Gelibolulu Ali Efendi ve ÅŸehrini ne kadar biliyoruz?
Follow @dusuncemektebi2
16. yüzyılın en önemli entelektüeli Gelibolulu Âlî, şehirde de pek tanınmıyor, ülkede de. Ama bana son elli yıl içinde yurt dışında hakkında en çok yayın yapılan iki kültür adamı söyle deseniz, birincisi için Evliya Çelebi, ikincisi için Âlî derim. Hırslı ve vizyoner bir adam, bir anlamda Osmanlı’nın Huntington’u denebilir.
Gelibolu son yılların en popüler kültür ve turizm destinasyonlarından biri haline geldi ya sen de bu hazır ürünü satacaksın diyebilirsiniz, ama öyle deÄŸil. Yeni nesil, Gelibolu’yu daha çok Çanakkale savaÅŸlarından, orada yatan binlerce vatan evladından, ÅŸimdi çok ziyaret edilen açık hava müzesi konumundan tanıyor, bu doÄŸal da. Ben size biraz farklı bir Gelibolu’dan söz edeceÄŸim, benim Gelibolu’mdan.
Åžeyh Galib usta diyor ya
O zaman ki bezm-i cânda bölüÅŸüldü kâle-i kâm
Bize hisse-i muhabbet dil-i pâre pâre düÅŸtü.
Akademik hayata baÅŸladığım yıllarda aslında çalışacağım alanı, konuyu, hocayı kafamda belirlemiÅŸtim. Fakülte ikinci sınıftan itibaren biyografi alanı gözdemdi ve ben bu zengin birikim üzerine bir ÅŸeyler yapmak niyetinde idim. Alan fiilen boÅŸtu, bu konuda hocam Haluk Ä°pekten Bey’in ders notları dışında somut hiçbir veri yoktu ama hangi eseri çalışmak istesem onu falan büyük hoca yakında neÅŸr edecek gibi Türkoloji tarihinde var olan dedikodular önümü kapatıyordu. Sonunda Gelibolulu Âlî’nin aslında bir umumi tarih olan Künhü’l-ahbâr’ında yer alan biyografiler üzerinde çalışmaya karar verdik. Böylece benim payıma da Gelibolu düÅŸmüÅŸ oldu.
Madem Âlî, Gelibolu’yu bir soyadı gibi ayrılmaz bir parçası olarak taşıyordu. Ben de öncelikle onun yetiÅŸtiÄŸi bir çevre olarak ÅŸehrini tanıyarak iÅŸe baÅŸlayacaktım. Gelibolu ile aÅŸkımız da böyle baÅŸlamış oldu. Eskilerin bir kanaati vardır, gözden önce kulak aşık olur derler. DoÄŸrusu benimki de öyle oldu, Gelibolu’yu önce eskilerin tabiriyle ilme’l-yakîn, yani okuyarak, epey sonra da ayne’l-yakîn yani ziyaret ederek tanımış oldum. Ä°fade edeyim ki birinci Gelibolu, ikincisinden daha cazip bir ÅŸehir.
‘Suya seccâde salmışsın’
Gelibolu’nun fethi bile baÅŸlı başına bir hikaye: Rivayet o ki Rumeli fatihi Süleyman PaÅŸa bir gün kırk yiÄŸidi ile ÅŸimdiki Lapseki taraflarına ava çıkmış. Hava berrak, karşı kıyılar hayal meyal görünüyor. Ä°çlerinden biri haydi ÅŸu karşı kıyıda neler var, bir gidip görelim demiÅŸ. DemiÅŸ de nasıl gidilecek? Yakında otlayan bir inek kesilmiÅŸ, derisi yüzülmüÅŸ, bunlar tasma haline getirilirken bir baÅŸka ekip de ormandan kestikleri dikmeleri yana yana dizmiÅŸ. Tasmalarla baÄŸlanan aÄŸaçlardan ortaya bir sal çıkmış. Ver elini Çanakkale BoÄŸazı. Kısa sürede karşı kıyıya ulaÅŸmışlar. Kendilerine küçük bir alan açmışlar ve orası artık Rumeli fetihlerinin baÅŸlangıç noktası olmuÅŸ, arkadan da Gelibolu fethi, yıl 1354. Yani Ä°stanbul fethinden yaklaşık yüz yıl önce. Bugün bize mucize gibi görünen bu fetih devrinde de öyle algılanmış olmalı ki Süleyman Çelebi’nin dedesi Åžeyh Mahmud bu durumu;
Velâyet gösterip halka suya seccâde salmışsın
Yakasın Rumelinin dest-i takvâyla almışsın
beytiyle açıklar.
