Sosyal Medya

İslam müslümana küresel bir ufuk çizer

Son birkaç yazıda İslam'ın yeniden bir toplum ve dünya dini olmasının yollarını düşünüp kendi aklımca yazmaya çalıştım. Bunun muhteşem bir sarayı oluşturan tuğlaların sağlamlığı gibi bireyin sağlamlığından ve nefisle mücadeleyi başarmaktan başlaması gerektiğini anlattım. Sonra yine bireysel düzeyde fertler arası ilişkileri, dürüstlüğü, ahlaklı olmayı, nezaketi, tebessümü, böylece kültür oluşturmayı anlattım.



Meselenin bundan sonraki merhalesinin devlet ve medeniyet ölçeÄŸinde büyük düÅŸünme olduÄŸunu söyledim. Bu alanda neler yapılması gerektiÄŸini, ÅŸimdilik hayal gibi görünse de, baÅŸlıklar halinde verip, uzatmadan konuyu bitireceÄŸim. Hayal edilemeyen ÅŸeyin gerçekleÅŸemeyeceÄŸini de bilmeliyiz.
 
Ä°mam Hatip yıllarımdan beri ufkumu açan bir ayeti kerimenin meali ÅŸöyledir: ‘Dünyayı size boyun eÄŸdirip emrinize veren O’dur. Hadi öyleyse dolaşın onun omuzlarında ve Allah’ın rızkından yiyin…’ (Mülk 15). Omuzlar en güçlü olan bölgelerdir. Demek ki, Allah bize en azından ticarette küresel bir ufuk gösteriyor. O halde küresel, hatta feza ölçeÄŸinde düÅŸünmeliyiz. Bu geniÅŸ ufuklu düÅŸüncenin çok daha ileri düzeyi ise ahirete ve kalıcı bir hayata imandır. Orayı kazanmanın yolu da kulluk olduÄŸuna göre ibadetlerimizi, günlük hayatımıza deÄŸil, hayatımızı, iÅŸimizi ve iliÅŸkilerimizi ibadetlerimize göre ayarlayıp düzenlemeliyiz. Sistemi buna mecbur etmenin imkânlarını bulmalıyız.
 
KomÅŸularımızdan baÅŸlamak üzere kendi ülkemizdeki insanımızla ilgilendikten sonra baÅŸka ülkelerdeki, inancı ne olursa olsun bütün mazlumlarla ilgilenip onların elinden tutmanın yollarını bulmalıyız. Allah dünyanın neresinde olursa olsun, bütün mazlumlar için bizim savaÅŸmamızı emreder (Nisa 75). Bu da küresel bir vizyondur ve güçlü olmakla olur. Demek ki, güçlü olmalıyız.
 
ÖÄŸrenci, hoca, memur, yönetici, tüccar, serbest meslek, pazarcı… ne olursak olalım, iÅŸimizi hep böyle küresel boyutta düÅŸünüp, ona göre planlayıp çalışmalıyız. Bir ilahiyat öÄŸrencisi Ä°mam Azam, Ä°mam Åžafii olmak hedefiyle çalışmalı. Bir tıp öÄŸrencisi en onulmaz hastalıkların çaresini bulmak hedefiyle okumalı. Ä°nsanoÄŸlunun ulaÅŸabileceÄŸi son nokta hedefimiz olmalıdır.
 
Böyle olabilmek ya da böyle olanları yetiÅŸtirebilmek için asrın idrakini aÅŸan eÄŸitim imkânları, kurumları ve programları oluÅŸturmalıyız. Tabii ki bu söyleyeceklerimizin hepsini herkes yapacak deÄŸildir. Ama herkes böyle engin bir ufukla bunların kendine en yakın ucundan tutmalıdır. Åžu anda Türkiye’de merdiven altı Kuran kurslarından en geliÅŸmiÅŸ üniversitelere kadar yapılan özel harcamalar bilinçli, seviyeli ve olması gereken gibi yapılsa maddi açıdan eksiÄŸimiz kalmaz. Yeter ki, bütün iÅŸlerimiz Allah’ın (cc) ÅŸu emrine uygun olsun: ‘Müminlerin iÅŸleri, aralarında oluÅŸturacakları ÅŸura iledir’. Buradaki ‘iÅŸler’ tek kiÅŸinin kararıyla hatalı olma ihtimali olan en küçük iÅŸlerden devlet yönetimine kadar her iÅŸtir. Bunun anlamı bir araya gelen akıllara Allah’ın ilave destek vereceÄŸi vadidir. ‘Allah kâfirlere müminler üzerinde asla bir yol vermeyecektir (Nisa 141) anlamındaki ayeti ve Müslümanların bugünkü halini düÅŸünürsek ortada yanlış giden bir ÅŸeyin olduÄŸunu anlarız. Müfessirler bu ifadenin iki türlü anlaşılabileceÄŸini söylerler: Allah kâfirlere müminler üzerinde hiçbir yetki tanımamıştır, dolayısıyla müminler de onların yetki ve velayetini tanımamalıdırlar. Ä°kincisi, eÄŸer müminlerin kendi hataları olmasa kâfirler müminlere hiçbir surette hâkim olamazlar. Hâkim oluyorlarsa demek ki, vazifelerini yapmıyorlar, bir an önce hatalarını telafi etmelidirler. Bunun için müslümanlar mesela bilime ağırlık vermeli, Temel dini deÄŸerlerini öÄŸrendikten sonra uluslararası bilim adamları yetiÅŸtirmenin yollarını bulmalıdırlar. Bu çerçevede Ä°mam Hatip Okulları projesini geliÅŸtirmeliyiz.
 
Ticarette ve sanayide de bilinçli ve yardımlaÅŸmaya dayalı ihtisaslaÅŸma birliktelikler ve iÅŸ bölümü yapma imkânları aranmalı. MÜSÄ°AD baÅŸarısı artırılabilecek bir örnektir. Mısır’da Ä°hvan meselenin farkındaydı, kurumlarını fabrikalarını kurdular, onlardan bunun için korkuldu. BaÅŸka zaaflar sebebiyle engellendiler. Demek ki, o zaaflar da giderilmeli.
 
Hukukçumuz yargıda ve avukatlıkta, imkânlar el verdiÄŸince hukukun yerini bulmasında Müslümanca ve hakkaniyetle iÅŸ yapmanın yollarını aramalı. Mimarımız ve mühendisimiz kendi inanç ve kültürümüze dayalı konut düzeninden ÅŸehirlere kadar kendi medeniyetimizin aynası olan planlamalar yapmalı. Bu da en baÅŸta sözünü ettiÄŸimiz kültür deÄŸerlerimizi oluÅŸturmakla olur. ÖvündüÄŸümüz TOKÄ° bu iÅŸin hala çok uzaklarındadır.
 
 
 
Müellif: ömer Lekesiz / Kaynak: YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.