Bâbilik ve Bahâilik Ne Anlama Gelir?
Follow @dusuncemektebi2
Her harfin ve sayının kendine has değeri olduğuna inanan Bâbilere göre 19 rakamı kutsaldır. Buna göre yıl 19 aydır ve her ayda 19 gün vardır. Bâbiler her 19 günün sonunda, bir bardak su şeklinde de olsa, dindaşlarına ikramda bulunmak zorundadırlar.
Ä°slam tarihinde mezheplerin veya farklı düÅŸünce ekollerinin ortaya çıkışı Hz. Peygamber’in (sas) vefatından sonra gerçekleÅŸmiÅŸtir. Müslümanlar bu süreçte karşılaÅŸtıkları siyasi, sosyal, ekonomik veya itikadi sorunların çözümünde Ä°slam dininin temel kaynakları olan Kur’ân’a ve Hz. Peygamber’in (sas) sünnetine baÅŸvurdular. Fakat bazen kaynakların üslubundan kaynaklanan nedenlerle, bazen de emsallerinin bu kaynaklarında bulunmaması yüzünden aynı problem etrafında farklı cevaplar ürettiler. Ä°slam’ın insanlara tanıdığı düÅŸünce hürriyeti ve ilimi teÅŸvik etmesi farklı yorumların zamanla ekolleÅŸmesine yol açtı.
Ayrıca Hz. Ömer döneminde yapılan büyük fetihlerin bir sonucu olarak Müslümanlar eski din ve medeniyet havzalarıyla yüzleÅŸmek durumunda kaldılar ki, bu bir etkileÅŸimi ve farklı yorumların ortaya çıkmasını da beraberinde getirdi. (Haberli, 2012:163) Haricilerle baÅŸlayan mezhepler sahasındaki bu ayrışma, zaman içinde “ehl-i sünnet” çizgisine dahil olanlarla bu çizgi dışına çıkan yorumlara varacak ÅŸekilde geniÅŸledi. Ana yol dışındaki görüÅŸler kelam ve mezhepler konusunda eserler veren ulema tarafından “sapkın”, “bid’at”, “zındık” gibi kavramlarla karşılandı. (Öz, 2002: 304)
Bu tür fikri hareketler sadece Ä°slam tarihinin ilk dönemlerinde has deÄŸildi, modern dönemde de pek çok örneÄŸini görmek mümkün. Mesela Ä°ran’daki Bahâilik hareketi 19. asır gibi geç bir dönemde doÄŸmuÅŸtur. Bâbilik ve onun devamı mahiyetinde olan Bahâilik, baÅŸta Ä°slam olmak üzere, birçok kadim dini öÄŸretiyi bünyesinde barındıran -modern bir tabirle- senkretik bir yapıya sahiptir.
Orataya çıktıkları tarihi süreç
BâbiliÄŸin adı lugat anlamı “kapı” demek olan “bâb” kelimesinden gelir. Arapçada çok ve muhtelif ÅŸekillerde mecazî manalarda kullanılmıştır bu kelime. Terim olarak tasavvufta, girilen kapı ve derûn ile münasebet saÄŸlamaya yarayan vasıta; Ä°smailîlikte mezhebin sırlarını öÄŸreten ve Asâs denilen ruhanî; Nusayrilikte ise neÅŸîr ve irÅŸada memur Salmân-ı Fârisî demektir. Ancak bu kelime, kendisini ilâhî hakikati tanımaÄŸa ileten bir kapı olarak ilan etmiÅŸ olan Åžirazlı Seyyid Ali Muhammed tarafından zatî isim edinilmesi ile meÅŸhur olmuÅŸtur. (Fığlalı, 1994: 5 - 9)
Bâbilik ve onun devamı olarak kabul edilen Bahâilik tarihi köken açısından Åžii Ä°mamiye fırkası içinde doÄŸan Åžeyhiyye ve KeÅŸfiyye ÅŸeklinde isimlendirilen tasavvufî hareketlere dayandırılır. BâbiliÄŸin kurucusu Mirza Ali Muhammed (1819-1850) Åžiraz’da doÄŸmuÅŸtur. Babası vefat ettiÄŸi için dayısı tarafından yetiÅŸtirildi. Ticareti bırakarak ilgisini çeken gaybî ilimlerle ve Hurufilikle ilgilendi. Kerbela’da öÄŸrenim gördüÄŸü sırada her dönemde mutlaka bir kâmil Åžii’nin geleceÄŸine inanan el-Ahsâi’nin müridi ve KeÅŸfiyye’nin kurucusu olan Kâzım er-RaÅŸti’nin öÄŸrencisi oldu. Büyük ölçüde onların