Sosyal Medya

Taha Kılınç: Libya-Türkiye ilişkisi müttefikliğin ötesindedir

Öyle veya böyle, Libya’nın Türkiye’ye yakınlığı ve iki ülke arasında kurulan tarihsel bağlar, günlük siyasetin ucuz salvoları içinde kaybolmayı hak etmeyecek kadar derin ve köklü. Bu bağlamda, Libya’nın başkenti Trablus’taki meşru hükümetin, kalabalık bir koalisyon (ABD, Rusya, İsrail, Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri vd.) tarafından desteklenen Halife Hafter’in azgınlığına karşı Türkiye’ye yaptığı yardım çağrısına icabet edilmesi, hem tarihî hem de mantıkî bir sorumluluk.



Ä°stanbul Fatih Camii’ne bir daha yolunuz düÅŸtüÄŸünde, iç mekâna girerken, cenaze namazlarının kılındığı avluya bakan kapıların ikincisini kullanınız. Kıbleye yakın kapıyı deÄŸil de, diÄŸerini yani. Hanımların namaz kıldığı bölümün önündeki içme suyu sebilinden hemen saÄŸa, kıble yönüne doÄŸru dönünüz. Ardından bakışlarınızı, sağınızda yükselen kalın sütunun, üstteki mermer kısmına doÄŸru gezdiriniz. Tam orada, Arapça ve Türkçe olarak yazılmış iki kitâbenin, mermere gömülerek yerleÅŸtirilmiÅŸ olduÄŸunu göreceksiniz. Arapça ibare, Hz. Peygamber’in Ä°stanbul’un fethiyle ilgili ünlü hadisidir: “Kustantîniyye elbette fetholunacaktır. Onun emîri ne güzel bir emir, o ordu da ne güzel bir ordudur!” Türkçe cümleler ise ÅŸunlardır: “AÄŸustos 1956 yılında kardeÅŸ ve dost Türkiyayı ziyaret eden Libya Kıralı Mohammed Ä°dris Elsenusi Hazretleri tarafından Fatih Cami Åžerifine armaÄŸan edilmiÅŸtir.” [Ä°mla bozukluklarını düzeltmedim.]
 
Sahabeden Ebû Eyyûb el Ensârî adına inÅŸa edilen Eyüp Sultan Camii’ne de mutlaka sıklıkla gidersiniz. Bir dahakine, ÅŸadırvan tarafındaki kapıdan iç avluya girdiÄŸinizde, hemen saÄŸ tarafınıza bakınız. Kapının yanında, duvarda yine mermer bir kitâbe göreceksiniz. En üstte Libya Krallığı’nın resmî armasını taşıyan Arapça kitâbe, Hz. Ebû Eyyûb’un hal tercemesini ihtiva ediyor. Metin, ünlü Ä°slâm tarihçisi Ä°zzeddîn Ä°bnu’l-Esîr el Cezerî’nin “Usdu’l-Äžâbe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe” adlı eserinden alıntılanmış. Ve altında Türkçe bir not: “Bu Kitabe, Libya Kralı I. Ä°dris El-Senusi hazretleri tarafından EYYÛB Sultan hazretlerinin türbesine hediye edilmiÅŸtir. 1957” [Yine imla korunarak.] Kitâbenin Arapça kısmı, nefis bir hatla yazılmış. Ki, imza sahibine bakınca, bu sürpriz de deÄŸil: Hâmid Aytaç.
 
1956 ve 1957’de Ä°stanbul’daki iki sembol camiye iki önemli hatıra bırakan Libya Kralı Ä°dris es-Senûsî, tahta çıktığı 1951’den, Muammer Kaddafi ve arkadaÅŸları tarafından devrildiÄŸi 1969’a kadar Türkiye ile oldukça sıkı münasebetler içindeydi. Talihin ve tarihin bir cilvesi olarak, Kral Ä°dris, darbe sırasında Bursa’da, Çekirge Kaplıcaları’nda romatizma tedavisi görüyordu. Ülkesine bir daha dönemeyen Ä°dris, Yunanistan üzerinden Mısır’a geçti, 25 Mayıs 1983’te Kahire’deki vefatının ardından, Medîne-i Münevvere’de, Bakî Kabristanı’na defnedildi.
 
