Sosyal Medya

Akif Emre Arşivinen: Osmanlı'yı karikatürleştirmek

Batı'nın künhüne vakıf olmadan batıcılık yapıldı bu memlekette ve Batı gardıroptan ibaret görüldü... Benzer durum geleneğe sahip çıkmak adına onu tahrip etmeye, karikatürleştirmeye götüren içi boşaltılmış bir Osmanlıcılık almaya başladı.



Bu topraklarda mahrum bırakılmış, deÄŸerleri aÅŸağılanmış, tarihi manada çıkarılmış, medeniyet ufku karartılmış geniÅŸ kitlelerin ÅŸikayetçi oldukları bir adres vardı: Batı ve BatılılaÅŸma. Batı belli idi; dini, tarihi, medeniyeti, kültürü adına ne varsa öteki olana iÅŸaretti. Batıcılar ise kendi içinden, toprağından çıkmıştı görünüÅŸte ve Onlarla hesaplaÅŸması çok daha karmaşıktı.
 
Batıcılara dair getirilen en büyük eleÅŸtirilerden biri; meftunu olduÄŸu Batı ve Batılı deÄŸerlerin künhüne vakıf olmadan taklit ediyor olmalarıydı. Yaklaşık iki yüzyıldır batılılaÅŸma sevdası bir nakarattan öteye gidememiÅŸ, Batı Uygarlığını var eden deÄŸerleri kavramaktan aciz seçkinler taklitçisi oldukları deÄŸerlere toplumu icbar etmiÅŸlerdi.
 
Bu hikaye epey kullanışlıydı ve büyük ölçüde de doÄŸruydu. Ne var ki Batıcılığa icbar edilenlerin ötekisine dönüÅŸen seçkinci- batıcılarla artık mahrum bırakılmışlık yerine muhafazakarlık rozetinin yakışıklı durduÄŸu kesimler arasında tuhaf bir ayniyetler oluÅŸacaktır. GörünüÅŸte birbirinin zıddına iÅŸaret etse de davranış biçimleri gittikce aynileÅŸecektir...
 
Batıcılar için ( hala bu kavramın geçerliliÄŸi kaldı mı emin deÄŸilim, en azından tarihsel olarak geçerli) öykünülen bir ÅŸeydi Batı Uygarlığı; düÅŸüncesine, felsefi temellerine, estetiÄŸine nüfuz etmeden taklit edilen bir rüya idi... Sürekli gözü kamaÅŸan garpzedelerin akıl tutulmasından kurtulmaları da imkansızdı.
Garpzedeler dışında hayran kaldıkları, taklitten öteye anlam katamadıkları bir uygarlık düÅŸü olarak batı neyse muhafazakar kesim için de benzer akıl kamaÅŸması kendini gösterecektir.
 
Tarihle barışmak, batıcıların tüm kötülüklerin kaynağı saydıkları Osmanlı ile saÄŸlıklı baÄŸlar kurabilmek bu topraklarda yaÅŸayan kültürü, dili, dini ne olursa olsun herkesin varlık borcudur.
 
Ne varki nevzuhur Osmanlıcılık hayali bir medeniyetle ve onu var ve mümkün kılan deÄŸerlerle anlamlı iliÅŸki kurmak yerine içi boÅŸaltılmış bir tekerlemeye dönüÅŸmeye aday. Hatta dönüÅŸtü bile. Daha on beÅŸ yıl önce, 1999 yılında Osmanlı'nın kuruluÅŸunun 700. yıldönümü vesilesi ile Demirel, “artık Osmanlı ile barışma zamanı gelmiÅŸtir” dediÄŸi günlerden durumdan ÅŸikayetçi hale gelmek düÅŸündürücü.
 
Osmanlı ile barışmak, Osmanlı medeniyeti ile kopardığımız hayat damarlarını yeniden baÄŸlamak ile sıradan hamaset malzemesi yapmak farklıdır. Popüler kültürün tüketim malzemesi haline getirilen her deÄŸerin içi boÅŸalmaya, anlamını yitirmeye ve çürümeye mahkum.
 
Tuhaf bir Osmanlı özlemiyle karışık tükettim arzına tanık oluyoruz. Bir tür tarhin asr-ı saadetei muamelesi gören her tür eleÅŸtiri ve eksiklikten masum bir Osmanlı tasavvuru.
 
Osmanlı'ya anlam veren estetik, nezaket, düÅŸünce ve davranıştan, alem tasavvuru mahrum ama ona ait her türlü deÄŸeri, temsili tüketen iÅŸporta düzeyinde pazarlanmasıdır söz konusu olan.
 
Bugünlerde kültürel bir algı olarak Osmanlının tezahürlerini görsel malzeme olarak toplamaya çalışıyorum. Bu görsellere neler mi dahil? Mesela ismi Osmanlı ile baÅŸlayan “cafe” lerden kebapçıya, Osmanlı kokularından ambalaj ürünlerine kadar.
 
Bu görsel malzemeyi belli bir gözle ayıkladığınızda, Osmanlı özlemi yahut ona sahip çıkmak gibi kendince ulvi bir misyon yüklenenlerin hemen hepsinin kafasındaki Osmanlı tahayyülünün resmi ortaya çıkıyor. Mesela demir doÄŸrama atölyelerinin arasında çeÅŸitli kokular satan esnaf “Osmanlı saray kokuları” diye iddialı bir levha asmış. Acaba Osmanlı saray hayatını idealleÅŸtirirken kendi hayat tarzı, hatta din anlayışı ile ne kadar benzeÅŸtiÄŸini düÅŸünüyor? Bir yanda dünyası ile Osmanlıyı özdeÅŸleÅŸtirirken hem idealize edilmiÅŸ bir hayat tasavvuru var hem de alt kültür düzeyinde bir algı söz konusu. Daha incelikli olması beklenen kurumlarda ise tuhaf terkiplerle bir araya getirilmiÅŸ isimler de eklenince durum hepten karikatürleÅŸiyor.
 
Popüler düzeyde Osmanlı algısı bu durumda iken mimariden, estetik algımıza, sanata uzanan farklı alanlarda geleneÄŸi sürdürmek, Osmanlıya-tarihe sahip çıkmak adına yapılanlarda da durum daha iç açıcı olduÄŸu söylenemez.
 
Batı'nın künhüne vakıf olmadan batıcılık yapıldı bu memlekette ve Batı gardıroptan ibaret görüldü... Benzer durum geleneÄŸe sahip çıkmak adına onu tahrip etmeye, karikatürleÅŸtirmeye götüren içi boÅŸaltılmış bir Osmanlıcılık almaya baÅŸladı. Osmanlı'nın idealize etmek adına karikatürleÅŸtirilmesi, eleÅŸtirel bir gözle sahip çıkmayı deÄŸil tarihe takılıp kalmaya iÅŸrettir.
 
Bu halin en baÅŸta gelen sebeplerinden biri söylemden muhtevaya geçemeyen tepkisellik, politik anlamda kullanışlılık olduÄŸu kadar Osmanlıyla saÄŸlıklı temas kuracak kavrayış, fikir ve müesseselerden mahrum kalışımızdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.