Asyanın Kandili Ali Kuşçu 616 yaşında
Follow @dusuncemektebi2
On beşinci yüzyılda yaşamış olan önemli bir astronomi ve matematik bilginidir. Babası Timur'un torunu olan Uluğ Bey'in doğancı başısı idi. "Kuşçu" lâkabı buradan gelmektedir. Ali Kuşçu, Semerkand'da doğmuş ve burada yetişmiştir. Burada bulunduğu sıralarda, Uluğ Bey de dâhil olmak üzere, Kadızâde-i Rûmî (1337-1420) ve Gıyâsüddin Cemşid el-Kâşî gibi dönemin önemli bilim adamlarından matematik ve astronomi dersleri almıştır.
Osmanlı’da matematik ve astronomi bilimlerinin temellerini atan bilim adamı Ali KuÅŸçu, Türk-Ä°slam tarihinin en önemli bilginlerinden biridir. Ünlü Türk bilgini ve devlet adamı UluÄŸ Bey’in yanında da çalışan Ali KuÅŸçu, Fatih Sultan Mehmet tarafından oldukça saygı ve hürmet gördü. Alaeddin Ä°bn Muhammed el-KuÅŸçu olarak bilinen KuÅŸçuzâde Alâüddîn Ebû el-Kâsım Ali Ä°bn Muhammed, XV. yüzyılın baÅŸlarında Maveraünnehir bölgesinde Semerkand'da doÄŸdu. Babası Muhammed doÄŸan besliyordu, UluÄŸ Bey'in (1394-1449) doÄŸancısı olduÄŸu için önce KuÅŸçuzâde, sonradan da KuÅŸçu lakabıyla tanındı. EÄŸitiminin önemli bir kısmı UluÄŸ Bey'in sarayında ve onun yakın çevresinde geçti. UluÄŸ Bey'den, Gıyâsüddîn el-KâÅŸî'den, Kadızâde-i Rûmî'den ve UluÄŸ Bey'in etrafındaki diÄŸer bilim insanlarından matematik ve astronomi dersleri aldı. UluÄŸ Bey ondan "faziletli oÄŸlum" diye bahseder. Ali KuÅŸçu Semerkand'da tahsilini tamamladıktan sonra gizlice Kirman'a gitmiÅŸ ve oradaki bilim insanlarından dersler aldı.
Kirman'da kaldığı sürede içlerinde Nasîrüddîn-i Tûsî'nin Tecrîd el-Kelâm adlı eserinin de bulunduÄŸu birçok kitabı okuma ve inceleme fırsatı buldu. Tûsî'nin kitabı üzerine hazırladığı ilk kelam çalışması olan Åžerh el-Tecrîd (Tecrîd Üzerine) eserini de burada yazıp Ebû Sâid Bahâdır Han'a takdim etti. Ali KuÅŸçu burada kaleme aldığı bir diÄŸer çalışması olan Risale Hall el-EÅŸkâl el-Kamer'i de (Ay'ın Görünümleri Üzerine) Semerkand'a döndüÄŸünde UluÄŸ Bey'e takdim etti ve takdirini kazandı. Ayrıca Risâle der Ä°lm-i Hey'e (Astronomi Risalesi) ve Risâle der Ä°lm-i Hisâb (Aritmetik Risalesi) adlı Farsça iki yazı daha yazdı. Kirman'da kaldığı sürede kendisinden haber alınamayan Ali KuÅŸçu, Semerkand'a döndüÄŸünde hocası UluÄŸ Bey'in huzuruna çıkar ve bunca zaman kendisinden uzak kaldığından ötürü özür diler.
