İran: Gösterilerin yükselen ateşi siyaseti de ısındırıyor
Follow @dusuncemektebi2
2019 yılını yıkıcı ambargolar yüzünden zor geçiren İran, sokak hareketleriyle daha da sarsıldı. Şubat'ta meclis seçimlerine hazırlanan ülke, ekonomik sıkıntılarının yanı sıra ciddi siyasi krizlerle de karşı karşıya kalabilir.
GeçtiÄŸimiz haftalarda ekonomik gerekçelerle baÅŸlayan ve rejime açıktan muhalefet etmeye kadar varan protesto gösterileri Ä°ran'da siyasi dengeleri de yerinden oynattı. 2019 yılını yıkıcı ambargolar yüzünden zor geçiren Ä°ran, sokak hareketleriyle daha da sarsıldı. Åžubat'ta meclis seçimlerine hazırlanan ülke, ekonomik sıkıntılarının yanı sıra ciddi siyasi krizlerle de karşı karşıya kalabilir.
Ä°ran Ä°slam Cumhuriyeti kurulduÄŸu günden bu yana küçük büyük halk ayaklanmalarına sahne oldu. Sekiz yıllık yıkıcı Irak Savaşı ve baÅŸta ABD olmak üzere Batı’nın siyasi ve ekonomik baskıları, olaÄŸanüstü bir durumu ülkede kalıcı hale getirdi. Bu yüzden Ä°ran yönetimi krizin her türlüsüne tanık olmuÅŸ ve epey bir tecrübe edinmiÅŸtir. Yönetimin krizleri -özellikle halk ayaklanmalarını- bastırma konusundaki özgüvenini rejimin her kademesinde görmek mümkün. Öyle ki Irak’ta haftalardır bitmek bilmeyen protestolarını bastırmak için bile Ä°ran'dan teklif geldi. Ä°ran'ın pratikte OrtadoÄŸu dış politikalarında en yetkili ismi olarak bilinen Kasım Süleymani "Biz bu konuda deneyimliyiz, ortalığı toparlayabiliriz" sözleriyle BaÄŸdat yönetimine seslenerek sokak protestolarını yatıştırmak için teklifte bulundu. BaÄŸdat’ın bu teklifi kabul edip etmediÄŸine dair resmi bir açıklama yapmasa da Irak halkı protestoculara uygulanan ÅŸiddet konusunda desteklediÄŸi Åžii milislerle birlikte Ä°ran'ı sorumlu tutuyor. Ä°ran'ın Necef ve Kerbela'daki konsolosluklarına yapılan saldırılar bu konuda biriken öfkenin patlaması olarak görülebilir.
15 Kasım'daki benzin zammından sonra baÅŸlayan protestolar Ä°ran'ın 31 eyaletinden 27'sine yayılmış durumda. Ölü ve yaralılar konusunda resmi rakamlar bir türlü verilmezken, Dünya Af Örgütü ölü sayısını 304 olarak ilan etti. Fakat ÅŸiddetin boyutlarına bakıldığında kayıp sayısının artmasına kesin gözüyle bakılıyor. Gözaltına alınanlar konusunda da net bir rakam açıklanmadı; fakat Meclis’in Milli Güvenlik ve DışiÅŸleri Komisyonu yedi bin kiÅŸiden fazla olduÄŸunu teyit etti. Bağımsız haber kaynakları ise 8 bin kiÅŸinin protestolar esnasında gözaltına alındığını iddia ediyorlar.
Anlaşılan o ki halk protestolarını bastırma konusundaki tecrübe iÅŸe yaramış ve ÅŸimdilik Ä°ran sokaklarında sükûnet hâkim olabilmiÅŸtir. Fakat iÅŸin siyasi boyutu sokakta sular durulunca ortaya çıkmış, taraflar arası çekiÅŸmede gerginlik giderek tırmanmaya baÅŸlamıştır. Meclis seçimlerine yaklaşık iki aylık bir sürenin kaldığını da hesaba katacak olursak, iç çekiÅŸmeler daha da anlam kazanıyor. Hamaney yanlıları oluÅŸan Ruhani karşıtı dalgayı seçimde fırsata çevirmeye çalışıyor. Katılım oranının ciddi derecede düÅŸmesi beklenen seçimin meÅŸruiyeti bir hayli önemseniyor. Ayrıca ev hapsinde tutulan Musevi'nin yayınladığı bildiri, reformcuları fiilen ikiye ayırması hasebiyle önemseniyor. Bunların hepsi, Ä°ran’da “uzun süreli istikrar” kavramının ciddi kaygılarla birlikte düÅŸünülmesi için yeterli neden sunuyor.