Bu fetihle birlikte Gelibolu’nun stratejik deÄŸeri de çok artmış. Hızla geliÅŸip büyüyen Rumeli coÄŸrafyası için bir anlamda atlama taşı, sonra da siyasi bir merkez, bir askeri üs olmuÅŸ. ÖrneÄŸin Osmanlı denizciliÄŸi ilk kuruluÅŸunu buraya borçlu, bir anlamda donanmanın baÅŸkenti, ilk tersaneler burada. Yeniçerilik tarihi açısından da öyle, ilk acemi oÄŸlanlar kışlası da Gelibolu’da kuruldu.
Ä°stanbul’un fethine kadar Gelibolu Osmanlı ÅŸehirciliÄŸinin göz bebeÄŸi merkezlerinden biri. Bu yıllarda Rumeli akınlarında elde edilen ganimetler, bir zenginlik olarak ÅŸehre geri dönüyordu. Önce vakıflar kuruldu, bu tablo da yörede çok canlı ve etkileri uzun süre devam edecek bir kültürel hareketlilik doÄŸurdu. Ağır Çanakkale Savaşında büyük ölçüde tahrip edilmiÅŸ olsa da bu mimari yapı bu gün de ÅŸehri süslemeye devam ediyor. Türünün en güzel örneklerinden biri olan ve ziyaret edenlere doyumsuz bir Akdeniz seyri sunan Namazgah bunlardan biri. Anadolu ve Rumeli coÄŸrafyasındaki en büyük mevlevihanenin Gelibolu’da olması tesadüf mü dersiniz? Özellikle Marmara bölgesinde pek çok ÅŸehir ve kasabada adına camiler olan Süleyman PaÅŸa için burada da bir cami var ve bu eser mevcutları içinde en çok Gelibolu’ya yakışmış. Ondan söz açılınca efsanevi hayatına girmeyelim ama hemen Gelibolu’nun yakınındaki Bolayır’da yattığını belirtelim. Bir av esnasında ayağı sürçen atından düÅŸerek ölmüÅŸ. Türbesi eski Türk türbe geleneÄŸinin az sayıdaki örneÄŸinden biri. Çünkü atıyla yan yana yatıyorlar ve atının türbesi de kendisinin ki kadar görkemli. Vatan ÅŸairi Namık Kemal de buraya gömülmeyi vasiyet etti, ÅŸimdi onlara eÅŸlik ediyor.
Bana göre Gelibolu’nun kültür tarihi siyasi tarihinden çok daha zengin. ÖrneÄŸin Bayramilik tarikatının en önemli iki ismi Yazıcızade kardeÅŸler de bu ÅŸehirde medfun. Halk Müslümanlığını yüzyıllarca beslemiÅŸ olan Ahmediye ve Muhammediye bu topraklarda yazıldı. 16. Yüzyılın Bursa ve Edirne’den sonra en çok ÅŸair yetiÅŸtiren merkezlerinden biri de Gelibolu. Piri Reis gibi bir büyük denizcinin de bu coÄŸrafyanın evladı olması tesadüf deÄŸil. Kısmen Barbarosların da yöreyle ÅŸöyle veya böyle ilintisi söz konusu.
