu kurgu içinde kaçınılmaz olarak bir rol biçiliyor. Bu role soyunduÄŸunuzda otomatik olarak o kurgunun götürdüÄŸü yere gidiyor, kendi önceliklerinizden feragat ediyor, söze dökmeye çok da gönüllü olmadığımız meselelerle ilgili tedirgin ve lüzumu tartışılır cümleler kurmak zorunda kalıyorsunuz. Ben kendi adıma hayatımda buna gerek olmadığını düÅŸünüyorum. Gözlemim o ki, yazarların bu atak gayretleri okurlarını asıl bakmaları gereken yerden, yani metinlerden uzaklaÅŸtırıyor, metinler her gün biraz daha görülmez, fark edilmez, deÄŸerlendirilmez hale geliyor.
 
Bütün bu ifadelerimin iki ay boyunca katıldığım etkinliklerde (davet eden ya da davetli olarak) bir araya geldiÄŸim her yaÅŸ grubundan dostlarımla elbette bir ilgisi yok. Aksine Ankara’da, Ä°negöl ve Bursa’da, Karabük’te, Ä°stanbul’da nereye gittiysem çok güzel ağırlandım ve birçok güzel insanla tanışma imkânı buldum. Kendilerine müteÅŸekkirim. Samimiyetle ifade edeyim ki, bundan böyle de arada sahneler, kürsüler, mikrofon ve ekranlar olmadan, hayatın tabii seyri içinde siz deÄŸerli dostlarımla her türlü yüz yüze muhabbete açık olacağım.
 
Bu kararımın çok boyutlu sebepleri var, burada yer darlığı nedeniyle sadece bir kısmını kayda geçirebildim. Katıldığım etkinliklerde bu kararımdan söz etmiÅŸ, biraz daha fazlasını izaha gayret etmiÅŸtim. Burada daha fazla uzatıp kimseyi kendi özel meselelerimle meÅŸgul etmek istemiyorum ve esasen bu kadarı için bile sizlere bir özür borçluyum. Ä°nÅŸallah bundan böyle olması gerektiÄŸine inandığım gibi, sadece yazılar aracılığıyla beraberliÄŸimizi sürdürürüz, elimden gelen bu... Yazarak meramımı ne kadar ifade edebildiÄŸim elbette tartışılır ama konuÅŸarak daha fazlasını yapamadığım, yapamayacağım kesin...
 
...
 
Bu vesileyle bendenizi ‘Yılın Edebiyat Ödülü’ne layık gören Önder Vakfı’nın saygıdeÄŸer yönetimine ve sevgili jüri üyelerine teÅŸekkürlerimi sunuyorum.
 
 
Kaynak: YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.