Sosyal Medya

Toplumsal cinnete sürükleniyoruz

İşimdin çıkıp evime dönerken araçta iki genç şoförün kavgasına şahit oldum ve bu çocukların aile ortamlarını düşündüm. Onların eşleriyle ve çocuklarıyla ilişkilerini anlamaya çalıştım.



Minibüs yavaÅŸ yavaÅŸ ilerliyor… Yolcular sık sık saate bakıyor ve bir an önce evlerine ulaÅŸabilmek için ÅŸoförü sıkıştırıyorlar. Fakat trafiÄŸin yoÄŸun olduÄŸu saatlerde bu mümkün olmuyor. Eve ulaÅŸmamın epey zaman alacağını bildiÄŸimden başımı cama yaslayıp gözlerimi dinlendirmeye çalıştım. Fakat ne olduysa ÅŸoför aniden durdu ve öndeki araca yönelip küfürler savurmaya baÅŸladı. Birkaç dakikada ortalık savaÅŸ meydanına dönüverdi. Ä°ki ÅŸoför ve onlara eÅŸlik eden bir grup ellerindeki satırla birbirlerine vurmaya baÅŸladılar. Bir minibüste satır, bıçak gibi aletlerin olabileceÄŸine hiç ihtimal vermezdim. Yolcular indiler ve kavgayı sakinleÅŸtirmeye çalıştılar. Fakat ne mümkün. Birkaç kiÅŸi kan içinde yere yığıldı, kesici aletler ise elden ele dolaÅŸmaya baÅŸladı. Kavga uzadıkça uzadı. Yolcularla beraber baÅŸka bir araca geçip yola devam ettik. Fakat yol boyunca zihinlerimizde aynı soru vardı: Kavgaya devam eden gençlerin akıbeti ne oldu? Küçük bir mesele için insanlar nasıl oldu da birbirlerine satırla saldırmaya baÅŸladılar? Ä°nsan hayatı bu kadar ucuz muydu? Araç kullanacak kiÅŸiler ehliyet alırken öfke kontrolü noktasında da bir eÄŸitimden geçmeli miydiler?
 
Yazılı ve görsel medyaya göz attığınızda ÅŸiddet görüntülerinden içiniz bunalıyor. EÅŸlerini, arkadaÅŸlarını, ebeveynlerini, komÅŸularını katleden caniler, yetim kalan çocuklar, savaÅŸ görüntüleri ve insanın yeryüzüne ektiÄŸi ÅŸiddet ruhunuzda derin bir yara açıyor. Ve ister istemez insanın yeryüzüne ektiÄŸi fitne ve fesadı düÅŸünüyorsunuz. DoÄŸada yaÅŸayan vahÅŸi hayvanlar ihtiyaçlarına binaen avlanıyor, zayıf olanı yakalayıp karınlarını doyuruyor sonra da yollarına devam ediyorlar. Ä°nsan ise nefsini tatmin edebilmek için hiç sınır tanımadan öldürüyor, çalıyor, katlediyor, iÅŸgal ediyor…
 
Ä°nsanoÄŸlu bilim ve teknolojide büyük bir yol kat etti. Bilgi parmaklarımızın ucunda, kutuplarda vuku bulan bir olay birkaç dakikada bütün dünyaya yayılıyor. Ancak insan varoluÅŸ gayesini kavrayamadı, evrendeki üst konumunun farkına varamadı. Kendini tanıma noktasında hiç çaba göstermedi. O yüzden hangi ÅŸartlarda yaÅŸarsa yaÅŸasın kin, nefret ve ÅŸiddet ekmeye devam ediyor.
 
Bilgi ile hikmeti birbirinden ayıran günümüz eÄŸitimcileri okullu insanın suça bulaÅŸmayacağını, kötülük yapamayacağını savunuyorlar. Oysa suç makinesine dönüÅŸen fertler eÄŸitim kurumlarından geçtiler ve diplomalı suçlulara dönüÅŸtüler. Zira bilginin hikmetine vakıf olamayan kiÅŸiler vicdanlarının sesini duyamaz ve insan olarak görev ve sorumluluklarının farkına varamazlar. Bu kiÅŸilere göre bilgi sadece mesleki kariyer imkânı saÄŸlayan bir deÄŸerdir. Oysa kadim kültürümüzde eÄŸitimin birincil amacı Allah’a, kullara ve topluma karşı sorumluluÄŸunun bilincine varan vicdan sahibi bireyler yetiÅŸtirmektir. Buna göre bilginin hikmeti vardır ve bilgi kiÅŸiyi yaratıcısı ile buluÅŸturur.
 
Ä°ÅŸimdin çıkıp evime dönerken araçta iki genç ÅŸoförün kavgasına ÅŸahit oldum ve bu çocukların aile ortamlarını düÅŸündüm. Onların eÅŸleriyle ve çocuklarıyla iliÅŸkilerini anlamaya çalıştım. Cebinde kesici aletlerle gezen ve küçük bir meselede dahi karşı tarafı katledecek duruma gelen bu çocukların taşıdığı riski gördüm. Ve büyüklerimizin balık baÅŸtan kokar sözünü hatırladım. Ailede, okulda ve toplumda ahlak ve maneviyat eksenli bir eÄŸitimle piÅŸmeyen fertler çevrelerine ÅŸiddet ve nefret ekmeye devam ediyorlar. Ve her dakika yeni kurbanlar veriyor, yastan bir türlü hiç çıkamıyoruz. Ne acı deÄŸil mi?
 
 
Faktam Tuncer / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.