Küresel siyasetin yeni satranç tahtası: Libya
Follow @dusuncemektebi2
Libya krizi hem Arap Baharının bir bakiyesi hem de ortaya çıkmakta olan bölgesel jeopolitiğin habercisi konumunda. Bu özelliği nedeniyle de Libya meselesi hem Türkiye hem de bölgesel siyasetin gündemini daha uzun bir süre meşgul edecek.
Türkiye’nin Libya ile imzaladığı “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına Ä°liÅŸkin Mutabakat Muhtırası” ile “Güvenlik ve Askerî Ä°ÅŸbirliÄŸi Mutabakat Muhtırası” hem içeride hem de dışarıda epey tartışma konusu oldu. Hem bu mutabakatlar hem de DoÄŸu Akdeniz’de yaÅŸananlar, sadece Libya’ya dair deÄŸil, genel olarak bölgede ÅŸekillenmekte olan yeni jeopolitik resme dair epey veri sunuyor.
Bu mutabakatlar ve ErdoÄŸan’ın, talep olması halinde Libya’ya asker gönderilebileceÄŸine dair açıklamalarıyla Türkiye hem Libya özelinde hem de DoÄŸu Akdeniz genelindeki sıkışmışlığını aÅŸma hem de belli iktisadi, enerji ve jeopolitik hedeflerine ulaÅŸmayı arzuluyor.
Bu minvalde, asker gönderme açıklamasının en öncelikli hedefini hem askerî hem de siyasal olarak epey sıkışmış olan Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümetinin (UMH) direncini yükseltmek oluÅŸturuyor. Nihayetinde, Türkiye’nin Libya özelinde sahip olduÄŸu iktisadi ve jeopolitik hedeflere ne ölçekte ulaÅŸabileceÄŸi konusu Trablus’ta kimin söz sahibi olacağıyla yakından ilintili. Hafter’in Türkiye’yi düÅŸman ülkeler kategorisinde deÄŸerlendirdiÄŸi dikkate alındığında, UMH’nin ayakta kalıp kalamayacağı Türkiye’nin Libya’da bir aktör olup olamayacağını tayin edecek. Her ne kadar Türkiye ile Feyyaz Serrac yönetimindeki UMH arasında büyük bir güç asimetrisi mevcut olsa da, her iki aktör arasında ciddi bir bağımlılık iliÅŸkisi oluÅŸmuÅŸ durumda. Birinin denklemden düÅŸmesi diÄŸerini de Libya’da denklemin dışına itecektir. Misal olarak, Türkiye’nin Libya’yla imzaladığı her iki mutabakatın uygulanabilirliÄŸi ancak UMH’nin aktörlüÄŸünü sürdürmesiyle mümkündür. Burada bir parantez açacak olursak, aynı mutabakatlar Türkiye'ye reaksiyon olarak muhtemelen Hafter’in bölgesel ve uluslararası kabul edilirliÄŸini ve meÅŸruiyetini de artıran bir iÅŸlev görecek.
Bunun yanı sıra, Libya krizi Arap Baharından itibaren bölgede yaÅŸanan siyasal ve jeopolitik mücadelenin bütün izlerini ve bileÅŸenlerini içeriyor. Türkiye Libya’da, BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır (darbeden sonra) ve daha düÅŸük profilli de olsa Suudi Arabistan’la doÄŸrudan veya dolaylı olarak bir rekabete giriÅŸmiÅŸ durumda. Bu mücadele Arap Baharının bölge siyasetiyle jeopolitiÄŸinde oluÅŸturduÄŸu yarılmanın bakiyesi. Burada hem siyasal, hem jeopolitik hem de iktisadi bir rekabet söz konusu. Bu durum da bu aktörlerin hepsinin Libya’da el yükseltmesine yol açıyor.
Ä°laveten, Türkiye, DoÄŸu Akdeniz’de ortaya çıkmaya baÅŸlayan hem enerji hem de güvenlik denkleminin dışında tutuluyor. Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, Ä°srail ve Mısır eksenli geliÅŸen bu enerji ve güvenlik denklemi ABD’nin de desteÄŸine mazhar. Bu çerçevede, Kahire’de gerçekleÅŸen DoÄŸu Akdeniz Enerji Forumuna bu dört ülkenin yanı sıra Ürdün, Filistin ve Ä°talya da katıldı. Bütün bu geliÅŸmeler Ankara’da DoÄŸu Akdeniz’de geliÅŸen bu denklemin dışına itilme kaygılarını depreÅŸtirdi. Türkiye hem epey bir süredir DoÄŸu Akdeniz’de sert güç unsurlarını kullanabileceÄŸine dair güçlü mesajlar vererek hem Libya’da el yükselterek hem de UMH ile mevzubahis mutabakatları imzalayarak DoÄŸu Akdeniz’de kendisini dışlayan bu denklemi inkıtaya uÄŸratmaya çalışacağını gösteriyor.
