Sosyal Medya

Hayrettin Karaman: Doğu Türkistan'ın hali ne olacak?

Doğu Türkistan Cumhurbaşkanı Alihan Töre’nin Hatıratı “Türkistan Kaygısı” ibretle okunması gereken bir kitap.



Doğu Türkistan, 1944-1946 yılları arasında bağımsız bir cumhuriyetti. Devletin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olan Alihan Töre Saguni, 1946 yılı Haziran’ında Stalin ve Mao işbirliği sonucu SSCB tarafından kaçırıldı, sonrasında ise 1949’da Çin Ordusu Doğu Türkistan’ı işgal etti.
 
Alihan Töre Saguni, Özbekistan’ın Taşkent şehrinde vefatına dek 30 yıllık bir sürgün hayatı yaşadı. Bu sırada 1917 ve 1950 yılları arasındaki dönemi kapsayan Orta Asya tarihine ilişkin anılarını yazdı. 1938’den sonraki olaylar ise ikinci oğlu Asılhan tarafından kaleme alınmıştır.
 
Eser, hem Sovyetler Birliği ve Çin’in Doğu Türkistan politikalarından ve uygulamalarından bahsetmekte, hem de Özbek, Uygur, Kazak ve diğer Doğu Türkistanlıların kurtuluş mücadelesini ilk elden anlatmaktadır.
 
Sürgünde sayfa sayfa gizlice yazılan, her sayfası ayrı yerlerde saklanan bu eser, Alihan Töre’nin oğlu Kutlukhan Şakirov tarafından yayına hazırlandı, Oğuz Doğan öncülüğünde Türkiye Türkçesine aktarıldı.
 
Doğu Türkistan’da bağımsız cumhuriyetin bir öncesi de var.
 
Kaşgar’da 12 Kasım 1933’te İslamî anayasa ile kurulan, para basmaktan vatandaşlarına pasaport dağıtımına kadar normal bir devletin her türlü faaliyetini yerine getiren, işgalci Çinlilere karşı modern çağda Müslüman Türklerin nasıl devletleşebileceğinin en güzel göstergesi olan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin tarihçesini Doç. Dr. Alimcan Buğda, “Tarihi Vesikalarda 1933 Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ve Anayasası” isimli kitabında anlatıyor.
 
Müslüman Hui askerî hiziplerin bir kolu olan Ma Zhongying’ın ordusu Urumçi’ye kadar genişlemeye başladı. Buna karşın Müslüman Doğu Türkistan halkı önce 1931’de Kumul’da sonra da 1932’de Turfan’da isyan başlattılar. Kumullu Hoca Niyaz önderliğindeki direniş gücü Eyalet ordusunun hücumuna uğrayarak batıya çekilmek zorunda kalmıştır.
 
Ma Chungying ordusunun saldırıya uğramamış Tarım havzasının güneyindeki Hotan’da da 1933’te Mehmet Emin Buğra işgalci Çinlere karşı başkaldırdı. İsyancılar Hanlı memurları kovarak Hotan’ı aldıktan sonra Yarkand ve Kaşgar’a ilerleyerek Kumlu ve Turfan’dan sağınmış güçleriyle birlikte 12 Kasım 1932’de Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan ettiler.
 