düÅŸüncelerinin tesirinde kaldı. Åžia’nın beklediÄŸi Mehdi’nin kendi ölümünden sonra ortaya çıkacağını iddia eden Kâzım er-ReÅŸtî, mensuplarından onu arayıp bulmalarını istedi. Bu düÅŸünceleri kendi lehine kullanan Mirza Alî Muhammed önce 1844 tarihinde, kayboluÅŸunun ardından bin yıl geçmiÅŸ olan ve gelmesi beklenen 12. Ä°mam Muhammed el-Mehdi’nin temsilcisi olduÄŸunu ilan etti. Ardından da hac için gittiÄŸi Mekke’de 1845’te kendisinin beklenen Mehdi olduÄŸunu duyurdu. (Fığlalı, 1991: 465)
Aynı yıl içinde dolaÅŸtığı Ä°ran’da pek çok taraftar edindi. Müritleri arasından düÅŸüncelerini yayması amacıyla propagandacılar görevlendirdi. Ona göre Hz. Muhammed’in (sas) peygamberliÄŸi 12. Ä°mam’ın kaybolmasından sonra bin yıl sürmüÅŸ ve Mehdinin ortaya çıkışıyla sona ermiÅŸtir. (Fığlalı, 1991: 465) Kur’ân-ı Kerim’in neshedildiÄŸi ve Ä°slamî emir ve yasakların kaldırıldığı yeni bir devrin baÅŸladığını ileri sürdü. Bu konudaki görüÅŸlerini Arapça ve Farsça kaleme alınan el-Beyân adlı eserinde dile getirdi. Gittikçe artan taraftarlarının Ä°ran’da devlete karşı giriÅŸtikleri silahlı mücadele nedeniyle, 1850 yılında müçtehitlerin fetvası sonucunda idam edilen Bâb Alî Muhammed, yerine Mirzâ Yahya Nûrî’yi halef tayin etmiÅŸtir. (Öz, 2007: 460)
Mirzâ Hüseyin Alî
BâbiliÄŸin devamı sayılan BahâiliÄŸin kurucusu Bahâullâh adıyla ÅŸöhret bulan Mirzâ Hüseyin Alî, 1817’de Ä°ran’da dünyaya geldi. Babası sarayda görevliydi. Çocukluk yıllarında saray imkânlarından faydalanarak iyi bir eÄŸitim aldığı bilinmekle birlikte, tâbileri onun ümmi olduÄŸunu iddia etmektedirler. Mirzâ Hüseyin Alî, 1844 yılında hiç tanımadığı Bâb Alî Muhammed’in görüÅŸlerini benimsedi. Bâb Alî Muhammed’in idam edilmesinden sonra halefi olarak tayin edilen Yahya Nûri’nin aÄŸabeyi olup, iki kardeÅŸ can güvenlikleri için Rus ve Ä°ngiliz sefaretleri aracılığıyla BaÄŸdat’a sürgün edildiler. (Fığlalı, 1991: 465) Bâb’a haleflik konusunda iki kardeÅŸ arasında çıkan ihtilafı Mirzâ Hüseyin Alî kazandı. 1863 yılında kendisinin önceden Bâb tarafından geleceÄŸi haber verilen kiÅŸi olduÄŸunu iddia ederek Bahâilik hareketini kurdu. (Öz, 2007: 460) Bu durum Bâbiler arasında tartışmalara açtı ve Osmanlı yönetimi duruma müdahale etti. Ä°ki kardeÅŸin yandaÅŸlarıyla birlikte Ä°stanbul’a gelmeleri istendi. 1863 yılında Ä°stanbul’a getirildikten sonra Edirne’ye sürgün edildiler. Edirne’de bulunduÄŸu süre içinde Mirzâ Hüseyin Alî iddialarına devam etti ve yazdığı mektuplar aracılığıyla fikirlerini siyasi liderlere ulaÅŸtırmaya çalıştı. Ä°ki kardeÅŸ arasındaki husumet böylece had safhaya ulaÅŸtı. Osmanlı yönetimi bunun üzerine Mirzâ Hüseyin Alî’yi Akka’ya, kardeÅŸini ise Magosa’ya gönderdi. (Öz, 2007: 461)
1871-1874 yılları arasında Bahâilerin kutsal kitabı kabul edilen el-Akdes’i yazan Bahâullâh, bu eseriyle daha önce gönderilen kutsal kitapların ve Bâb Alî Muhammed tarafından yazılan el-Beyân’ın hükümlerinin ortadan kalktığını duyurdu. Akka’da kaldığı süre içinde Bâbaileri, Bahâiler adı etrafında kendi çevresinde toplamayı baÅŸardı. Bu süre içinde pek çok eser kaleme aldı ki, el-Ä°tkân ve el-Ahdes bunların en önemlileridir. Bahâullâh el-Ä°tkan’da batınî tevillerden ve Ä°srailiyat kaynaklı hikayelerden faydalanmıştır ve kitap Farsça yazılmıştır. Bahâilerin kutsal kitap olarak kabul ettikleri el-Ahdes ise Kur’ân-ı Kerim’in üslûbunu taklit etmektedir. (Fığlalı, 1991: 466)
