Güç zehirlidir ve insanı zehirler
Follow @dusuncemektebi2
Bir yerde gücün sözü, sözün gücünü boğuyorsa, güç zehirlenmesi gerçekleşmiş demektir. Hak ve hukuksuz elde edilen gücün tek bir görevi var o da sahibi zehirlemektir. Kendilerini her yerde ve her zaman haklı görenler, konumlarını ilahlaştıranlardır. Mutlak güç Allah’ındır. Allah’ın gücünü etkisiz ve yetkisiz kılmak için ortaya konulan bütün çabalar, güce tapanların çabalarıdır.
Güç zehirlenmesi, sahte ilahlık davasının mukaddimesidir. Hayatlarının dengesini kitap, mizan, adalet ve demirle kuramayanlar, güce tapmaktan kurtulamazlar. Allah’ı gücendirmeyi gaye edinmiÅŸlerin iÅŸi güce tapmaktır. Önce üzmek sonra da ezmek, güce tapanların en bariz vasfıdır.
Muhteris, müstaÄŸni, maÄŸrur ve mütekebbir duruÅŸlar, güce tapanları ele veren duruÅŸlardır. Bir insan “ben neymiÅŸ” deyip insanlara karşı üstünlük tasladığı andan itibaren güç zehirlenmesine yakalanmış demektir.
Güç gösterisi, riya müÅŸterisi, Ä°slâm ümmetinin baÅŸ belâsıdır. Allah rızası ile teselli bulamayan kalpleri ne pahalı evlilikler, ne dolgun ücretli maaÅŸlar, ne kalabalıklar, ne alkışlar, ne tripleks köÅŸkler, ne denize nazır villalar, ne köÅŸklerde “Baby Shower” mevlitlere oluk oluk para akıtan, düÄŸün sonrası “After Party’leri” ihmal etmeyen, ezanla karışık çalan müzikler, ne Ä°ngiliz kraliyet balosunu bile geride bırakan düÄŸünler ve ne de lüks yatlarda beyaz elbiseleriyle doÄŸum günü partisi kutlamalar teselli eder. Kapler, zikrullah ile birlikte Allah rızasını bulmadıkça itminane erip teselli bulamazlar.
Güç sarhoÅŸu; gösteriÅŸ düÅŸkünü, dünya ve madde bağımlısıdır. Bir memlekette insan insanın yurdu deÄŸil, kurdu olmuÅŸsa o memlekette güç zehirlenmesi gerçekleÅŸmiÅŸ demektir. Paranın ve makamın gücü ile kendilerini kaf dağında görenler, Allah’a deÄŸil güce tapanlardır. Hayatta insanların körleÅŸmesi ve köleleÅŸmesi, kontrolsüz güce sahip olmalarındandır.
Hayatta ötekilerini mankurtlaÅŸtırmak için kurtlaÅŸanlar, güce tapmaktan kurtulamazlar. Hak ve hukuk karşısında istiÄŸna ve istikbara kapılırlar asla ve kat’a istiÅŸareye ihtiyaç hissetmezler. Firavunlar, Nemrudlar, Neronlar, Karunlar, güç zehirlenmesinin kurbanlarıdır. Kur’ân’ın haberi ve tarihin ÅŸehadetiyle sabittir ki; Firavun’u, Nemrud’u, Karun’u, Neron’u, Ebu Cehil’i ve bütün zalim önderleri ve toplumları “güç zehirlenmesi ve kibir kuleleri” yıkmıştır. Çünkü “güç zehirlenmesi ve kibir kuleleri” bu zalimlere Allah’ı unutturdu. Bunlar, Allah’ı unutmakla kalmadılar, kendilerini ilah olarak ilan ettiler. Rabbimiz uyarıyor:
“Büyüklük taslayanlar, zayıf ve güçsüz görülenlere, “Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz” derler.
Zayıf ve güçsüz görülenler, büyüklük taslayanlara, “Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduÄŸunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah’ı inkâr etmemizi ve O’na eÅŸler koÅŸmamızı emrediyordunuz” derler. Azabı görünce de içten içe piÅŸmanlık duyarlar. Biz de inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını göreceklerdir.
Biz, hangi memlekete bir uyarıcı göndermiÅŸsek oranın şımarık zenginleri, “Biz, sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” demiÅŸlerdir.
Yine, “Bizim mallarımız ve çocuklarımız daha çoktur. Bize azap edilmeyecektir” demiÅŸlerdi.
Ey Muhammed, de ki: “Åžüphesiz, Rabbim rızkı dilediÄŸine bol verir ve (dilediÄŸine) kısar. Fakat insanların çoÄŸu bilmezler.”
Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaÅŸtıran ÅŸeylerdir! Ancak iman edip salih amel iÅŸleyenler baÅŸka. Ä°ÅŸte onlar için iÅŸlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. Onlar cennet köÅŸklerinde güven içindedirler.” (Sebe Sûresi/32-37)
Bir yerde gücün sözü, sözün gücünü boÄŸuyorsa, güç zehirlenmesi gerçekleÅŸmiÅŸ demektir. Hak ve hukuksuz elde edilen gücün tek bir görevi var o da sahibi zehirlemektir. Kendilerini her yerde ve her zaman haklı görenler, konumlarını ilahlaÅŸtıranlardır. Mutlak güç Allah’ındır. Allah’ın gücünü etkisiz ve yetkisiz kılmak için ortaya konulan bütün çabalar, güce tapanların çabalarıdır.
Güce tapanlar, kabadayı olurlar, buyurgan olur. Onların hayatında itaat diye bir ÅŸey olmaz. Onlar herkesten itaat isterler. Kendilerine hatalarının hatırlatılmasını kendilerine sıkılmış kurÅŸun gibi kabul ederler. “Güç sarhoÅŸluÄŸu içki sarhoÅŸluÄŸundan fenadır, zira güçle sarhoÅŸ olan kiÅŸi, düÅŸmeden ayılmaz.” Hak ve hukuk ile mukayyed kalmayan güç düÅŸmandan gayri baÅŸka bir ÅŸey sayılmaz.
Allah’a tevekkül eden kiÅŸi, hak ve hukuk ile mukayyed kalmayan güce karşı duracak. “Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiÄŸi zaman dünya huzur bulacak.” Güç sarhoÅŸluÄŸu, enaniyet ve vurdumduymazlığın deÄŸer kazanmasıdır. Riyanın, kibrin, gösteriÅŸin müessese haline getirilmesidir. Güç zehirlenmesi, mütevazılığın, gösteriÅŸsizliÄŸin, sadeliÄŸin, samimiyetin, iyiliÄŸin, adaletin ve yardımlaÅŸmanın sürgüne gönderilmesidir. Gücün hak ve hukuk belirlemeye kalkışması, Allah’ın yetki alanına müdahaledir. Hak ve hukuk kullardan deÄŸil, el-Hak olan Allah’tandır. Haklı olmak, zayıf olanı güçlü yapar, haksız olmak ise, kuvvetli olanı güçsüz kılar. Güçlerini haksızlıklarından alanlar, firavun olmanın yolunda ilerleyenlerdir.
Mustafa Çelik / Yeni Akit
Henüz yorum yapılmamış.