Åžehrin siyasi ve kültürel arka planı bu denli zengin olunca böylesi bir kadro da ÅŸaşırtıcı gelmiyor. Gelibolulu Âlî’ye gelince, 16. yüzyılın bu en önemli entelektüeli ÅŸehirde öbürleri kadar tanınmıyor, ülkede de. Ama bana son elli yıl içinde yurt dışında hakkında en çok yayın yapılan iki kültür adamı söyle deseniz, birincisi için Evliya Çelebi, ikincisi için Âlî derim. Hırslı ve vizyoner bir adam, bir anlamda Osmanlı’nın Huntington’u denebilir. Devletin en güçlü olduÄŸu dönemde iÅŸin kötüye gittiÄŸini ve tedbirler alınması gerektiÄŸini anlatmaya çalıştı. Bu görüÅŸlerini de çeÅŸitli alanlarda kaleme aldığı ellinin üzerindeki eserinde dile getirdi.
Dünyadaki tek örnek ziyaretgah
Hikayemizi belki de dünyada tek örnek bir ziyaretgahla bitirelim: Bayraklı Baba’nın türbesi ile. Türbe, küçük bir bahçenin içinde bulunan mermer bir mezardan ibaret. Mezarın üzeri ve çevresi irili, ufaklı bir yığın asılı bayrakla donatılmış. Yörede ev sahibi olmak isteyenler, evlenmek isteyenler, okulunu bitirmek isteyen öÄŸrenciler ya da akla gelebilecek her türlü dilekler için ilk akla gelen Bayraklı Baba olmaktadır. Halk dileÄŸi için adak olarak bayrak asar. Asıl adı Karaca Bey olan Bayraklı Baba, Osmanlı donanmasında bayraktarlık yapan yiÄŸit bir denizcidir. Bir deniz savaşında arkadaÅŸlarıyla beraber düÅŸman tarafından sarılır, kimi ÅŸehit kimi tutsak olur. Karaca Bey elinde bayrağı ile düÅŸmana direnir, ÅŸehit ve tutsak olması durumunda bayrak düÅŸmanın eline geçeceÄŸinden bayrağı teslim etmek istememektedir. O anda aklına bir fikir gelir. Bayrağı küçük parçalara böler ve yutar, sonra da düÅŸmana saldırır, yaralanır ve yere düÅŸer. Yaralı olarak bulunduÄŸunda arkadaÅŸları tarafından kendisine bayrağın nerede olduÄŸu sorulur; düÅŸmana teslim etmemek için yuttuÄŸunu söyler. Sonra da keskin palası ile karnını yarar ve yuttuÄŸu bayrak parçaları karnından dışarıya kanlarla beraber çıkar. Son sözü “Benim mezarımdan hiçbir zaman bayrak eksik etmeyin” olur. Ä°ÅŸte o günden beri türbesinde bayrak eksik olmaz.
Gelibolu elbette bunlardan ibaret deÄŸil, mevsim uygunsa denize de girin, leziz balıklarından tadın, peynir tatlısını deneyin. Elbette Yarımadadaki Çanakkale savaÅŸlarında bir hilal uÄŸrana batan güneÅŸleri, yiÄŸit askerleri de ziyaret edin, daÄŸdaki, Dur yolcu bilmeden gelip bastığın…. diye baÅŸlayan ÅŸiirin tamamını bulup okuyun…
Tarihi hikayeleri gelecekle tamamlayalım: Osmanlı iki kanattan meydana geliyordu, Anadolu ve Rumeli. Rumeli kanadının kapısı Gelibolu’dan atılan adımlarla baÅŸladı. YaÅŸama alanları açıldıkça da ÅŸehir, geliÅŸip serpildi. Tersine bir manzara onun küçülüp daralmasına yol açtı. Åžimdi Çanakkale köprüsü ile yeni bir dünya kuruluyor. Ä°nanıyorum ki Gelibolu, yakın gelecekte sadece ulaşım açısından yeni bir köprü başı rolü üstlenmekle kalmayacak tarihtekine denk yeni açılımlara da ulaÅŸacaktır.
Müellif: Mustafa Ä°sen / Star Açık GörüÅŸ
Henüz yorum yapılmamış.