Sosyal Medya

Sezai Karakoç'un kaleminden: İslam insanlığa ne vaadeder?

İslâm, üstünlük için tek kural tanıdı: Allah yolunda yarışta öne geçme üstünlüğü. Zenciye de, beyaza da açık bir yol. Ancak çalışarak üstün olabilirsin. En üstün olduğun anda, en alçakgönüllü olduğun andır. Anlarsın o zaman ki, dünya bir köpüktür, bir çerçöptür bir anlamda. Bir anlamda da sınavdır hayat ve zenginlikler.



Sana imânın kapılarını açan rüzgâra sen kapını kapama! GündoÄŸuÅŸunun hemen ardından gelen, hafif, ipekten yumuÅŸak o esiÅŸe gönlünü kaptır. DireniÅŸ gösterme; teslim ol. Ruhunun bütün pencerelerini ve pancurlanın aç. GöÄŸsünü, o, gül bahçelerinin kokularıyla arınmış, bezenmiÅŸ hayat soluÄŸuyla doldur. Ufukların rüzgârıdır o. Çölleri samur kürkle donatan sesin titreyiÅŸi. Ebedî üzüm salkımlarının salınışı. Asmaların, Muhammed bahçesi asmalarının sarkışı, sallanışı ve kıvır kıvır uçlarının uzayışı, ürperiÅŸi.
 
Sen, aç ruhunu Ä°slâm’a. O Ä°slâm ki, ne UzakdoÄŸu’nun boÄŸucu put esaretinden bir iz bırakmış, ne de Batı’nın, tevazu kılıklı gururundan bir zerre. Vahdaniyete giydirilen üç köÅŸeli pagan ÅŸapkasının altında olup biten samimiyetsizlik küpünü devirip, nefsaniyet ÅŸarabını topraÄŸa serpen o Ä°slâm ki, senin ruhunun, o patlama noktasına gelen senin ruhunun hayat memat ihtiyacının tam cevabını vermektedir. O Ä°slâm ki, huzur ÅŸehirlerinin mimarı; leylekleri bile çatılarında ve damlarında, kedileri bile pencerelerinde mutlu 0 kent ki, ancak Müslümanlara mahsustu.
 
O Ä°slâm ki, varoluÅŸ, kalite demekti, kumaÅŸ kalite demekti, eÅŸya kalite demekti. Ruh, kalite, madde kalite demekti O’nun medeniyetinde. Bakır sahanından halısına, sırta geçirilenden kâğıdına, binasından, mimarisinden musikisine, mezarlığındaki sadelikten evin içindeki süküt, derinlik, ciddiyet, ağırbaÅŸlılık ve samimiyete, dindarındaki halisliÄŸe, ihlâsa, evet, kerametlerin kerameti olan teslimiyetteki sadeliÄŸe kadar, ne geniÅŸ bir yücelikler,üstünlükler, doÄŸruluklar, iyilikler ve güzellikler yelpézesi..
 
Sen,sakın,ortalığı kaplayan gürültü sebebiyle moralini bozma.Diren.Gül ve geç bu patırtı ve ÅŸamataya.Bu patırtı ve ÅŸamatalar,insan önünde eÄŸilip,sözde,Tanrı’ya isyan edenlerin kaçışırken çıkardıkları sesler,alçalış patırtı ve ÅŸamatasıdır.EÄŸer ruhları gerçek bir inanç ve güven içinde olsaydı,bu tanrısızlar,tanrıtanımazlar,böylesine ÅŸamata etmezlerdi.Kendine güvenen kiÅŸinin patırtıya,gürültüye ihtiyacı yoktur.O,daÄŸlar gibi sakin durur.Kuru gürültüyü öbürlerine bırakır.
 
Ä°nkârcılar,aslında kendilerine güvenmedikleri için böyle gürültü ederler.Çünkü böylece kendilerine güvendiklerini göstermek isterler.Daha doÄŸrusu,kendilerine olan güvensizliklerini gizlemek,gözlerden saklamak isterler.EÄŸer gürültü edip iÅŸi ÅŸamataya getirmezlerse,kendilerine olan güvensizliklerinin çırçıplak ortaya çıkacağından korkarlar.
 
Eninde sonunda bir gün, korktukları baÅŸlarına gelecektir. Ve onlar, ruhlarının tüm sefaletiyle, Allah’ın huzurunda çırılçıplak kalacaklardır. Küçümsedikleri, yok saydıkları o gün, ne dehÅŸetli gün, ne yakıcı bir ateÅŸ, ne geçmez bir zaman, ne kopmaz kırılmaz bir zincirdir, öÄŸrenip anlayacaklardır.Allah’ın ÅŸiddet gününden ve görünümünden daha ÅŸiddetli ne olabilir? Yaratık olduÄŸunu bilmeyen, yaratılmışlığını unutan ruh için ne cehennem, Allah karşısında, eÅŸya perdelerinden sıyrılı, çırçıplak durmak!
 
Ama sen, ey kardeÅŸ, ruhunu Ä°slâm’a bütün geniÅŸliÄŸiyle, bütün kapsamıyla aç ki, o dehÅŸet gününde, Allah’ın sana görünümü yumuÅŸak açıdan olsun. Allah, yumuÅŸak yüzünü göstersin sana. Rahmet ve merhamet yüzünü.
 