1992’de Akka’da ölünce büyük oÄŸlu Abdülbahâ unvanlı Abbas Efendi döneminde Bahâilik geliÅŸti. Özellikle o, II. MeÅŸrutiyet’in ilanıyla oluÅŸan serbestîyet ortamından faydalanarak yaptığı seyahatler aracılığıyla fikirlerini yayma imkanı buldu. Bu dönemde hareket Avrupa ve Amerika’da tanınır oldu ve yeni takipçiler kazandı. Abbas Efendi’nin 1921 yılında vefat etmesiyle hareketin liderliÄŸini torunu Åževki Efendi Rabbâni üstlendi. Åževki Efendi, “Emrin Velisi” lakabıyla tanındı. 1957 yılında o vefat edence Bahâilik bir süre lidersiz kaldı
1963 yılında Hayfa’da kurulan ve üyeleri beÅŸ yılda bir deÄŸiÅŸen Umumi Adalet Evi, günümüzde Bahâilerin en yüksek idari mercii haline geldi. Bahâilik 20. asrın baÅŸlarında Ä°slamî bir grup olmayıp müstakil bir din olduklarını ilan etmiÅŸtir. (Öz, 2007: 461)
Temel görüÅŸleri
Bâbailik: Bâb Alî Muhammed tarafından yazılan el-Beyân, Bâbilik hareketinin kutsal kitabı olarak kabul edilir ve el-Beyân’ın baÅŸta Kur’ân-ı Kerim olmak üzere bütün kutsal kitapların hükümlerini kaldırdığına inanılır. Onlara göre Hz. Peygamber’in (sas) peygamberliÄŸi, 12. Ä°mam Muhammed Mehdi’nin kaybolmasından (873) itibaren bin yıl devam etmiÅŸtir ve 1844 yılında Mirzâ Alî Muhammed’in zuhuru ile sona ermiÅŸtir. Böylece Bâb’ın devresi baÅŸlamıştır. Bâbilere göre Mirzâ Alî Muhammed, Allah tarafından gönderilen son kiÅŸi deÄŸildir. Allah her 2001 yılda bir kiÅŸi görevlendirecektir. (Öz, 2007: 462)
Her harfin ve sayının kendine has deÄŸeri olduÄŸuna inanan Bâb’a göre 19 rakamı kutsaldır. Buna göre yıl 19 aydır ve her ayda 19 gün vardır. Her 19 günün sonunda, bir bardak su ÅŸeklinde de olsa dindaÅŸlarına ikramda bulunmak zorundadırlar. (Fığlalı, 1991: 465)
Bâbilikte cenaze namazı dışında cemaatle yapılan ibadet yoktur. Zekat malların beÅŸte biri için verilir. Bâb’ın doÄŸum yeri ve hapsedildiÄŸi yerler hac mekanları olarak tayin edilmiÅŸtir. Sigara ve alkollü içecekler, dilenmek ve dilenciye para vermek yasaklanmıştır. BoÅŸanma caizdir ancak hoÅŸ görülmez. Erkekler boÅŸandıktan sonra 90 gün içinde, kadınlar ise 95 gün içinde evlenmek mecburiyetindedirler. Katil, öldürdüÄŸü kiÅŸinin yakınlarına tazminat ödemek durumundadır. Ayrıca katile 19 yıl cinsel hayat yasaklanır. Ayrıca her Bâbinin sahip olabileceÄŸi kitap sayısı kutsal rakam olan 19’dan fazla olamaz. (Öz, 2006: 462)
Bahâilik: Bahâilik hareketine göre Bâb’ın kendisinden sonra ortaya çıkacağını haber verdiÄŸi kiÅŸi Bahâullâh Mirzâ Alî Hüseyin’dir. Bu hareketin kutsal kitabı ise Bahâullâh tarafından yazılan el-Akdes’tir. Allah bütünüyle bilinemez, insan iradesinin ötesindedir. EÅŸsiz ve Sonsuz bir varlık olup, hiçbir ÅŸey kendisine benzemez. O’nun varlığının bilinmesi, varlığının tezahürü veya iÅŸareti olan nebiler ve resullerin getirdikleri haberler ile mümkündür. Nebi ve resuller O’nun zuhurudur. Allah onlarda, güneÅŸin temiz bir aynada yansıması gibi tecelli eder.