Türkiye’de laiklik uygulamalarının had safhada uygulandığı bir dönemde dualarla açılan Kaşgar Meclisi’nde Kur’an-ı Kerimler okunarak dualar edildi. 23 Recep Cumartesi (14 Kasım 1933) Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin milletvekilleri Kur’an-ı Kerim’i öperek yemin ettiler. Meclis’in açılmasından sonraki Pazar günü ise asker, komutanlar, mülkî erkân ve Yarbağ Taşı’ndaki köprü önünde toplandı ve 41 adet top atışı yapıldı. Devletin resmî bayrağı olarak ise asırlardan beri bölgede kullanılmakta olan Gök Bayrak kabul edildi. Yemin töreninin üzerinden çalışmalarına acil olarak başlayan Meclis, daha önce Çinliler tarafından yayımlanan gazetelerin yayınına son vererek, İslâmî ve millî kültürün korunması için ‘Şerkî Türkistan Hayatı’ (Doğu Türkistan Hayatı) adıyla gazete yayınlarına başladılar. Bununla beraber bağımsızlıklarının nişanesi olarak Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti, ‘pul’ adı verilen para bastırarak bölgede Çin paralarının kullanımı yasaklandı. Ülke, vatandaşlarına pasaport dağıtımından nüfus cüzdanına kadar her türlü hizmeti verdi. Doğu Türkistan’da kurulan bu İslam Devleti’nin adalet işlerini ise Şeyhülislamlık makamındaki isim bakıyordu. Ülkede kısa sürede şer’î esaslara dayalı mahkemeler kuruldu. Ülkenin milli marşı ise 1933 yılında Muhammet Ali Tevpik (Tohtu Hacı) tarafından yazılmıştı, aynı yıl Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti’nin kuruluşunda devlet töreni ile okunarak Doğu Türkistanlılarca ulusal marş olarak kabul edildi.
 
Turfan’ı işgal eden Ma Chungying ordusunun tehdidine karşı Urumçi’deki ‘Sincan Eyalet hükûmeti’ Sovyetler Birliği’nden yardım ve müdahalesini istedi ve bunun ardından 1934’de Kızıl Ordu’ya bağlı iki tugay Urumçi’ye girdi. Kızıl Ordusu’ndan kaçan Ma Chnagying ordusu Hotan’a saldırdı ve Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti ordusunu katletti. Bunun sonucunda 6 Şubat 1934’te cumhuriyet yıkıldı.
 
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yıkılmasında Rusya’nın büyük rolü vardır. Bu ülke kendi içinde yer alan büyük çoğunluğu Müslüman Türk olan Müslüman kökenli halkların, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ni örnek almalarından ve isyan etmelerinden korkuyordu. Bu devletin yıkılması için Çin’e destek verdi. İngiltere ise Hindistan ve Pakistan Müslümanlarından korkarak, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yıkılması için Çin’e destek verdi. Hatta Çin’e maddi yardım yaptı.
 
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti anayasasının ilk üç maddesi:
 
Madde: Doğu Türkistan Cumhuriyeti, İslam şeriatı esasına göre kurulmuş olup, bizim saadet ve mutluluğumuzun kaynağı, kıyamet gününe kadar tahrif, tebdil olmayan ve ilahî yol gösterici olan Kur’an-ı Hakim’in hükmüyle amel edilir.
 
Madde: Doğu Türkistan devleti, Cumhuriyet usulüyle kurulmuş olup, halkın refahı ve devletin asayiş içinde olması için halkı her türlü zahmet ve nizadan korumak, milletin dini, millî, medenî iktisadî işlerinin yoluna konulmasını temin etmek ve bunun gibi milletin taleplerini gerçekleştirmek için Nankin hükümeti ve uluslararası birleşme cemiyetler ve akvama müracaat ederek istiklali elde etmek için elinden gelen her türlü çareleri görür.
 
Madde: Devlet idaresinin merkezinde (Emiru’l- Mü’minin) Reis Cumhur Hazretleri bulunarak, hükümeti İslam şeriatının ahkâmına uygun idare eder.
 
İşte bu devletleri yıkan Kızıl Çin bugün Doğu Türkistan halkını ırk, kültür ve din olarak Çinlileştirmek için tarihte örneği belki hiç bulunmayan yöntemler ile zulümlerin en çetin, en hunharca ve en etkilisini uyguluyor.
 
Evet, Türkiye mazlumların yanında olacak ama nasıl?
 
En azından Türkiye, Malezya, Endonezya ve Pakistan arasında kurulmaya başlanacak ve giderek genişleyecek İslam birliği ile!
 
 
Kaynak: Yenişafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.