Türkiye Doğu Akdeniz'de kendisini dışlayan denklemi bozdu mu?
Follow @dusuncemektebi2
Türkiye, Suriye’de olduğu gibi sert gücünü bölgenin farklı alanlarında göstermeden masada başarılı olamayacağını biliyor. Suriye’de sahada etkili olunca masanın kurulduğunu gözlemlemiş Ankara şimdi Akdeniz’de de varım derken diyalog kapısını açık bırakarak oyun bozucu hamlesini yapıyor. Telaş aptallığa dönüşür, Türkiye’nin açık bıraktığı diyalog kapısından uzak durulursa Ankara’nın caydırıcı gücü hazır; hodri meydan!
Gemi Su Alırken Hayal Gören Kaptan: GKRY
DoÄŸu Akdeniz’de Türkiyesiz bir düzen kurulmasının mümkün olduÄŸunu düÅŸünen ve bu konuda zaman zaman cesaretlendirilen GKRY (Güney Kıbrıs Rum Yönetimi), bölgede hidrokarbon kaynaklarının keÅŸfinin bu yönde bir oldu-bittiyi beraberinde getireceÄŸi hayalini bir süredir kurmaktaydı. Sürecin adım adım nasıl iÅŸlediÄŸini kısaca hatırlarsak; ilk önce Ä°srail DoÄŸu Akdeniz’de gaz rezervleri bulduÄŸunu açıkladı; sonra GKRY Afrodit sahasında doÄŸal gaz kaynakları keÅŸfetti. Bu keÅŸiflerin bir “gaza hücum” dönemi baÅŸlatacağını düÅŸünen Rum Yönetimi, KKTC’nin Kıbrıs Adasının etrafındaki doÄŸal kaynaklar üzerindeki eÅŸit haklarını gasp ederek 2003, 2007 ve 2010 tarihlerinde tek taraflı sözde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etti. GKRY, ayrıca, sözde MEB alanını parsellere ayırarak, tek taraflı olarak uluslararası enerji firmalarıyla bu parsellerde sondaj yapılması için yine tek taraflı anlaÅŸmalar imzaladı. Fiili olarak KKTC ve Türkiye’nin deÄŸil haklarının, varlıklarının bile hesaba katılmadığı bu anlaÅŸmalar elbette hem LefkoÅŸa’nın hem de Ankara’nın tepkisi ile karşılaÅŸtı. Özellikle, 2004-2011 seneleri arasında Ankara, GKRY’nin bu hukuk dışı faaliyetlerine diplomasi aracılığıyla çözüm bulmak için tüm yolları denedi.
AB eliyle gasp: Sevilla haritası
Sevilla Üniversitesi'nin hazırladığı, Türkiye'nin itiraz ettiÄŸi ve Yunanistan / GKRY'nin tezlerini yansıtan harita
Ancak, GKRY gerek 2011 senesine kadar, gerekse bu tarihten sonra giderek dozu artan uzlaÅŸmaz bir tavır sergilemeye ve Kıbrıs’ın hidrokarbon kaynaklarını KKTC ve Kıbrıs Türk Toplumunu dışlayarak tek başına sahiplenmeye devam etti. Bu arada Akdeniz’deki oyunun rengi de deÄŸiÅŸmiÅŸti. Akdeniz, bir yandan baÅŸarısızlığa uÄŸrayan Arap Baharı hareketlerinin kanlı sonlarının kızıllığına bürünüyordu. DiÄŸer yandan, kuzeyden güneye inen Rus kruvazörleri Batılı rakiplerine Akdeniz’in sularının ne kadar soÄŸuk olabileceÄŸini gösteriyordu. Artık, Rum kesimi için hiçbir zaman ekonomik olmamış olan gaza hücum oyunu, büyük güçler için de ekonomik bir oyun olmaktan çıkıyordu. KKTC ve Türkiye’nin Akdeniz’den dışlanması, arka planda Rusya ve Ä°ran’a karşı sallanan sopalardı. ABD/AB destekli Yunanistan, GKRY, Israil ve Mısır’dan oluÅŸan Ankara karşıtı cephenin yüksek, tehditkâr seslerle duyurulması Kıbrıs çevresi ve ötesinde yaÅŸananların sadece bir hidrokarbon meselesi olmanın ötesine geçtiÄŸini gösteriyor, bölgede siyasi bir kamplaÅŸma olduÄŸunu kanıtlıyordu. Oysa Türkiye DoÄŸu Akdeniz meselesinde mantığını ve hedeflerini (egemenliÄŸine halel getirmemek ve KKTC ve TC’nin ekonomik hakları dahil hukuki haklarından hiçbir taviz vermemek) hiçbir zaman, Akdeniz oyununun deÄŸiÅŸen renklerine raÄŸmen, yitirmedi.