UluÄŸ Bey özrünü kabul eder. Lâkin "Bana Kirman'dan ne hediye getirdin" diye sorar. Ali KuÅŸçu ise "Bir risale getirdim ve onda kamerin ÅŸekillerini hallettim" dediÄŸinde UluÄŸ Bey, " Getir göreyim, hangi noktaları hallettiÄŸini söyleyeyim" emrini verir, bunun üzerine Ali KuÅŸçu ayaÄŸa kalkarak eserini baÅŸtan sona kadar okur. OkuduÄŸunu dikkatle takip eden UluÄŸ Bey, Ali KuÅŸçu'ya karşı duyduÄŸu takdir hissini söylemekten çekinmez.
UluÄŸ Bey'in 449 yılında öldürülmesinden sonra baÅŸlayan taht kavgaları Semerkand'ı yaÅŸanmaz hale getirince Ali KuÅŸçu da ailesiyle birlikte Timurluların sarayından ayrılarak Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan yönetimindeki Tebriz'e gitti. Bilime ve bilim insanlarına deÄŸer veren bir hükümdar olan Uzun Hasan, Ali KuÅŸçu'ya bilimsel kimliÄŸinden dolayı büyük ilgi gösterdi ve aralarındaki anlaÅŸmazlığı çözmesi için Fatih Sultan Mehmed'e elçi olarak gönderdi.
Fâtih Sultan Mehmed, Ali KuÅŸçu'nun bilgisine hayran olur ve kendisine Ä°stanbul'da çalışmasını teklif etti. Ali KuÅŸçu da elçilik görevini tamamladıktan sonra Ä°stanbul'a dönmeye söz verdi. Fâtih, Ali KuÅŸçu'nun yola çıktığını duyduÄŸunda onu Akkoyunlu Osmanlı sınırında karşılamak için bazı adamlar gönderdi. Ayrıca, her konak yeri için de bin akça harc-ı râh ayrılmasını ferman buyurdu. Aynı masrafın, Uzun Hasan yanına elçilik vazifesini yerine getirmek üzere dönüÅŸünde de yapıldığı söylenir. Fatih Sultan Mehmed, yolculuÄŸu boyunca kendisine refakat etmesi için bir heyet gönderdi ve Ä°stanbul'da büyük törenlerle, armaÄŸanlarla karşılanmasını saÄŸladı.
ACEM'DE RUM'DA BENZERÄ° YOK
Karşılayanlar arasında Ä°stanbul kadısı Hocazâde de vardı. Fatih Sultan Mehmed, huzuruna kabul ettiÄŸinde Ali KuÅŸçu'ya Hocazâde'yi nasıl bulduÄŸunu sormuÅŸ, o da "Acem'de Rum'da benzeri yok" deyince Fatih de "Arap'ta da benzeri yoktur" der.
''Terazi elinde olan bakkalın sûretine hayran oldum
Ey müÅŸteri beri gel de Kameri mîzan burcunda gör"
Ali KuÅŸçu, Ä°stanbul'da daha önce Farsça hazırladığı Risâle der Ä°lm-i Hisâb adlı çalışmasını geniÅŸleterek Arapça bir redaksiyonunu yaparak Muhammediye adıyla Fatih'e sundu. Matematik alanındaki bu önemli çalışmasının ardından, Risâle der Ä°lm-i Hey'e adlı çalışmasının da Arapça, geniÅŸletilmiÅŸ redaksiyonunu hazırladı. Fatih Sultan Mehmet'in Uzun Hasan ile gerçekleÅŸtirdiÄŸi Otlukbeli Savaşı'nın kazanıldığı gün Fethiye adıyla Fatih'e sunduÄŸu eserle Ayadoya Medresesi'nde müderris oldu. Bu tayin Ä°stanbul'da astronomi ve matematik alanındaki çalışmalara canlılık getirdi. Ali KuÅŸçu'nun buradaki derslerini bilim insanları dahi takip etti.
Ali KuÅŸçu ayrıca Molla Hüsrev'le birlikte Semâniye Medreselerinin programını hazırladı. Ä°stanbul'un boylamını 59 derece, enlemini de 41 derece 14 dakika olarak belirledi. Astronomi çalışmalarında kullandığı GüneÅŸ saati, Fâtih Camisi'ndedir.
