Sosyal Medya

Hayrettin Karaman: Doğu Türkistan ikinci Endülüs olmasın

İlim, irfan, cehd, dert ve eser sahibi değerli kardeşimiz Prof. Dr. Mehmet Akbaş’ın duygu ve düşünceme tercüman yazısını lütufkâr izinleriyle köşemde paylaşıyorum:



Ebdülüs ah… Nasıl da yıkıldın, nasıl da yıktılar seni… Müslümanlar Endülüs’te büyük bir medeniyet ortaya koydular. Avrupa’dan öÄŸrenciler oraya okumak için giderlerdi ve bunun için can atarlardı. Ne âlimler yetiÅŸmiÅŸti orada! Büyük halifelerimiz vardı dünyaya yön veren. Medreselerimiz ve camilerimiz vardı. Duvarlarında altmış bin defa “La ÄŸalibe illallah/Allah’tan baÅŸka galip gelecek kimse yoktur” yazan saraylarımız vardı.
 
Ve çöktü bütün bunlar. Neden mi?
 
Müslümanlar Avrupa’nın güneyindeki bu devlette, yani Ä°slâm’ın Avrupa’daki devletinde yirmi üç parça oldular. Bu da yetmedi içlerinden önemli üç parça başı çekti ve kendi aralarında mücadeleye baÅŸladılar. Bu da yetmedi birbirleriyle savaşırlarken Hristiyan Avrupa’dan destek aldılar. Zaten Avrupalılar böyle bir ÅŸeyi dört gözle bekliyorlardı. Müslümanlar, onların kıtalarına girmiÅŸ, hâkimiyetlerine son vermiÅŸ ve onlara hükmetmiÅŸlerdi. Güle oynaya yardım ettiler. Müslümanlar birbirlerini kısa zamanda bitirdiler. Devletleri ve güçleri yok oluverdi. Güçleri yok olunca da düÅŸmanın maskarası oldular. Devlet yıkıldı. Geride en az beÅŸ yüz bin Müslüman kaldı? Pekiyi bunlar ne yapacaktı? Bunların başına kim hâkim olacaktı. Papazlar, keÅŸiÅŸler evlere girmeye baÅŸladılar. Endülüs iÅŸgal edildi. Müslümanları izlemeye koyuldular.
 
Abdest alan var mı? Cuma hazırlığı yapan var mı? Evlerde Kur’ân var mı? Kur’ân okumayı öÄŸreten var mı?
 
Devletlerini kendi elleriyle yıkan Endülüslü Müslümanları üç ÅŸey bekliyordu: Ya Hristiyan olacaksın ya bu beldeyi terk edeceksin ya da öleceksin. Müslümanların Avrupalı düÅŸmanları üçünü de uyguladılar. Ä°spanya’daki Müslümanların bir kısmı HristiyanlaÅŸtırıldı, bir kısmı sürgün edildi ya da köle olarak satıldı. Bir kısmı da iÅŸkenceyle öldürüldü.
 
Bunlar yaÅŸanırken Endülüslüler içlerinden birini zamanın güçlü devleti Osmanlı’ya elçi olarak gönderirler. Elçi yardım talep edecektir. Zira Endülüs Hristiyanların zulmü altında kan aÄŸlamaktadır. Bir çare lazım. Elçi, Osmanlı padiÅŸahı II. Beyazıd’ın huzuruna çıkar ve aÄŸlayarak uzun uzun kaleme alınan mektubu okumaya baÅŸlar:
 
“Selam getirdim yıkılan camilerden, selam getirdim iffeti kirletilen kızlardan, selam getirdim yakılan mushaflardan…”
 
Mektup uzundur ve elçi aÄŸlayarak okumaya devam etmektedir.
 
Osmanlı yardım edemez. Çünkü o sırada Ä°ran ve Avusturya ile savaÅŸ halindedir. Bir gemi ve iki bin adam gönderir, Ä°spanya sahillerinde bir miktar mücadele eder ama çare olmaz. Endülüs aÄŸlamaktadır. Ölüm, sürgün ve iÅŸkence…
 
Yıl 1492, devlet yıkıldı.
 
Yıl 1600, tek Müslüman dahi kalmadı Endülüs’te.
 
Ah Endülüs ah… Sen seni vurdun, yıktın sekiz yüz yıllık devleti. Yok ettin kendi elinle kurduÄŸun medeniyeti.
 
Åžimdi düÅŸman DoÄŸu Türkistan’da, Bilad-ı Åžam’da, Yemen’de, Myanmar’da, Irak’ta, Mısır’da, Filistin’de, Gazze’de, Afganistan’da, Pakistan’da…
 
DoÄŸu Türkistan vuruluyor. Çinliler Endülüs’teki senaryonun aynısını burada tekrarlamakta… Evlere giriyorlar ve Ä°slâm’a dair ne niÅŸane ve iz varsa yok etmeye çalışıyorlar. Müslüman kızları Çinli erkeklerle evlendiriyorlar. Âlimler katledilmekte, insanlar kamplarda toplatılıp Çince öÄŸrenmeye zorlanmakta. Hayat tümüyle takip altında. Aileler “Yurt dışındaki oÄŸlun kızın dönsün, buraya gelsin” diye zorlanmakta ve baskıya uÄŸramakta… Hedefte Ä°slâmî hayat var.
 
Çin, Ä°slâm’ı ve Müslümanları yok etmek için bildiÄŸini yapacaktır. Ya biz?
 
BulunduÄŸumuz her ortamda Müslümanların dertlerini dert edinelim, onların acılarını içimizde hissedelim, acılarını acımız kabul edelim. Cebimizden onlara yardım ulaÅŸtıralım, yol bulabilirsek coÄŸrafyalarına gidelim, yol bulabilmek için çareler arayalım, yöneticileri zorlayalım, iÅŸyerimizde, ailemizde, dava arkadaÅŸlarımızla Müslümanların hâlini gündem yapalım. Onların dertlerini konuÅŸalım. Zulüm ve baskından kurtuluÅŸ çareleri üretmek için sorular soralım. ÖÄŸrencilerimize Müslümanların içinde bulunduÄŸu durumu anlatalım. Mazlum coÄŸrafyaları gündem yapalım, her zaman ve zeminde “Zulüm yeryüzünden silininceye dek mücadele” sloganını seslendirelim.
 
Yâ Rab, bizlere ikinci Endülüsler yaÅŸatma… Bizleri Ä°slâm diyarlarını ayaÄŸa kaldıracak davetçilerden kıl… Bizleri ÅŸu ümmetin evlatlarını yetiÅŸtirecek muallimlerden kıl… DüÅŸmanlarımıza evlerimizi ve mescitlerimizi yıkmaları için fırsat verme!
 
Bir gün yolunuz Endülüs’e düÅŸerse orada bir iÅŸkence müzesi var, lütfen ziyaret edin. (Mehmet AkbaÅŸ).

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.