Sosyal Medya

Gökhan Özcan'ın kaleminden: İyi fikirler hazinedir

“İyi fikirlere ihtiyacımız var” dedi kürsüdeki adam. “İyi insanlar olmadan mı?” diye geçirdi içinden dinleyenlerden biri.



Pencerenin kenarında menekşe yetiştirmek iyi bir fikir... Benim de rahmetli annemden miras kalan üç saksı menekşem vardı, güzel ötesi mor menekşeler... Sonra ne olduysa oldu, saksılardan ikisinde manzara değişti, önce solgunlaştı menekşeler, sonra kuruyup gittiler, hiçbir şey yapamadım. Elimde bir tek menekşe kalmıştı, onun da kuruyup gitmesinden korktum. Sonra annemin tek bir menekşeyi nasıl birçok menekşeye dönüştürdüğünü hatırladım. Bir bardağa yarısına kadar su koyuyorsun, menekşenin yapraklarından birini, sapını uzun tutarak küçük nazik bir hareketle koparıyor, sapı suyun içinde kalacak şekilde bardağa koyuyor ve ışık olan bir yere yerleştiriyorsun. Sonra günler süren bir bekleme süreci başlıyor. Su zamanla azalıyor, aynı miktarda ilave ediyorsun. Yaprak yeşilini koruduğu sürece bir sıkıntı olmadığı anlaşılıyor. Günler sonra yaprağın sap kısmından ipliksi kökler uzamaya başlıyor, bu çok iyi haber... Bir süre daha yerini bozmayıp köklerin güçlenmesini bekliyorsun. Sonunda oradan itinayla alıyor parmak kalındığında minik bir kuyu açıp, yaprağın sapını toprağa dikiyorsun. Toprağını sağlamlayıp usulca ve abartmadan can suyunu veriyorsun. Yine günler geçiyor ve yaprak yine yeşil kalmaya devam ediyor. Toprağı kurudukça yaprağı ıslatmadan yeter miktarda suluyorsun. Günler sonra menekşenin çevresinden minik minik başka yapraklar yüzlerini göstermeye başlıyor. Emin olun, bunun kadar güzel bir sevinci çok az yaşamışsınızdır. Şu anda, Allah nazarlardan saklasın, beş yaprağımın dördü hayata merhaba demiş durumda. Eldeki ilk menekşeyle birlikte beş güzel ötesi mor menekşe penceremi süslüyor. Belki sizler de denersiniz. Çünkü bitkilerin bu sonsuz doğurganlığını günbegün izlemek çok çok iyi bir fikir!
 
“Farklı çiçeklerin günün farklı saatlerinde açtığını biliyordum. İki yıl boyunca bitki rehberlerini karıştırdım, çayır çimen dolaştım, günlerce kırları turladım. Doğru çiçekleri bulup onları daire şeklinde dizerek doğal bir saat dikmek istiyordum. Bir çiçeğin kapanmasıyla diğerinin açıldığını hayal ediyordum. Doğal mekanizmalı bir saat. Saat kaç sorusuna insanlar artık örneğin ‘öğleden sonra üç buçuk’ değil, ‘lale’ diye cevap vereceklerdi. Bu fikrimle gurur duyuyordum. Ve artık toplamış olduğum çiçekleri ekmeme iki gün kala.... bir gazetenin ‘Bunu biliyor muydunuz?’ kısmında şöyle bir not okudum: “Uzun zaman önce botaniğin babası Carl Linnaeus, bitki döngülerinin dakikliğini bildiği için bir dairenin farklı bölgelerine günün belirli saatlerinde açan çiçekler yerleştirmişti” diye yazmış ‘Doğal Roman’da, Georgi Gospodinov. Bu arada Carl Linnaeus bu harika fikri gerçekten hayata geçirmiş.
 
Biz öğrenciyken, ki bu yıllar yıllar öncesi demek oluyor, öğrenciler defterlerinin kıyılarına boya kalemleriyle rengarenk desenler çizerlerdi. En meşhuru kedi merdiveniydi o desenlerin. Şimdi de çiziyorlar mı? Sanmam. Kedilerin gökyüzüne çıkmak isteyebileceklerine dair hayaller kurmaya hangi çocuğun vakti var!
 
“Biz bir hiçiz, aradığımızsa her şey” diyor Alman şair Friedrich Hölderlin, ‘Hyperion’da.
 
İyi bir fikir, herkes için büyük bir kazanç... Hayata geçirilmiş iyi bir fikirse neredeyse bir hazine!
 
“İyi fikirler” dedi beyaz saçlı adam, “kötülüğün tahribatından kaçabileceğimiz en sağlam sığınaklardır insan için!”
 
 
 
Kaynak: Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.