Türkiye ve KKTC’nin Akdeniz’de mücadele etmesi gereken çok katmanlı sorunlar olduÄŸu, ama bu sorunlar arasında deniz yetki alanları mücadelesinin en ciddi egemenlik sorunu olduÄŸunun tespiti, daha, Ä°srail-Mısır-Yunanistan ve GKRY East-Med kardeÅŸliÄŸini ilan ederken, yapılmıştı. BilindiÄŸi gibi, AB ülkelerinden Ä°spanya’da bir üniversiteye 2003 yılında hazırlatılan ve sonra kamuoyuna servis edilen Sevilla haritası aslında Türkiye’nin elinin ayağının Akdeniz ve Kıbrıs’tan çekilmesi hayaline dayalı East-Med projesinin fikirsel alt yapısını oluÅŸturuyordu. Bu haritaya göre, Türkiye’nin, Akdeniz’deki en uzun kıyı ÅŸeridine sahip olmasına raÄŸmen son derece sınırlı bir deniz yetki alanı ile yetinmesi bekleniyordu. Üstelik bu sınırlamayı konuyla ilgili hiçbir yetkisi bulunmayan AB yapıyor, Türkiye Antalya Körfezi’ne sıkıştırılarak hem KKTC’nin haklarını koruma misyonundan hem Ege denizindeki derinliÄŸinden koparılmaya çalışılıyordu.
Tabii söylemek gerekiyor AB ve ABD’nin desteÄŸini arkasına almış GKRY’nin Türkiye ve KKTC’yi Akdeniz’de izole etme çabası sondaj faaliyetleri ile de sınırlı kalmamıştı. Bir müddet sonra, GKRY; Suriye, Lübnan ve Türkiye’yi dışlayan DoÄŸu Akdeniz Forumu’nun kurulmasında ön ayak oldu. GKRY, Israil ve Mısır’dan geçerek Ä°talya’ya ulaÅŸması umulan boru hattı- East Med’in çok pahalı bir proje olmasına raÄŸmen AB tarafından desteklenmesi el birliÄŸiyle saÄŸlandı. Åžimdi de Güney LefkoÅŸa, Adanın güneyinin silahlanması için giriÅŸimde bulunuyor. Ä°lk giriÅŸimlerden biri Fransa’ya Kıbrıs’ın güneyinde Mari askeri üssünün tahsis edilmesi tartışmalarıyla gün yüzüne çıkan Adanın güneyinin AB aracılığıyla silahlanması fikriydi. Bu suretle Kıbrıs meselesinin AB nezdinde Rum siyasi argümanlarıyla birlikte kabul görmesi de amaçlanıyordu. Keza, Rum Yönetiminin bir süredir Israil’den insansız hava aracı temin ettiÄŸi de bilinmekte. KKTC Cumhuriyet Meclis BaÅŸkan Vekili Zorlu Töre Kıbrıs Kanal 5 televizyonuna bu konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Töre, Rum yönetiminin uzun bir süredir silahlanmaya büyük yatırım yaptığını ve Fransa, Ä°srail, Mısır gibi üçüncü ülkelerle askeri tatbikatlar yapmaya hız verdiÄŸini duyurdu.
