Düşmanlarının Çaresiz Kaldığı Amiral: Barbaros Hayreddin Paşa
Osmanlı Devleti döneminde “deniz” denilince ilk akla gelen kişi olan Barbaros Hayreddin Paşa, gösterdiği başarılarından dolayı ilk olarak Cezayir’in hükümdarı olmuş, daha sonra Yavuz Sultan Selim’den dinin hayırlısı anlamına gelen “Hayreddin” lakabını almıştır. Ardından da Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlı Devleti’nin Kaptan-ı Deryası olma başarısını göstermiştir.
1538 yılı sonbaharında Papa III. Paul; Papalık, İspanya, Malta Şövalyeleri, Cenova ve Venediklilerden oluşan bir “Kutsal İttifak” meydana getirdi. Bu ittifak Osmanlı donanması ve Barbaros Hayreddin’i yenmek için Andrea Doria komutasında, 200 civarında kadırgadan oluşan bir Haçlı donanması oluşturdu. Buna karşılık Osmanlı donanmasında 122 kadırga bulunuyordu. Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanması ile Barbaros Hayreddin komutasındaki Osmanlı donanması Preveze açıklarında karşı karşıya geldi.
28 Eylül 1538’de Preveze’de gerçekleşen savaşta Osmanlı donanması sayıları az olmasına rağmen galip geldi ve bir tane bile gemi kaybetmeden Haçlı donanmasının on gemisini batırdı, otuz altı gemiyi ele geçirdi. Ayrıca 3000 Hristiyan denizci de esir alındı, buna karşılık 400 levent şehit oldu ve 800’ü de yaralandı. İlerleyen günlerde Haçlı Donanmasının diğer kaptanları savaşa devam edilmesini istese de Andrea Doria geri çekilmelerini emretti. Böylece Preveze Deniz Savaşı’nda Barbaros komutasındaki Osmanlı donanması büyük bir zafer kazandı. Bu zaferle Doğu Akdeniz’den sonra Orta Akdeniz’de de Osmanlı egemenliği pekişti ve bu durum 1571 İnebahtı Deniz Savaşı’na kadar böyle devam etti. Ayrıca bu zaferden sonra “Türkler denizlerde yenilemez” gibi bazı efsaneler de ortaya çıktı.
Preveze Deniz Zaferi Osmanlı’ya Akdeniz’de, İnebahtı Deniz Savaşı’na kadar 30 yıldan fazla süren bir hâkimiyet kazandırdı. Barbaros Hayreddin, bu üstünlükten yararlanarak Ege ve İyon Denizlerindeki tüm adaları Hristiyanların elinden aldı. Venedik ise 1540 yılında Osmanlı’nın bu topraklardaki hâkimiyetini kabul ederek barış istedi ve savaş tazminatı ödedi.
1540 yılında Kutsal Roma İmparatoru V. Charles, Barbaros’u Kutsal İttifak’ın baş amirali olmaya davet etti ancak Barbaros bu teklifi kabul etmedi. 1541 yılı sonbaharında da Charles Cezayir’i kuşattı ancak fırtınalı hava ve Barbaros’un zorlu direnişi sonunda Kutsal Roma donanması geri çekilmek zorunda kaldı. Ana üssüne yapılan bu saldırı Barbaros’un batı Akdeniz’e yönelerek daha agresif bir tutum sergilemesine neden olmuştur.
Barbaros Hayreddin Paşa düşmanları üzerine öyle bir korku salmıştır ki, onun sancağını gören düşman gemileri ya kaçmak ya da teslim olmak zorunda kalmıştır. Düşmanlarına denizlerde adeta nefes aldırmayan Barbaros karşısında dönemin İspanya Kralı bile aciz kalmış ve çaresizliğini şu sözlerle dile getirmiştir: “Barbaros’a karşı hepimiz âciz kaldık. Ne yaptıysak olmadı. O, her seferinde bizleri alt etmesini bildi. Bizlerden biri herhangi bir gâye ile denize açılsa, karşısında Barbaros’un donanmasını buluyor!” Bu korkunun bir diğer sebebi de Barbaros Hayreddin Paşa’nın geniş ve güçlü bir istihbarat ağı olmasıydı, böylece her olaydan anında haberi oluyor ve olaylara müdahale edebiliyordu.
1543 yılında, 110 gemilik filosuyla İstanbul’dan hareket ederek İtalya kıyılarına varan Barbaros Hayreddin, burada bazı İtalyan sahillerini vurduktan sonra Marsilya’ya ulaşır. Bir süre Güney Fransa’da kalan Barbaros daha sonra son büyük seferi olan Nice seferine çıkar. Bu seferden sonra tekrar İstanbul’a dönen Barbaros artık zamanının çoğunu tersane işleriyle meşgul olarak geçirir.
Bu büyük Osmanlı amirali, 1545 yılında Cezayir’i yönetmesi için oğluna bıraktıktan sonra kendisi de emeklilik projesi olarak hatıralarını kaleme aldırır. 1546 yılında ölen Barbaros Hayreddin, Boğaz’ın Avrupa yakasına Beşiktaş’taki türbesine gömülür. Sefere çıkan ya da tatbikata giden Türk gemileri, bu türbenin önünden geçerken Barbaros Hayreddin Paşa’yı selamlamak için top atışı yaparlar.
Henüz yorum yapılmamış.