Sosyal Medya

Atasoy Müftüoğlu: Çürüyüş ve yıkılış çağı

Bugünün dünyası, her geçen gün daha yoğun bir şekilde askerileşen bir dünyadır. Bilim ve teknoloji, daha çok silahlanmaya hizmet ediyor,  insani amaçlardan çok, askeri ve ideolojik amaçlar için kullanılıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak, büyük insani felaketler ortaya çıkıyor.



Bugünün dünyası deÄŸerlere dayalı bir zihniyeti deÄŸil, sayılara dayalı bir zihniyeti, araçlara dayalı bir zihniyeti temsil ediyor. Ä°nsanlık, küresel anlamda medya aracılığı ile kontrol ediliyor, ÅŸekillendiriliyor, yönetiliyor. Zayıf ve güçsüz toplumlar, özellikle de Ä°slam dünyası toplumları sürekli olarak bir dış müdahaleye maruz kalıyor; hayatlarını istedikleri ÅŸekilde düzenleme haklarına sahip bulunmuyor. Sözü geçen toplumlar her an her türlü tehlikeye açık haldeler. Zayıf ve güçsüz toplumlara özgür ve eÅŸit toplumlar olarak bakmamak, bir barbarlığın iÅŸaretidir. 
 
Hepimiz medyatik gözetim altında tutuluyoruz
 
Artık, hiç kimsenin kendisine özgü, bağımsız, özgür, çerçevesi, ufku, yorumu yoktur. Herkes, medyatik, hazır, paketlenmiÅŸ, güdümlü, çağırılmış, çerçeveleri, ufukları ve yorumları tüketiyor. Bu durum, küresel bir faÅŸizm karşısında bulunduÄŸumuzu gösteriyor. Küresel faÅŸizm, hepimizi kendi mülkü gibi görüyor.
 
Ä°deolojik/politik gözetim yoluyla kitleler maniple ediliyor; bu nedenle kendi kendimize, kendi varlığımıza sahip olamıyoruz, eylemde bulunma iradesi ve gücü taşımıyoruz. Algılama yeteneklerimiz ciddi bir ÅŸekilde kısıtlanıyor; bize dayatılanları görüyor, öÄŸreniyor, yazıyor ve konuÅŸuyoruz, istediklerimizi ve sorumlu olduklarımızı deÄŸil. Bugünkü varoluÅŸ biçimimiz bir tele-varoluÅŸ biçimidir. Ä°nsanlığın dünyası teknoloji tarafından belirlenen tek yönlü bir dünyadır.
 
Böyle bir dünyada anlamlar önemsizleÅŸtirilmekte ve çürümeye terk edilmektedir. Rasyonalizm kutsallaÅŸtırıldığı için, insanlar sezgi ve duygudan yoksunlaÅŸtırılıyor, düÅŸüncesizleÅŸtiriliyor. Ä°nsanlar, insani olana deÄŸil, resmi ideolojilere ait olana koÅŸullandırılıyor. Resmi ölçüler, yorumlar, akıl dışı bile olsa gündeme gelebiliyor; insani, ahlaki hassasiyetler geçmiÅŸe özgü hassasiyetler olarak deÄŸerlendirildiÄŸi için, gündeme alınmıyor. Her alanda ortaya çıkan ticarileÅŸme deÄŸerlerin tasfiyesi sonucunu doÄŸuruyor. Bugün, estetik beÄŸeniler bile, endüstriyel düzlemde üretiliyor.
 
Hayatın her alanını, kimliksizliÄŸi, kiÅŸiliksizliÄŸi, içeriksizliÄŸi, yüzeyselliÄŸi, anlık ve günlük ilgileri, gösteriyi ve gösteriÅŸçiliÄŸi temsil eden, sonradan görmeliÄŸi temsil eden moda'lar iÅŸgal etmiÅŸtir.
 