Hz. Âdem’den itibaren gelen bütün peygamberler tam ve kâmil bir ilahî zuhur olan Bahâ’yı müjdelemek için gelmiÅŸlerdir. Onun geliÅŸiyle dinlerin noksanlığı tamamlanmış olup daha sonra Tanrı mazharı olacak kiÅŸi bin yıldan önce gelmeyecektir. Allah’ın ‘Mürsil’ yani resuller gönderici sıfatı nedeniyle belirli aralıklarla peygamberler gönderilmeye devam edecektir. Dünyanın sona ermesi veya kıyametin kopması imkansızdır. Onlara göre cennet ve cehennem sembolden ibarettir. Cennet yaratıcıya ve emirlerine yönelmeyi, cehennem ise yokluÄŸa gidiÅŸi temsil eder. (Öz, 2007: 463)
BahâiliÄŸin ahlaki ve içtimai esasları Abbas Efendi tarafından ÅŸu ÅŸekilde sıralanmıştır: a) Ä°nsanlık aleminin birliÄŸi, b) GerçeÄŸin araÅŸtırılması, c) Bütün dinlerin birliÄŸi, d) BirliÄŸi saÄŸlamak için dinin lüzumu, e) Din ve ilim arasındaki ahenk, f) Kadın-erkek eÅŸitliÄŸi, g) Ä°nsanlar arasında savaÅŸlara ve fitnelere sebep olduÄŸu için her türlü dini, ırki, milli, siyasi taasubun terk edilmesi, ÄŸ) Dünya barışına baÄŸlılık, h) Genel ve mecburi öÄŸretim, ı) Aşırı zenginlik ve fakirlikten kaçınmak, i) Yardımcı bir milletlerarası dilin kullanılması, j) Milletlerarası bir mahkemenin kurulması. (Fığlalı, 1991: 467)
Namaz, sabah ve akÅŸam samimiyetle Tanrıyı anmaktan ibarettir. Oruç ise 2-21 Mart tarihleri arasında 19 gün tutulur. Belirli zaman veya merasime baÄŸlı olmaksızın Bâb’ın Åžiraz’daki evi ve Bahâullâh’ın BaÄŸdat’ta kaldığı evi ziyaret etmek hac yerine geçer. Malların beÅŸte biri zekat olarak alınır. Ä°nsanların ticaret, sanat veya baÅŸka bir iÅŸle uÄŸraÅŸarak geçimini temin etmesi ibadet sayılır. Sabah ve akÅŸam vakitlerinde Bahâullâh’ın dua ve sözlerini okumak herkese vaciptir. Zina, hırsızlık, alkollü içki tüketmek yasaktır. Propaganda yapmaya büyük önem verilir fakat cihad yasaklanmıştır. (Öz, 2007: 463)
Günümüzde Bahâilik
Dünya genelinde iki veya beÅŸ milyon Bahâi olduÄŸu iddia edilmektedir. Taraftarlarının en fazla bulunduÄŸu ülke, doÄŸduÄŸu ve yasaklandığı Ä°ran’dır. (Fığlalı, 1991: 467) Bununla birlikte ABD’de de hatırı sayılır bir miktarda Bahâi bulunmaktadır. Yine Avrupa, Irak, Suriye, Lübnan, Mısır ve Ä°srail gibi OrtadoÄŸu ülkelerinde de fazla olmamakla birlikte Bahâiler yaÅŸamaktadırlar. Ayrıca Hindistan ve Afrika’da da bulundukları bilinmektedir. Bahâiler dinlerinin resmen tanındığı ülkelerde MeÅŸriku’ul-Ezkâr adı verilen ibadethaneler kurmuÅŸlardır. Yine bu mabetlerin çevresinde kurdukları okullar, hastaneler, yetimhaneler, çocuk yuvaları ve turizm dernekleri aracılığıyla inançlarını yaymaya çalışmaktadırlar. Türkiye’de ise birkaç bin civarında Bahâi olduÄŸu sanılmaktadır. (Öz, 2007: 464)
