Sosyal Medya

Afrika kara bahtına vurulan Frank zincirini kırıyor

14 Afrika ülkesi tarafından kullanılan ve beynelmilel geçerliliği bulunmayan Afrika Frankı'nın her geçen gün arkası görülemeyen bir çıkmaza sürüklenmesi, ilgili ülkeleri kalıcı tedbir almaya sevketti.



15 Ocak 2020 tarihi itibarıyla Batı Afrika ve Orta Afrika’daki bazı ülkeler (1939’da alınan kararla 25 Aralık 1945’te ilk defa basılıp tedavüle giren) 74 yıldır kullanmak zorunda bırakıldıkları, kısaca “Afrika Frankı” olarak bilinen FCFA isimli para biriminden kurtuluyorlar. FCFA halen Portekiz’in eski sömürgesi Gine Bissau ile Fransa’nın 14 eski sömürgesinden müteÅŸekkil 15 ülkenin para birimi. Afrika’nın toplam nüfusunun yüzde 13’üne denk gelen 155 milyon kiÅŸi bu para birimiyle alışveriÅŸ yapıyor. Bu kısaltma baÅŸlangıçta “Afrika Fransız Sömürgeleri Frankı” (Franc des Colonies Françaises d’Afrique) iken 1960’da kıtanın batısında yaÅŸayanlar için Afrika Finans TopluluÄŸu Frankı (Franc de la Communauté financiére africaine), orta bölgesindekiler için ise Afrika Finans Ä°ÅŸbirliÄŸi Frankı (Franc de la cooperation financiére africaine) ismini aldı. O dönem henüz bağımsızlıklarına ne zaman kavuÅŸacakları belli olmayan bu Fransız sömürgelerinin ekonomik bağımlılıkları günümüze kadar devam ettirildi. Åžimdilerde 14 Afrika ülkesi tarafından kullanılan ve beynelmilel geçerliliÄŸi bulunmayan bu frankın her geçen gün arkası görülemeyen bir çıkmaza sürüklenmesi, ister istemez ilgili ülkeleri kalıcı tedbir almaya sevketti. Zira ÅŸimdilerde Fransa’nın 2,5 trilyon avro tutarındaki kamu borcunun ve bunun aylık 22,5 milyar avro tutarındaki faizlerinin getirdiÄŸi aşırı yük, artık kendisine baÄŸlı ekonomileri de endiÅŸelendiriyor.
 
2019 yılının dördüncü çeyreÄŸinde Fransa’nın 2 trilyon 415 milyar avroya ulaÅŸan kamu borçları gayrisafi milli hasılasının (GSMH) yüzde 100,4’lük kısmına karşılık geliyor. Bu yılın üçüncü çeyreÄŸiyle kıyaslandığında ise 39,6 milyar avroluk rekor bir artış görünüyor. 1996 yılında 266,6 milyar avro olan bu borcun neredeyse son 23 yılda 10 kat artması, bugün ülkeyi ekonomik açıdan saran sosyal krizin, ÅŸimdilik Avrupa’daki sekiz köÅŸeli sınırları (hekzagon) içindeki yansımaları. Öyle ki ÅŸu an kamu borcu, ülkede bir yılda üretilen zenginliklerin oluÅŸturduÄŸu seviyeye denk olan yüzde 100 oranını bir kez daha aÅŸtı. 2017 yılının ilk çeyreÄŸinde yüzde 100,7 ve ikinci çeyreÄŸinde ise yüzde 100,9 ile kamu borcu iki kere GSMH’yi geçmiÅŸti. Bu durum Fransız hazinesine aylık 22,5 milyar avroluk bir ödeme fazlalığı yüklüyor. Oysaki Maastrich AnlaÅŸması sınırları içindeki ülkelerin GSMH’sinin kamu borçlanmalarında yüzde 60 sınırını aÅŸmasına müsaade edilmiyor. Fakat daha vahimi, en hassas neticenin ortaya çıkacağı ve de meselenin kırılgan tarafını oluÅŸturacak yerlerin, Afrika’da kendi idaresi altında bulunan Frank Bölgesi olacak olması. Bu para birimini kullanan ülkeler zaten uzunca bir zamandır adeta diken üstünde yürümeye çalışıyorlardı. 2012’den bu tarafa onların döviz rezervlerinin yüzde 50’sini tutan Fransız Merkez Bankası’nın bu kararı, 1960’larda yüzde 82 seviyesindeki uygulamasına göre bir avantaj gibi görünse de, aslında uçuruma sürüklenme sürecini durdurmadı ve bugünlerde Paris ile kesin bir ayrımı zorunlu kıldı.
 