ABD eliyle silahlanma: DoÄŸu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ä°ÅŸbirliÄŸi Yasası
ABD DışiÅŸleri Bakanı Pompeo, hatırlanacaktır, DoÄŸu Akdeniz’i Washington için stratejik bir cephe olarak ilan etmiÅŸti; akabinde Rum tarafı stratejik cephenin en önüne atlamak için uzun yıllardır çok sıkı-fıkı iliÅŸki içerisinde oldukları Rusya ile arayı biraz soÄŸuttu ya da en azından soÄŸutuyormuÅŸ gibi yaptı. Böylece Washington’un Güney Kıbrıs’a yönelik silah ambargosunu kaldırmasına muvaffak oldular. 2019 Aralık ayı içerisinde ABD BaÅŸkanı Trump, Senatoda Türkiye ve Rusya’ya yönelik yaptırım içeren ‘‘Ulusal Savunma Yetki Yasası’nı imzaladı. Ayrıca, ABD BaÅŸkanı, bu yasaya eklenen ‘‘DoÄŸu Akdeniz Güvenlik ve Enerji Ä°ÅŸbirliÄŸi Yasası’nı da imzalamayı ihmal etmedi. Bu yasa ile Türkiye’nin Kıbrıs adasında 40 bin askerinin bulunduÄŸu belirtilerek ABD’nin Rum yönetimine 1987’den beri uyguladığı silah ambargosunun sonlandırılması çaÄŸrısı yapılıyor. Bu kararla ABD, GKRY’nin silahlanma eÄŸiliminin farkında olduÄŸunu da gösteriyor. Sonuçta Rumların Rusya ve baÅŸka ülkelerden silah tedarikini önlemek, GKRY’ni silahlandırıp, Ankara’ya “bakın sizi cezalandırıyorum” demek kadar önemli. Tabii, bu yasa ile aslında, Kıbrıs sorunu ve DoÄŸu Akdeniz’deki diÄŸer sorunların barışçıl yollarla çözülme ihtimali büyük ölçüde ortadan kalkmış oldu. Bu da aslında GKRY’nin bindiÄŸi geminin daha çok su alması demek ama ne gam, sonuçta batan ABD gemisi deÄŸil, GKRY ise hala hayaller peÅŸinde. Trump ve ABD yönetimi de bu hayalleri beslemekten geri durmamış, bahsettiÄŸimiz yasaya, GKRY, Yunanistan, Israil üçlüsüyle iÅŸbirliÄŸi yoluyla ABD’nin DoÄŸu Akdeniz’deki iliÅŸkilerinin geliÅŸtirilmesi umudu eklenmiÅŸ. Hatta Ä°srail, Yunanistan, GKRY arasında DoÄŸu Akdeniz’deki iÅŸbirliÄŸini kolaylaÅŸtırmak için bir ABD-DoÄŸu Akdeniz Enerji Merkezi kurulması öngörülmüÅŸ.
Ancak, bu yasa GKRY’ye silah teminini bazı ÅŸartların yerine getirilmesine baÄŸlamış. ÖrneÄŸin, (i) bu baÄŸlamda, satılan silahların son alıcısının Rum yönetimi olması birinci ÅŸart olarak belirtilmiÅŸ, (ii) ikinci ÅŸart olarak da Rus askeri gemilerinin Rum limanlarını kullanmasının önlenmesi ve bu konuda ABD kongresine tescil zorunluluÄŸu getirilmiÅŸ. There is no free lunch (bedava ekmek yok) mu desek.
Düne kadar, GKRY; her gün boÄŸuÅŸtuÄŸu ekonomik sorunlara bir yenisini eklese de (büyük ekonomik kriz atlatılsa da ne Altın Pasaport meselesi ne de kara para aklama ve iktisadi yozlaÅŸma sorunu çözüldü), Rusya ve ABD/AB arasında pinpon topu gibi gelip gitse de, eline verilmiÅŸ yeni cici oyuncaklarıyla, yani silahlar ve enerji ÅŸirketlerinin sondaj gemileriyle hayal kurmaya devam ediyordu. Bugün de sanrı düzeyine gelmiÅŸ hayallerden kurtulamadığı söylenebilir. Ne AB’nin “vatandaÅŸlık satma” uyarısı, ne Suriye’ye yanaÅŸan Rus gemileri, ne Kıbrıs’ın üzerinden kazayla uçan füzeler, Ä°HA’lar, ne Ä°talyan enerji ÅŸirketlerinin East-Med’i ekonomik olarak uygun bulmadıklarını söylemeleri, hiçbir ÅŸey Güney LefkoÅŸa’yı uyandıramadı. GKRY ve diÄŸerlerini hayallerden uyandırmak yine Ankara’ya düÅŸtü.
