Sosyal Medya

Sibel Eraslan: Hasankeyf'te 600 yıllık cami

Hasankeyf’ten taşınacak son tarihi eser ‘Er-Rızık Camii’ydi. Geçen gün, kalabalık ve intizamlı bir alay insan, onu sessizce yeni yerine taşıdılar. 1409’dan bu yana heybetinden hiçbir şey yitirmemiş Taç kapısıyla kuzey duvarlarını, sanki bir tahtırevan üzerinde ağır, endamlı giderken seyretmek, sanki bir defin merasimini andırıyordu, ruhumu altüst etti. Dile kolay 600 yıllık bir mimari eser, sanki zamanı yutmuş gibi... Hasankeyf’e gidip de Kale’den Dicle’ye doğru baktığımızda hangimiz vurulmadık ki, Er-Rızık Cami’nin şehadet parmağını andıran minaresine. Dicle’ye ‘bir dakika’ der gibi. Bir dakika dur, söyleyeceklerim var. Durur mu Dicle? Dicle akar, minare bakar...



Hasankeyf’ten taşınacak son tarihi eser ‘Er-Rızık Camii’ydi. Geçen gün, kalabalık ve intizamlı bir alay insan, onu sessizce yeni yerine taşıdılar. 1409’dan bu yana heybetinden hiçbir ÅŸey yitirmemiÅŸ Taç kapısıyla kuzey duvarlarını, sanki bir tahtırevan üzerinde ağır, endamlı giderken seyretmek, sanki bir defin merasimini andırıyordu, ruhumu altüst etti. Dile kolay 600 yıllık bir mimari eser, sanki zamanı yutmuÅŸ gibi... Hasankeyf’e gidip de Kale’den Dicle’ye doÄŸru baktığımızda hangimiz vurulmadık ki, Er-Rızık Cami’nin ÅŸehadet parmağını andıran minaresine. Dicle’ye ‘bir dakika’ der gibi. Bir dakika dur, söyleyeceklerim var. Durur mu Dicle? Dicle akar, minare bakar... 
 
Dile kolay 600 yıllık bir mimari eser, sanki zamanı yutmuÅŸ gibi... Hasankeyf’e gidip de Kale’den Dicle’ye doÄŸru baktığımızda hangimiz vurulmadık ki, Er-Rızık Cami’nin ÅŸehadet parmağını andıran minaresine. Dicle’ye ‘bir dakika’ der gibi. Bir dakika dur, söyleyeceklerim var. Durur mu Dicle? Dicle akar, minare bakar... 
 
“Bu Kale’nin tılsımı vardır, akrep de yılan da sokmaz misafirleri” demiÅŸlerdi ilk ziyaretimde. SormuÅŸtum, peki ÅŸu minarenin hikayesi nedir diye... MeÄŸerse bir usta-çırak rekabeti varmış burada da. Dinlerken Erzurum’daki Çifte Minareli Camii’nin hikayesiyle ne kadar benzeÅŸtiÄŸini fark etmiÅŸtim. Her ikisinde de çırağı tarafından geçilen usta, kendini minareden aÅŸağı bırakıyordu... Niçin tekrarlanıyordu bu hikaye acaba, Anadolu’nun her köÅŸesinde... Kalp sızlatan bu sözlü nakil, bizi biz eyleyen, çatışkıları yatıştıran, farklılıkları bir ebru teknesindeki gibi renkahenk birbirine kavuÅŸturan bir usareyi fısıldıyordu oysa... 
 
Hasankeyf’te siyasetlerden çok daha büyük bir ÅŸey var. Tarihe tanıklık etmiÅŸ bu deÄŸerli eserler, insanlığın ortak mirası ve bizi millet kılan o belki bin katmanlı hafızanın yapıtaÅŸlarını taşıyor.
 
***
 
Myanmar seyahatimizde, Arakan eyaletine geçtiÄŸimizde, Osmanlı ÅŸehitlerinin yattığı kabristana uÄŸramak istemiÅŸtik. Çevremizi saran kadın ve çocuklar halkasında bir bebeÄŸi kucağıma almış ve ismini sormuÅŸtum; “Mehmet” dediklerindeyse ÅŸaşırmıştım. Çünkü Mehmet, küçük Muhammed anlamıyla yalnızca Türkçe telaffuzda vardır, diÄŸer Müslüman milletler bu ismi kullanmazlar. Nasıl oluyordu da Hint okyanusunu aÅŸtıktan sonra bir Mehmet’le karşılaşıyordum... MeÄŸerse, Ä°ngilizler tarafından Hicaz ve Suriye civarında esir edilen Osmanlı er ve zabitleri, Arakan’daki temerküz kamplarına götürülmüÅŸler. Burada çok çileli hayatları olmuÅŸ, çoÄŸu hayatını kaybetmiÅŸ ama kalanlar orada yerleÅŸmiÅŸ, aile olmuÅŸ, hatta Osmanlıca gazeteler bile çıkartmışlar. Ä°ÅŸte Arakan’da tanıştığımız Mehmet bebek de Osmanlı torunlarındandı... Hindu fanatikler tarafından tahrip edilmiÅŸ Osmanlı kabristanını, ellerimizle düzenleyip, aÄŸlayarak gül fidanları dikmiÅŸtik. Kabristanlar, tarihin sessiz ve sabırlı tanıklarındandır. Arakan’da Balkanlardan, Kırım’dan, Kürt vilayetlerinden, Ä°stanbul’dan gelen ÅŸehitler kucak kucaÄŸa yatıyordu... Kabristanlar, camiler, medreseler, hanlar, hamamlar, envai çeÅŸit hikayeleriyle, maceralarıyla, bizi millet kılan çatılardır. 
 
Mostar’da niÅŸan yüzüÄŸünü andıran Osmanlı Köprüsü imha edilirken nasıl da bir yakınımızı kaybetmiÅŸ gibi üzüldüysek... Ve onu tamir ve ihya etmenin heyecanıyla nasıl hemen iÅŸe koyulduysak... Bu ruh, kulağımıza ezan okuyan sesin ruhudur...
 
 
Er-Rızık Camii, Hasankeyf’in, Ilısu barajı projesiyle sular altında kalacak olan kısmından taşınan son mühürdür. Uzun yıllar özellikle Avrupa üzerinden hararetle devam ettirilen aleyhteki tüm propagandalara raÄŸmen, Hasankeyf’te tatbik edilen koruma planları, taşıma yöntemleri, tarihi mirasımıza hürmet eden bir içeriktedir. Uluslararası restorasyon ve koruma- tadilat kodekslerine uygun bir tarzda iÅŸlemektedir...
 
Yeni yerinde en kısa zamanda yeniden yükselecek bu yapılar... Ama ben, kalbimin gençlik zamanında çektiÄŸi o fotoÄŸrafı hiç unutmayacağım. Dicle’yi aÅŸkla, sabırla, sükunetle, nasip böyleymiÅŸ dercesine seven o vefalı minareyi hiç unutmayacağım...       
 
Müellif: Sbel Eraslan / Sar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.