Afrikalılara takılan Frank zinciri
 
Köle ticaretinden büyük fırsatlar elde eden Fransa, köleliÄŸi 1848 yılında yasaklamıştı. Ama bir asır sonra uygulamaya koyduÄŸu para birimi Afrika Frankı, 1940’lı yıllarda bağımsızlığa kavuÅŸmaları an meselesi olan kıtadaki ilgili ülkelerin ekonomik anlamda ayaklarına vurulan yeni bir zincirdi. 1 Haziran 1983 tarihinde Gine’nin baÅŸkenti Konakri’de Batı Afrika ülkeleri arasında her türlü ticari alışveriÅŸi kolaylaÅŸtıracak tek bir para biriminin benimsenmesi fikrinin üzerinden 36 yıl geçti. Gerçi Muammer Kaddafi bu fikri tüm kıta genelinde uygulamak için 2014 yılını hedef belirlemiÅŸ ve gerekli çalışmalara ciddi miktarda maddi kaynak ayırmıştı. Onun öldürülmesi bu konudaki teÅŸebbüslere vurulan en büyük darbe oldu. Bu konunun önemi ortadaydı ve 24 Ekim 2017 günü Nijer’in baÅŸkenti Niamey’de toplanan Batı Afrika Ekonomi ve Kalkınma TopluluÄŸu üyesi ülke temsilcileri 2020 yılı başından itibaren ortak para birimine geçeceklerdi.
 
 
EKO: Ekonomik bağımsızlığın sembolü
 
29 Haziran 2019 günü Nijerya’nın baÅŸkenti Abuja’da bir kez daha bir araya gelen devlet adamlarının en büyük gündemi ortak para birimiydi. Yıllardır özlemi çekilen konuda sona gelindi ve kullanılacak paranın adı EKO olarak ifade edildi. Batı Afrika ve Orta Afrika’da Afrika Frankı kullanan 14 ülke var. Yeni paraya geçecek Batı Afrika Ekonomik TopluluÄŸuna baÄŸlı ülke sayısı ise 15. Bunların içinde Nijerya ve Gana gibi frank bölgesinde yer almayan ülkeler de var. Hatta bu iki ülke esnek bir kura sahip, otonomisi olan bir para istiyorlar. Fransa ikna edebildiÄŸi takdirde ilgili devletleri kendi çizgisinde tutmaya devam edecek. Bu yüzden EKO ile avro arasında sabit parite oluÅŸturulmasını öÄŸütlüyor. Hatta bazı devlet adamlarının aÄŸzından, Fransız hazinesinden bağımsız kullanılacak paranın saÄŸlam ve güvenilir olmayacağını dillendiriyor. Özellikle Nijerya zaten kendi parası Nara varken uygulamaya konulacak ve ipleri baÅŸkasının elinde olacak bir sürece kesin olarak karşı çıkıyor, “Bu para sadece topluluÄŸa baÄŸlı ülkelerce yönetilmeli; hükümranlık onlarda kalmalı” diyor.
 
Afrikalı devlet adamlarını yıllarca baskı altında tutan ve (en ufak tepki gösterenden Afrika Frankı sürecini baltalamaya çalışanlara kadar) aksi davranış sergileyen ülkeleri iç karışıklıklar, hatta askeri darbelerle hizaya getiren Fransa’ya ÅŸimdiye dek ciddi bir tepki gösterilemedi. O da bu para birimini en büyük gelir kaynaklarından biri olarak bugünlere kadar getirdi. Kıtada sayıları giderek artan ve özellikle kendilerini akademik olarak ispat eden (baÅŸta ekonomistler olmak üzere) entelektüeller ve STK temsilcileri öncü görevler üstlendiler. Bunların sert çıkışları ise devlet baÅŸkanlarını da ister istemez bir karar almaya sevk etti. Ä°çlerinde frankın çok saÄŸlam, istikrarlı ve iyi yönetilen bir para olduÄŸunu iddia edenlerin yanında, bunun Paris’ten bağını kopararak ilgili ülkelerde devamını savunanlar da var. Fransız Merkez Bankası’nda onlarca yıldır biriken yüzlerce milyar dolarlık döviz rezervlerini talep edenlerin, demeçleriyle medya organlarında öne çıktığı görülüyor. Fakat bir gerçek göz ardı ediliyor ki Fransa buna razı olsa bile, her gün Paris Borsası’nda iÅŸleme koyduÄŸu bu kazancını ilgili ülkelere ödeyebilir mi? Yıllık GSMH’sini aÅŸan kamu borçlarının gölgesinde, frank kullanan ülkelere bu kaynakları aktarması imkânsız görünüyor. Maalesef ekonomik gerçekler eko-politiÄŸe, yani siyasetin etkisindeki ekonomiye kurban ediliyor.
 