Giyim-kuÅŸamda, düÅŸüncede, entelektüel hayatta, kültürde, moda tercihlerde, bugün önemli olan, yarın tamamen önemsiz olabiliyor, unutulabiliyor, deÄŸersizleÅŸebiliyor. Hangi alanda olursa olsun, moda tercihler, kararsız, sorunlu, konjonktürel kimlikler üretiyor. Moda tercihlerde bireyler kendilerin dış görünüÅŸleriyle, maddi varlıklarla ve simgesel araçlarla, belirsiz/anlamsız ifade biçimleriyle ifade ediyor. Bireyler, gerçek kimliklerini asla yansıtmayan, koÅŸullara göre ÅŸekillenen imajlarla var olmaya çalışıyor. Teknik akılla düÅŸünen günümüz insanı, yalnızca maddi bilgilere ulaÅŸma çabası içinde bulunuyor, teknik akıl insanı bir eÅŸya gibi görüyor, insanın insana tahakkümüne zemin hazırlıyor, insani özellikleri dikkate almadığı için, insanı insanlıktan çıkarabiliyor. 
 
Toplumlar arasında acımasızlıklar, duygusal/ahlaki dayanışma yoksunlukları, paylaşım duygularının kaybolması da gösteriyor ki; herkesin her ÅŸeyi boÅŸ verdiÄŸi ürkütücü bir dönemde yaşıyoruz. Filistin'de, Irak'ta, Afganistan'da, Çeçenistan'da halen yaÅŸanmakta olan; haksız, akılsız, vicdansız, ahlaksız, mantıksız, hukuksuz barbar iÅŸgaller ve katliamlar karşısında, siyasal deÄŸeri olmayan ve siyasal sessizlik içerisinde bulunan Ä°slam dünyası toplumları köle ruhlu bir dönemde bulunuyor.
 
Ä°slam toplumlarına yönelik zulümlerin çığ gibi büyüdüÄŸü, aşırılıklar, ölçüsüzlükler, hezeyanlar, yıkımlar ve karabasan çağında ve insansızlaÅŸan dünyada, samimiyetsizliÄŸi, çürümeyi sorgulayarak durdurabilir, bütün kaybettiklerimizi direniÅŸle yeniden kazanabiliriz, kötülüklere, faÅŸizmlere hayır diyerek yeniden hayata dönebiliriz.
 
Özgürlüklerin deÄŸerini bilenler, özgürlükleri için kavga verirler ve direnirler. 
 
Ä°nsanlığın yalnızca düÅŸünsel planda vicdanı olmak yeterli deÄŸildir, insanlığın aynı zamanda eylemsel planda da vicdanı olmak gerekir. Bunun için, imanımızı, düÅŸüncelerimizi, hayatın içerisinde gerçek kılacak bir ibadet hazzına, iÅŸtiyakına, istirakına, yoÄŸunluk ve heyecanına sahip olabilmeliyiz. Hayatımızı, hayatın bütün yönlerine yansıyacak bilinçli ve coÅŸkulu ibadetlerimizle, içten, samimi iliÅŸkilerimizle, sorumlu eylemlerimizle anlamlı kılabiliriz.
 
DüÅŸünsel ve ahlaki içeriklerimizin uzlaÅŸtırılmasına ve yozlaÅŸtırılmasına meydan vermemeliyiz. 
 
Acımasız tekdüzeliklerden kurtulmayı baÅŸarmalıyız
 
Hayatımızı, insani etkinliklerimizi, iliÅŸkilerimizi, inançlarımızdan bağımsız olarak gerçekleÅŸtiremeyiz. Her ÅŸartta özgür ve vakur duruÅŸlara sahip olmalı, kendi kaynaklarımıza ve imkanlarımıza sonuna kadar güvenmeliyiz. Davamızın ve deÄŸerlerimizin kirlenmesine, kirletilmesine seyirci kalamayız. Bugünün modası olan görecilik konusunda hassas davranmalıyız, canımız ne istiyorsa onu yapmak, canımızın istediÄŸi doÄŸrultuda yorumlar ve iliÅŸkiler geliÅŸtirmek konusunda özgür deÄŸiliz. Akli ve kalbi içeriklerimiz, sınırlarımızı ÅŸanı çok yüce Rabb'imize borçluyuz. 
 
Ahlaki hassasiyetlerimizi, duyarlılıklarımızı ateÅŸlemeli, her türlü bilinç bulanıklığını aÅŸmalıyız. 
 
Yerel zamanlarda deÄŸil, küresel zamanlarda yaÅŸamamızı mümkün kılacak bir birikime sahip olmalıyız. Ä°nançlarımız küresel mesafeleri ortadan kaldıran ve kalplerimizi, ruhlarımızı yakınlaÅŸtıran inançlardır.
 
 
 
 
Kaynak:  Haksöz Haber

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.