Sosyal Medya

Atasoy Müftüoğlu: Hakikatın Hakkını Vermek

Kendi iyiliğimiz için, hepimizin ve geleceğimizin iyiliği için, daha iyi, daha yetkin, daha nitelikli içerik üretimi ve inşa’lar için uyarıcı eleştirilere her zaman ihtiyacımız olduğunu kabul etmeliyiz. Kimlerle ilgili olursa olsun, kayıtsız şartsız övgüler ve kayıtsız şartsız yergiler karşısında dikkatli ve mesafeli olmamız gerekir.



Ä°slam dünyası toplumları olarak, maruz kaldığımız tarihsel olayları, geliÅŸmeleri, müdahaleleri, ötekileÅŸtirmeleri, her tür tahakkümü, madunlaÅŸtırmaları, eleÅŸtirel ve ahlaki bir öfke zemininde, entelektüel-siyasal sorgulamalar yaparak, korkunç bir haksızlık ve adaletsizlikle karşı karşıya bulunduÄŸumuzu, en yüksek, en güçlü, en etkili sesle, kültürel bir direniÅŸin sesiyle, kamusal gündemin merkezine taşıyarak, sürekli olarak orada tutarak, varoluÅŸsal bir mesele haline getirmediÄŸimiz, getirmek için mücadele etmediÄŸimiz için, tarihin nesnesi olmaya devam ediyoruz. Batı’nın doÄŸal üstünlüÄŸü iddiasına dayalı kuramların evrenselleÅŸtirilmesiyle birlikte, Batı dışı dünya, özelikle de Ä°slam dünyası toplumları, halkları ve kültürleri her alanda, bugün de, ırkçı kibirle tanımlanıyor, yargılanıyor.
 
Müslümanlar olarak, varoluÅŸumuzun pragmatik yanı-boyutu, bütün ilkesel-ahlaki tercihlerin, hassasiyetlerin önüne geçtiÄŸi için, ahlaki-kültürel direniÅŸin nemenem bir ÅŸey olduÄŸunu hatırlamıyor, hatırlamak istemiyoruz. Konjonktürel/konformist tercihlerimiz, hepimizi sahicilikten uzaklaÅŸtırıyor.
 
Ä°deolojik ve ırkçı “otorite” ve “meÅŸruiyet”, hayatın her alanında Ä°slami varoluÅŸu deÄŸersizleÅŸtiriyor. Modern-seküler-liberal otoritenin nasıl, kimler tarafından, hangi tarihsel koÅŸullar içerisinde tesis edildiÄŸini, bu otoritenin dini-Ä°slami otoriteyi nasıl etkisiz hale getirdiÄŸini, getirebildiÄŸini, modern-seküler otoritenin nasıl, hangi yollarla evrenselleÅŸtirilebildiÄŸini, nasıl dokunulmaz ve ayrıcalıklı kılındığını, kaybettiÄŸimiz Ä°slami otoriteyi yeniden nasıl, hangi kadrolarla, hangi birikimle tesis edebileceÄŸimize iliÅŸkin, düÅŸünsel, kültürel, felsefi akademik çalışmalar yapmıyoruz. Siyasal Yahudilik dünya ölçeÄŸinde temsil imkanı bulabilirken, siyasal Ä°slam, dünya ölçeÄŸinde nefret nesnesi haline getirilebiliyor.
 
Neoliberal haçlı seferleri karşısında, Müslüman ahlak ve zihin dünyası, darmadağın olduÄŸu için Ä°slam ve siyaset iliÅŸkisi konusunda Ä°slami düÅŸünce/ilahiyat hayatı teslimiyetçiliÄŸi seçiyor, Ä°slam’a hangi alanda, hangi ölçüde, ne zaman sahip çıkılabileceÄŸine bir türlü karar veremiyor. Neoliberal haçlı seferleri Müslüman zihnini ehlileÅŸtirmiÅŸ bulunuyor. Teslimiyetçi zihin ve ruh dünyası, Ä°slam dünyası toplumlarını kader mahkumları haline getirdiÄŸi için, Ä°slami otoritenin ontolojik anlamda, entelektüel/felsefi anlamda, siyasal/ekonomik/hukuki anlamda nasıl tesis edilebileceÄŸi hiçbir ÅŸekilde gündeme getirilemiyor. Ä°slami otoriteyi tesis edemiyoruz, böyle bir tahayyül ve tasavvur sahibi deÄŸiliz, ancak, sembolik anlamda Ä°slami aidiyetimizi ifade edebilmek için, nerede müsait bir arsa bulursak oraya görkemli camiler inÅŸa etmeye devam ediyoruz.
 
Müslüman olma onurunun bilincine sahip olsaydık, sadece, Filistin’de, Gazze’de, Kudüs’te, Ä°srail sömürgeciliÄŸinin dünya Müslümanlığına açıkça meydan okuyarak sürdürdüÄŸü eÅŸsiz ve benzersiz zulümler/soykırım karşısında, toplumlarımızın siyasal etkisizliÄŸini, siyasal iÅŸlevsizliÄŸini eleÅŸtirel bir tartışma konusu yapabilirdik. Bugün, acımasız, insanlıkdışı ve sapkın bir dünya düzeni içerisinde bulunmuyor olsaydık, Filistin, Gazze ve Kudüs sorunu, insani/vicdani yanını kaybetmemiÅŸ insanlığın gündeminin merkezinde olacaktı.
 