Musevi'nin Hamaney'e yaptığı “Åžah” benzetmesi
2009'da gerçekleÅŸen tartışmalı seçimlerden sonra halen ev hapsinde tutulan Mir Hüseyin Musevi sokak protestolarından sonra bir bildiri yayınladı. Musevi hükümetin gazabına maruz kalarak ev hapsinde tutulduktan sonra belki de Hamaney'e en sert tepkiyi verdi. Protestolara katılan halkı “çaresiz” ve “canına susamış” gibi ifadelerle tanımlayan Musevi, protestoların kanlı ÅŸekilde bastırılmasını ÅŸiddetle kınadı. Reformistlerin öncü isimlerinden biri olarak kabul edilen Musevi, sergilenen ÅŸiddeti ÅŸah döneminde yaÅŸanan 8 Eylül 1978 tarihli "Jale Meydanı" olaylarına benzeterek, yaÅŸananları "acımasız bir katliam" olarak tanımladı. Musevi açıklamasının devamında "57. yılın [1978] katilleri seküler bir rejimin temsilcileriydi, Kasım 2019'un memurları ve kurÅŸun sıkanları ise dini bir hükümetin temsilcileri. Orada Tüm Kuvvetler Komutanı ÅŸahtı; bugün burada ise Velayet-i Fakih mutlak yetkilere sahiptir" ifadelerini kullandı. Bildirisinde hayatını kaybedenlerin ailelerine baÅŸsaÄŸlığı dileyen Musevi, açılan yaraların sarılmasını ancak katliamın amirleri ve faillerinin açık bir mahkemede yargılanmasıyla mümkün olduÄŸunu ifade etti. Ayrıca tekrar Ali Hamaney'e gönderme yaparak "Ses yükselterek savaÅŸ meydanından bahsetmek ikna edici bir cevap deÄŸil" cümlesine yer verdi. Musevi bildirisini Ä°slam devriminin baÅŸarısında dönüm noktalarından sayılan Jale Meydanı hadisesini tekrar hatırlatarak "Yeter ki rejim Jale Meydanı katliamının sonucunu dikkate alsın" uyarısıyla bitirdi.
Musevi'nin özellikle Ali Hamaney'i sert bir dille eleÅŸtirmesi ve Velayet-i Fakih yönetimiyle Åžah rejimini kıyaslaması, reformcular cephesinde hiç görülmeyen bir olaydı. Bu baÄŸlamda, Ä°ran'ın siyasi atmosferinde, bir kez daha sistem içi reformcular ve gerçek reformcular tartışması gündeme geldi. Musevi ağırlığında bir figürün bu seviyede eleÅŸtirilerde bulunması ve bizzat devrim rehberini hedef alması, az bir süre kalan meclis seçimlerine de damgasını vuracak gibi duruyor.
Oyundaki reformcular dışlananları halka doğru mu itti?
Ä°slam Cumhuriyetinin mimarı sayılan Ruhullah (Ayetullah) Humeyni'nin “sistemi ne pahasına olursa olsun korumak” konusundaki hassasiyeti bilinen bir husustur. Humeyni'nin "Nizam'ı korumak vaciplerin en vacibidir" cümlesini tam anlamıyla benimseyenler, mevcut sistemi korumak için her ÅŸeyi mubah görüyorlar. Ä°ÅŸte bu felsefenin, nizamın bir ferdi olup onunla siyasi kimlik bulan reformcular tarafından benimsenmesi ise halk nezdinde büyük bir güvensizliÄŸe sebep olmuÅŸ durumda. Son yaÅŸanan olaylardan önce, reformcuların en popüler isimlerinden biri olan Muhammed Hatemi meÅŸruiyet konusunda uyarıda bulunmuÅŸtu. Hatemi -ki özellikle Ruhani'nin kazanmasında ve seçime katılım oranının yükselmesinde kilit rol oynamıştı- bu sefer epey umutsuz görünüyor. Islahat döneminin CumhurbaÅŸkanı Hatemi, "Artık benim çaÄŸrım da halkın seçimlere katılması konusunda iÅŸe yaramayacak" ifadesiyle kritik düzeye ulaÅŸan umutsuzluk konusunda Ruhani'yi uyarmıştı. Son olaylarda günlerce sessizliÄŸini koruyan Hatemi, ölenlere baÅŸsaÄŸlığı dileÄŸi niteliÄŸindeki mesajında, Hamaney'in belirleyici rolünü olumlu bulmuÅŸtu. Belki de bu ifadeler tam da bir kopma noktası olmuÅŸtur. Ayrıca anlaşılan, bu cephe 21 Åžubat'ta gerçekleÅŸmesi planlanan meclis seçimlerinde katılım oranının düÅŸük olmasını mevcut rekabette kendi lehine görüyor. Tanınmış reformist Ali Åžekurirad benzin zammından sonra çıkan olayların karşı tarafın oyunun düÅŸmesine sebep olacağını düÅŸünüyor. Ä°tirazların genellikle toplumun en düÅŸük gelir tabakalarından geldiÄŸine dikkati çeken Åžekurirad, bu kesimlerin de genellikle muhafazakârlara oy verdiÄŸini hatırlatarak, son ayaklanmalardan kârlı çıkabileceklerini umduÄŸunu söyledi. Karşı cephede ise olaylar tam tersine seyrediyor: Muhafazakârlar tüm ihalenin Ruhani'nin üzerine kalmasından gayet memnun görünüyorlar. Bu yüzden sokakların kontrolü saÄŸlanıp ÅŸimdilik güvenlik tehditleri giderildikten sonra, Ruhani’ye ve hükümetine saldırmaya baÅŸladılar.