Türkiye oyunu bozuyor
Aslında Türkiye daha 2003’de, Sevilla haritası kamuoyuna sızdırıldığı anda, GKRY’nin kurgulamaya çalıştığı oyuna karşı çıkmış ve Türkiye’nin kıta sahanlığının Akdeniz’deki batı sınırlarını BM’ye bildirmiÅŸti. Tabii Sevilla haritasının paramparça edilmesi yönündeki en stratejik hamle, Türkiye’nin 2011 senesinde KKTC ile gerçekleÅŸtirmiÅŸ olduÄŸu ilk deniz yetki sınırlandırma ve kıta sahanlığı sınırlandırma anlaÅŸması oldu.
Bu anlaÅŸma neticesinde, Fatih ve Yavuz’un Akdeniz’e inmesi mümkün oldu yani KKTC’nin TPAO’ya ruhsat vererek kendi belirlediÄŸi parsellerde Türkiye’nin derin sondaj gemileriyle sondaj ve araÅŸtırma yapması aÅŸamasına gelindi. Böylece, Türkiye Fatih gemisiyle Kıbrıs’ın batısında ve Yavuz gemisi ile Kıbrıs’ın doÄŸusunda KKTC’nin kıta sahanlığında ilk sondaj faaliyetini gerçekleÅŸtirdi. Türkiye’nin derin sondaj gemileri tabii ki arama ve sondaj faaliyetlerini Türkiye Cumhuriyeti Deniz Kuvvetleri’nin koruması altında gerçekleÅŸtirdiler. Donanmamız, bir yandan Türkiye’nin Kıbrıs adası etrafındaki sularda Yavuz ve Fatih’in sondaj faaliyetlerine koruma saÄŸlarken diÄŸer taraftan Ankara ile KKTC’nin kıta sahanlığındaki alanlara tasallut edecek yabancı firmaların caydırılması görevini de üstlendi
Türkiye-Libya Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Mutabakatının da çok önemli bir adım olduÄŸunu bir kere daha belirtelim. Zira, bu mutabakat sonrasında Türkiye Akdeniz’de Yunanistan ve GKRY arasına adeta bir kama sokmuÅŸ ve dolayısıyla iki taraf arasındaki irtibatı denizden kesilmiÅŸtir. Böylece, East-Med projesinin gerçekleÅŸme olasılığı azıcık varsa da bu mutabakat ile böyle bir olasılık tamamen ortadan kalktı. Türkiye’nin ABD/AB kaynaklı propagandalarda belirtildiÄŸi gibi, yalnız ve izole edilmiÅŸ olmadığı görüldü. Libya ile imzalanan MEB anlaÅŸması sonrasında Akdeniz’de GKRY hariç tüm kıyıdaÅŸ güçlerle benzer iliÅŸkilere açık olduÄŸunu Türkiye’nin ilan etmesi bu açıdan önemlidir. Bu baÄŸlamda, Akdeniz’de büyük güçlerce rehin alınan bölge ülkelerinin kar-zarar hesabını yeniden gözden geçirmeleri ve Türkiye’nin araladığı fırsat penceresini deÄŸerlendirmeleri gerekiyor. Umalım ki, Akdeniz kıyıdaÅŸ bölge güçleri hidrokarbon meselesi ve deniz yetki alanlarının sınırlandırması mevzularında herkesin kazançlı olacağı kazan-kazan siyasetine öncelik verirler.
