Sosyal Medya

Ä°deallerimiz ve deÄŸerlerimiz eriyince biz bu hale geldik

İdeallerini, hedeflerini, değerlerini, ruhlarını, mevzilerini ve kardeşliklerini kaybeden Müslümanlar, aslında uzun bir süredir kendi elleriyle kendilerini tasfiye ettiklerini fark bile edemezler…



Önce deÄŸerler terk edilir. Daha sonra da deÄŸerlerini terk etmiÅŸ Müslümanlar. Bankanın önünden bile geçmemek, karşı cinsle tokalaÅŸmamak, cemaatsiz namaz kılmamak gibi deÄŸerler, ekonomik zaruretler, bürokratik mazeretler, yoÄŸun ve tempolu siyasi faaliyetler nedeniyle bir bir terk edilir.
 
Haremlik/selamlık, mahremiyet, kul hakkı, ahde vefa gibi deÄŸerler, gücü elinde bulundurmak gibi son derece ulvi ve mübarek bir sorumluluk nedeniyle bir müddetliÄŸine ertelenir. Gıybet, dedikodu, iftira, ayak kaydırma, laf taşıma gibi hastalıklar büyük bir hızla yayılır. Ä°deolojik, derinliksiz, ırkçı, ötekileÅŸtirici ve merhametsiz bir diriliÅŸ metaforu oluÅŸturulur.
 
Sonra idealler unutulur, sonra ideallerin unutulmasına sessiz kalan Müslümanlar. Ä°deallerin unutulmasıyla birlikte Ä°slam’ın iktidarı için çıkılan yolda Müslümanların iktidarına; Ä°slam devleti için çıkılan yolda ılımlı laik devlete; ehl-i sünnet adına çıkılan yolda muhafazakâr demokrasiye; îlây-ı kelimetullah için çıkılan yolda ehven-i ÅŸerre razı olunur. Her razı oluÅŸ, fark edilmesi güç ve baÅŸlı başına bir tasfiyedir aslında.
 
Sonra hedefler deÄŸiÅŸir. Daha sonra da hedeflerinden sapmış Müslümanlar. Zaman içerisinde Ä°slam devleti, Ä°slam nizamı, faizsiz ekonomi, Ä°slam birliÄŸi gibi Kur’an ve sünnetin talepleri, çağın gerçekleriyle örtüÅŸmediÄŸi ve henüz zamanı gelmediÄŸi bahane edilerek tarihin tozlu sayfaları arasına terk edilir.
 
Yerine muasır medeniyetler seviyesi, AB üyeliÄŸi, kiÅŸi başına düÅŸen milli gelirin seviyesi, dünya ülkeleri arasında ilk ona girmek gibi daha çaÄŸdaÅŸ hedefler, çılgın projeler ve idealler inÅŸa edilir. Demokrasinin ve laikliÄŸin nimetleri bir bir sayılarak, sistemin ne mübarek bir sistem olduÄŸu sık sık hatırlatılır ve sistemi ayakta tutmak için canhıraÅŸ bir yarışa girilir.
 
Sonra Ä°slami muhalefet ruhu kaybedilir. Daha sonra da Ä°slami muhalefet ruhunu kaybetmiÅŸ Müslümanlar. Kur’an ve sünnete ve hatta insaf ve izana dahi aykırı olan meseleler konusunda kazanımları kaybetmeme adına çıt bile çıkarılmaz veya Hudeybiye baÄŸlamında tevil edilir. “EÄŸer saparsan seni kılıcımızla düzeltiriz ya Ömer” diyenler kılıçtan geçirilip, bir bir düÅŸen kelleler üzerine “padiÅŸahım çok yaÅŸa” diyenler konumlandırılır. Ne ruh kalır geride ne de Ä°slami muhalefet.
 
Sonra mevziler tasfiye edilir. Daha sonra da mevzileri terk eden Müslümanlar. STK’lar, cemaatler, dernekler, mahalleleri, sokakları, kahvehaneleri, gecekonduları terk edip, meclis kulislerine, belediye binalarına, ihale salonlarına, lüks otellerin toplantı odalarına kapanır. Yüksek bütçeli proje sunumlarına ve protokol toplantılarına konsantre olunur.
 
Devlet imkânlarından nemalanmak, bürokraside kadrolaÅŸmak; tebliÄŸ, davet, irÅŸad, emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker vazifelerinden evla görülür. Tüm cepheler birer birer boÅŸalır.
 
Sonra kardeÅŸlik hukuku kaybedilir. Daha sonra da kardeÅŸliÄŸini kaybetmiÅŸ Müslümanlar. Radikallikten liberalliÄŸe doÄŸru ışık hızıyla evrilmiÅŸ kalemÅŸorların makaleleri ve ehven-i ÅŸerci hocaların fetvalarıyla kardeÅŸlerin tasfiyesi için muazzam zeminler oluÅŸturulur. KardeÅŸler birbiriyle uÄŸraÅŸmaktan, siyasi tenkitlerden, birbirini tekfir edip, zındık, Åžii, Vahhabi, Ehl-i Sünnet karşıtı, cahil, bidatçi, hain ve düÅŸman ilan etmekten baÅŸlarını bile kaşımaya fırsat bulamazlar.
 
Ä°deallerini, hedeflerini, deÄŸerlerini, ruhlarını, mevzilerini ve kardeÅŸliklerini kaybeden Müslümanlar, aslında uzun bir süredir kendi elleriyle kendilerini tasfiye ettiklerini fark bile edemezler…
 
 
 
Abdülaziz KıranÅŸal / Milli Gazete

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.