Benin CumhurbaÅŸkanı Patrice Talon’un Fransa’dan döviz kaynaklarını çekme yönündeki demeci, aslında ortamı yumuÅŸatmaya yönelik bir açıklama olarak deÄŸerlendiriliyor. Hatta bunu Fransa’nın siyasi bir manevrası ÅŸeklinde deÄŸerlendirenler de var. EKO’nun 15 Ocak 2020 tarihinde tedavüle girmesine artık sayılı günler kaldı. Burada önemli olan, Fransa’nın bu süreci imkân dahilinde kendi lehine çevirmesi ki son yıllarda kendi ekonomik buhranları altında ezilirken bu pek de mümkün görünmüyor. Zira EKO’nun önünü açmasının ciddi anlamda menfi getirileri olacaktır; çünkü bu paranın önünün açılması, Fransız Milli Bankası’ndaki döviz kaynaklarının ısrarla geri istenmesini de beraberinde getirecektir. Fransa eÄŸer insan kaynakları bakımından (çok deÄŸil) bir nesil önceki dinamikleri harekete geçirme kabiliyetini hâlâ koruyorsa, sömürgeleÅŸtirme sürecinde olduÄŸu gibi, kıtadaki güç dengelerini yine kendi menfaati doÄŸrultusunda kullanıp yeni bir zorunlu birlikteliÄŸe yönelecektir. Fakat artık Paris sokaklarını ateÅŸ sarmışken Fransa’nın, Afrika’da da büyüyen ekonomik sıkıntıların üstüne bir de Çin, Rusya, Türkiye ve Fas gibi yeni aktörlerle rekabete girmesi gittikçe imkânsız hale geliyor.
 
 
EKO bölgesinde yeni süreç
 
Batı Afrika ülkelerinden sekizi öncelikle Fransız sömürgeciliÄŸinin en etkili izlerinden biri olan franktan kurtuluyorlar. YaÅŸananlar aslında baÅŸlı başına bir devrim. Bunu anadilleri yerine resmi dil olarak kullanma zorunda bırakıldıkları Fransızcayla ilgili süreç takip edecektir. Böylece bu adımlar, sömürgecilik sonrası yaÅŸanan ve “yeni sömürgecilik” olarak ifade edilen dönemin de kapanmakta olduÄŸu anlamına gelmektedir.
 
Batı ve Orta Afrika ülkelerinde EKO’nun devreye girmesiyle birlikte Fransız Milli Bankası 2012’den bu tarafa yüzde 50 seviyesinde tutmaya devam ettiÄŸi döviz kaynaklarını serbest bırakacak. Buna baÄŸlı olarak Batı Afrika Para BirliÄŸi’ndeki görevlerini de nihayete erdirecek. Batı Afrika Para BirliÄŸi’nin idaresine, para politikası heyetine ve para komisyonuna Fransa temsilci tayin edemeyecek. Ama ÅŸimdilik avro ile sabitlenen kur devam edecek. Aslında franka karşı geliÅŸin en temel sebeplerinden biri, kurun avro karşısında sabitlenmesiydi. Çin, ABD ve diÄŸer ülkelerin kıtada giderek artan etkinlikleri, ister istemez sadece avroya sabitlenen kura karşı gelmeyi de gerektiriyor. Ayrıca Fransa, Afrika Frankı bölgesindeki eski sekiz Batı Afrika ülkesinin garantörü olduÄŸu için, Paris bu ülkeler üzerinde finans yönünden etkisini koruyacaktır. 15 ülke içinde Afrika Frankı kullanmaya alışmış ülkelerle diÄŸerlerinin aralarında uyuÅŸmazlıklar yaÅŸanacağı ÅŸimdiden konuÅŸuluyor.
 
EKO bölgesi baÅŸlangıçta 15 ülkeyle ÅŸekillense bile zamanla diÄŸerleri de bunun içinde yer alacaklar. Nijerya ve Gana ile FildiÅŸi Sahili ve Nijer bu yeni para biriminin tedavüle girmesinde öncü ülkeler oldular. 2020 yılı EKO için frankın devre dışı bırakılacağı anlamına gelmiyor. Bu yeni para tedavüle girecek, fakat herkes mevcut durum itibarıyla içinde bulunduÄŸu durumu ÅŸimdilik devam ettirecek. En büyük beklenti, bir türlü kalkınamayan ülkelerin önündeki en ciddi engel olan frankın tam anlamıyla saf dışı bırakılması. Bu baÅŸarıldığında, kalkınma hamlelerinin önündeki temel engeller ortadan kalkacaktır. Bundan böyle (ülkelere hangi yatırımın geleceÄŸi kararını ÅŸimdiye kadar tekelinde bulunduran) Fransa’nın hammadde kaynaklarının ihracatını engelleme teÅŸebbüslerine son verilecektir. Afrikalılar kendi paralarını artık ekonomistleriyle idare edeceklerdir.
 
 
 
Müellif: Prof. Dr. Ahmet Kavas [Osmanlı-Afrika iliÅŸkileri alanında eserler veren, Afrika konusunda BaÅŸbakanlık MüÅŸavirliÄŸi ve Çad BüyükelçiliÄŸi görevlerinde bulunan Prof. Dr. Ahmet Kavas, Ä°stanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı ve Afrika AraÅŸtırmacıları DerneÄŸi (AFAM) kurucu baÅŸkanıdır]
 
 
 
Kaynak: Anadolu Ajansı

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.