Ali KuÅŸçu 15 Aralık 1474'te Ä°stanbul'da öldü. Ayvansaraylı Hüseyin Efendi eserindeki "Eyüp Sultan Türbesi hareminde gömülüdür. 1230-1235 senelerine gelinceye dek bâkî idi, sonra kayboldu" bilgisine göre 1815-1819 senelerine gelinceye kadar kabri muhafaza olunmuÅŸ fakat daha sonra yerine bir baÅŸkası defnolmuÅŸtur. Buna göre kabri 199-203 senedir kayıptır. YetiÅŸtirdiÄŸi öÄŸrenciler arasında Osmanlı bilim tarihinin iki önemli ismi Mîrim Çelebi ve Molla Lütfî de vardır.
MATEMATÄ°K ALANINDA EN TANINAN ESER
Ali KuÅŸçu'nun matematik alanında en tanınan eseri Muhammediye'dir. Bu eser, Osmanlılarda en fazla ilgi gören hesap kitabı olma özelliÄŸini taşır. Kitap iki bölüm (fen) olarak düzenlenip birinci bölüm aritmetiÄŸe, ikincisi ise arazi ölçümü konusuna ayrılır. Birinci bölüm bir giriÅŸ ve beÅŸ makaleden oluÅŸur. Hint hesabı konusuyla ilgili olan birinci makale üç alt bölümden oluÅŸur. Birincisi rakamların biçimleri ve dizilimi, ikincisi tam sayılarla hesap, üçüncüsü ise kesirli sayılarla hesap konusundadır. Ali KuÅŸçu bu konuları çok yalın ve anlaşılır bir ÅŸekilde ele alıp açıklar. Açıklayıcı özelliÄŸi yüksek olduÄŸundan uzun yıllar medreselerde ders kitabı olarak okutuldu. Ä°kinci makale, müneccim hesabı konusunda ve burada da bir sayının iki katını alma, toplama, çarpma, çıkarma, karekök hesaplama ve aritmetiÄŸin önemli bir konusu olan saÄŸlama ele alınır.
BÄ°LÄ°M DÜNYASININ OTORÄ°TESÄ°
Ali KuÅŸçu, aritmetikte olduÄŸu gibi astronomi ve matematiksel coÄŸrafya konusunda da uzun yıllar otorite olmuÅŸtur. Bu konuda kaleme aldığı eseri Fethiye, hem ders kitabı olarak yaygınlaÅŸmış, hem de üzerine birçok bilim insanı tarafından yorum ve açıklama yazıldı. Bu kitap, bir giriÅŸ ve üç makale olarak düzenlendi.
Birinci makale gezegenlerin konumları ve dizilimleri üzerinedir. Burada kürelerin sayısı, gezegenlerin enlemsel, boylamsal ve hem enlemsel hem de boylamsal hareketleri inceler.
Ä°kinci makale Yer'in biçimi, iklimlere bölünüÅŸü ve göksel olgulara iliÅŸkindir. Burada ayrıca ekvatorun özellikleri, enlemi 90 derece olan bölgelerin özellikleri, günler, gece ve gündüz uzunlukları, ekliptik yayın ufuktan yükseliÅŸi, gezegenlerin meridyenden geçiÅŸ, doÄŸuÅŸ ve batış dereceleri gibi konular inceler.
Üçüncü makale uzaklık ve büyüklük miktarlarına iliÅŸkindir ve Yer'in büyüklüÄŸü, Ay'ın evrenin merkezine olan uzaklığının Yer'in yarıçapı cinsinden bilinmesi, Ay'ın ve GüneÅŸ'in çapının bilinmesi gibi konular hakkındadır.