Donanma ve uzaktan eriÅŸim kabiliyetleri
Bugün Akdeniz’de, Suriye’nin batısında Rus askeri varlığı görünürlük kazandıktan sonra pek çok farklı ülkenin donanmasının buralara demir attığı ve askeri tatbikat yaptığı bilinmekte. Sonuçta, Akdeniz havzası kıyıdaÅŸ tüm ülkelerin kendi imkanları neticesinde alan kapatma yarışına girdiÄŸi bir alan olup çıktı. Bu bakımdan, Türkiye de kendi alan kapatma kabiliyetlerini geliÅŸtirmek için, çok yerinde ve zamanlaması açısından son derece kritik kararları alarak, askeri modernizasyon çerçevesinde donanmasının modernizasyonuna ve Ä°HA-SÄ°HA gibi çeÅŸitli uzaktan eriÅŸim kapasitelerinin geliÅŸtirilmesine öncelik verdi. Bu baÄŸlamda Türkiye’den ardı ardına stratejik hamleler geldi: Bir yandan KKTC’de Geçitkale havaalanı bir Ä°HA-SÄ°HA merkezine dönüÅŸtürüldü. GeçtiÄŸimiz haftalarda Ankara bölgeye ilk Ä°HA’larını göndererek Akdeniz’deki karşıt cepheye KKTC’den buradayım ve Kıbrıs Türklerinin arkasındayım dedi. DiÄŸer yandan Türk Donanması’na yeni katılan Piri Reis denizaltımız, Türkiye’nin Akdeniz’deki A2/AD kabiliyetlerini (alan kapatma kabiliyetlerini) artırmaya devam edeceÄŸini gösterdi. Ä°leride, S-400’lerin Türkiye’nin güneyinde kurulması durumunda Akdeniz üzerindeki alan kapatma kabiliyetimiz maksimum derecede artacak. Alarm zilleri çalıyor! Ey tatlı hayallerle avutulanlar, uyanın!
Türkiye karşıtı cephede telaÅŸ
Türkiye ve KKTC karşıtı East-Med cephesinin Ankara’nın son hamlelerinden sonra sarsıldığı, uykudan uyanır gibi olduÄŸu muhakkak. GKRY’nin, Ä°srail, Fransa, Ä°talya gibi ülkeler tabi bölgede savaÅŸ istemiyoruz açıklamalarından sonra büyük hayal kırıklığı yaÅŸadığı da muhakkak. Bu nedenle Güney LefkoÅŸa’nın savrulmasını önlemek, bozuk moralini düzeltmek, en önemlisi de bölgede Ankara lehine deÄŸiÅŸen güç dengesini birazcık dengelemek için ABD Senatosu devreye girerek ardı ardına Türkiye karşıtı kararlar aldı. Bu ninni, GKRY’nin gerilmiÅŸ sinirlerini yatıştırır mı bilinmez. Çünkü Türkiye ve KKTC’nin Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını daraltmayı hedefleyen Batı’nın bölgede oluÅŸturduÄŸu Ankara karşıtı cephe hem zayıf ülkelerden oluÅŸmakta hem de bu kuÅŸakta yer alan ülkelerin çıkarlarının zaman zaman birbiriyle çakıştığı bilinmekte. Bu nedenle, bu ittifak kuÅŸaklarının uzun soluklu olması beklenmiyor. Yani GKRY, yapayalnız kalabilir, “her koyun kendi bacağından asılır” atasözünü hatırlayabilir.
Ayrıca, Türkiye, Suriye’de olduÄŸu gibi sert gücünü bölgenin farklı alanlarında göstermeden masada baÅŸarılı olamayacağını biliyor. Suriye’de sahada etkili olunca masanın kurulduÄŸunu gözlemlemiÅŸ Ankara ÅŸimdi Akdeniz’de de varım derken diyalog kapısını açık bırakarak oyun bozucu hamlesini yapıyor. TelaÅŸ aptallığa dönüÅŸür, Türkiye’nin açık bıraktığı diyalog kapısından uzak durulursa Ankara’nın caydırıcı gücü hazır; hodri meydan!
Müellif: Prof. Dr. NurÅŸin AteÅŸoÄŸlu Güney/ BahçeÅŸehir Kıbrıs Üniversitesi Ä°Ä°SBF Fak. Dekanı/ CEMES (Akdeniz GüvenliÄŸi Merkezi) BaÅŸkanı
Kaynak: Star-Açık GörüÅŸ
Henüz yorum yapılmamış.