DoÄŸu Akdeniz merkezli yaÅŸanan bu geliÅŸmeler, son yıllarda bölgesel politikada ortaya çıkan bazı trendlerin de daha berraklaÅŸmasına yol açtı. Birincisi, uzun süredir Türkiye’nin dış politikasındaki krizlerin merkez üssünü Suriye oluÅŸturuyordu. Türkiye - Rusya iliÅŸkilerinin aÅŸil topuÄŸunu oluÅŸturan Ä°dlib’i ÅŸu an için paranteze alacak olursak, Suriye’de genel hatlarıyla bir resim ortaya çıkmış durumda. Dolayısıyla, Suriye’nin aktif bir kriz olma halinde ciddi manada bir azalma yaÅŸanıyor. Tabii ki Ä°dlib hariç. Ne yazık ki Ä°dlib patlamaya hazır bir bomba olma hüviyetinden hiçbir ÅŸey kaybetmiÅŸ deÄŸil. Buna karşın, önümüzdeki dönemde Türkiye dış politikasının enerjisini büyük oranda DoÄŸu Akdeniz emecek. Tabiri caizse, dış politikadaki krizlerin merkez üssü DoÄŸu Akdeniz’e kayıyor.
Ä°kincisi, Suriye meselesinde Türkiye asıl krizini ABD ile yaÅŸadı. Buna karşın Libya ve DoÄŸu Akdeniz baÅŸlıklarında Türkiye daha çok Avrupalı ve bölgesel aktörlerle karşı karşıya geliyor ve gelmeye devam edecek. Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, Fransa, Mısır, BirleÅŸik Arap Emirlikleri, Ä°srail ve daha düÅŸük oranda Suudi Arabistan’la karşı karşıya geliyor Türkiye. Meselenin Batı baÅŸlığına bakacak olursak, Suriye, Türkiye’nin büyük oranda ABD ile yaÅŸadığı bir krizken, Libya ve DoÄŸu Akdeniz ise Türkiye’nin daha çok AB ile bazı Avrupalı ülkelerle yaÅŸadığı ve yaÅŸayacağı bir sorun. Buna karşın, Rusya ile Suriye’de yaÅŸadığımıza benzer bir deneyimi tekrardan yaşıyoruz. Her ne kadar sahada Türkiye ile Rusya çatışmanın farklı taraflarını bilfiil destekleselerde, Libya-merkezli bir süreç için birbirleriyle daha fazla angajmana girecek gibi gözüküyorlar. Libya’nın tamamına deÄŸil de, Trablus ve çevresine yoÄŸunlaÅŸan sınırlı bir Astana sürecinin zemini oluÅŸuyor. Üçüncüsü, hem Suriye hem de Libya krizleri Batılı aktörlerin bölgesel jeopolitiÄŸin ÅŸekillenmesinde ne ölçekte zemin kaybettiklerini net bir ÅŸekilde ortaya koyuyor. Bilhassa Avrupa, komÅŸu coÄŸrafyalarında yaÅŸanan çok katmanlı düzen arayışında (iç siyasal düzen, bölgesel düzen ve bölgenin uluslararası aktörlerle kurduÄŸu iliÅŸki sistematiÄŸi) neredeyse etkisiz eleman gibi bir iÅŸlev görüyor.
Buna karşın, her iki kriz hem bölgesel aktörlerin bölgesel jeopolitiÄŸin ÅŸekillenmesindeki paylarının göreceli olarak artış gösterdiÄŸini hem de bölgenin uluslararası aktörlerle kurduÄŸu iliÅŸkilerde bir çeÅŸitlenme ve çoÄŸulculaÅŸma yaÅŸandığını ortaya koydu. Burada özellikle Rusya bölgesel güvenlik konularındaki payını artırdı.
Velhasıl, Libya krizi hem Arap Baharının bir bakiyesi hem de ortaya çıkmakta olan bölgesel jeopolitiÄŸin habercisi konumunda. Bu özelliÄŸi nedeniyle de Libya meselesi hem Türkiye hem de bölgesel siyasetin gündemini daha uzun bir süre meÅŸgul edecek.
Müellif: Galip Dalay / Karar
Henüz yorum yapılmamış.