ASIRLAR ÖNCESÄ°NDEN EVREN SÄ°STEMÄ°NÄ° BETÄ°MLEDÄ°
Fethiye'nin ilginç bölümlerinden biri de evren sisteminin betimlendiÄŸi bölümdür. Birinci makalenin birinci bölümünde evreni oluÅŸturan kürelerin sayısı ve nasıl sıralandıkları anlatılır. Ali KuÅŸçu, evrende dokuz küre bulunduÄŸunu, bunların birbirlerini çevrelediÄŸini belirterek, en dışta kürelerin küresinin (felek el-eflak) yer aldığını, sonra sırasıyla Satürn, Jüpiter, Mars, GüneÅŸ, Venüs, Merkür ve Ay küresinin dizildiÄŸini ileri sürmektedir. Konuyla ilintili olması dolayısıyla, boylamsal ve enlemsel hareketler ile dış merkezli ve çember merkezli düzenekler hakkında da bilgi verilir.
Yer'in ÅŸekli ve iklimlere bölünmesi konularını da irdeleyen Ali KuÅŸçu, gezegenlerin büyüklük ve uzaklıklarını da ele almış, konuyu açıklayabilmek için gerekli daire çevresi ve alanı, küre yüzeyi ve hacmi, birbiri ile orantılı dört miktardan bilinmeyen miktarın nasıl hesaplanacağı, üçgenlerin kenarları ve açıları arasındaki oranlar gibi matematiksel bilgiler vermiÅŸtir. Ali KuÅŸçu bu bölümlerde, yer yarıçapını birim kabul ederek, her gezegenin en uzak mesafesinin altında bulunan gezegenin en yakın mesafesine eÅŸit olacak biçimde ve gezegen kürelerinin yarıçaplarının bir listesini vermektedir. Ali KuÅŸçu'nun her gezegen için verdiÄŸi en uzak ve en yakın mesafe toplanıp ikiye bölündüÄŸünde, gezegenlerin evrenin merkezine, yani Yer'e ortalama uzaklıkları yaklaşık olarak elde edilir.
Ali KuÅŸçu bu çalışmalarından baÅŸka, Çin'e UluÄŸ Bey tarafından gönderilse de onun bu Çin seyahatinden hiçbir kaynak bahsetmez. Fakat bu konuda Prof. Zeki Veledi Togan "UluÄŸ Bey, muavini olan Ali KuÅŸçu Beyi de sık sık gönderdiÄŸi sefaret heyetlerinden biri ile Çin'e göndermiÅŸti. Bunu o rasad iÅŸlerinde Çin ilminden istifâde etmek maksadıyla yapmış olsa gerektir" der.
OSMANLI'DA ASTRONOMÄ° BÄ°LÄ°MÄ°NÄ°N TEMELLERÄ°NÄ° ATTI
Ali KuÅŸçu, Maveraünnehir'de geliÅŸen matematik ve astronomi geleneÄŸinin temsilcisi olarak Ä°stanbul'a geldi. Bu, Osmanlı bilim tarihi açısından önemli bir olaydır. Çünkü o tarihlerde Ä°stanbul'da Ali KuÅŸçu ayarında astronomi bilgini yoktu. Ä°stanbul'a geliÅŸiyle baÅŸlattığı yeni bilim geleneÄŸi, hem Maveraünnehir bilim geleneÄŸinin Ä°stanbul'a taşınmasını saÄŸlamış hem de astronomi biliminin Osmanlılarda yayılmasını saÄŸladı.
DiÄŸer taraftan, eserleriyle de çok sayıda medrese öÄŸrencisini etkileyerek birçok önemli bilginin yetiÅŸmesine yardımcı oldu. Böylece Osmanlı dünyasında matematik ve astronomi bilimlerinin temellerini attı. Ali KuÅŸçu, Molla Hüsrev ile birlikte Fatih Medreseleri'nin programlarını hazırladı. Burada dikkat çeken nokta, bu medreselerin çerçevesini çizen vakfiyede, dini bilimlerin yanı sıra pozitif bilimlerin de okutulmasının ÅŸarta baÄŸlanmış olmasıdır.
Henüz yorum yapılmamış.