Mahallî Mahfil en küçük yerleÅŸim yerinde 21 yaşını doldurmuÅŸ dokuz Bahâînin olduÄŸu her yerde, seçimle oluÅŸur. Millî Mahfil, mahallî mahfil üyelerinin seçtiÄŸi dokuz kiÅŸiden oluÅŸan ülke mahfilidir. Adalet Evi, Millî Mahfil üyelerinin seçtiÄŸi dokuz kiÅŸiden oluÅŸur; üyeleri Hayfa’da otururlar. Bunlar Bahaullah’ın, Abdülbaha’nın ve Åževkî Efendi’nin görüÅŸlerini deÄŸiÅŸtiremez ancak ÅŸartlara baÄŸlı olarak kendi kararlarını deÄŸiÅŸtirilebilirler. Bugün dünyada 82 ülkede Millî Mahfil bulunmaktadır. Türkiye’de ise, Ä°stanbul’da bulunan Millî Mahfil ile birlikte 62 mahallî mahfil bulunmaktadır. Mahallî Mahfîlde yaz ve kış okulları açılır. Çalışma saatlerinde kitap okunur. BildiÄŸimiz kadarıyla siyasi olmayan iÅŸlerle uÄŸraşılır. (BozkuÅŸ, 2013: 147)
Bahâîlere göre yayılma gücü açısından dünyada Hıristiyanlık birinci, Bahâîlik ikinci sıradadır. Åžili’de ve Hindistan’da yüksekokul, Ä°sviçre’de akademileri vardır. Batı Samua Kralı Bahâî’dir. Amerika ve Almanya’da Bahâî kürsüleri vardır. Bolivya’da Nur Üniversitesi onlarındır.
Yedi yerde ana mabed mevcuttur. Ana mabedin dokuz kapısı olup, dokuz dini temsil eder, bir çatı altında toplar. Mabette ÅŸekil, resim ve görevli yoktur, namaz kılınmaz sadece dua edilir. Aynı kiÅŸilere göre Bâb, Åžia’daki Onikinci Ä°mam, Ä°ncil’deki Ä°lya ve ZerdüÅŸlükteki Behram’dır. (BozkuÅŸ, 2013: 147 - 148)
Müellif: Nihan Su
Kaynaklar
Metin BozkuÅŸ (2013): http://eskieserler.net/dosyalar/mpdf%20(759).pdf,
Ethem Ruhi Fığlalı (1994): “Bahâilik”, DÄ°A, Diyanet Vakfı Yayınları, Ä°stanbul, cilt: 4, ss: 464 – 468
Ethem Ruhi Fığlalı (1994): Bâbilik ve Bahâilik, Diyanet Yayınları, Ankara
Mehmet Haberli (2012): ”Ä°tikadi Ä°slam Mezheplerinin Ortaya Çıkışına Etken Eden Faktörler”, Ä°nsan ve Toplum Bilimleri AraÅŸtırmaları Dergisi, Cilt.1, Sayı:1 ss:
Cemil Hakyemez (2006): “Gaybet Ä°nancı ve Åžiîlikteki Yeri”, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ä°slam Mezhepleri Anabilim Dalı (doktora tezi)
Sabri Hizmetli (1983): “Ä°tikadi Ä°slam Mezheplerinin DoÄŸuÅŸuna Ä°ctimai Hadiselerin Tesirleri Üzerine Bir Deneme”, Ankara Üniversitesi Ä°lahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara, c. XXVI, s. 657. ss ss. 653-680.
Avni Ä°lhan (1996): “Gaybet”, DÄ°A, Ä°stanbul, Diyanet Vakfı Yayınları, cilt: 13, ss: 410 – 412
Mustafa Öz (2002): “Mezhep Kavramı Üzerine”, Ä°slami AraÅŸtırmalar Dergisi, Ankara, cilt: XV, sayı: 1-2
Mustafa Öz (2007): “Bâbilik ve Bahâilik”, YaÅŸayan Dünya Dinleri, Åžinasi Gündüz (Ed.), Ä°stanbul, Diyanet Vakfı Yayınları, ss: 459 – 464
Bekir Topaloğlu (1996): Kelam İlmi: Giriş, İstanbul, Damla Yayınevi
Süleyman UludaÄŸ (1996): Ä°slam’da Ä°nanç Konuları ve Ä°tikadi Mezhepler, Ä°stanbul, Marifet Yayınları
Henüz yorum yapılmamış.