Aklı edilgenleÅŸtiren geleneklerin hakim olduÄŸu Ä°slam toplumlarında, eleÅŸtirel idrak bir türlü hayat hakkı bulamıyor. Toplumlarımızda dini popülizm ve politik popülizm uyuÅŸturucuları, eleÅŸtirel idraki, bilinci bütünüyle iÅŸlevsiz hale getirebiliyor. Dini ve politik popülizm uyuÅŸturucuları, modern tarihin maÄŸluplarını-madunlarını, kaderlerine razı etmeye çalışıyor. Sözünü ettiÄŸimiz uyuÅŸturuculara maruz kaldıkları için, bugün, toplumlarımız seçenek üretme yeteneklerini bütünüyle kaybetmiÅŸlerdir. Ä°slam’ın siyasal bir varoluÅŸ tarzı içermediÄŸini iddia etmek, Ä°slam’ın siyasal bir ölü olduÄŸunu iddia etmek demektir.
 
Ä°slami anlamda, bağımsız düÅŸünme, akıl yürütme ve idrak yeteneÄŸini kaybeden bir topluluk ya da kültür, hiçbir ÅŸekilde hakikatın hakkını veremez, nitekim veremiyor. Hangi toplumda olursa olsun taklit-tekrar ve itaat yaklaşımı, öÄŸrenme çabasını yok eder. Bilgi biriktirmekle, bilmek birbirinden çok farklı ÅŸeylerdir. DüÅŸünmekle derinlik, yüzeysellikle düÅŸüncesizlik arasında yakın bir iliÅŸki vardır. Anlamak ve düÅŸünmek birbirini tamamlayan unsurlardır. Mekanik aklın, bürokratik aklın tayin edici hale gelmesi, insani-ahlaki alana yabancılaÅŸtığımızı gösterir. Aşırı akılcılık kadar aşırı sezgicilik, aşırı bilimcilik kadar aşırı gelenekçilik de aynı ölçüde yıkıcı sonuçlar verir. Entelektüel özgürlük için, entelektüel emek harcamak gerekir. Zihinsel yoksulluÄŸu, yoksunluÄŸu, entelektüel yoksulluÄŸu ve yoksunluÄŸu aÅŸmayı baÅŸaramadığımız için, bu noktada sistematik bir mücadele yürütmediÄŸimiz için, bugün, Ä°slam toplumlarında da, Batılı toplumlarda olduÄŸu gibi, neo-liberal pragmatizm, bireylerin, toplumların ve siyasetin tek kutsalı haline gelmiÅŸtir. Entelektüel özgürlük için, risk almak, özellikle de, neoliberal haçlı seferleri karşısında, Ä°slami eleÅŸtirel içerik üretmek gerekir.
 
Umut; toplumlarımıza dayatılan sömürgeci gerçekliÄŸin tartışılabilir, aşılabilir, deÄŸiÅŸtirilebilir olduÄŸuna nihai anlamda inanarak, bu doÄŸrultuda çalışmalara baÅŸladığımızda baÅŸlayabilir. Dayatılan gerçeklikle uzlaşı, bağımsız Ä°slami, insani, ahlaki varoluÅŸu imkansız kılar. Tarihsel-siyasal-ideolojik geliÅŸmeleri, olayları, teslimiyetçilik içerisinde, gözlemle sınırlı bir çerçeve içerisinde takip etmekle, bunları deÄŸiÅŸtirmeye çalışmak, bu baÄŸlamda etki üretmek, bütün bunların bir kader olmadığına inanmak birbirinden çok farklı ÅŸeylerdir.
 
Ä°slami sorumluluk merkezinde her arayış, her merak duygusu, her ahlaki öfke, her yenilenme, her yeniden inÅŸa çabası umuda giden yolları açar. Kendi tarzıyla, yöntemiyle, dili, söylemi ve programıyla büyülenen bir zihin dünyası ya da topluluk, akım, hareket, oluÅŸum, hiçbir ÅŸekilde yeni bir arayışa girme ihtiyacı duymayacağı gibi, farklı ÅŸeyler öÄŸrenme, bilme ihtiyacı da duymaz. Hangi gerekçeyle olursa olsun, her ötekileÅŸtirme ahlaksızlıktır. Karşılıklı anlayış çerçevesinde bir çeÅŸitlilikten rahatsızlık duymamalıyız. Söylediklerimizin, yazdıklarımızın ve yaptıklarımızın tek gerçeÄŸin ifadesi olmadığının bilincinde olduÄŸumuzda, baÅŸka fikirlerden, yorumlardan ve pratiklerden yararlanabiliriz. Kendi iyiliÄŸimiz için, hepimizin ve geleceÄŸimizin iyiliÄŸi için, daha iyi, daha yetkin, daha nitelikli içerik üretimi ve inÅŸa’lar için uyarıcı eleÅŸtirilere her zaman ihtiyacımız olduÄŸunu kabul etmeliyiz. Kimlerle ilgili olursa olsun, kayıtsız ÅŸartsız övgüler ve kayıtsız ÅŸartsız yergiler karşısında dikkatli ve mesafeli olmamız gerekir.
 
 
 
Kaynak: Ä°slami Analiz

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.