Sosyal Medya

Rasim Özdenören: Alkol üzerinden Kızılderililerin sömürülmesi

Vaktaki, beyaz adam, Kızılderili’nin alkolü tanımadığını fark etti, ona alkolü (viski) tanıttı. Kızılderili, bu sert içkinin tadını aldı ve ona “ateş suyu” adını verdi. Kızılderili ilkin viskiye tiryaki edildi, sonra viskinin bedeli ondan aklın almayacağı ölçüde yüksek pahalar ödettirilerek çıkartıldı.



Görünüşte, alkol ile sömürü arasında herhangi bir bağlılaşım kurulamayabilir. Ama acaba gerçek öyle midir?
 
“Ateş suyu”na alıştırılan Kızıl Deriliyi ele alalım.
 
Kızıl Derili adamın gündelik hayatında tüttürdüğü bir dumanı vardı. Kıtanın sonsuzca uzayan topraklarında, sesini ulaştıramadığı mesafelerde duman ona haberleşme işinde yardımcı oluyordu. Beyaz adam, Kızılderili’den dumanı öğrenince bunun keyif verici bir nesne olduğunu keşfetti. Avrupa’da tütün alışkanlığı oradan başladı. Ve devam ediyor.
 
Kızılderili’nin kendine özgü bir alkolü de yoktu. Dolayısıyla alkol alışkanlığı da yoktu.
 
O, doğanın kendine armağan ettiği böcekkabuklarından, çiçekten, ottan, çöpten süslenme nesneleri icat ediyor; bu sade, basit süslerle gönlünce eğleniyordu.
 
Vaktaki, beyaz adam, Kızılderili’nin alkolü tanımadığını fark etti, ona alkolü (viski) tanıttı. Kızılderili, bu sert içkinin tadını aldı ve ona “ateş suyu” adını verdi. Kızılderili ilkin viskiye tiryaki edildi, sonra viskinin bedeli ondan aklın almayacağı ölçüde yüksek pahalar ödettirilerek çıkartıldı. Bugünkü Amerika kıtası topraklarının çoğu, bu doğuştan tertemiz saf insanlardan birkaç şişe viski karşılığında tırtıklandı.
 
Bakın kayıtlarda ne var: “Sömürgecilik en ilkel toplumlarda bile alkollü içkileri, boncuklarıyla mal dolaşımını hızlandırarak sakin yaşayışı, hızlı yaşamaya dönüştürüyordu ki; bu gerçeğin karşısında mistik uyuşukluğun öğütlenmesi emperyalizm açısından hem ikiyüzlülük, hem de çelişmeydi.” (Necip Alsan, Eylem ve Düşünce Açısından Çağımız 20. Yüzyıl, Varlık Y. İst. 1969, s.31).
 
Bu cümleler Afrikalılar için kuruluyor. Amerika kıtasının Kızılderili yerlilerine gelince, bugünkü New York kenti (beş ada üzerine kurulu), Şikago, Arizona, Saint Louis gibi havzalar ya birkaç şişe viski karşılığında veya incik boncuk verilerek satın alınıyordu. Örneğin New York kentinin tümü (beş ada) 24 dolar karşılığında satın alınmıştı. O 24 dolar da viskiye gitmiştir muhtemelen.
 
Halen Avrupa, alkolizmle nasıl başa çıkacağını bilemiyor. İngiliz tarihçi Arnold Toynbee’ye bakarsanız bu gidişle başa çıkması mümkün de değil. Toynbee: “Alkolle ancak İslam dini başa çıkar!” Diyor.
 
Alkolizmin tek başına bir tehdit olarak algılanması yanlış olur. Alkolizm; can sıkıntısı, bezginlik, yılgınlık, umutsuzluk, erken bunama, melankoli, yalnızlık duygusu, şizofreni gibi yaygın ruh ve sinir hastalıkları ile eşleşmiş olarak iş görüyor. Bu tablodan intiharların çıkacağını tahmin etmek zor değil. Alkol alışkanlığının yoğun olduğu ülkelerde intihar vakalarının da sık görüldüğü gerçeğine bakarak alkol ile intihar arasında bağlılaşım kurmak mümkün görünüyor.
 
Bu açıdan tüm Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin sergilediği içler acısı tablo göz önünde dururken, kimi mahfillerin ülkemizde de alkolü özendirmeye çalışması akıl alacak iş değil.
 
Yarın bu alışkanlığı ortadan kaldırmak için harcanacak paranın, bu gün alkol alışkanlığı sağlamak üzere harcanan paradan kat kat fazla olacağı günü düşünmek bile ürkütücü.
 
 
 
Kaynak: Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.