Meclisteki reformcu isimlerin başını çektiÄŸi Umut Fraksiyonu'nun benzin zammına karşı giriÅŸimi Ali Hamaney'in müdahalesiyle engellendi. Ruhani'nin bu durumda Hamaney'in yanında yer alması ve devrim rehberinin de zam kararı için ona destek vermesi, ılımlı olarak kabul edilen hükümetin reformcularla arasını daha çok açtı. Bu kırgınlığa, meclisin bilindik reformcu isimlerinden biri olan Pervane SalahÅŸuri'nin, müdahalelerden bahisle "meclisin bağımsızlığının ihlali ve halkın umutsuzluÄŸu" gerekçesiyle önümüzdeki seçimlere katılmama kararı almasını örnek verebiliriz.
Ayrıca normal koÅŸullarda muhafazakarların elini iktidardan uzak tutmak için seçim arifesinde harekete geçen isimler de sessizliklerini koruyorlar. Özellikle görevinin ilk dört yılında Hamaney'in ve Devrim Muhafızları Ordusu'nun tam desteÄŸini alan Ahmedinejad'ın ekonomik anlamda tam bir felaket ortaya koyması halkın gözünü korkutmuÅŸ olsa da, Ruhani döneminin de baÅŸarısız olması toplumu diÄŸer cenahtan da uzaklaÅŸtırdı. Aralık 2017'de baÅŸ gösteren protestolarla kıyaslandığında, son ayaklanmalarda halkın giderek rejim karşıtı söylemleri benimsediÄŸi görülüyor. Radikal rejim karşıtı sloganların sıradanlaÅŸmasının yanı sıra, reformcularla muhafazakarların aynı safta deÄŸerlendirildiÄŸi bariz bir ÅŸekilde göze çarpıyor. Bu durumu dikkate alan Ä°ranlı analistler, 21 Åžubat'ta gerçekleÅŸmesi planlanan 11. Ä°slami Åžura Meclisi (Parlamento) seçimlerinde düÅŸük katılım oranlarının geri döneceÄŸi konusunda uyarıyorlar. KurulduÄŸu günden bu yana seçimlere katılım oranlarını meÅŸruiyet ölçüsü olarak gören ve bunu propaganda malzemesi olarak kullanan Ä°slam Cumhuriyeti bu yüzden epey endiÅŸeli.
Önümüzdeki yıl Ä°ran'ı daha zor günler bekliyor
Halk protestolarından sonra, özellikle siyasiler arasında geleceÄŸe dair endiÅŸelerin dile getirilmesi daha da arttı. Tartışılan konuların başında ise Ruhani hükümetinin bütçe tasarısı ve öngörülen bütçe açığı geliyor. Öyle ki uzmanlara göre, ulaşılması mümkün olmayan bir biçimde, gelecek yıl için günlük 870 bin varil petrol satışı öngörülüyor. Uluslararası Para Fonu'nun raporuna göre, Ä°ran'ın bu sene petrol satışı günlük ortalama 600 bin varildi ki gelecek yıl 500 binin altına düÅŸmesi bekleniyor. Ayrıca alternatif kaynakları deÄŸerlendirme baÄŸlamında vergilerin artırılması orta sınıfın memnuniyetsizliÄŸine yol açıyor ve güvenlik endiÅŸelerine sebep oluyor. Özellikle petrol ve finanstaki ambargoların etkisi arttıkça Ä°ran'ın ekonomik anlamda eli daha da daralacak. Ekonomik koÅŸulların memurları ve orta sınıfı olumsuz etkilemesi, protestoların dışında kalan halkı da itiraz edenler listesine ekleyebilir. Çelik yumruk siyasetinin devam etmesi ve siyasi açılımın imkânsız olması, yönetim ve halk arasındaki diyaloÄŸu kapattıkça ÅŸiddetin daha da artmasına yol açabilir. Son itirazlardan sonra, istihbarat birimlerinin öngörüp uyardığı gibi, özellikle ekonomik rahatlama saÄŸlanamazsa sokakların tekrar hareketlenmesine muhtemel gözle bakılabilir. Hayat pahalılığı gerekçesiyle sokaÄŸa inen Ä°ranlılar iç karışıklık ve istikrarsızlık doÄŸurabilir.
Müellif: Taha Kermani / Kaynak: anadolu Ajansı
Henüz yorum yapılmamış.