Muammer Kaddafi’nin liderliÄŸindeki “Hür Subaylar”, Kral Ä°dris’i devirirken, Ä°ngiltere’nin Libya üzerinde gittikçe artan baskısını gerekçe olarak kullanmıştı. Gerçekten de, Ä°ngilizlerin desteÄŸiyle tahta oturan Kral, iktidarı boyunca ülkesinin Ä°ngiltere’nin nüfuzu altına girmesine seyirci kalmıştı. Libya petrolünü sınırsızca ve arsızca sömüren Ä°ngiltere, Ä°dris’in naif karakterini ustalıkla kullanmış, böylece 1 Eylül 1969 darbesine giden yol açılmıştı.
 
“Libya’yı yabancıların etkisinden kurtarmak” sloganıyla yönetimi ele alan Muammer Kaddafi ise, 42 yıllık uzun iktidarı boyunca sabit ve istikrarlı bir çizgi izlememiÅŸ, sloganik bir üslupla “anti emperyalist” bir duruÅŸ sergilerken, Ä°talya baÅŸta olmak üzere Batılı ülkelere Libya’nın kapılarını açmıştı. Ä°lginçtir, Ä°ngiltere ve Fransa bile, Kaddafi (ve ailesi) ile derin iliÅŸkiler kurmuÅŸ, hatta Kaddafi, Fransa eski CumhurbaÅŸkanı Nicolas Sarkozy’nin 2007’deki seçim kampanyasını finanse etmiÅŸti. Kaddafi’nin yine 2008’in eylülünde Libya’da kabul ettiÄŸi dönemin ABD DışiÅŸleri Bakanı Condoleezza Rice’ı hediyeye boÄŸduÄŸu ve kendisine “Küçük siyah Afrikalı kadınım” dediÄŸi biliniyor. Ezbere Kaddafi övgülerinde ısrarla gözden kaçırılan bir baÅŸka husus da, 1996’da dönemin Türkiye BaÅŸbakanı Necmettin Erbakan’a yönelik hakaretâmiz tavrı ve haddi aÅŸan saygısızlıkları. Gerçi Kaddafi’yi tanıyan hiç kimsenin ÅŸaşırmayacağı bir haldi bu.
 
Öyle veya böyle, Libya’nın Türkiye’ye yakınlığı ve iki ülke arasında kurulan tarihsel baÄŸlar, günlük siyasetin ucuz salvoları içinde kaybolmayı hak etmeyecek kadar derin ve köklü. Bu baÄŸlamda, Libya’nın baÅŸkenti Trablus’taki meÅŸru hükümetin, kalabalık bir koalisyon (ABD, Rusya, Ä°srail, Suudi Arabistan, Mısır, BirleÅŸik Arap Emirlikleri vd.) tarafından desteklenen Halife Hafter’in azgınlığına karşı Türkiye’ye yaptığı yardım çaÄŸrısına icabet edilmesi, hem tarihî hem de mantıkî bir sorumluluk.
 
“Neden Libya?” sorusunun, iki ülke arasındaki münasebetleri aÅŸan bir cevabı da var:
 
OrtadoÄŸu coÄŸrafyasında, sahada bilfiil bulunmazsanız ve “caydırıcı güç” olarak denklemdeki yerinizi kararlı biçimde almazsanız, müzakere masasında da kendinize yer bulamazsınız. Sahaya inmek risklidir, doÄŸru. Ama risk almadan da herhangi bir neticeye ulaÅŸmak imkânsızdır.
 
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.