Allah, o kudrettir ki, sana bir milyar yılı bir anda yaÅŸatır; bir anı, bir milyar yıl kadar sürmüÅŸçesine doldurabilir; bu ölümden önce de, ölümden sonra da, hayattayken de, ölüyken de olabilir. En mutlak zaman bile O’nun için nisbîdir. Sen, zamanını kazanmak istiyorsan, sen bu zamanın ve “o” zamanın ÅŸiddet ve dehÅŸetinden korunmak istiyorsan, zamanı ve zamanları gerçekten tasarruf edebilene, onları eÄŸip bukebilene, onları ezip kıvırabilene baÅŸvur, sığın. Yoksa zamanın tasarruf edecegi kiÅŸi, nesne ve oluÅŸlara deÄŸil. Evet, sen, zamanın gerçek sahibine git ve teslim ol.
 
Ah, ey dost, ey arkadaÅŸ, ÅŸu çaÄŸda, ÅŸu gerçeklerin saklandığı, örtüldüÄŸü çagda, Ä°slâm sana geldi; sen, neden ondan kaçıyorsun? Bu seçkinlik seni buldu, sen neden ÅŸu yana bu yana göz atıyorsun, kaçmak istiyorsun? O Ä°slâm ki, nice dâhiler bile ondan mahrum kaldı, sana uÄŸradı, bu ne mutluluktur senin için; sen nasıl bu fırsatı kendi elinle bir kenara itersin; rahmanî ve meÅŸrü bir talih oyunu ki, sana vurdu, sen nasıl onu, haram olanın, kumar olanın lâyık olduÄŸu iÅŸleme lâyık tutarsın?
 
Onlar ki, Avrupalıdırlar, Avrupalı beyazı, tüm öbür ırklardan üstün tutarlar; önce Atinalı olarak kendilerini üstün gördüler, kendilerinin dışındaki bütün insanları insan bile saymadılar; barbar dediler kendilerinin dışındakilere. Sonra Romalı olarak üstünlük iddiasında bulundular, daha sonra da, “Avrupalı beyaz” olarak. Åžimdi de, Batılı olarak, hep aynı üstünlük iddiasındadırlar. Dinleri de bu psikolojiyi ortadan kaldıramadı. Dini, hep bir süs gibi tuttular, onu hep piÅŸmanlık imkânı, teselli kapısı gibi kullandılar.
 
Dini, hayat tarzı olarak benimseyemediler. Din, hayatın bir kefaretiydi onların gözünde sadece. Altı günü hayatlarına, bir günü de hayatlarının kefaretine ayırdılar. Hep eÅŸitlikten, insan haklarından, insan sevgisinden ve insana saygıdan bahsettiler. Hayır, sakın, onların tüm insanlar için böyle bir sevgi, saygı ve eÅŸitlik duygusu taşıdıklarını sanma. Onlar birbirleriyle itiÅŸip kakışıp kendi aralarında bir eÅŸitlik saÄŸladılar. Bu eÅŸitlik, eÅŸkıyalar arası eÅŸitlikten farklı deÄŸil. Ä°nsanlar arası gerçek eÅŸitlik deÄŸil bu. Onlar, bir takım sınıflar arasında bulunan farkı uçurumlaÅŸtırdılar.
 
EÅŸitlik adına kurulan düzende de bin bir türlü eÅŸitsizlik hüküm sürer. Onlar insanları sevmediler. Ä°nsanları katlettiler hep. Yüzyıllarca her yerde sayısız katliam yaptılar. Sen bunları oku ve ögren. Islâm asla katliamı onaylamadı. Müslümanlar savaÅŸ dışında insan öldürmek gibi bir faciadan hep uzak durdular. Gerçek eÅŸitliÄŸi Ä°slâm getirdi. Bu eÅŸitliÄŸi, ne servet, ne sınıf farkı bozabilir. Ä°nsanlar arasında ırk, soy sop, renk farkından dolayı bir üstünlük iddiasını tanımadı Ä°slâm.
 
Ä°slâm, üstünlük için tek kural tanıdı: Allah yolunda yarışta öne geçme üstünlüÄŸü. Zenciye de, beyaza da açık bir yol. Ancak çalışarak üstün olabilirsin. En üstün olduÄŸun anda, en alçakgönüllü olduÄŸun andır. Anlarsın o zaman ki, dünya bir köpüktür, bir çerçöptür bir anlamda. Bir anlamda da sınavdır hayat ve zenginlikler. Allah önünde eÄŸilirsin ve dersin: Allah’ım, sen ne büyüksün! Allah’ım, sen ezelî ve ebedîsin. Allah’ım, biz âciz, noksan ve faniyiz, bizi esirge yanlışlardan, eksikliklerden, kopuÅŸlardan, isyanlardan, düÅŸüÅŸ ve devriliÅŸlerden, kötülüÄŸe kapılıştan, irade yoksunluÄŸundan. Allah’ım, bize güç ver ki, dayanabilelim senin düÅŸmanlarının hücumlarına. Bu çaÄŸda düÅŸmanlar çok güçlü. Bu sahte, bu yalancı, bu geçici gücü, devirme gücünü ver bu zayıf kollara. Senden daha güçlü yoktur. Senden güçlü yoktur.
 
Sezai Karakoç – Fizikötesi Açısından Ufuklar ve Daha Ötesi,syf.18,22

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.